Kitap Alıntıları

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Rhea
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
"Bazen tek yapmamız gereken budur, bir fırsat gibi hayatımızın kapısını çalan baş belalarını hiç içeri almadan reddetmek ve kapıyı yüzlerine kapatmaktır; çünkü sahip olduklarımız yeterlidir, daha fazla zevke, daha fazla tatmine yada daha fazla kadına ihtiyacımız yoktur. Elindekiyle yetinmeyi ve keyfine varmayı bileceksin. Ama ben bunu asla öğrenememiştim.
Daha fazlasını ararken başını belaya sokan ve hayatındaki kadını da kaybeden tek erkek ben değildim; biz bu çağın sonu gelmez zevklerinde kaybolmuştuk, bizim ruhlarımız ölmüştü ve aslında ruhen yaşamıyorduk. Kendimizi kandırarak ruhsal mastürbasyonlar yapmak dışında hiçbir özelliğimiz yoktu." Şeytan Tüyü, Adil Yıldırım
Toplum olarak bu dna ve hastalığa sahip bir ülkeyiz. Yapacak bir şey yok, sanki bir lanet gibi. Ama yapacak tek şey kadınların elinde. Bu tür erkeklere fazla yaşam hakkı verilmemeli yâni onlardan çocuk en aza indirgenmeli. Hatta hiç çocuk sahibi olmamalı...
Bu gün toplumun hâli ortada. Bu erkeklerden olan çocukların fareden hiç bir farkı yok çünkü bu tür erkekler ne insan ne de hayvan; dediğim gibi, sadece bir Tür...ve bu Tür çoğalıyor ve zaman geliyor küçük bir kızda ve hatta küçük torununda dahi o haz ve zevkini tatnin ediyor.

Karşı çıkan olacaktır bu yazıma, umurumda değil . Dünya da ahlâk ve sapıklık ta önde gidiyor olmamız tescillenmiştir....

Bir bilim, ilim olarak görünen Maji'yi bile üfürükçülük ve büyücülüğe indirgeyerek , ( çünkü ilim bilim onlara göre değil) sadece seks amaçlarını yerine getiriyorlar. Yaş geçip iş kalmayınca da yine sözüm ona maneviye soyunup, aklı sıra bilgece söz etmeye başlıyorlar....
Zavallı yurdun erkekleri. Adam olmaktan uzak sadece erkek cinsi, adı bile konulmayan bir Tür... Onlarla birliktelik süren kadın köleleri de!..

Eminim bir çok kişinin hoşuna gitmeyecek bu yazılanlar; neden olduğu da malûm 🙂
 
Toplum olarak bu dna ve hastalığa sahip bir ülkeyiz. Yapacak bir şey yok, sanki bir lanet gibi. Ama yapacak tek şey kadınların elinde. Bu tür erkeklere fazla yaşam hakkı verilmemeli yâni onlardan çocuk en aza indirgenmeli. Hatta hiç çocuk sahibi olmamalı...
Bu gün toplumun hâli ortada. Bu erkeklerden olan çocukların fareden hiç bir farkı yok çünkü bu tür erkekler ne insan ne de hayvan; dediğim gibi, sadece bir Tür...ve bu Tür çoğalıyor ve zaman geliyor küçük bir kızda ve hatta küçük torununda dahi o haz ve zevkini tatnin ediyor.

Karşı çıkan olacaktır bu yazıma, umurumda değil . Dünya da ahlâk ve sapıklık ta önde gidiyor olmamız tescillenmiştir....

Bir bilim, ilim olarak görünen Maji'yi bile üfürükçülük ve büyücülüğe indirgeyerek , ( çünkü ilim bilim onlara göre değil) sadece seks amaçlarını yerine getiriyorlar. Yaş geçip iş kalmayınca da yine sözüm ona maneviye soyunup, aklı sıra bilgece söz etmeye başlıyorlar....
Zavallı yurdun erkekleri. Adam olmaktan uzak sadece erkek cinsi, adı bile konulmayan bir Tür... Onlarla birliktelik süren kadın köleleri de!..

Eminim bir çok kişinin hoşuna gitmeyecek bu yazılanlar; neden olduğu da malûm 🙂
Katılıyorum ama böyle yaratıklara yüz verenlerde de kabahat. Ortalama bir köylü kurnazı kendinden yirmi yaş büyük kadına teyze derken yirmi yaş büyük bir erkeğe aşkım canım diyebiliyor ona yedirecek parası varsa.. babası yaşındaki adamlara bağlama yapıyor bu mallar.
 
Kitap alıntılarında bile dedikodu yapıyorsunuz.. Hem de genelleyerek. Yanlış çok yanlış.

Size bir kitap alıntısı ile cevap bırakıyorum :

''Cinsiyetler arasında gerçek adaleti ve partnerliği sağlamak için, çoğu zaman erkekleri yabancılaştıran kadın merkezli söylemleri aşıp herkesi kapsamayı amaçlayan daha insan merkezli söylemlere yönelmeliyiz.''

Teşekkürler ✋
 
Kitap alıntılarında bile dedikodu yapıyorsunuz.. Hem de genelleyerek. Yanlış çok yanlış.

Size bir kitap alıntısı ile cevap bırakıyorum :

''Cinsiyetler arasında gerçek adaleti ve partnerliği sağlamak için, çoğu zaman erkekleri yabancılaştıran kadın merkezli söylemleri aşıp herkesi kapsamayı amaçlayan daha insan merkezli söylemlere yönelmeliyiz.''

Teşekkürler ✋
Ben insan merkezli yaklaşıyorum bir erkek yasi küçük bir çocuğu taciz ederse suçludur ama yirmili yaşlarında yetişkin bir kadın kırklı yaşlarında bir erkeğe para statü vb sebeplerden dolayı yavsayip bağlama büyüleri yapıyorsa o da erkek kadar suçludur. O nedenle kızı yaşında kadınlarla takılan erkekler zoraki ailesinden başlıkla almıyorsa beynine silah dayamadiysa sapık filan değildir yani. Alan memnun satan memnun durumu olur sadece.
 
Maşallah toplumsal bilinçaltlari tavan yapmiş yine.Kitap altınları kısmına nefretler kusuluyor.Bunlari buraya yazıp bizimde içimizi nefretinizle kirletmeyin.Ne yapılıyorsa kim yapıyorsa yüzüne söyleyin.Diğer insanları da topun içine atmayın.
 
Katılıyorum ama böyle yaratıklara yüz verenlerde de kabahat. Ortalama bir köylü kurnazı kendinden yirmi yaş büyük kadına teyze derken yirmi yaş büyük bir erkeğe aşkım canım diyebiliyor ona yedirecek parası varsa.. babası yaşındaki adamlara bağlama yapıyor bu mallar.
"Içimizde ki yaratıklar" diye yeni bir konu açtım sevgili Rhea, okursan cok iyi anlayacaksın. Bataklığın kıyısıdır dünya alemi ve maalesef bunu yasamak zorundayız. Bu olmazsa tekamül edebileceğimiz ortamımız da olmaz. Program bu.
 
Henüz gençken hayattan hoşnut olmayabiliriz ama yaşımız ilerledikçe eğer çok aklı başında ve uyanık değilsek, bu hoşnutsuzluk hayata karşı huzurlu bir yetinmeye dönüşebilir. Zihin sürekli münzevi bir alışkanlık, inanç, arzu veya içinde yaşayabileceği ve dünyayla huzurlu olabileceği bir şey arayışı içinde. Fakat zihin huzuru bulamaz, çünkü o ancak zaman, yani geçmiş, şimdi ve gelecek, olmuş, olan ve olacak olan açısından düşünebilir. Sürekli yargılamakta, hüküm vermekte, ölçüp biçmekte, kıyaslamakta, kendi kibrini, alışkanlıklarını, inançlarını hayata geçirmektedir ve böyle bir zihin asla huzurlu olamaz. Huzur diye adlandırdığı bir hale bürünerek kendini kandırabilir, ama o huzur değildir. Zihin sözcükleri ve deyimleri tekrarlayıp durarak, birisinin peşinden giderek veya bilgi toplayarak kendini uyutabilir ama huzura kavuşamaz, çünkü böyle bir zihin huzursuzluğun merkezidir, doğasında zamanın özü vardır.
Öyleyse onunla düşündüğümüz, hesap yaptığımız, kıyaslamada bulunduğumuz zihin huzuru bulacak yetiye sahip değildir. Huzur aklın ürünü değildir; buna rağmen onları gözlemlediğinizde organize dinlerin akıl yoluyla huzuru bulma çabası içinde olduklarını görürsünüz.

Savaş ne kadar yıkıcı ise gerçek barış, gerçek huzur da o kadar yaratıcı ve saftır ve insanın huzuru bulabilmesi için güzelliği bulması gerekir, işte bu nedenle henüz gençken çevremizdeki güzelliğin, uygun orantılarla yapılmış binaların güzelliğinin, temizliğin güzelliğinin, ileri gelen kişilerle sakin konuşmanın güzelliğinin farkına varmanız çok önemlidir. Güzelliği anlamak suretiyle sevgiyi öğreniriz, çünkü güzelliği anlamak kalbin huzurlu olması demektir. Huzur kalbe aittir, zihne değil. Huzuru öğrenmek için güzelliğin ne olduğunu keşfetmelisiniz. Konuşma tarzınız, kullandığınız sözcüler, mimikleriniz, bunlar çok önemlidir, çünkü bunlar yoluyla kendi kalbinizin inceliğini keşfedersiniz. Güzellik tanımlanamaz, sözcüklere dökülemez. Ancak zihin çok sessiz ve sakinse güzellik anlaşılabilir.
Jiddu Krishnamurti – Yeni Bir Yaşam
 
''Bu son kaybın ağırlığıyla kaskatı kesildim.İnsana dair hibir şey kalmadı bende.Öyle derin duyguları olan biriydim ki parçalara ayrılırdım eskiden.Şimdiyse içim kurak.''

Güneş ve Onun Çiçekleri/Rupi Kaur
 
beni mahveden
arkada bıraktıklarımız değil
kalsaydık eğer
beraber kurabileceklerimiz

Güneş ve Onun Çiçekleri/Rupi Kaur
 
seni sevmekten vazgeçtiğimden değildi
gidişim
gittim çünkü
kaldıkça azalıyordu
kendime olan sevgim

Süt ve Bal/Rupi Kaur
 
kalbin kırıldıysa
ve bırakıp gittiyse seni
ona yetip yetmediğini
sorgulama
aslında
öyle çok yettin ki
taşıyamaz oldu seni

Süt ve Bal/Rupi Kaur
 
Aşk kafiriyiz biz, Müslüman başka,
Ufacık karicayiz biz, Süleyman başka.
Bizden sarı bir yüz işte,ciğer parçası iste.
İpekli kumaş satan bezirgan başka.
Mevlana Celaleddin Rumi
 
''İnsanların büyük çoğunluğu Kamala,düşen bir yaprak gibidir ,kapılıp gider rüzgarın önüne,havada süzülür,dönüp durur ,sağa sola yalpalar vurarak iner yere.Pek az kişi de vardır,yıldızlara benzer,belli bir yörüngede ilerler durur,hiçbir rüzgar varamaz yanlarına,kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi ilerinde taşırlar.''

Siddhartha/Hermann Hesse
 
''Bilgi bir başkasına aktarılabilir,bilgelikse hayır.Bilgelik keşfedilebilir,bilgelik yaşanabilir,bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı,bilgelikle mucizeler yaratılabilir,ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez.''

Siddhartha/Hermann Hesse
 
Geri
Üst