"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Ece gürel olayı

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan ekinnn
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
O bahsettiğin kişilerin gölgeleri henüz önlerine düşmedi ama.

Karma, uzun vadede simetri oluşturan bir ilahi adalettir.



Şeytanlar bile ilk 40 yıl ve sonraki 40 yıl için anlaşma yapmaya gelirler. İlk 40 yıl öyle güzel yaşarsın, öyle güzel işler yaparsın ki, bir bodrum katında yaptığın davetle ruhunu şeytana sattığını daha ilk iş teklifi geldiğinde unutursun. Ama anlaşma anlaşmadır. 40 yaşından itibaren artık mutluluk hormonların bir anda durur. Neşeli ruhun bir anda neşesini yitirir. Hayatın ruhsuz ve anlamsız bir döneme girer. Çünkü seni 40 yıl boyunca taşıdılar. Ve onlara artık hak doğdu. Şeytanla yapılan anlaşma bile karma süreci ile uyumludur. İlahi adaletin sağlanması noktasında şeytanlar kendilerine hak doğduğu zaman ne kadar kötü bir anlaşma yaptığını sana ispatlamak için tüm güçleri ile hayatı sana zindan ederler.


Karma uzun vadede fatura ödetir. Zaten en uzun vadesi hesap günüdür. Hesap günü dediğimiz sorgu, karmanın artık matematiksel ve aleni olarak hesaplandığı ve kalıcı sonuca bağlanacağı son celsedir.

Karmanın gerçek olduğunu zaten hesap gününden biliyoruz. Davranış kaliplarimiza göre muamele göreceğimiz bir sistemin içinde tasarladık. Tek sermayemiz yaptığımız iyilikler.
 
Kadere çok da bağımlı olmak doğru değil Bu, karmaların hiç bitmeyecek anlamına gelir ve hiç tekâmül edemeyeceğimiz.

Tutkularımız ve alışkanlıklarımız değişmek ve dönüşmek zorunda çünkü dünya aynı ve bozulma, çürüme sürecine tabi, insanlarda... 1000 yıl önceki ki dünyanın, bu gün aynımı yaşam koşulları? üç bin yıl önce ki insan metabolizması bugün aynımı ....
şahsi fikrim.
 
Bir söz var.. kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha da azarlar.. kendi hayatımdan biliyorum bunun ne kadar doğru olduğunu.
İyilerin kaybedip kötülerin kazanması kötülerin organize olmasından kaynaklı olabilir mi.. yani mesela kocasını/sevgisilisi aldatan kadın/erkek her türlü önlemi alır yakalanmamak için yakalansa bile suç bastırmak için karşı tarafı itham eder senin yüzünden oldu, bana bunu yaptın ondan dolayı der.. tipik narsist taktiğidir bu.
Kötüler kendini iyi göstermeyi biliyor, ve karşılarındakinin iyi olduğunu fark ediyor ama iyi anlamıyor herkesi kendi gibi sandığından.. hazırlıksız oluyor darbelere karşı.
Buna da katılıyorum. Kötülüğü davranış olarak benimsemişlerin zaten bir sınırı da yok, bu durumda mutlaka istediklerine ulaşabilmeleri yüksek olasılık.

Tabi bunu yaparken iyi niyetli, ya o bunu neden yapsın ki diye düşünen dünya hırsına teslim olmamış insanları basamak olarak kullanıyorlar. Bazen öyle küçük ve saçma kötülükler yapıyorlar ki bunu neden yaptın ne anlamı vardı ki diyorum, onlar için bu doğal bir davranış. Akrep, akrepliğini yapmadan durur mu doğası bu.

Ece Gürel de bence iyi biriydi, başarısızlıkları ya da şanssızlıkları başka arayışlara itti. Çünkü bu talihsizliklerin neden onun başına geldiğini anlamak istiyordu diye düşünüyorum. Herkes merak eder neden ben diye. Daha önce deneyip işe yaradığını düşündüğü bir ritüeli tekrar yapmak istedi sanıyorum ama işler ters gitti, yolunu kaybetti, üşüdü, korktu. Allah rahmet eylesin, vatandaşını başka bir vatandaşının inisiyatifine bırakan asla bu konuda bir Avrupa ülkesi olamayacağını düşündüğüm bir ülkenin suçu.
 
O bahsettiğin kişilerin gölgeleri henüz önlerine düşmedi ama.

Karma, uzun vadede simetri oluşturan bir ilahi adalettir.



Şeytanlar bile ilk 40 yıl ve sonraki 40 yıl için anlaşma yapmaya gelirler. İlk 40 yıl öyle güzel yaşarsın, öyle güzel işler yaparsın ki, bir bodrum katında yaptığın davetle ruhunu şeytana sattığını daha ilk iş teklifi geldiğinde unutursun. Ama anlaşma anlaşmadır. 40 yaşından itibaren artık mutluluk hormonların bir anda durur. Neşeli ruhun bir anda neşesini yitirir. Hayatın ruhsuz ve anlamsız bir döneme girer. Çünkü seni 40 yıl boyunca taşıdılar. Ve onlara artık hak doğdu. Şeytanla yapılan anlaşma bile karma süreci ile uyumludur. İlahi adaletin sağlanması noktasında şeytanlar kendilerine hak doğduğu zaman ne kadar kötü bir anlaşma yaptığını sana ispatlamak için tüm güçleri ile hayatı sana zindan ederler.


Karma uzun vadede fatura ödetir. Zaten en uzun vadesi hesap günüdür. Hesap günü dediğimiz sorgu, karmanın artık matematiksel ve aleni olarak hesaplandığı ve kalıcı sonuca bağlanacağı son celsedir.

Karmanın gerçek olduğunu zaten hesap gününden biliyoruz. Davranış kaliplarimiza göre muamele göreceğimiz bir sistemin içinde tasarladık. Tek sermayemiz yaptığımız iyilikler.
Haklısınız gelip geçici dünyada işler yolunda gider ama hesaplaşma vakti aleyhine gelir insanoğlunun. Ömür kısa hepimiz biliyoruz, yine de zor bir geceyi sabah ederken bile dakikalar geçmiyor.

Şeytan anlaşma yaptığı adamlarına her şeyi sunuyor ve iyi koordine oluyorlar. Yine de şunu da sorguluyorum neden düzenin ve hakların korunduğu bir ülkede böyle karmalar yok.
İsviçre örneğin insanlara yaşamak ya da ölmek seçimini bile veriyor konfor alanlarında. Demiyor ki günah, yasak. 90 yaşında kadın sevdikleriyle güle, oynaya vedalaşarak ötenaziye gidiyor.

İnsanların kafası rahat ve kimseye kimsenin imtihanı olma lüksü verilmemiş. Halbuki her dinden insan yaşıyor orada. Ortadoğu ve 3. Dünya ülkelerinde var hep bu sorunlar bir de Amerika gibi güçlü olsa da düzenin olmadığı ülkelerde. Doğduğun ülken de karmandır diyebilir miyiz bu durumda.
 
Yalnız ben bir şey farkettim kendi hayatımda ve gözlemlediğim hayatlarda. Örneğin birine arkamı dönüp gittiğimde veya acımasız olduğumda hayatım daha güzel oluyor. Diyelim ki bu size zararı çok dokunmuş bir aile ferdi olsun, ne kadar davranışları düzeliyor gibi yapsa da affedicilik göstermediğimde daha dengeli oluyor sanki, tabir-i caizse azmıyor ama gardımı düşürdüğüm an yine canavarlaşıyor.

Gözlemlediğim çevrede de böyle hep duygularını ve iyiliğini dökülüveren yıpranıp, ağır depresyon geçiriyor ama acımasız olan, nankörlük gösterenin yolları açılıyor. Bu neyin dengesi ya da adaleti olabilir ki. Karma sanki yanlış tarafa doğru işliyor ya da iyiliğin karması da kötü olabiliyor gibi gözüküyor.
o kadar doğru ki kaos kavgadan beslenen insanlar bundan anlıyor iyilik onlara gelmiyor aksiyon lazım .
 
Ece Gürel konusu hakkında Youtube'daki çok bilmişler patlamasına ciddi olarak sinirlenmeye başladım. Zerre bilgisi olmayan şarkıcısından tut, alakasız gazetecisine kadar mal bulmuş gibi konu açıp saatlerce cahil ötesi yorumlar yapıyorlar. "Karşı cinste aradığını bulamayan kadınlar astrolojiye ve spiritüalizme merak salıyor" diyor Y.S. isimli çok bilmiş eski şarkıcı. Sen psikolog musun? Neyin otoritesisin? Bu ne özgüven yahu. Astroloji egitimleri neden bu kadar çoğalmışmış? Hele bir tanesinin programında konuk kadın annesinin hastalığını gittikleri kuantumcuya bağlayıp şarlatan diyor. Ama hastalık geçsin diye annesini türbeye götürüp gece türbede yatırdığını anlatınca bu kısmını kimse yadırgamıyor. Nemalanacak alan buldular resmen
 
Nasıl bir sürü psikolojisiyse bu... Düne kadar bilen bilmeyen, eline koluna 777 yazıp gezerken iki gün içinde nasıl değiştiler herkes birden pozitif bilimci olmuş. Videoların altına girip kuantumcuları falan linçliyorlar. Düne kadar moda oldu diye vizyon panosu yapanlar bir gecede oraya buraya şarlatan demeye başladı. Kimse hiçbir şey düşünmez olmuş koyun gibi ot gösterilen yere yürüyor sadece. Evet kasıtlı karalamalar ve organize bir saldırı var bence de, fakat ısrarla, bu olayın sistemlerin kof güruhlardan arınması gereğini karşıladığını düşünüyorum. Arınmalar bazen düşman saldırısına maruz kalınma sebebiyle de olur.
herşeye reaktif tepki veren duruma göre davranan insanlar var genel olarak hiç bişeylere fikirleri yok elastik davranış.
 
Kadere çok da bağımlı olmak doğru değil Bu, karmaların hiç bitmeyecek anlamına gelir ve hiç tekâmül edemeyeceğimiz.

Kadere bağımlılık konusunda belki de hristiyanlardan ders almalıyız. Bir sürü hristiyan arkadaşım var ve hepsi tanrının kendileri için en güzel planı tasarlamış olduğuna inanıyorlar.

Yani başlarına ne gelirse gelsin pozitif anlamda kaderciler. En kötü senaryonun bile tanrının kusursuz planının oynanması gereken bir perdesi olması gerektiğine inanıyorlar. Sonuca odaklılar ve finaller her zaman tanrının şanına ve üstün aklına yakışır cinsten olmak zorunda. İyilerin kazandığına inanıyorlar, kaderin bu şekilde yazılıp bittiğine inanıyorlar.


Bizdeki ile aynı inanış temelde. Ama biz pozitif değil negatif anlamda kaderciyiz coğrafya olarak . Kadere bu denli inanıp ta bu kadar bitik ve tükenik olabilmemizi anlayamıyorum. Sanırım genetik olarak istidat yetmezliğimiz var. Harika bir olguyu, üstümüzden yük alması gerken kader fenomenini bile bozmayı başarmışız kavrayış kıtlığımız dolayısı ile.
 
Son düzenleme:
Haklısınız gelip geçici dünyada işler yolunda gider ama hesaplaşma vakti aleyhine gelir insanoğlunun. Ömür kısa hepimiz biliyoruz, yine de zor bir geceyi sabah ederken bile dakikalar geçmiyor.

Şeytan anlaşma yaptığı adamlarına her şeyi sunuyor ve iyi koordine oluyorlar. Yine de şunu da sorguluyorum neden düzenin ve hakların korunduğu bir ülkede böyle karmalar yok.
İsviçre örneğin insanlara yaşamak ya da ölmek seçimini bile veriyor konfor alanlarında. Demiyor ki günah, yasak. 90 yaşında kadın sevdikleriyle güle, oynaya vedalaşarak ötenaziye gidiyor.

İnsanların kafası rahat ve kimseye kimsenin imtihanı olma lüksü verilmemiş. Halbuki her dinden insan yaşıyor orada. Ortadoğu ve 3. Dünya ülkelerinde var hep bu sorunlar bir de Amerika gibi güçlü olsa da düzenin olmadığı ülkelerde. Doğduğun ülken de karmandır diyebilir miyiz bu durumda.
Neden baska ülkelerde?...
Kollektif inançları yüzünden olabilirmi?
Kendi doğrusunu kabullenen ve bunun dışındakiyi yok sayan ve hatta ayrıştıran ve hatta öldürmeye kadar olan bir temel düşünceden olabilirmi?
Üşeniyorum yazmaya, özeti yeterlidir umarım.
 
Kadere bağımlılık konusunda belki de hristiyanlardan ders almalıyız. Bir sürü hristiyan arkadaşım var ve hepsi tanrının kendileri için en güzel planı tasarlamış olduğuna inanıyorlar.

Yani başlarına ne gelirse gelsin pozitif anlamda kaderciler. En kötü senaryonun bile tanrının kusursuz planının oynanması gereken bir perdesi olması gerektiğine inanıyorlar. Sonuca odaklılar ve finaller her zaman tanrının şanına ve üstün aklına yakışır cinsten olmak zorunda. İyilerin kazandığına inanıyorlar, kaderin bu şekilde yazılıp bittiğine inanıyorlar.


Bizdeki ile aynı inanış temelde. Ama biz pozitif değil negatif anlamda kaderciyiz coğrafya olarak . Kadere bu denli inanıp ta bu kadar bitik ve tükenik olabilmemizi anlayamıyorum. Sanırım genetik olarak istidat yetmezliğimiz var. Harika bir olguyu, üstümüzden yük alması gerken kader fenomenini bile bozmayı başarmışız kavrayış kıtlığımız dolayısı ile.
Kader, Ölüm ve Doğuştur, değiştirmek mümkün değildir. Ama bu iki kapı arasindaki süreç bizim elimizdedir. Tutkuluyuz, tutunduğumuz, alıştığımız seyden vazgecemiyoruz.

Tutku, tibet dilinde " enkarnasyon" anlamına gelir.
Kötülüğü işimize gelen kötüye bile tutkunuz, zihinsel ve bilinçsel problemi olan, korkak güçsüz bir toplumuz.
Egoist, kibirli ( neyimize kibir yaparız onu da bilmem) gelişemeyen kitleyiz.
Her bilgi merdiven altına süpürüldü . Hangi birini yazayım ki! iyice konudan çıkılacak, velhasıl neremizden tutulsa elde kalıyoruz...
Genelleme yapılmasın diyecek belki birilerimiz, peki yüzdeliği buraya koysam!.... tabi ' ben öyle değilim' lerle mükenmel bir toplum çıkar ortaya.
 
Ağır mobbinge uğradığı, bu durumun kendisini ne derece zorladığı göz önünde bulundurulmadan sosyal medyada hedef saptırıcı yorumlar yaptılar. İşçi olarak emek verdiği sektörde neler yaşandığını aşağı yukarı sektörle iç içe olan herkes bilirken, tazminatsız işten ayrılması için imzalatıldığı iddia edilen belgeler vs bunlar hiç konuşulmadan konu sulandırılmaya magazinselleştirilmeye, kış aylarını da lüks yazlıklarında geçiren spiritüel tuzu kuru ablalardan biriymiş gibi yansıtıldı. Mobbing bir hak ihlali, emek gaspı, insanlık suçudur. Cezai müeyyidelerin eksiksiz uygulanması, Tck kapsamında ağır cezalandırılması gereken bir suçtur
 
Neden baska ülkelerde?...
Kollektif inançları yüzünden olabilirmi?
Kendi doğrusunu kabullenen ve bunun dışındakiyi yok sayan ve hatta ayrıştıran ve hatta öldürmeye kadar olan bir temel düşünceden olabilirmi?
Üşeniyorum yazmaya, özeti yeterlidir umarım.
Kendinden olmayanı öldürme zulmü şu an bile yaşanıyor yine nerede, aynı toplumlarda.
Tamam kardeşim en müslüman sensin, en çok sen inanıyorsun, cenneti komple senin için döşediler desek onların derdi bu değil ki.

Can yakmak, kaos yaratmak, kullanılmaya yatkın bir cehalete sahip olmak, kendinden nefret ettiği için bir topluluğa ait olmak istemek işte kombinasyonun bazıları bunlar. Ben bunların doğarken özünde bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Kim neye inanmış, ırkı, dili, dini, mezhebi neden ilgilendiriyor bu insanları. İnsanca yaşamadan, yaşatmadan ölüp gidecekler.
 
Ağır mobbinge uğradığı, bu durumun kendisini ne derece zorladığı göz önünde bulundurulmadan sosyal medyada hedef saptırıcı yorumlar yaptılar. İşçi olarak emek verdiği sektörde neler yaşandığını aşağı yukarı sektörle iç içe olan herkes bilirken, tazminatsız işten ayrılması için imzalatıldığı iddia edilen belgeler vs bunlar hiç konuşulmadan konu sulandırılmaya magazinselleştirilmeye, kış aylarını da lüks yazlıklarında geçiren spiritüel tuzu kuru ablalardan biriymiş gibi yansıtıldı. Mobbing bir hak ihlali, emek gaspı, insanlık suçudur. Cezai müeyyidelerin eksiksiz uygulanması, Tck kapsamında ağır cezalandırılması gereken bir suçtur
Çünkü mobing çok yaygın. En küçük derdinde kıyameti koparanlar başkalarının acısı söz konusu olunca dilsiz şeytanlar.
Bu konular daha ilgi çekici, kaymağını yemeye çalışıyorlar.
 
Kendinden olmayanı öldürme zulmü şu an bile yaşanıyor yine nerede, aynı toplumlarda.
Tamam kardeşim en müslüman sensin, en çok sen inanıyorsun, cenneti komple senin için döşediler desek onların derdi bu değil ki.

Can yakmak, kaos yaratmak, kullanılmaya yatkın bir cehalete sahip olmak, kendinden nefret ettiği için bir topluluğa ait olmak istemek işte kombinasyonun bazıları bunlar. Ben bunların doğarken özünde bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Kim neye inanmış, ırkı, dili, dini, mezhebi neden ilgilendiriyor bu insanları. İnsanca yaşamadan, yaşatmadan ölüp gidecekler.
Sevgili Vanilia, özden bahsetmen bana göre olaya 12 den vurmak; buna verecek tek cevap Kozmik Gece'nin yakın olmasıdır...

Buyursunlar ilahi olana tapınmaktan çok Dine tapınmaya devam etsinler.
 
Çünkü mobing çok yaygın. En küçük derdinde kıyameti koparanlar başkalarının acısı söz konusu olunca dilsiz şeytanlar.
Bu konular daha ilgi çekici, kaymağını yemeye çalışıyorlar.
Patronlar hariç herkesi suçluyorlar. Buna bazı astrolog, enerji uzmanları da çanak tutuyorlar. Venüs retrosu, bilmemkaçıncı ev, enerjin işyeriyle uyumlu değil vs gibi söylemlerle özellikle büro emekçilerini manipüle edip üstüne bir de para kazanıyorlar. Patronu suçlayan hemen hiç kimse yok. İş mahkemeleri çoğunlukla işçi lehine kararlar verir, mobbing ile ilgili genelge de birkaç gün önce çıktı. Hiç kimse mahkemeye başvurmaktan çekinmesin kanunlar işçiden yana. Bu ülkede savcı adayından tutun, tiyatrocuya birçok insan mobbing yüzünden intihar etti. Mobbing çok ciddi bir suçtur, hapisle cezalandırılması gerekir.
 
Patronlar hariç herkesi suçluyorlar. Buna bazı astrolog, enerji uzmanları da çanak tutuyorlar. Venüs retrosu, bilmemkaçıncı ev, enerjin işyeriyle uyumlu değil vs gibi söylemlerle özellikle büro emekçilerini manipüle edip üstüne bir de para kazanıyorlar. Patronu suçlayan hemen hiç kimse yok. İş mahkemeleri çoğunlukla işçi lehine kararlar verir, mobbing ile ilgili genelge de birkaç gün önce çıktı. Hiç kimse mahkemeye başvurmaktan çekinmesin kanunlar işçiden yana. Bu ülkede savcı adayından tutun, tiyatrocuya birçok insan mobbing yüzünden intihar etti. Mobbing çok ciddi bir suçtur, hapisle cezalandırılması gerekir.
Devlette de var mobbing.
Mahkemeler uzun sürüyor ve yıpratıcı. İnsanlar beterin beteri var deyip susuyor.
Güçlü kişileri kendilerine düşman etmemek için ölen ölmüş diye yollarına bakıyorlar. Tipik şark kurnazlığı.
 
Ben de bir işyerinde mobbing görmüştüm. insanın ailesii bu durumda destek olmaması hesap sormaması ne acı. hadi çok büyük holdingler ya da devlet kurumlarında bu zordur ama benim çalıştığım yer küçük butik bir şirketti, öyle turnikelerle girilen bir yer değildi, ailem onlara gelip bağırıp çağırabilirdi sahipsiz olmadığımı gösterebilirdi. Böyle durumlarda destek çok önemli, acaba Ece de ne kadar destek gördü ya da göremedi bilemiyoruz.
 
Ben de bir işyerinde mobbing görmüştüm. insanın ailesii bu durumda destek olmaması hesap sormaması ne acı.
Bırak hesap sormayı hep idare etmeni bekleyip şaşırıyorlar bir şeylere kızınca her yer öyle deyip geçiyorlar.
Tabi elalem ne der dimi iyi bir kötü bir işe girmişsin ne haddine söylenmek şükredeceksin. Bunu da bulamayanlar var diyeceksin.
Aile çok içi boş bir kavram.. kan bağıyla aile olunmuyor.
Ecenin aileden destek görmüş olması pek olası görünmüyor olaylar bu raddeye geldiğine göre.. Aile destek olsaydı başka seçeneklere yönelebilirdi çöp etmezdi emeğini.
O tarz uygunsuz koşullarda çalışmak zorunda kaldığında insanlar eşi, ailesi sahip çıkıyorsa idare etmiyorlar fazla, bırakıp gidiyorlar. Bazıları da sokak hayvanı gibi işte sahipsiz.
 
Geri
Üst