Kitap Alıntıları

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Rhea
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
''Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder ;çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.''

Denemeler/Montaigne
 
''İnsan her yerde hep o insandır ve bir insanın özünde soyluluk olmadı mı dünyanın tacını giyse yine çıplak kalır.''

Denemeler/Montaigne
 
''İnsan kötülükten tat alırken vicdanda tam tersi bir acılık peydahlanır ve uyurken uyanıkken türlü üzücü kuruntularla azap çektirir bize.''

Montaigne/Denemeler
 
''İnsan yaşamı denen bu yolculukta benim bulduğum en iyi nevale kitaplardır ve ondan yoksun anlayışta insanlara çok acırım.''

Denemeler /Montaigne
 
'H'iç tanımadığınız ,belki de bir daha hiç görmeyeceğiniz,sizi hiç tanımayan birilerine yaptığınız iyilikler,sizi daha iyi bir insan yapar.Var olma nedeninizi hisettirir.''

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır/Ahmet Şerif İzgören
 
''Üniversitelerde,okullarda önce dersleri alırsınız sonra sınav olursunuz.Geçek hayatta ise tam tersidir;önce sınav olursunuz sonra ders alırsınız.''

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır/Ahmet Şerif İzgören
 
''Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Michelangelo'nun resim yaptığı,Beethoven'in beste yaptığı veya Shakespeare'nin şiir yazdığı gibi süpürün.O kada rgüzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ''Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş.''desin.

(Martin Luther King)

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır/Ahmet Şerif İzgören
 
''Mücadele ruhu yoksa;isterse en parlak mesleğe sahip olsun, kişi bir süre sonra karşısına çıkan zorluklardan yılacaktır.''

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır/Ahmet Şerif İzgören
 
"O zaman sizin de bizim burada yaptığımız gibi, ülkenizde savaşmanız gerekecek."
"Evet savaşmak zorunda kalacağız."
"Ama ülkenizde çok faşist var mı?"
"Faşist olduklarını bilmeyen ama zamanı geldiğinde bunu öğrenecek bir sürü insan var."
Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Ernest Hemingway
 
Orman Türküsü
1859-1860

BİR

Artık 27 yaşındayım. Olgunluk çağına geldim. Gencliğimde başımdan geçen olağanüstü olayı düşündüğümde bu bana hiç olmamış gibi geliyor. Oysa şimdi bile geceleri birdenbire uyanıyorum. Çünkü düşlerimde beni çağıran bir ses işitiyorum. Çocuğumun sesi bu. Ama işte ben buradaydım. Bu yörenin yaşlı, evde kalmış kızıyım. Oysa ta içimden, bazen, yoksa ben bir akıl hastalığı mı geçirdim diye düşünsem bile, kendimi evlenmiş bir kadın sayıyorum. Beni daha önce romantik ve hayalperest pek çok genç gibi aldatıldığıma, bu gerçeği kabullenemediğimden ötürü de benden başka kimsenin inanamayacağı olmayacak bir hikaye uydurduğuma inandırmaya çalıştılar. Yoksa onlar haklılar mı?

Yedinci Ay gecesi olanları anlamak benim için büyük önem taşıdığından, bunları ayrıntılarıyla yazmaya karar verdim. Böylece gerçeğin ortaya çıkacağı umudundayım.

Rahibelerin en iyi kalplisi Hemşire Maria bana başını sallayarak "Helena, çocuğum" derdi. "Çok dikkatli olmalısın. Senin kadar korkusuz ve heyecanlı olmak doğru değildir."

Daha az hoşgörü sahibi olan Hemşire Gudrin gözlerini kısar, başını bilgiç bir tavırla sallardı. Onun görüşü de şöyleydi: "Helena Grant, bir gün fazla ileri gideceksin."

Bir Gecelik Gelin / Victoria Holt
 
10 Ekim

Sevgili Uzun Bacaklı Dede,

Daha önce Michaelangelo'yu duymuş muydunuz?

Michaelangelo, Ortaçağ'da İtalya'da yaşamış ünlü bir sanatçı. İngiliz Edebiyatı dersini alan herkes onu tanıyor. Onun bir başmelek olduğunu düşündüğümü duyduklarında bütün sınıf bana güldü. Ama adı bir başmeleği andırıyor, öyle değil mi? Üniversiteli olmanın bir dezavantajı, daha önce adını bile duymadığın birtakım şeyleri biliyor olman gerektiği. Bu bazen çok utanç verici olabiliyor. Fakat artık kızlar daha önce duymadığın konular hakkında konuşurken sessizce oturup dinliyor, sonra gidip o konuları ansiklopediden araştırıyorum.

Bir Gençlik Masalı / Jean Webster
 
15 Kasım

Sevgili Uzun Bacaklı Dede,

Bakın bugün ne öğrendim:

Düzgün bir piramidin kesik konisinin dışbükey yüzeyinin alanı, tabanlarının çevresinin toplamıyla her bir yamuğun yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.

Kulağa doğru değil gibi geliyor ama doğru! Bunu kanıtlayabilirim.

Size elbiselerimden hiç bahsetmedim, değil mi Dedeciğim? Hepsi benim için yeni alınmış - benden büyük birinden kalma olmayan - altı şık elbise. Belki bu durumun kimsesiz bir çocuk için ne kadar büyük bir şey olduğunu bilmiyorsunuz.

Bir Gençlik Masalı / Jean Webster
 
2 Nisan

Sevgili Uzun Bacaklı Dede,

Ben çok KÖTÜ biriyim.

Lütfen geçen hafta size yolladığım o korkunç mektubu unutun. Mektubu yazdığım gece kendimi o kadar yalnız ve üzgün hissediyordum ki! Ayrıca o gece fena halde boğazım yanıyordu. Meğer bademciklerim şişmiş ve sonunda gribe yakalanmışım. Şu an revirdeyim. Buraya geleli altı gün oldu ve ilk defa bugün kağıt kalem kullanmama izin verdiler. Başhemşire gerçekten çok otoriter biri. Aklımda sürekli siz ve size yazdığım o mektup var. Siz beni affedene kadar da düzeleceğimi sanmıyorum.

Aşağıda tavşan kulaklı başımın çevresine sarılı olan bandaj ile nasıl göründüğümün resmi var.

Bu da mı hoşunuza gitmedi? Dilaltım bezeler yüzünden şişlerle dolu. Ve ben bütün bir yıl boyunca dilaltı bezelerinin adını bile duymadan fizyoloji dersi aldım. Eğitim ne kadar boş bir şey!

Daha fazla yazamayacağım, çok fazla oturunca titremeye başlıyorum. Nankör ve küstah olduğum için beni bağışlayın. Ne de olsa doğru dürüst yetiştirilmemiş bir kızım ben. Sevgilerimle, Judy Abbott

Bir Gençlik Masalı/ Jean Webster
 
Perşembe, kilise dönüşü

Sizce en sevdiğim kitap hangisi? Yani şu anda demek istiyorum; çünkü üç günde bir favori kitaplarım değişiyor. Uğultulu Tepeler. Emily Bronte Uğultulu Tepeler'i yazdığında çok gençmiş ve o yaşına kadar Haworth Kilisesi bahçesinin dışına adım atmamış. Ömründe hiç erkek tanımayan Bronte nasıl olmuş da Heathcliff gibi bir karakteri yaratmış?

Bir Gençlik Masalı / Jean Webster
 
Pazar

Sevgili Uzun Bacaklı Dede,

Sizce de komik değil mi? Size bu mektubu yazmaya dün başlamıştım, fakat tam "Sevgili Uzun Bacaklı Dede" satırını yazarken akşam yemeği için böğürtlen toplamam gerektiği aklıma geldi ve mektup kağıdımı masanın üzerine bırakıp dışarı çıktım. Bugün odama döndüğümde kağıdın tam ortasında ne buldum dersiniz? Gerçek bir Uzun Bacaklı Dede!

Örümceği bir bacağından dikkatlice tutup pencereden aşağı bıraktım. Kesinlikle örümceklere zarar vermem. Onlar bana sizi anımsatıyor.

Bu sabah atları arabaya bağlayıp kasabadaki kiliseye gittik. Burası, ön cephesinde üç helezon ve üç tane Dor üslubunda (belki de İyon üslubundaydı, bu ikisini hep karıştırıyorum) kolonu olan beyaz, küçük şirin bir kilise.

Herkesin, uykulu bir şekilde palmiye yaprağından yapılmış yelpazelerini salladığı, insanın uykusunu getiren güzel bir vaaz dinledik. Rahibin sesi dışında duyulan tek ses, dışarıdaki ağaçlarda vızıldayan çekirgelerin sesiydi. Kendimi ayağa kalkmış ilahi söylerken bulduğumda uyandığımı anladım. Ancak sonrasında vaazı dinlemediğim için çok pişman oldum. Böyle bir ilahiyi seçen insanın psikolojisini incelemek isterdim doğrusu. İlahinin sözleri aynen şöyleydi:

Gel, bırak eğlenceyi, dünyevi zevkleri,
İlahi zevklerde ara neşeni.
Aksi halde uzun bir yolculuk bekler seni,
Bırakırım, boylarsın cehennemin dibini.

Semple'lar ile din konusunu tartışmanın doğru olmayacağına karar verdim. Onların tanrısı (çok eski Püriten atalarından miras kalan bir tanrı bu) dar görüşlü, mantıksız, adaletsiz, acımasız ve yobaz biri. Çok şükür bana kimseden tanrı miras kalmadı! Kendi Tanrım'ı aklımda istediğim gibi düşünmekte özgürüm. Benim Tanrım iyi kalpli, yaratıcı, bağışlayıcı ve anlayışlı bir Tanrı - üstelik mizah anlayışı da var.

Bir Gençlik Masalı / Jean Webster
 
Şimdiye kadar 29 kadın anlatıldı. Bunların hepsi birden bağırsa, Hürrem Sultan'ın fısıltısını bastıramaz. Onun geçmişten günümüze akseden sadası o kadar gür ki, her kulak farklı melodik titreşimler almaktadır. Tarihe düşen gölgesi o kadar koyu ki, her göz farklı şekiller çıkarmaktadır. Sesiyle, biçimiyle, yaptığıyla ve yaptırdığıyla Hürrem'i tanıyabilmek zor.

Büyük günahlar yükletilmiş omuzlarına, bunları çekmeye müstehak mıydı? Karşısında Cihan Padişahı cihanın kayalarını titretirken onun yanlışlarının ortağı mıydı? Hürrem Sultan'ın icraatları yahut entrikaları gözler önüne serilirken şartlar da gözden uzak tutulmalıdır. Eğer hüküm verilecekse, adil yargıdan geçirilmelidir.

Şehzade Mustafa'nın bogdurulmasının 450 sene geriden bugünlere ulaşan yası, Hürrem'i sanık mevkiinde tutuyor. Kanuni ondan daha mı az suçludur, yoksa, aslında ikisi de masum muydu? Diğer olayların içinde ve dışında ne kadar Hürrem vardı, ne kadar şartlar. Bunlara geçmeden önce aşama aşama Hürrem Sultan'ı tanıyacağız.

Harem'den Taşanlar/ Nazım Tektaş
 
Harem'in uzman kişileri padişahlarını mutlu etme yarışına girdi. Hürrem en alâ gelinler gibi hazırlandı. Yaşar Yücel'in anlatımı: "Hürrem kurnaz biridir. Avrupalılar'ın Rokselan, Roza, Rozanna, bizim de şen tatlı dilli olmasından dolayı Hürrem diye adlandırdığımız bu kız, Süleyman'a kendini beğendirmeyi kısa bir sürede başarır..."

Harem'den Taşanlar/ Nazım Tektaş
 
Önce Rokselan, sonra Hürrem Kanunî'yi zekasının kıvraklığıyla mı büyüledi? Yoksa özel maharetiyle mi? Bazıları diyor ki: "Hürrem büyü ile kendini sevdirdi." Kanunî Sultan Süleyman Hürrem'in bakışlarındaki derinliğe, zekasındaki inceliğe, davranışındaki farklılığa kapılmıştı. Görüntüsünün pek güzel olmadığını kabul edenler, onun büyü yaptırdığına kâil olmuşlar. Bu mesele bunca zamandan sonra netlik kazanacak değil; ya öyle, yahut böyle, ortada bir Hürrem bir Kanunî ve delicesine yaşanan bir aşk var!

Harem'den Taşanlar/ Nazım Tektaş
 
Geri
Üst