Ü
Üye silindi 56746
içimden "bu sözü namık kemal söylemiş olamaz" demiştim, yanılmadığıma sevimdim
Dostum ama sen de bir bal caliyorsun gerisi gelmiyor yoksa yazdiklarina inanip tartismaya devam etmeye herkes gonullu.
Merak ediyoruz dogrusu.Hiç merak etme yakın zamanda bu konu hakkında bilgi vereceğim. Emin olun hepiniz çok şaşıracaksınız.
Neden illa üveyslik ?Nefsi emmarede iken ölen birinin ruhu berzah aleminde hapsolunur. Kıyamete kadar orda kalır. Kamil iman sahibi kişiler ise Hz. Mevlana'nın sözünü ettiği; "Allah dostları kınındaki kılıçtır, ölünce kınından çıkmış kılıç gibi olurlar" manasına vasıl olurlar. Çünkü ölünce beden ağırlığndan kurtulup melekut ve Allah izin verirse dünyayı gezip dolaşırlar. Bu, bütün iyi ruhlar için geçerlidir. Öyle ruhlar yine ilahi izne bağlı olarak gereken kişiyle irtibata geçebilirler. Örneklerini dilerseniz anlatabilirim.
Sıradan biri bile astral seyahat yapıp ruhu ile dolaşabiliyorsa, Allah ın rızasını kazanmış biri bunu niye yapamasın.
Biz iyi ruhlarla iletişimimiz üveysilik yoluyla onlardan birinin talebesi olabiliriz. Nitekim saidi nursi r.a. Ağrı'da Medresede talebe iken hergün düzenli olarak ishak paşa sarayının gölgesindeki şeyh ahmede xani türbesine gider saatlerce kalırdı. Bunu merak eden arkadaşları kendini takip etmişler ve içeriden said' in ere seyda bele seyda (evet seyda, tamam seyda..seyda, doğuda alimlere denir) dediğini duymuşlar. Vefat etmiş Şeyhtende üveysi olarak ders alıyordu.
Rabıta yolu ile iletişim kurulabilir. Örnekleri vardır.
Kişinin Kabir keşfi açıksa şayet, kabirdekinin halinide görebilir.
Sabirsizlikla bekliyorum.Hiç merak etme yakın zamanda bu konu hakkında bilgi vereceğim. Emin olun hepiniz çok şaşıracaksınız.
İlle tek yol üveysilik değil ama en bilineni ve verimli olanı o.Neden illa üveyslik ?
Cok esrarengiz bilgiler. Ilginc geldi gercekten. Bilmedegimiz ne cok sey var degil mi? Gercekten uzuluyorum.Merhaba,
Öncelikle açmış olduğunuz konunun kısaca hemen cevabını vereyim bazı "tyom" şartları sağlandığı takdirde ölen kişi ile iletişim kurmak mümkündür. Tyom; paraleller arası perdeyi yırtabilecek güce sahip formlar demektir. Eski britanya lügatlarında ve kelt mitolojisinin batıni kısımlarında tyom kelimesi geçmektedir. Dünya ve evren boşluktan meydana gelmiştir. Yani bir hiçlikte yaşıyoruz. Hiçliğin içinde kesin bir kural ya da kaide aramamız mümkün değildir. Urasiyın olarak adlandırılan bir perde vardır. Bu perde yaşayanlar ile ölüleri ayıran çizgidir. Perde tanrının hiçlik gücünden meydana gelmiştir. Hatta eski kaynaklara göre Hititler, Aztekler, Mayalar, Mu ve Atlantis kıtasında ki bilginler, Nerumah adlı perde koruyucusundan bahsederler. Nerumah sadece tanrının onayı ile perdenin istinai durumlarda açılmasına izin verir ve alınan ile yaşayanın iletişim kurmasına olanak sağlar. Ancak, Nerumah yaklaşık 700 yıldır hiç bir yaşayana görülmedi. Ölülerle iletişim kurulmasına imkan sağlayan bazı ilk düzen büyüleri ve ayinleri vardır ancak bu güçte ve sırda ki büyüler günümüzde ki modern majiciler tarafından yapılamaz. Daha doğrusu bu büyülerin sonuçları tahmin edilemez.
Bilginize Saygılarımla.
Merhaba,
Öncelikle açmış olduğunuz konunun kısaca hemen cevabını vereyim bazı "tyom" şartları sağlandığı takdirde ölen kişi ile iletişim kurmak mümkündür. Tyom; paraleller arası perdeyi yırtabilecek güce sahip formlar demektir. Eski britanya lügatlarında ve kelt mitolojisinin batıni kısımlarında tyom kelimesi geçmektedir. Dünya ve evren boşluktan meydana gelmiştir. Yani bir hiçlikte yaşıyoruz. Hiçliğin içinde kesin bir kural ya da kaide aramamız mümkün değildir. Urasiyın olarak adlandırılan bir perde vardır. Bu perde yaşayanlar ile ölüleri ayıran çizgidir. Perde tanrının hiçlik gücünden meydana gelmiştir. Hatta eski kaynaklara göre Hititler, Aztekler, Mayalar, Mu ve Atlantis kıtasında ki bilginler, Nerumah adlı perde koruyucusundan bahsederler. Nerumah sadece tanrının onayı ile perdenin istinai durumlarda açılmasına izin verir ve alınan ile yaşayanın iletişim kurmasına olanak sağlar. Ancak, Nerumah yaklaşık 700 yıldır hiç bir yaşayana görülmedi. Ölülerle iletişim kurulmasına imkan sağlayan bazı ilk düzen büyüleri ve ayinleri vardır ancak bu güçte ve sırda ki büyüler günümüzde ki modern majiciler tarafından yapılamaz. Daha doğrusu bu büyülerin sonuçları tahmin edilemez.
Bilginize Saygılarımla.
Guzel bir sorgulama. Brnim en cok merak ettigim bu ve bunun tarzi bilgileri astral seyahat ile eski bilginlerin yer altinda yazan eserlerinden bakilabilir mi? O kaynaklara ulassak bile nasil okuyacagiz?Hiçlikten meydana gelen evren hakkında kesin kurallar olması mümkün değil diyorsun ama sonrada bir perdenin varlığından bahsedip bu perdenin istisna durumlar haricinde açılamadığını söylüyorsun. Bu denge kurallar dahilinde değilse, ne? Sonucta bu paraleller, boyutlar, perdeler evrenimizde olabilir veya dünyamızda dahi olabilir. Bilmiyoruz, sen biliyor musun? Çelişkili bir yazı. Bu eski kaynaklar nerede? Bu bilgilerin kaynağı nerede? Mu ve atlantisin gerçek olup olmadığı bile belli değilken, bilginlerinin Nerumah diye varlıktan bahsetmesi ne denli inandırıcı geliyor sana?
Hiçlikten meydana gelen evren hakkında kesin kurallar olması mümkün değil diyorsun ama sonrada bir perdenin varlığından bahsedip bu perdenin istisna durumlar haricinde açılamadığını söylüyorsun. Bu denge kurallar dahilinde değilse, ne? Sonucta bu paraleller, boyutlar, perdeler evrenimizde olabilir veya dünyamızda dahi olabilir. Bilmiyoruz, sen biliyor musun? Çelişkili bir yazı. Bu eski kaynaklar nerede? Bu bilgilerin kaynağı nerede? Mu ve atlantisin gerçek olup olmadığı bile belli değilken, bilginlerinin Nerumah diye varlıktan bahsetmesi ne denli inandırıcı geliyor sana?
Icinize buyuk alim bana gore tabii ki Aytunc Altindal mi kacti? Bu vatikan arsivlerine baktinuz mi?Merhaba,
Öncelikle şöyle açıklayayım. Dünyevi kurallar ve kaideler bizler tarafından oluşturulmuş olgusal süreçlerdir. Perdenin bazı istisnai durumlarda açılabilir olması kurallara değil, gaib'e bağlıdır. Hiçlik bizim için geçerlidir "Tanrı" için değil. Hiçliğe kural koyamazsınız, şekillendiremezsiniz. Yazımı tekrar okursanız hiçliğin bizler için geçerli olduğunu ve kuralların bizler tarafından oluşturulamayacağı anlamı bulunmakta. Atlantis ve Mu kıtasının varlığı 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk ve bir çok bilim insanu tarafından kanıtlandı ancak ne yazık ki bazı aktif örgütler bunun insanlara açıklanmasına izin vermedi. Mu, Atlantis, Lemurya gibi büyük kıtaların varlığı Hititler, Sümerler, Aztekler, Mayalar, İskitler ve Girit uygarlıkları tarafından doğrulanmıştır. Bu bilgileri Büyük Britanya Kütüphanesinde, Vatikan arşivlerinde ve Anıtkabir kütüphanesinde bulunmaktadır. Vatikan arşivleri, Yer ve Gök bölümü 6 kısımda ki büyük ciltli kitaplarda bu bilgiler, belgeler ile doğrulanmıştır. Tarihi ya da inandığınız dini araştırmacı ruhunuzun önüne koymamalısınız. Aksi takdirde mantık ararken, mantıksızlaşan taraf olursunuz.
Bilginize Saygılarımla.
Icinize buyuk alim bana gore tabii ki Aytunc Altindal mi kacti? Bu vatikan arsivlerine baktinuz mi?
Ben size inanmiyor degilim. Vatikan kaynaklarina fiziken mi yoksa bir online hat uzerinden mi baktiniZ? Belli arsivler zaten kapali diye biliyorum.Merhaba,
Size de bakmanızı öneririm. Forumda ki üyeler beni az çok tanırlar ve bilirler. Bilmediğim, emin olmadığım hiç bir konunun altına yorum yapmam. İnanıp inanmamak size kalmış tabii ki.
Bilginize Saygılarımla.
Ben size inanmiyor degilim. Vatikan kaynaklarina fiziken mi yoksa bir online hat uzerinden mi baktiniZ? Belli arsivler zaten kapali diye biliyorum.
Normal yollarlar mi yoksa spirituel yeteneklerle mi? Haftaya ben de vatikana gitsem gorebilir miyimMerhaba,
Bizzat gidip gördüm.
Bilginize Saygılarımla.
Normal yollarlar mi yoksa spirituel yeteneklerle mi? Haftaya ben de vatikana gitsem gorebilir miyim
Merhaba,
Öncelikle şöyle açıklayayım. Dünyevi kurallar ve kaideler bizler tarafından oluşturulmuş olgusal süreçlerdir. Perdenin bazı istisnai durumlarda açılabilir olması kurallara değil, gaib'e bağlıdır. Hiçlik bizim için geçerlidir "Tanrı" için değil. Hiçliğe kural koyamazsınız, şekillendiremezsiniz. Yazımı tekrar okursanız hiçliğin bizler için geçerli olduğunu ve kuralların bizler tarafından oluşturulamayacağı anlamı bulunmakta. Atlantis ve Mu kıtasının varlığı 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk ve bir çok bilim insanu tarafından kanıtlandı ancak ne yazık ki bazı aktif örgütler bunun insanlara açıklanmasına izin vermedi. Mu, Atlantis, Lemurya gibi büyük kıtaların varlığı Hititler, Sümerler, Aztekler, Mayalar, İskitler ve Girit uygarlıkları tarafından doğrulanmıştır. Bu bilgileri Büyük Britanya Kütüphanesinde, Vatikan arşivlerinde ve Anıtkabir kütüphanesinde bulunmaktadır. Vatikan arşivleri, Yer ve Gök bölümü 6 kısımda ki büyük ciltli kitaplarda bu bilgiler, belgeler ile doğrulanmıştır. Tarihi ya da inandığınız dini araştırmacı ruhunuzun önüne koymamalısınız. Aksi takdirde mantık ararken, mantıksızlaşan taraf olursunuz.
Bilginize Saygılarımla.