Ölülerle iletişim mümkün mü?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan mervxz
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Hz.İsa'nın ölüleri diriltebilme iznine sahip olduğunu Kuran'dan biliyoruz. Dolayısıyla imkansız değil ama bunu yapabilecek kimse olduğunu sanmıyorum.
Ölüleri diriltme makamı Hz. İsa(as) ın mucizesi üzeredir.
Yaşarken Allah a ruhunu ulaştırma arzusu içinde olan bir kul yaptıgı ibadetlerle ve yaşantısıyla bu makamlarda belirli bir müddet konumlanabiliyor. Süresi yine Allah ın dilemesiyle ve müsaadesiyledir. Kul o makamdayken Allah dilerse ölüyü dirilttirir ama sebeplerin olgunlaşması lazımdır. Peygamberler bile canları isteyince mucize gösteremezler. Mucizeye şahitlik edecek olanların ihtiyacı olmalı. Ve tabi her devri ihtiyacı da farklı farklıdır.
Ne demek bu?
İçinde bulundugumuz yy. bilgi çağı...
Her döneme Allah ın bir esması tecelli eder.
Şu an içinde bulunduğumuz zamana tecelli eden esma geregi ölüleri diriltme kerameti mümkün görünmüyor. Yine de Allah u alem... Sadece tecelli başka kerametleri gerekli kılıyor. Yine de Allah ın saltanatında, ol, emriyle her şey her zaman mümkündür.
 
ben bu konuda çok özel bir şey yaşadım ve evet mümkün ve bence benim yaşadığım şey mucizeydi alalh bana acıdı o gece
 
Hz.İsa'nın ölüleri diriltebilme iznine sahip olduğunu Kuran'dan biliyoruz. Dolayısıyla imkansız değil ama bunu yapabilecek kimse olduğunu sanmıyorum.

Her peygamberin, bir trendin en zirve yaptığı dönemde ve dolayısı ile en sapkın hale evrildigi anda gelmesi gibi,

İsa da tıbbın en ileri olduğu zamanda geldi. Her trend gibi romalilar da Tanrı eşiğini tıp ile zorluyorlar ve inanç sistemini nimetin kendisini öne sürerek bozuyorlardı.

İsa ölüleri diriltti. Evet. Ama Eceli gelmiş ve canını teslim etmiş birilerini geri getirmedi. Böyle birsey yok. Bir çeşit elektroşok benzeri bir rituel yapmış olabilir ellerindeki bioenerji ile. Çünkü o dönemde tedaviye karşılık vermeyen kişilerin sinir sistemini sarsarak resetleyecek ve bilinci yeniden bilincustune taşıyacak bir frekans sistemi yoktu. İsa bunu Manuel olarak yapmış olabilir.

Allah ölüleri diriltiyordu der. İyi anlamak lazım. Ölüme terkedilmis ama hala yaşam belirtisi olan ve Allahı yok sayan devrin tıbbının çaresiz kaldığı dönemde İsa elbette ki bunu dikkat çekecek bir şekilde yapmalıydı. Musa gibi, Yusuf gibi..

Ölümün ötesine sarkarak ruhları geri getirmek ayetle sabit, olanaksızdır.
 
Her peygamberin, bir trendin en zirve yaptığı dönemde ve dolayısı ile en sapkın hale evrildigi anda gelmesi gibi,

İsa da tıbbın en ileri olduğu zamanda geldi. Her trend gibi romalilar da Tanrı eşiğini tıp ile zorluyorlar ve inanç sistemini nimetin kendisini öne sürerek bozuyorlardı.

İsa ölüleri diriltti. Evet. Ama Eceli gelmiş ve canını teslim etmiş birilerini geri getirmedi. Böyle birsey yok. Bir çeşit elektroşok benzeri bir rituel yapmış olabilir ellerindeki bioenerji ile. Çünkü o dönemde tedaviye karşılık vermeyen kişilerin sinir sistemini sarsarak resetleyecek ve bilinci yeniden bilincustune taşıyacak bir frekans sistemi yoktu. İsa bunu Manuel olarak yapmış olabilir.

Allah ölüleri diriltiyordu der. İyi anlamak lazım. Ölüme terkedilmis ama hala yaşam belirtisi olan ve Allahı yok sayan devrin tıbbının çaresiz kaldığı dönemde İsa elbette ki bunu dikkat çekecek bir şekilde yapmalıydı. Musa gibi, Yusuf gibi..

Ölümün ötesine sarkarak ruhları geri getirmek ayetle sabit, olanaksızdır.
Aslinda bilimsel olarak imkansiz olani yaomadi o devre gore onlara imkansiz geleni yapti. O zamanda yaptigini su an modern tip reanimasyon unitelerinde halihazirda yapiyor muhtemelen. Dogru mu anlamisim?
 
Anladim ancak olen kisinin bilebilecegi seylerle karsi taraf ortaya cikatsa ispatlanabilir diyorsun.evet mantikli ama oyke bir ornek de hic yasanmamis ki hep filmlerde. Ya da oyle olsa olen kisi polislerle iletisime gecmez miydi?
Ölen kişilerle veya diğer varlıklarla iletişime geçmek kolay değil.Yapan bir arkadaşım anubisle görüşürken satranca benzer bir oyun görüyor.Sonrasında araştırdığında gerçekte var olduğunu anlıyor.Ölülerle iletişime geçmek kolay değil.Çoğu insan bilinçaltında onlarla iletişimde ama farkında değil.Bilinçaltında beyin en iyi olasılığı ayarlıyor normalde.Uyarıcıyı hissedilmiyor.Bazı tekniklerde ağrılara karşı enerji gönderme yapılıyor.Yani ağrıların da manevi bir tarafı var.Öksürmek bile otomatik yapılan manevi bir tepki.Üçüncü gözünüzü açarsanız yetiniz gelişebilir.Normal hayalet hikayesi gibi.Ordalar ama kimse görmüyor.
 
Ölen kişilerle veya diğer varlıklarla iletişime geçmek kolay değil.Yapan bir arkadaşım anubisle görüşürken satranca benzer bir oyun görüyor.Sonrasında araştırdığında gerçekte var olduğunu anlıyor.Ölülerle iletişime geçmek kolay değil.Çoğu insan bilinçaltında onlarla iletişimde ama farkında değil.Bilinçaltında beyin en iyi olasılığı ayarlıyor normalde.Uyarıcıyı hissedilmiyor.Bazı tekniklerde ağrılara karşı enerji gönderme yapılıyor.Yani ağrıların da manevi bir tarafı var.Öksürmek bile otomatik yapılan manevi bir tepki.Üçüncü gözünüzü açarsanız yetiniz gelişebilir.Normal hayalet hikayesi gibi.Ordalar ama kimse görmüyor.
Üçüncü gözü açmak sizce tehlikeli mi?
 
Tabi ki @dhardhar
Umuyorum ki doğru anladınız.

İsa bilimsel olarak imkansız olanı yapmadı. Bioenerjisini kullandı. İsa`nın yüzleri mesh etmesi meşurdur bilirsiniz. Böylece insanların biorezonansını yükselterek şifa dağıttığını biliyoruz zaten.

***

Süleyman peygamber de bilimsel olarak imkansız olanı yapmnadı. Ona ayrodinamik bilgisi ve elektriği bir şekilde elde etme yöntemi gösterildi ve kendine rüzgarın gücünü her halukarda arkasına alabileceği bir planor yaptı. Yada işte bir helikopter gibi hava aracı. Böylece rüzgara hükmetmiş oluyordu. Onun mucizesini o devirde görenlerin tanımladığı buydu - Yani rüzgara bile boyun eğdiren ! Yoksa rüzgarı keyfinin kahyası kılmadı zikir çeke çeke.

Tüm peygamberlerin mucizeleri bilimsel projeksiyon ile açıklanabilir. Buradaki asıl mucize doğru kişiye doğru zamanda ve doğru bir tebliğ mazemesi olarak verilmesindedir. Kuran daha çözülemedi. Çözülecek ama. Tüm sayfalar çözüldüğü zaman, sır perdesi kalktığı zaman kıyamet te zaten son vaad olarak kopacak.
 
Ahireti bir kapsül gibi düşünün.
Şu an bir kapsülde uyuyoruz ve gördüğümüz rüya da bu dünyadaki hayatımız.


Ne diyor ayette ahirette yeniden diriltileceğimiz zaman : "Bizi uyuduğumuz şu yerden kim uyandırdı" (Kuran)
Yani bir anda uyanma oluyor. Uyananlara Allah rüya tabiri yapar gibi dünya hayatlarındaki kayıtları gösteriyor. Çünkü çoğunu unutmuş oluyoruz rüya görmüş te uyanmış gibi. Tabi bu amellerimizden mesul olmadığımız anlamına da gelmiyor.

Ne diyor başka bir ayet : Dünyada (simülasyonda) ne kadar kaldınız ? Yemin ederiz ki bir gün veya bir günün birkaç saati kadar kaldık. Hayır ne kadar kaldığınızı biz daha iyi tespit edebiliyoruz (Kuran)

Demek ki 8 saatlik bir uykuya 3 saniyelik rüya sığdığı gibi 80 yıllık bir ömür da simülasyon olduğu iyice anlaşılınca 1 -2 saatlik bir deneyim gibi gelecek sonradan.


Ve kıyametin nasıl koptuğunu bir ekrandan izliyoruz hepimiz. Ahirette yiz ve de kapsülümüzün içindeyiz tabi ki o anda. Çünkü kıyameti her ruh görecek.


Şimdi bu dünya gerçektir. Ama bizim uzantımız daha şimdiden ahiretten ulaşıyor bize. Ayet : Siz O"na döndürüleceksiniz (Kuran) İki yanımızdaki melekler meğerse kapsülümüzdeki iki görevli yapaz zeka da olabilir. Biz her ameli burada yapsak ta onlar oradan kaydediyorlar. Burada zannettiğimiz melekler aslında oradan konuşuyorlar bize. Bir o yüzden ilahi feyzleri gaybtan alıyoruz.




Uzun lafın kısası herşer hem Kuranda yazdığı şekilde oluyor ama hem de bizim hiç hesap etmediğimiz şekilde bir isabet oranı ile .

Bu da şunu gösteriyor : Burada ölen bir kişinin fişi oradan kaynağından çekilmiş oluyor. Şimdi bi daha o kişi burayı bulamaz asla.
 
Tüm peygamberlerin mucizeleri bilimsel projeksiyon ile açıklanabilir. Buradaki asıl mucize doğru kişiye doğru zamanda ve doğru bir tebliğ mazemesi olarak verilmesindedir. Kuran daha çözülemedi. Çözülecek ama. Tüm sayfalar çözüldüğü zaman, sır perdesi kalktığı zaman kıyamet te zaten son vaad olarak kopacak.
O zaman meraktan soruyorum, Hz. Muhammed'in ayı yarmasını nasıl açıklıyorsunuz.
 
O zaman meraktan soruyorum, Hz. Muhammed'in ayı yarmasını nasıl açıklıyorsunuz.

Ayı ikiye yarması ilk akla gelen manada ise tabiata büsbütün aykırıdır. Çünkü irade buyurursa herzaman yapabilir anlamı çıkar. İntihanın perdeside ters bir durum bu. Araştırma konusu olabilir. Başka bir kozmik vesile ile ay ortadan ikiye yarılmış gibi gözükmüş olabilir. Buradaki asıl mucize zamanlamadaki manidarliktir.


Musanın denizi ikiye yarması keza. İlk akla geldiği gibi olmamıştır.
Kızıldenizde periyodik olarak sular çekilir ve yüksekte kalan kısımlardan bir vadi oluşur. Ayın hareketlerine göredir bu. Ağaçlardan da su çekilir. Zamansız kesilen ağaç çürür de bu yüzden. İnsanlardan da su çekilir dolunayda. İnsan bu yüzden su aranını dengeleyemezse kozmik açıdan senin gibi dengesiz sinirli aksi huysuz biri olabilir... Kesin olcak giye bişey yok ama bir tetikleme olur.



**

Şimdi dikkatli dinleyin çünkü işin özü ve mucizenin sırrı sadece zamanlamadadır. Allah Musaya yola çıkması için bir zaman verdi. İşte yerin göğün ve her ikisinin rabbi ve işleticisi olan Allah doğru zamanlamayı vahiyle bildirdi Musaya. Musa köşeye sıkıştığını sandı ve Allaha yakardı. Allah asan ile yere vur dedi. Musa içgüdüsel olarak asası ile yere vurdu ve Allahın göz kırpmasını hemen anladı. Denize sürdü israiloğullarını.


Şimdi aklımıza ilk geldiği gibi Hollwoodvari bir deniz yarma işlemi olsa Firavun ahmak mı neden suya sürsün ordularını ? Hemen korkudan iman ederdi. Ama ne yaptı ? Atlıları ile suya girdiği için ve suların artık yükselmeye başladığı bir göngüye denk getirildi ve Allahın üstü kapalı tuzağına düşmüş oldu.




Bakınız ! İyi anlayınız !
Mucizeler akla kapı açar ama aklın inkar edebilme perdesini tamamen aralamaz asla ! Yoksa imtihan bozulur. Kim derinden inanabiliyorsa ve tevekkül enerjisi ile doluysa işte bu yüzden işleri rast gider. Musa ise deniz yarılır. Sebepler arka planda ona hizmet edeceği şekilde denk getirilir.


Ayı yarmak asla senin düşündüğün gibi değil. Bir yansıma veya görüntü oluşmuş olmalı. Ve zamanlaması da manidar olmalı ki lafın üstüne bir ilizyon meydana gelmiş olsun !
 
İşin aslı dünya mekaniktir. Kendi mekaniği ile hareket eder. Denizi dua ile yaramazsınız. Ama duanız kabul olur. Ve netice odaklı bir şekilde duanıza hürmeten deniz yarılır. Ya bir jet motoru bulursunuz onunla karşıya geçerek yarmış olursunuz denizi, ya "Allah dilemeden siz dileyemezsiniz" ayetinin sırrına binaen duanız tam da denizin yarılmasına denk getirilir vs.

Ama her halükarda inanç ve tevekküllü bir şekilde akışta kalmak sizi yolda bırakmaz. İşleriniz rast gider. Köşeye sıkışırsanız biryerden bir yardım hesapsızca gelir. Başkaları sizin her seferinde 4 ayak üstüne düştüğünüzü ve hatta bu kadar talihli olmayı haketmediğinizi bile düşünüp hayatı adaletsizlikle suçlayabilir de.

Ama işin sırrı akışta kalmaktır. Umutsuzlukları ve köşeye sıkışmaları da Allah kasıtlı bir senaryo ile yaratır. Çözüm her zaman hemen orada iman gücünüz ile açığa çıkmak için beklemektedir. Bizden istenen akıl tüm hesaplamalarını kaybetmek üzerine yapsa dahi bir çıkış yolunun orada gizlendiğini bilmektir. Bu inanç haline gelirse sürekli açılan bir çıkış kapısı olur. Ama insan zihni çoğunlukla Allahı test ederek inanmaya meyleder. Allahı test edemezsiniz. Zor durumda gerçekten kalmadıkça gerçek yardım gel-mez. Zor durumda kaldığınızda ise na kadar tevekküllü iseniz o kadar pes dedirtecek tesadüflerin hiç şaşmadığını görürsünüz. Çünkü herşey enerji ile bağlı. Umursamadığınız bir şey zor durumdaysanız enerjisini sizi kurtaracak bir vesileye büründürür. Musanın asası gibi. Bir çeşit kaskatı kesilerek kamufle olan yılan türü olduğunu varsayıyorlar araştırmacılar.
 
Hz. Muhammedin yaşadığı mucizeyi, Hz. Musayla anlattığın için sağol. Hak veriyorum başka türlü anlatılmaz, bir yerden örneklemek lazım. Yani Allah döngüyü yarattı ve dinin mucizelerinide ekstra bir çaba göstermeksizin buradan kullandı. İnsanların bunu anlayabilmesini yine insana bıraktı. Sadece zamanı vahiy ederek insanlara bu anları yaşatması pek anlamlıymış. İnanmanın anlamı kişiye özel. Kimi firavunun sihirbazlarına inanır, kimi mucizelere bilemem ama şu dediğin tevekkül enerjisiyle işlerin yolunda gitmesi olayına katılmadım. Günümüzce cevap verecek olursak insanların işlerinin yolunda gitmesinin dini inançla tek ortaklığı kendilerine şükürü aşılamış olmaları. İnsanın şükür potansiyeli geliştikçe fazlasını istemez. Mesela ortadoğunun nacizane insanının değişime açık olması yerine, olana alışması bundan ibaret. İşler ne kadar kötü giderse gitsin değişime direnip olana ayak uydurmak sadece şükür politikasının eseridir. Demem o ki, tevekkül etmekle işlerin yolunda gitmesini bağdaştırma. Bu dediklerimide şükür düşmanıymışım gibi yoranlar olmasın.
 
İşin aslı dünya mekaniktir. Kendi mekaniği ile hareket eder. Denizi dua ile yaramazsınız. Ama duanız kabul olur. Ve netice odaklı bir şekilde duanıza hürmeten deniz yarılır. Ya bir jet motoru bulursunuz onunla karşıya geçerek yarmış olursunuz denizi, ya "Allah dilemeden siz dileyemezsiniz" ayetinin sırrına binaen duanız tam da denizin yarılmasına denk getirilir vs.

Ama her halükarda inanç ve tevekküllü bir şekilde akışta kalmak sizi yolda bırakmaz. İşleriniz rast gider. Köşeye sıkışırsanız biryerden bir yardım hesapsızca gelir. Başkaları sizin her seferinde 4 ayak üstüne düştüğünüzü ve hatta bu kadar talihli olmayı haketmediğinizi bile düşünüp hayatı adaletsizlikle suçlayabilir de.

Ama işin sırrı akışta kalmaktır. Umutsuzlukları ve köşeye sıkışmaları da Allah kasıtlı bir senaryo ile yaratır. Çözüm her zaman hemen orada iman gücünüz ile açığa çıkmak için beklemektedir. Bizden istenen akıl tüm hesaplamalarını kaybetmek üzerine yapsa dahi bir çıkış yolunun orada gizlendiğini bilmektir. Bu inanç haline gelirse sürekli açılan bir çıkış kapısı olur. Ama insan zihni çoğunlukla Allahı test ederek inanmaya meyleder. Allahı test edemezsiniz. Zor durumda gerçekten kalmadıkça gerçek yardım gel-mez. Zor durumda kaldığınızda ise na kadar tevekküllü iseniz o kadar pes dedirtecek tesadüflerin hiç şaşmadığını görürsünüz. Çünkü herşey enerji ile bağlı. Umursamadığınız bir şey zor durumdaysanız enerjisini sizi kurtaracak bir vesileye büründürür. Musanın asası gibi. Bir çeşit kaskatı kesilerek kamufle olan yılan türü olduğunu varsayıyorlar araştırmacılar.

Bu tip tesadüfi yardımları neden insanlar inançla bağdaştırıyor hiç anlayamam. Herkesin farklı inanç yapısı var veya ateisti, agnostiği bile var. Bunların yaşadığı tesadüfi ve bir o kadar hayret verici yardımcı tesadüflerin sebebi ne ola ki? İnsanlar sırf inancını kullanması için mi bu tarz konuları dinle yüceltiyor yoksa? Tabi herkesin dini kendine kötü bir şey demedim fakat her şeyi dine yormak ve bütün yardımın inanç gereği Allah'tan geldiğini düşünmek ne ola ki? Sorgulamanın sıfır olduğu mecralarda oturup düşünmek tercihimdir. Şimdi biri gelip dine, Allah'a laf ediyor demesin, alakası yok. Sadece bütün her şeyin Allah'tan geldiğine inanan biriyle inancı dışında bir şey konuşmak biraz zor oluyor. Açıklama maksatlı.
 
Tevekkül etmek demek sırtında taşıdığın 100 kiloluk bir yük varsa, o yük ile asansöre bindiğinde yükü yere bırakabilmek demektir. Asansörün kanununa güvenmek demektir. Sen elinden geleni asansöre binene kadar zaten yaptın. Taşıdın.

Yoksa asansörde yükün hem boşuna sana yük olur, hem de asansörün yukarı hareketi ile 150 kiloluk baskı yaparak seni yok yere kasar.

Hayatta kendi elimizde olmayan gelişmelere üzülmek, hatta kızmak bi kere direk olarak olumlu tesadüflerin ve fırsatları çekecek alıcılarımızın bloklanmasını sağlar.

Tevekkül rahat ve özgüvenli olmak demektir.
 
Bu tip tesadüfi yardımları neden insanlar inançla bağdaştırıyor hiç anlayamam.

Sen istersen felsefe ile bağdaştır. İstersen mantık ile Sorun nerde ki ?
Ama referansı ortaya Kuran koyuyor. Yiğidin hakkı yiğide şimdi.

İnsanlar sırf inancını kullanması için mi bu tarz konuları dinle yüceltiyor yoksa?

Dinde patentlenmiş bir mevzu varsa bilim onun ancak sır perdesini aralar.
Bilim gelişmeye ve dağı tırmanmaya devam edecek. Ama Din şimdiden dağın zirvesinden bir uslup ile aktarma yapıyor ve bilim hep arkadan geldi.

Allah'tan geldiğini düşünmek ne ola ki?

Sen ona X de. Ne değişecek ki ?
Önemli olan sisteme sahip çıkan bir uslup var bize hodrimeydan çekerek elimize hayret uyandıracak bilgiler veriyor.
 
Hiçbir şekilde mümkün değil.
Ölen kişi hesap gününe kadar bekleme salonunda canını alan meleklerin kıskacında iken zaten dünya aklına bile gelmeyecek. Aklı ve şuuru dondurulacak.

Rüya görürken gerçek hayatta aslında başka bir tabakada olduğumuz nasıl aklımıza bile gelmiyorsa ölen kişi de artık Allah hesap gününde o kişinin dünyadaki performansının bahsini açmadan hiçbir yere kıpırdayamaz.

Zaten o da kıyametten sonra kollektif bir buluşma olacağı için dünya hayatı herkes için komple bitmiş olacak. Hesap günü aslında tanrısal sistemin şifrelerinin kırıldığı bir etap anlamındadır.

Allah'a inanmada güçlük çeken kişiler kendi gözleri ile görecekler ve ilahi metinlerde bahsedilen ahiret hem kimsenin beklemediği bir şekilde ama tam da haber verilen paralellikte olacak.
Bunun kanıtı yok. Siz nerden biliyorsunuz da bu kadar emin konuşabiliyorsunuz anlamadım...
 
Bunun kanıtı yok. Siz nerden biliyorsunuz da bu kadar emin konuşabiliyorsunuz anlamadım...

Öyle bir yerden biliyorum ki bana dediği herşey çıkmış beni hiç yanıltmamıș ve tabi ki yasaları ile bana dene yanılma payı da bırakmış olan bir kaynaktan biliyorum. Gözlerimi kapadım ve kendimi öldürdüm oradan biliyorum

Zaten bana itibar eden içinde kodlu olan bir bilgi ile muhatap olacağı için herkez nereden biliyorsa ben de oradan biliyorum ?
 
Öyle bir yerden biliyorum ki bana dediği herşey çıkmış beni hiç yanıltmamıș ve tabi ki yasaları ile bana dene yanılma payı da bırakmış olan bir kaynaktan biliyorum. Gözlerimi kapadım ve kendimi öldürdüm oradan biliyorum

Zaten bana itibar eden içinde kodlu olan bir bilgi ile muhatap olacağı için herkez nereden biliyorsa ben de oradan biliyorum ?
Maalesef hala kanıtınız yok ve saçma sapan bir açıklama yapmışssınız. Umarım bilimin ışığı sizi de aydınlatır bir gün.
 
Geri
Üst