Sohbet Muhabbet

Hiç birşeylerin etrafınızda döndüğünü ama ulaşamadığınızı hissettiğiniz oldu mu? Para etrafımda dönüyor alamıyorum. 500 mt ötede hoşlandığım adam var gidemiyorum. Çok özlediğim arkadaşlarım var oturup konuşamıyorum. Yıllar sonra tozlu raflardan bi kitap çıkmış alıp okuyamıyorum. İşim başımı aşmış oturup çalışamıyorum. Böyle canım acıyo da ağlayamıyorum. Hiçbirşey yok ama herşey var.
Adadayım. Istakoz, midye, ahtapot, kalamar ; bardağımda rakı, greek müzik, masamın yanında oturan sarı kedi, hafif esen rüzgar ve deniz var ama kafam sürekli düşünmekte olduğundan ne masadakileri dinliyorum ne de masamdan keyif alıyorum..

Bir şeyler sürekli etrafımızda dönüyor evet. Farkettim ki ağzımızın tadı yoksa dokunduğumuz hiçbir şeyin tadı yok. Kısacası mesele ulaşamadıklarımız değil, mesele ulaştığımız şeylerden ne kadar keyif alabildiğimizde.

Hani keyif alamayacaksak ulaşmayalım, bulaşmayalım kafasına girdim artık.

Ve bu kafaya asla ayık girmedim 😂
 
Adadayım. Istakoz, midye, ahtapot, kalamar ; bardağımda rakı, greek müzik, masamın yanında oturan sarı kedi, hafif esen rüzgar ve deniz var ama kafam sürekli düşünmekte olduğundan ne masadakileri dinliyorum ne de masamdan keyif alıyorum..

Bir şeyler sürekli etrafımızda dönüyor evet. Farkettim ki ağzımızın tadı yoksa dokunduğumuz hiçbir şeyin tadı yok. Kısacası mesele ulaşamadıklarımız değil, mesele ulaştığımız şeylerden ne kadar keyif alabildiğimizde.

Hani keyif alamayacaksak ulaşmayalım, bulaşmayalım kafasına girdim artık.

Ve bu kafaya asla ayık girmedim 😂
İlk paragrafı b*k gibi kıskandım biliyo musun. Şuan kafamı toplardı dicem ikinci paragraftaki ulaşamadıklarımıza geliyorum🙃
Ama dik dur eğilme pozitif ol enerjin düşmesin şükret diye diye bi yerde taşa vuruyor insan.
 
İlk paragrafı b*k gibi kıskandım biliyo musun. Şuan kafamı toplardı dicem ikinci paragraftaki ulaşamadıklarımıza geliyorum🙃
Ama dik dur eğilme pozitif ol enerjin düşmesin şükret diye diye bi yerde taşa vuruyor insan.
Yemek kısmı dışında çok imrendim.. deniz, esen rüzgar, müzik, rakı yerine şarap olsa iyi olurdu :love:
saldım artık.. zaten her şey olacağına varıyor direnmen her şeyi daha da zorlaştırıyor onu anladım..
 
Yemek kısmı dışında çok imrendim.. deniz, esen rüzgar, müzik, rakı yerine şarap olsa iyi olurdu :love:
saldım artık.. zaten her şey olacağına varıyor direnmen her şeyi daha da zorlaştırıyor onu anladım..
Beyaz şarap seviyorum bende. Şöyle kafan hafif demli. İçimde yaşadım 😅
Artık salamayıp sorguladığım bi döneme girdim. Çıkamıyorum
 
Hiç birşeylerin etrafınızda döndüğünü ama ulaşamadığınızı hissettiğiniz oldu mu? Para etrafımda dönüyor alamıyorum. 500 mt ötede hoşlandığım adam var gidemiyorum. Çok özlediğim arkadaşlarım var oturup konuşamıyorum. Yıllar sonra tozlu raflardan bi kitap çıkmış alıp okuyamıyorum. İşim başımı aşmış oturup çalışamıyorum. Böyle canım acıyo da ağlayamıyorum. Hiçbirşey yok ama herşey var.

Oldu. İçimizde kendimize göz göre göre muhalefet edebilen karşıt bir irade merkezimiz de var. Devreye girdiği zaman tüm ışıkları kapatıyor. Yani aura renklerimiz ve ışıltımız bir anda sönüyor.

İşte bu durum herşeyin kendimizin kontrolünde olduğunu varsaydığımız için oluyor. Akışta kalmayı öğrenememenin getirdiği bir özgür irade iflası bu. Kendi kendine akması gereken enerjilerimizin sadece sonuçlarına odaklı bir şekilde rengarenk tezahürlerini yaşamak ve hayattan o şekilde keyif almak gerekirken, bizse arada nadasa bırakılması gereken enerjilerimizi zorla akmaya zorluyoruz. Böylece hormonal bir deformasyona da uğruyoruz. Dopamin sınırlı bir hormon, seratonin de, adrenalin de. Sosyal medyada herkes mutlu olma yarısı içinde. Halbuki bu tabiata aykırı. Mutlu olmayan veya nötr olanlar mutluluk pozları vererek o an için müsait olmayan enerjilerini harcıyorlar. İç dengelerini altüst ediyorlar. Bu da neşeli olma zamanı gelince seni içten istop ettiriyor işte.


Herkeste bu sorun var. Periyodil iflaslar herkeste var.
 
Son düzenleme:
Oldu. İçimizde kendimize göz göre göre muhalefet edebilen karşıt bir irade merkezimiz de var. Devreye girdiği zaman tüm ışıkları kapatıyor. Yani aura renklerimiz ve ışıltımız bir anda sönüyor.

İşte bu durum herşeyin kendimizin kontrolünde olduğunu varsaydığımız için oluyor. Akışta kalmayı öğrenememenin getirdiği bir özgür irade iflası bu. Kendi kendine akması gereken enerjilerimizin sadece sonuçlarını ve rengarenk tezahürlerini yaşamak ve hayattan o şekilde istifade etmemiz gerekirken, bizse nadasa bırakılması gereken enerjilerimizi zorla akmaya zorluyoruz. Böylece hormonal bir deformasyona uğruyoruz. Sosyal medyada herkes mutlu olma yarısı içinde. Halbuki bu tabiata aykırı. Mutsuz veya nötr olanlar mutluluk pozları vererek o an için müsait olmayan enerji harcıyorlar. Bu da neşeli olma zamanı gelince seni istop ettiriyor işte.
N'apcaz?
 
Yatırım, yani,

Mutluluğa yatırım ve ruhun açılımlar ve yükselmeler yaşayacağı yeni canlanma alanlarına yatırım. İhmal ettiğimiz ama parçası olduğumuz kollektife yatırım. Yaşama sevincimiz belirginken, yüksek enerjili bir akıştayken, aslında sadece tüketimdeyizdir. Enerji ne kadar yüksek olursa olsun, tükenişe doğru seyreder. O sevinci tükettirken yatırımlarını da beraberinde yapmak gerek. Böylece süreklilik korunmuş olur.

İnsanların unuttuğu bir şey var. Hayattan keyif alıyor oluşlarımız, aslında önceki yatırımlarımızın harcanacak kadar büyümesinden kaynaklanır.

Yeni yatırımlar yapılmaya devam edilmezse, hayattan keyif alışlarımız da bir noktada tükenir ve iç dünyamız yetersiz bakiye verir.
 
Nasıl yani yatırım yaparak mı mutlu olcaz :oops:

Tabi ya, ne sandın?
Mutluluk bile bir hesap iledir. Sadece tüketim modunda isen, mutluluğunu bol keseden harcıyorsan bir noktada mutluluğun bile biter.

Evren matematik ile doğrudan uyumludur. Sürekli harcadığın bir şey biter. Destek verdiğin, emek verdiğin, yatırımını yaptığın, ektiğin bir şey ise yeni sermayen haline gelir. Bir kısmini kendine, bir kısmını süreklilik sağlaması için yeni yatırımlara harcayarak büyütmeyi öğrenmelisin.
 
İnsanlar hayat hep aynı lezzette gidecek zannına düştükleri için, bir çok yükümlülükten de fedakarlıktan da kaçınırlar. Dopamine etkisi altında iken kimse külfet gerektiren tavsiyelere kulak asmak istemez. Ama en büyük darbeyi de en sevdikleri şeyleri yapmaktan bile zevk alamamaya başlayıp, varoluşsal boşluğa sürüklendiklerinde yerler.

Demek ki mutluluk, önceden yapılan belli başlı yatırımlardan gelen hazır sermayeymiş. Ya hepsini bitene kadar harcarsın. Artık 1 yıl mı sürer, 10 yıl mı, torunlarına bile yetecek kadar mı bilinmez, Ya da bir kısmını mutlu olmaya harcar, bir kısmını da işleri büyütmek için harcarsin.


Bu böyledir. Herseyin bir hesabı vardır.
 
Şuanda bşyler olsun istiyorum. Böyle bi etkiye ihtiyacım var. Ay yarılsın yıldızlar yeryüzüne düşsün yerin altından canavarlar yükselsin. Bedenim bi tepki versin. Haklısın yatırım uzun vadede tamam. Ama şuan?
 
İlk paragrafı b*k gibi kıskandım biliyo musun. Şuan kafamı toplardı dicem ikinci paragraftaki ulaşamadıklarımıza geliyorum🙃
Ama dik dur eğilme pozitif ol enerjin düşmesin şükret diye diye bi yerde taşa vuruyor insan.
Dışarıdan okuyunca ben de kıskandım ama hemen geçti :D
Her zaman dik duramazsın. Başardım sananın bile omurgası dikken bacakları paytak gidiyordur.
Kırmızı şarap canım çekti.. rock bara gidip içesim geldi :sick:
İçmen guzumm
 
Hayattan keyif alıyor oluşlarımız, aslında önceki yatırımlarımızın harcanacak kadar büyümesinden kaynaklanır.
Katiyen katılmıyorum.

Her yatırım kendi içinde beklenti gizler. Yatırım büyüdükçe beklenti de büyür. İnsan matematiği, evren matematiğine doğru orantı kurabildiği sürece keyif alabilir fakat gizli beklentiler insanidir ve ters orantı ile bağlanır.

Büyük resmi görsek bile anlayamayız. Aklımızın yettiği hacim kadar analiz ederiz. Bu da bizi çoğunlukla mikro ölçekte tutar. (istek katmanında)


mutluluğunu bol keseden harcıyorsan bir noktada mutluluğun bile biter.
Hani mutluluk bulaşıcıydı ?

E.T. bile parmağıyla dokununca ışık çıkarıyor.
 
Geri
Üst