Eril/Dişil Dengesi Nasıl Olur?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan cathrine
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

cathrine

Kayıtlı Üye
Eril /Dişil enerjinin yüksek ya da düşük olması bizi nasıl etkiliyor?Eril/Dişil enerjiyi yükseltmek için bazı çalışmalar görüyorum ama bu durumu anlamlandıramıyorum arkadaşlar...Bu denge bize doğuştan zaten verilmiyor mu?Neden her yerde çalışma yapılırsa dişil enerjimizin yükseleceği ya da eril enerjiyle dişil enerjinin dengeleneceği söyleniyor.?Eril/Dişil enerjinin dengede olması hayatımızı nasıl etkiliyor?Bu konuda gerçek deneyimleriniz var mı?
 
eril ve dişil enerji dengesi dünyevi anlamdan çok manevi anlamla ilgilidir onun dışında kadınların dişil enerjisini dengede veya yüksek erkeklerin de yine eril enerjileri dengede veya yüksek olması gerekir. Manevi anlamda eril ve dişil enerjinin dengede olması demek ruhsal anlamda psikolojik anlamda bedensel anlamda dengede olmayı sağlar. Diş enerji soyut, yaratıcı, renkli, duygusal ve barışçıldır. Eril enerji somut, akılcı, savaşçı, bozguncudur. Diş enerj venüs temsil eder. Eril enerji mars temsil eder. Dişil enerji bedenimizde eksi ve sol tarafı eril enerji artı ve sağ tarafı temsil eder. Dişil enerji anne eril enerji babadır. Örneğin bir insanın duygusal sorunları varsa eril diş enerjisi dengesizdir. Aşırı derecede duyguları yüksek ağlamaklı depresifse dişil enerjisi fazla yükselmiş olabilir. Bir kişi aşırı saldırgan agresif ise enerjisi fazla yüksek olabilir. Tabi bu uzun uzun konuşulacak bir konu lakin basitçe bu kadar anlatabilirim anlaşıldığını düşünüyorum
 
@Absoluta Virtute Sabah konuştuğumuzla ilgili olarak bazı frekanslarda kalmanın bu konuyla da ilgisi var.
Örneğin sürekli ihmal edilen, görmezden gelinen bir kadının eril enerjisi baskındır. Çünkü kendisi, her zaman sunma halinde olması ve hareket hali beklenmesine dair bir titreşimde. Alıcı haline geçemiyor ve ilgiyi alamıyor. Muhteşem biri olsa da, çok iyi şeyler yapsa da görmezden geliniyor hatta diğer insanlar bunu icgüdüsel olarak yapıyor. Kasti olmadan unutuluyorlar.
Arada bu gibi çözümlemeler yapmaya çalışırsak farkındalıklara faydası olabilir. Bu eril dişil meselesi de çoğu düğümün kaynağı, tam bir derya zaten.
 
Eril /Dişil enerjinin yüksek ya da düşük olması bizi nasıl etkiliyor?Eril/Dişil enerjiyi yükseltmek için bazı çalışmalar görüyorum ama bu durumu anlamlandıramıyorum arkadaşlar...Bu denge bize doğuştan zaten verilmiyor mu?Neden her yerde çalışma yapılırsa dişil enerjimizin yükseleceği ya da eril enerjiyle dişil enerjinin dengeleneceği söyleniyor.?Eril/Dişil enerjinin dengede olması hayatımızı nasıl etkiliyor?Bu konuda gerçek deneyimleriniz

Eril /Dişil enerjinin yüksek ya da düşük olması bizi nasıl etkiliyor?Eril/Dişil enerjiyi yükseltmek için bazı çalışmalar görüyorum ama bu durumu anlamlandıramıyorum arkadaşlar...Bu denge bize doğuştan zaten verilmiyor mu?Neden her yerde çalışma yapılırsa dişil enerjimizin yükseleceği ya da eril enerjiyle dişil enerjinin dengeleneceği söyleniyor.?Eril/Dişil enerjinin dengede olması hayatımızı nasıl etkiliyor?Bu konuda gerçek deneyimleriniz var mı?
Ön safhada kılıçla duran, ama bir çocukla ağlayan eril dengelenmiştir.
Teslimiyeti şefkate dönüştüren ama hakkı için on safha da dimdik duran dişil ise, dengededir.
 
Sonuçta bize secde eden melekler bize "meleke" oldular. Yani enerjilerimiz oldular. Meleklerin cinsiyetleri yoktur. Enerji cinsiyetsizdir.

Son zamanlarda cinsiyet meseleleri çok fazla abartılır oldu diye sprituelizme bile girdi bu pekiştirme telaşı. Halbuki çok hatalı bir disiplin bu. Hormonal bazda değerlendirmek lazım eril ve dişilliği. Enerji bazında değil. Aynı enerji eril hormanlarında dönüyorsa başka, dişil hormonlarında dönüyorsa başka haller deneyimlersin. Ama enerjinin kendisinin erili dişisi yok. Yanılgı bu.

Not : demek ki cinsiyetler de elden gidiyor olacak ki artık durumu Enerjilere fixleme gereği duyulmayan başlandı xd
 
Son düzenleme:
Hristiyanlar meleklere kadın isimleri veriyorlar, yani onları dişileştiriyorlar diye ağır eleştiriyorlar Kuranda. Ikaz var.


Halbuki meleklerin cinsiyeti olmaz, cinlerin cinsiyeti olur ama. Cinsiyet atadığınız enerjilere çok dikkat etmenizi tavsiye ediyorum, çünkü melek (saf enerji) zannıyla, sırf cinsiyetçi yaklaştığınız için cinni frekanslara kapı araliyor olabilirsiniz. Özellikle de bu konuya takıntılı hale gelmişseniz.

Bugün bizim enerji dediğimize o gün onların melek dedikleri aynı şey çünkü. Aynı kapıya çıkıyor. Gözle görülmeyen ama hissiyat yolu ile deneyimlediğini iddia ettiğin hayatına yön veren kuvvetler her devirde sprituellerin ilgi odağı oldular. Ve tabi bu kozmik bir dedikodudan ibaret kaldı.
 
Son düzenleme:
Olaya tersinden bakalım birde.

Cinsiyetler enerjileri değil enerjiler cinsiyetleri oluşurmuş olabilir mi?

Her şeyin bir cinsiyeti vardır, enerjilerin cinsiyeti yoktur yerine, her şeyin bir tabiattı vardır yaklaşımı idraki kolaylaştırır.

Her şey iki şeyle başlar.

0 ve 1
Eksi ve artı
Sıcak ve soğuk
Boşluk ve varlık

Bu iki zıt unsur birbirine doğru çekişir. Buluşur, Birlesir, çoğalır ve ayrışır. Unsurlar oluşur. Beş element olmuştur. Bu beş elementinde eril ve dişil yönleri vardır. Bir araya geldiklerinde de unsurlar (eskilerin devimi ile iklimler) oluşur.

Ates toprakla birlesir kuruluk oluşur gibi.

Evrene ait her bir parca da iki unsur vardir. Her iki unsur çoğalır. Eril ve dişil bir döngünün başlangıcıdır.
 
Eril dişil kontrastı, dualitenin gereğinin tezahürlerinden biridir sadece. Buna okeyim.

Ama dualitedeki tüm ikiliklere, ikiliklerden sadece birinin lensinden bakmaya karşıyım 😃



Eksi artı
Sıcak soğuk
O - 1
Pozitif negatif


Okey de, İşte bunlara temelde cinsiyet çağrışımı üzerinden kutup atamaya karşıyım.

O zaman neden eril dişil enerji diyeceğimize, anahtar - kilit enerji demiyoruz? ? Aynı şey mi? Aynı şey? Hatta çok daha farklı kapıları açacak bir çağrışım olurdu. Sexual çağrışım olmadan ilim olmuyor mu?

Eril dişil enerji batının ortaya attığı bir yaklaşım. Zaten melekleri de dişi kabul ediyorlar. Batı kavram kargaşası içinde olduğu için elçilerine bile tanrı demiş. Hatta prophet kelimesini Isa icin değil havarileri için kullanıyorlar. Yani ben durumu anlıyorum ama atanan kavramların yetersiz ve yer yer zihin köreltici olduğunu düşünüyorum. Freud gibi bakmaya gerek yok bence.
 
Son düzenleme:
Görünüşe bakılırsa, verilmiyor. Ya da veriliyor, ama bozuluyor.
Haritalarda belirgin şekilde çıkması verildiğine bir ispat ancak bünyedeki çoğu oluş gibi o da karmik. Ben her karmada olduğu gibi bunda da pasif kabul yerine aktif kabul seçenegini tavsiye ediyorum. Yani oturup bakılsın diye değil, düzeltilsin diye verilmiş bir dengesizlik.
Eşcinseller mesela en görünür örneği.
Fiziki bedene doğuştan zıt bir eril-dişil dengesi tanımlanmış olması karmayı isaret eder. Dengenin yaşanmışlığa, çevreye bağlı olarak sonradan kayması söz konusu olsa da yine karma düşünülebilir. (Yargılamıyorum lgbt birey varsa yanlış anlamasın. Sadece yaratılışla ilgili ruh ve bedenin hallerini yorumlamaya çalışıyorum.)
 
Lbgt bir yönelimdir heteroseksüellik gibi yani bir anomali değil. Örnek vereceğim derken insan haklarına hakarete kayıyorsunuz. 2024 de artık bu konuyu tartışmayalım lütfen.
 
Görünüşe bakılırsa, verilmiyor. Ya da veriliyor, ama bozuluyor. Eşcinseller mesela en görünür örneği.

Tabiatı yanlış, eksik veya isabetsiz okursak kesinlikle eksen kayması yaşarız.
Obama'nın bir izahı var : "eşcinselliğin insan tekamülündeki en üst basamak olduğu yakında daha da iyi anlaşılacak ancak biraz daha zaman lazım" tarzında bir açıklaması var. Halbuki bir adım sonrası bize göre pratikte daha çıplak, daha arsız, daha sapkın bir dejenerasyon demek.

İşte enerji kutuplarını bile erkek ve kadın enerjiler olarak nitelersek , enerjilere bile cinsiyetçi yaklaşırsak, günün sonunda varoluşu bütüncül kucaklamak ancak eşcinsel açıdan bakmakla mümkün olur. Eril enerjin geride kalırsa onu yükseltirsin. Dişil enerjin geride kalırsa onu yükseltirsin. En kaliteli bakiş açısına varabilmen için iki enerjini de eşit tutman istenir senden. E zaten geri kalan herşey Freud' un düşünce sistemine göre dizayn edilmiş. Herşeyi sexe bağlıyor adam.

Adamlar artık bunun spritüel altyapısını bile oluşturmuşlar yanlış ve yanıltıcı kavramlar üzerinden. Erkeğe ihtiyacım yok diyen kadın artık ben yeterince erkek gibi davranabiliyorum, düşünebiliyorum, ona dönüşebiliyorum diyor aslında. Bana bir der erkeklik mi yapmaya kalkışacak diyor..
 
Kadınları bu hale getiren modern toplum mu yoksa arsız çıplak sapkın dejenere erkek egemenliği mi?

Konuya nerden baktığınız çok önemli ?

Eğer nefreti bir kenara bırakırsak bakış açımız da o yönlü değişir.

Kadına, erkeğe, kadınsıya, erkeksiye, vb herkes kendi açısından karşı da olana nefret ile bakarsa konu cinsiyet rol modellerin de takılır kalır.

Cinsiyet rol modelleri de sürekli değişen değişecek olan kavram dan başka bir şey değildir.

Eril ve dişil enerjiyi dengelemek de bu yüzenden önemli işte.

İnsan sadece insandır ve herkes kadardır.
 
Lbgt bir yönelimdir heteroseksüellik gibi yani bir anomali değil. Örnek vereceğim derken insan haklarına hakarete kayıyorsunuz. 2024 de artık bu konuyu tartışmayalım lütfen.

Bahaneyle bir şey söyliyim.
Vaktinde tartışmalar oldu bu konuya dair. Ağzıma geleni söylemiştim. Yargısız ithamlarda da bulundum. 5 yıl önceydi.
Biraz abartmışım. Şu an aklıma geldi diye geri alıyorum. :D İçimde kalmasın dedim.

Fikirlerim değişmedi ama yaklaşımımı sonradan gereksiz dışlayıcı ve düşmanca buldum. En önemlisi de kalp kırdım. Bireylerle hiçbir işim yoktu ama bireylere yüklenmiştim.
 
Tabiatı yanlış, eksik veya isabetsiz okursak kesinlikle eksen kayması yaşarız.
Obama'nın bir izahı var : "eşcinselliğin insan tekamülündeki en üst basamak olduğu yakında daha da iyi anlaşılacak ancak biraz daha zaman lazım" tarzında bir açıklaması var. Halbuki bir adım sonrası bize göre pratikte daha çıplak, daha arsız, daha sapkın bir dejenerasyon demek.

Tabiatı yanlış, eksik veya isabetsiz okursak kesinlikle eksen kayması yaşarız.
Obama'nın bir izahı var : "eşcinselliğin insan tekamülündeki en üst basamak olduğu yakında daha da iyi anlaşılacak ancak biraz daha zaman lazım" tarzında bir açıklaması var. Halbuki bir adım sonrası bize göre pratikte daha çıplak, daha arsız, daha sapkın bir dejenerasyon demek.

İşte enerji kutuplarını bile erkek ve kadın enerjiler olarak nitelersek , enerjilere bile cinsiyetçi yaklaşırsak, günün sonunda varoluşu bütüncül kucaklamak ancak eşcinsel açıdan bakmakla mümkün olur. Eril enerjin geride kalırsa onu yükseltirsin. Dişil enerjin geride kalırsa onu yükseltirsin. En kaliteli bakiş açısına varabilmen için iki enerjini de eşit tutman istenir senden. E zaten geri kalan herşey Freud' un düşünce sistemine göre dizayn edilmiş. Herşeyi sexe bağlıyor adam.

Adamlar artık bunun spritüel altyapısını bile oluşturmuşlar yanlış ve yanıltıcı kavramlar üzerinden. Erkeğe ihtiyacım yok diyen kadın artık ben yeterince erkek gibi davranabiliyorum, düşünebiliyorum, ona dönüşebiliyorum diyor aslında. Bana bir der erkeklik mi yapmaya kalkışacak diyor..

İşte enerji kutuplarını bile erkek ve kadın enerjiler olarak nitelersek , enerjilere bile cinsiyetçi yaklaşırsak, günün sonunda varoluşu bütüncül kucaklamak ancak eşcinsel açıdan bakmakla mümkün olur. Eril enerjin geride kalırsa onu yükseltirsin. Dişil enerjin geride kalırsa onu yükseltirsin. En kaliteli bakiş açısına varabilmen için iki enerjini de eşit tutman istenir senden. E zaten geri kalan herşey Freud' un düşünce sistemine göre dizayn edilmiş. Herşeyi sexe bağlıyor adam.

Adamlar artık bunun spritüel altyapısını bile oluşturmuşlar yanlış ve yanıltıcı kavramlar üzerinden. Erkeğe ihtiyacım yok diyen kadın artık ben yeterince erkek gibi davranabiliyorum, düşünebiliyorum, ona dönüşebiliyorum diyor aslında. Bana bir der erkeklik mi yapmaya kalkışacak diyor..
Bu yazınızı daha net buldum. Herşeyi enerjisine göre algılamak yerine tabiatına göre algılayıp , bu yönde teori de bulunsak daha verimli olmazmıyız !

Evet, Freud, bir bebeğin doğduğu anda bile anne göğsüne yapışmasını, sex'e bağlıyor; oysa beslenme içgüdüsünü unutarak.

Örneğin bir enerjiyi tarif edersek hayat kaynağı, titrejimi ortaya çıkar. Tabiat dersek, bilinç, duygu, zihin ortaya çıkar ve yaşam ortamına kadar gider.

Özetle örnek verirsem dört ayaklı bir evcil hayvanı ele alırım. Dişil yada erkek diyelim. Bahçemde koşullandi ve besliyorum. Diğer kedilere göre neklenmedik bir vahşiliğe sahip ve erkek olabileceğini düşündüm. Hamile kaldığında dişil olduğunu anladım. Bir kedide şimdiye kadar görmediğim bir vahşilik, sevmemiş olmama rağmen besledim.

Oda bir dişi, bir eril den vahşi, hayvan yada insan, kaya gibi bitki gibi hareketsiz değil , sadece düşünce kazanmış aktif bir insan gibi ama sadece duygusal bir varlık. Bir tabiatı, fıtratı var, olaylara, yaşama ve koşul şartlarına göre dönüşmüş bir canlı, o kadar. Hayvandan fazlaca neye sahibiz düşünmenin dışında? Düşüncenin getirdiği bir iluzyon'nun dışında diyebilirmiyiz?
 
eril ve dişil enerji dengesi dünyevi anlamdan çok manevi anlamla ilgilidir onun dışında kadınların dişil enerjisini dengede veya yüksek erkeklerin de yine eril enerjileri dengede veya yüksek olması gerekir. Manevi anlamda eril ve dişil enerjinin dengede olması demek ruhsal anlamda psikolojik anlamda bedensel anlamda dengede olmayı sağlar. Diş enerji soyut, yaratıcı, renkli, duygusal ve barışçıldır. Eril enerji somut, akılcı, savaşçı, bozguncudur. Diş enerj venüs temsil eder. Eril enerji mars temsil eder. Dişil enerji bedenimizde eksi ve sol tarafı eril enerji artı ve sağ tarafı temsil eder. Dişil enerji anne eril enerji babadır. Örneğin bir insanın duygusal sorunları varsa eril diş enerjisi dengesizdir. Aşırı derecede duyguları yüksek ağlamaklı depresifse dişil enerjisi fazla yükselmiş olabilir. Bir kişi aşırı saldırgan agresif ise enerjisi fazla yüksek olabilir. Tabi bu uzun uzun konuşulacak bir konu lakin basitçe bu kadar anlatabilirim anlaşıldığını düşünüyorum
dişi yada erkek , bu iki yanı taşıdığımız bir gerçek sonuç da. Bunların bir bedende düşük ve yüksek olmasını da enerjiye bağlayamayız bence, kendini yetiştirme tarzına, yani kendini neye daha dazla dönüştürmesine bağlarım, öyle düşünürüm kendi adıma. Ama belki bir varlığı dokuz ay içinde var ettiği ve bedeninle beslediği için kadının şefkat duyusu programı daha yüksek tir erkeğin koruma iç güdüsü gibi. Çünkü beslediği erkeğin tohumu.

Ama, sonra yaşam koşulları bunu deformasyona uğratması şeklinde değişebilir....sizin de dediğiniz dibi özellikle kadınlara uygulananlar ve yine de maalesef diyerek bizim gibi bilicsel gelişimden yoksun toplumlar içinde diyerek noktalıyorum.

Ama spirutiel ortamda bu enerji durumunu sekse dönüştürme sapkınlığı, sapıklığa dönüştüğü inkar edilemez, bir ata sözü, ne olursan ol, fikrin neyse zikrin odur, bir kız yada oğlan babası da olsa...
 
Geri
Üst