Toplu aydınlanmanın asla gerçekleşmeyecek olması

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan BB75
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Bir kalenin bir kapısı varsa o kaleyi savunmak kolaydır. Tüm kaynaklarınızı nerede kullanacağınızı bilirsiniz.

Ama bir kalenin 7 kapısı varsa, 7 kapısını da ayrı ayrı savunmak gerekir. Hele bir de kalenin içinde muhbir varsa bu sefer de yer altı tahliye kanallarınız bile artık aleyhinize alternatif fetih kapıları haline gelir.

İnsan tüm melekeleri ile bir kale gibidir. Fizik kalesi ayrı kuvvetlerle korunur, Kozmik sinyaller aldığı kalesi ayrı kuvvetlerle korunur, Duygu ve hissiyat kalesi ayrı kuvvetlerle korunur, İlim kalesi ayrı korunur, sağduyu kalesi apayrı kuvvetlerle korunur. Mücadele alanları ve dinamikleri farklı olsa da savaş eş zamanlı yaşanır ve netice komutanların cepheleri nasıl idare ettiğine göre belirlenir.


İnsanda düşünebilme yeteneğinin olması, korunaklı ve güvenli alanda düşünebiliyor olduğu anlamına gelmez.
Akli melekelerini yitirmemiş olması da keza akıllıca ve korunaklı zeminde hareket ettiğini de göstermez. "Akıl" yapısı gereği başka akılları kırmaya, değiştirmeye, bozmaya veya o akla mağlup olmaya doğru seyreder. Yani akıl aklı fetheder. Akıl akla pes eder.

Susmayan zihin, kalenizin içinde bir muhbir var ve oraya yönelmeniz gerekiyor demektir. Tabi diğer kapılarınızın korunaklı olduğundan eminseniz. Çünkü zihinsel gürültü, kök çakranızla yaptığınız bir yanlışın yankıları da olabilir, taç çakranızdan giren zararlı sinyalleri de çığırıyor olabilir. Zihin nötürdür. Onu fetheden kim ona bakmak lazım.

Kendini bilmeyen, kendini yanlış bilir. Çözümü de yanlış yerde arar. İlim kendini bilmekle başlar. İlim yoksa alan savunması yapmak artık neredeyse çok zordur.
 
Son düzenleme:
ömrün biter, misyonun biter, ama varoluşunun senin üzerindeki hakları bitmez.



Ben kaderciyim. Kader başla dediyse başlamamak gibi bir seçeneğin kalmıyor.
Bu dünya kendimizi tanımaya geldik.Kendi yaratılışimizi anlamaya idrak etmeye yaşamaya.Kendimizi tanıdıkça yaratıcı daha iyi tanıyoruz.
O yüzden Ezoterik öğretiler hep içe dönüktür.İçine döndükçe dışarıyi daha iyi anlayabilirsin.Bütün kâinat içimizdedir.İçsel dengemizi sağladimizda dışarsinda ona paralel olarak dengede olur.
Bir insanın mesela iç alemi Zenginse dış alemide zengin olur.
Yani içimizde neler varsa dışarda onlar var.
 
İnsanın ilk duyduğu şey, sonraki duyacaklarının şablonunu oluşturur.

İlk önermedeki vurgulanan fikir, sonraki tüm önermelerin gizli ispatı görevi görür. Buna felsefede ilkeli mantık denir. İlkeli mantığın dayanağı herhangi bir şey olabilir. Önemi yoktur. Önemli olan asılsız bir fikri ne kadar paralel örgülerle uyumlu ve çaprazlama izahlarla destekleyebildiğindir. Çünkü insanlar sağlama olarak örüntüyü baz alırlar, temelini değil.

İlkeli mantık ile insanları herşeye (ama her şeye) kolayca inandırabilirsiniz.

Anneden ilk duyulan şeyi ölçü kabul etmeye programlıyız. Orantı sabitimiz ve denge unsurumuz anne-baba yaşanmışlıklarıdır. Bu yüzden ki doğduğun ev kaderindir. Coğrafya kaderdir. Seçimlerimizin tamamını kökteki fixlenmiş gizli seçimlerimiz yönetir.
 
Son düzenleme:
Bir kalenin bir kapısı varsa o kaleyi savunmak kolaydır. Tüm kaynaklarınızı nerede kullanacağınızı bilirsiniz.

Ama bir kalenin 7 kapısı varsa, 7 kapısını da ayrı ayrı savunmak gerekir. Hele bir de kalenin içinde muhbir varsa bu sefer de yer altı tahliye kanallarınız bile artık aleyhinize alternatif fetih kapıları haline gelir.

İnsan tüm melekeleri ile bir kale gibidir. Fizik kalesi ayrı kuvvetlerle korunur, Kozmik sinyaller aldığı kalesi ayrı kuvvetlerle korunur, Duygu ve hissiyat kalesi ayrı kuvvetlerle korunur, İlim kalesi ayrı korunur, sağduyu kalesi apayrı kuvvetlerle korunur. Mücadele alanları ve dinamikleri farklı olsa da savaş eş zamanlı yaşanır ve netice komutanların cepheleri nasıl idare ettiğine göre belirlenir.


İnsanda düşünebilme yeteneğinin olması, korunaklı ve güvenli alanda düşünebiliyor olduğu anlamına gelmez.
Akli melekelerini yitirmemiş olması da keza akıllıca ve korunaklı zeminde hareket ettiğini de göstermez. "Akıl" yapısı gereği başka akılları kırmaya, değiştirmeye, bozmaya veya o akla mağlup olmaya doğru seyreder. Yani akıl aklı fetheder. Akıl akla pes eder.

Susmayan zihin, kalenizin içinde bir muhbir var ve oraya yönelmeniz gerekiyor demektir. Tabi diğer kapılarınızın korunaklı olduğundan eminseniz. Çünkü zihinsel gürültü, kök çakranızla yaptığınız bir yanlışın yankıları da olabilir, taç çakranızdan giren zararlı sinyalleri de çığırıyor olabilir. Zihin nötürdür. Onu fetheden kim ona bakmak lazım.

Kendini bilmeyen, kendini yanlış bilir. Çözümü de yanlış yerde arar. İlim kendini bilmekle başlar. İlim yoksa alan savunması yapmak artık neredeyse çok zordur.
İyi ki bu başlığı açmışım diyorum. Farklı bakış açıları, birbirinden güzel öneriler her şeyden önemlisi mükemmel insanlarla tanışma fırsatı verdi. İyi ya da kötü yorum yapan herkese çok teşekkür ediyorum. Bana da farklı bir bakış açısı kazandırdınız her biriniz, iyi ki varsınız dostlar.
 
İnsanın ilk duyduğu şey, sonraki duyacaklarının şablonunu oluşturur.

İlk önermedeki vurgulanan fikir, sonraki tüm önermelerin gizli ispatı görevi görür. Buna felsefede ilkeli mantık denir. İlkeli mantığın dayanağı herhangi bir şey olabilir. Önemi yoktur. Önemli olan asılsız bir fikri ne kadar paralel örgülerle uyumlu ve çaprazlama izahlarla destekleyebildiğindir. Çünkü insanlar sağlama olarak örüntüyü baz alırlar, temelini değil.

İlkeli mantık ile insanları herşeye (ama her şeye) kolayca inandırabilirsiniz.

Anneden ilk duyulan şeyi ölçü kabul etmeye programlıyız. Orantı sabitimiz ve denge unsurumuz anne-baba yaşanmışlıklarıdır. Bu yüzden ki doğduğun ev kaderindir. Coğrafya kaderdir. Seçimlerimizin tamamını kökteki fixlenmiş gizli seçimlerimiz yönetir.
Sizinkiler zorla sürüldüyse vatandaşlık alamaz mısın?
 
Sizinkiler zorla sürüldüyse vatandaşlık alamaz mısın?

Alabilirsin veya alamazsın. Farketmez.
Önemli olan hangi coğrafyada ya da hangi ailede doğduğun da değil fizksek olarak, önemli olan ilk telkininin ne olduğu.
Fakir ailede doğup ilerde zengin ve başarılı olacağının telkinlerini alabilirsen Ronaldo gibi zengin ve başarılı olursun. Ama fakir ailede doğup olmazları ve çaresizlikleri işitirsen fırsatları da olmazlarınla yargılarsın.

Doğduğun ev kaderin demek, sana verilen ilk önermelerini devam ettireceksin demektir. O ilk önermeler kendi coğrafyanı sorgulatacak kadar yüksek idealar da olur. Kör kabullenişler de.


Ben bunu daha da ileri götürüyorum : Geldiğin soy kaderindir. Soyunun eksik veya dengeleyici rollerinden birini seçmek zorundasın. Bu seçimler de doğduğun evdeki ilk telkinlerinle başlar.
 
Alabilirsin veya alamazsın. Farketmez.
Önemli olan hangi coğrafyada ya da hangi ailede doğduğun da değil fizksek olarak, önemli olan ilk telkininin ne olduğu.
Fakir ailede doğup ilerde zengin ve başarılı olacağının telkinlerini alabilirsen Ronaldo gibi zengin ve başarılı olursun. Ama fakir ailede doğup olmazları ve çaresizlikleri işitirsen fırsatları da olmazlarınla yargılarsın.

Doğduğun ev kaderin demek, sana verilen ilk önermelerini devam ettireceksin demektir. O ilk önermeler kendi coğrafyanı sorgulatacak kadar yüksek idealar da olur. Kör kabullenişler de.


Ben bunu daha da ileri götürüyorum : Geldiğin soy kaderindir. Soyunun eksik veya dengeleyici rollerinden birini seçmek zorundasın. Bu seçimler de doğduğun evdeki ilk telkinlerinle başlar
Ruslar ve İngilizler bıyıklı türk cihatçılardan daha çok tecavüzcü diyip araya kaynardım ben.
 
Toplumsal aydinlanma bencede tamamen olmayacak.Çünkü bir insanın aydınlanması onun çabasına bağlı.İnsanlarinda böyle bir niyet ve çabasi olmadığı için hiçbir zaman toplumun hepsi aydınlanmayacak.
 
Her seferinde metafizik alemi çözmeye çalıştım.Ama bu mümkün değil.Çünkü yaratıcı bazı şeyleri perdelemis.Yani öteki alemle bu alemi perdelemiş.Ben Hz.Suleyman bile metafizik alemi tamamen çözdüğüne inanmıyorum.Malasef Evren ne kadar muazzam bir yapıda olsada.İnsanin herşeye ulaşabilecek bir gücü yok.Yaratici tarafından bazı şeyler sınırlandırılmış.O yüzden teslimiyet diye bir şey var.
 
Ben de şunu gördüm ki yaratıcı birçok kişiyi tamamen gözden çıkarmış. Izdıraplarını bile bloklamış.
Yani insanlar hem ruhani bir bunalımdalar hem de ruhları ile olan iletişimlerini neredeyse tamamen kesmişler. Zihinsel ve bedensel tatminlere yükleniyorlar. Allah katında asla bir varlık iddiaları yok ve bunun onlar için bir önemi de yok. Bir sonraki yaşam tabakasında da ortalığı boş boş meşgül etmeleri de kesin olarak istenmiyor. Belki bir korunaklı alanda robot gibi otomatik döngülerine hapsedilerek toplu halde ve ibretlik olarak geri kalanlara sergilenmeyi bekliyorlar. İnşallah sonumuz öyle olmaz.
 
Ben de şunu gördüm ki yaratıcı birçok kişiyi tamamen gözden çıkarmış. Izdıraplarını bile bloklamış.
Katılmıyorum. Bence yaratıcının ideal yaratıkları bunlar.
Kusurlu olan uyanmak isteyenler. Sistemin dışına çıkıyorlar. Yok aydınlanmaymış, yok farkındalık mış, . İneklere yakışmayan davranışlar bunlar.
 
Katılmıyorum. Bence yaratıcının ideal yaratıkları bunlar.

Hepimiz yaratıcının ideal yaratıklarıyız.
En laf dinleyenimizden en laftan anlamayanımıza kadar.

Ama cehennem de Allahın ideal bir mekanı. Biz cennet arzusu üzerinden bakarsak yanılırız. Allah cehennemi de kusursuz bir mimari ve korunaklı bir alem olarak yarattı. Orası da onun favori mekanı, cennet de favori mekanı, araf ta..

Sonuçta her yerin kendine has bir frekansı var. O frekansların da kalıcı örnekleri ve yaşayan tecellileri olmak zorunda. Hatta cehennem cennetten çok daha kalabalık.



İnsanlar cehennemden emin olmak için orasını illa ki geçici bir yer olarak nitelemeye meyillidirler. Halbuki cehennemde kalıcı olarak girecek olman bile aslında bir adalet gereğidir. Hakikat sana açık açık belli olmadıkça cehennemlik hareketlerin zaten sistem tarafından otomatik affolunuyor. Ama hakikat sana belli olduktan sonra bile isteye Allahın sistemine direnç gösterme ve O'nu tanımama hakkın da vardır. Bu özgürlük sana verilmiştir. İblis melek olmasına rağmen bu hakkını kullanan ilk kozmik varlıktır. Biz biraz toz pembe bakıyoruz. Biraz yanıp çıkarım diye bakıyoruz halbuki yandıkça Allaha düşman olacağın, Allaha düşman oldukça daha çok yanacağın bir döngü içindeysen artık iraden girdabın kısır döngüsüne gark olmuş demektir.
 
Son düzenleme:
Cehennemin olamaması ezoterik öğretilerde şeytanin vahiyisidir.Kuran Kerim her yerinde cehennemden bahsediyor.Eğer yok olduğunu düşünüyorsak peygamber gibi kutsal insanlari yalancı yerine koymuş oluyoruz.
 
Merhaba, belki de ruhsal gelişim açısından belirli bir seviyeye geldiniz ama bundan henüz haberiniz yok, yani karamsar olmamalısınız bu konuda. İkinci olarak da hayvansal gıdaları azaltmanızı ve nefret, kıskançlık vb. kötü duygulardan uzaklaşmanızı tavsiye ederim. Son olarak Bedri Ruhselman'ın "İlahi Nizam ve Kâinat" kitabını okumanızı şiddetle öneririm.
Tavsiyeleriniz için teşekkürler. İlahi nizam ve kainat kitabını uzun zamandır almak istiyordum, zamanı geldi. :)
 
Geri
Üst