meaningofpain
Kayıtlı Üye
bu konuda neler değişiyor biraz açabilirmisiniz? ülkemizin de bu konularla çalıştığını mı kastediyorsunuz?
Ülkemizin bu konularla profesyonel anlamda bir çalışması yok. Sistemsel olarak genel değişimler söz konusu.bu konuda neler değişiyor biraz açabilirmisiniz? ülkemizin de bu konularla çalıştığını mı kastediyorsunuz?
Bu yazı, yakınlarda yaşadığım enteresan bir olayı hatırlattı. Gece telefonumda yüklü en sevdiğim müziğin sesiyle, üstelik ona eşlik ederek uyandım. Telefonu açıkmı bırakmıştım ama hayır. Sonra böyle olmadığını farkettim. Yazınızı okuyunca şimdi kafama dank etti.ZİHİN KONTROLÜ & MIND CONTROL İLE İLGİLİ TEKNİK DETAYLARA KISA BİR
BAKIŞ !!!
KURBANLARIN PROJEYE İLİŞKİN TESPİTLERİ !!!
ZİHİN KONTROLÜ STEP’LERİ
• ZİHİN FREKANS TESPİTİ
• SES VE İMAJ İLE ALGILAMA AÇILMASI
• DÜŞÜNCE SİSTEMİ VE İŞLEYİŞİNİN BELİRLENMESİ
• PSİKO YÖNLENDİRME
• MASKELEME
• ENTERNE
GİZLİ SERVİSLER, ANCAK BULUNMAK İSTENİRSE BULUNABİLİR !!!
Farklı frekanstaki dalgalar farklı etkilere yok açıyor. Biyolojik
malzemede radyo frekans enerji (RFR) soğurulmasının en iyi bilinen
etkisi ısınmaya yol açmasıdır. En fazla ısı artışı vücudun dış
yüzeyi olan deri üzerinde ortaya çıkar ve yerel yanmalar
oluşturabilir. Belirli bir seviyeden sonra kan damarları ciddi
manada zarar görür ve bu sebeple iç organlarda kanamalar oluşur.
Bazı organların aşırı ısınmadan dolayı zarar görmeleri mümkündür.
Ayrıca vücudun çeşitli bölgelerine ameliyatla yerleştirilmiş
metaller RFR’nin yoğunlaşmasına sebep olabilmektedir.
Şuuraltına Gizlice Ekilen Tohumlar
İnsan beynine el atan teknoloji sadece elektromanyetik dalgaları
kullanmakla yetinmiyor. Göz ve kulağın algı eşiklerine (alt ve üst
sınırlar) çok yakın frekanslarda yapılan görsel ve işitsel yayınlar,
beyin tarafından algılansa da tam manasıyla ‘şuurlaştırılamıyor’.
İspatlanmış ve patenti bulunan bu teknik ile kişiye gizlice
telkinlerde bulunmak mümkün oluyor.
Şuuraltı telkin için en iyi yöntem müziğin gerisine psiko-akustik
denilen özel metodlarla telkin mesajları kaydedilmesidir.
‘Beyaz Ses’ denilen bu telkin mesajları East Joast mağazalar
zincirinde mağazada sık karşılaşılan hırsızlık olaylarının
önlenmesinde denenmiştir. Mağazada çalan müziğin gerisine “Çalma,
çok daha fazla alışveriş yap!” sözcüklerinin tekrar edildiği başka
bir kayıt gizlenmişti. Bu sayede hırsızlık olaylarında %37 azalma
olduğu gözlemlendi ve bu hileli yolla mağaza ilk 9 ay içerisinde
600.000 dolar elde etmiştir. Daha sonra sistemin kullanımı
yasaklanıyor ve yasal işlem başlatılıyor.
Prof. Türkkan benzer bir teknikle yapılan başka bir deneyi şöyle
anlatıyor:
“Çok eski olmayan bir başka yöntemin adı ‘subliminal conditioning’
(bilinçaltını şartlandırma). Sinemaların birinde ekranda, gözün
göremeyecği kadar hızlı bir mesaj ‘flaş’ edilmiş: ‘Çık Coca Cola
iste ve iç’. Film bitmeden salondan çıkıp büfeden Coca Cola
isteyenler her zamankinin üç katı olmuş. Niçin Cola aldığı
sorulanlar: ‘Birden içimden Coca Cola içmek geldi’ demişler.
Colorado Üniversitesi’nden Dr. Hal Becker bu denemesini saniyenin
1/60’I kadar hızla yaptığını ve perdede 30 defa tekrarlandığını
belirtmiş. Fakat reklamcılar bunu televizyonda uygulamak isteyince
devlet yasak koydu.”
Beynin İçine Yollanan Sesler
1974’te Joseph Sharp Washington DC’de bulunan bir askerî hastanede
bir kişinin beynine başkaları duymadan ses göndermeyi başardı.
Sharp’ın bu deneyi duyum eşiklerine yakın sesler göndererek
gerçekleştirdiği söyleniyor. Bu teknikte kurban hipnotik mesajlar
gönderen hipnozcuya karşı koyamıyor, çünkü beyninin içine gönderilen
sesleri ‘şuurlu’ bir şekilde duyamıyor.
‘Infrasound’ nedir? Infrasound güçlü, çok düşük frekanslı akustik
dalgalardır. Duyabildiğimiz tüm ses, en düşük bas’tan en yüksek
tiz’e kadar 16 ilâ 20000 Hz arasındadır. Bu değerlerin altındaki ve
üstündeki sesler insan kulağı tarafından duyulamaz. Infrasound’lar
tanımı gereği 16 hz’in altındaki ses dalgaları olduğu için,
kulağımızı ‘bypass’ eder (pas geçer), fakat bunlar vücudumuz
tarafından saf titreşimler olarak hissedilebilir.(8)
Buna yaklaşık bir örnek olarak işitme engellilerin kulaklarına
taktığı işitme cihazları gösterilebilir. Bu cihazlar dışarıdan
aldığı sesi kulak kepçesinin arkasındaki kemiğe vuruş olarak
iletirler. Bu cihazların sesten dolayı ürettiği vuruşları
parmağınızın ucuyla dokunarak da hissedebilirsiniz.
Hipnozla Beyin Kontrolü
Uzaktan hipnozla programlanabilecek ve hipnoz esnasında bilinçlerini
aşan emirlerle yönlendirilecek eşsiz istihbarat elemanları verilen
görevleri yerine getirebilirlerdi. Hedefin itaat ettiği herhangi bir
hipnotik komut, hedefin görünürde kendi beyni içinde doğan fikri
olarak kabul edilebilir; radyo frekans programlanması gelecekte,
daha önce belirtilmiş bir vakitte bu komutu tetikleyebilir. Buna
benzer şekilde verilen emir, hiptonik telkinle bir kelime, resim
veya başka bir sinyalle harekete geçirilebilir.
Büyü
Kara büyü, Papaz büyüsü, Yahudi Kabbala teknikleri, Şaman büyüleri
ve birçok büyü tekniği, psikotronik silahlara paralel olarak
bulunulan bölgeye göre uzmanı bulunarak kullanılıyor.
İslam kaynaklarından yeralan, ‘cinlerin insana aşırı keder, ani
heyecan ve ani sevinç anları gibi vücut dengesinin bozulduğu ve dışa
açık olduğu anlarda daha kolay tesir edebildiği’ göz önünde
bulundurulursa, psikotronik silahların insanın hem ruhî hem de
fizikî dengesini bozarak insanı büyü ve cinlerin tesirine açık hale
getirebilmesi açısından da ayrı bir fonksiyonu var.
Hatta psikotronik saldırıları gerçekleştirenlerle cinleri ve büyü
tekniklerini kullananlar arasında herhangi bir iletişim veya
organizasyon olması gerekmiyor; iki grubun ‘ortak bir düşmana’
birbirleriden habersiz aynı anda saldırmaları mümkündür.
CEZAEVLERİNDE BEYİN KONTROLÜ
Cezaevlerinde beyin kontrolü işi, bu cihazların uzmanları, cezaevi
personeli ve bazı işbirlikçi mahkumların yardımıyla kotarılır.
Tacizler esnasında genellikle yalnız olan kurban sadece kendisinin
duyabildiği ve nereden geldiği belli olmayan seslerle, düşüncelere
müdahele ederek, tıkırtı, patlama ve çeşitli gürültülerle taciz
ediliyor.
Gardiyanlar biraraya gelerek kurban üzerinde kalabalık psikolojisi
kurmaya çalışıyorlar. Kurban gardiyanların kendi aralarındaki
alakasız konuşmaları bile kendi üstüne alınıyor, onların seslerini
çok uzakta olmalarına rağmen duyabiliyor, daha doğrusu o sesler
kurbana bazı aletler vasıtasıyla duyuruluyor, yahut kurbanın duyum
eşiği genişletiliyor.
Kurban radyo veya televizyondaki yayının aniden değiştiğini ve
spikerin ona küfrettiğini veya onu aşağıladığını duyuyor.
--------------------
Çeçenistan’da, 45 ilkokul öğrencisi, CIA'nın beyin yıkama ve insan
zihnini kontrol etmede kullandığı 'Psikotropik’ maddeden zehirlendi.
Rusya Acil Durum Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada,
Çeçenistan’in Shelkovska kentindeki bir ilkokulda öğrenim gören 45
ögrencinin, şiddetli baş ağrısı ve nefes zorluğu çektikleri
gerekçesiyle aileleri tarafından acil hastaneye kaldırıldıkları ve
burada yapılan ilk müdahalelerinde kullanımı yasadışı
olan “Psikotropik” maddeden zehirlendikleri kanısına varıldığı
belirtildi.
Hastane yetkililerinden alınan bilgiye göre, zehirlenen 45 ögrenci
halen fiziksel olarak zayıf, baş ağrısı ve nefes almakta zorlandı.
Yetkililer, hastanede gözetim altına alınan öğrencilerin tedavisine
devam edileceğini söyledi.
HALKTAN GİZLEMİŞLER
İsminin açıklanmasını istemeyen bir hastane yetkilisi de, daha
öncede 13 öğrenci ve 2 öğretmenin “Psikotrapik” maddeden
zehirlendiğini ve bunu sır olarak saklamak zorunda kaldıklarını
itiraf etti.
Hastane yetkilisi, zehirlenen 13 öğrenci ve 2 öğretmene uzun süre
teshis konulamadığını ve yaklaşık 6 aydır tedavilerinin sürmekte
olduğunu da sözlerine ekledi.
CIA'NIN SORUŞTURMALARINDA KULLANILIYOR
Soğuk Savaş'la birlikte Rusların zihnin kontrolü alanında
kaydettikleri ilerlemelere karşılık CIA da zihin kontrol
tekniklerine olan ilgisini ve bu konudaki araştırmalarını
yoğunlaştırdığı belirtiliyor.
Dehşet veren araştırmalarda,” psikotropik” ilaçlar kullanılarak
beyin yıkama ve insan zihnini kontrol etme deneyleri yapıldı.
Vietnam Savaşı sırasında sorgulanan insanları itirafa zorlamak için
aynı yöntemler kullanıldı. Uzmlanlara göre; belki de tüm bunlar
arasında en rahatsız edici olanı, belgelerin büyük bölümü sonradan
CIA tarafından yok edildiği için ve ilgili kişilere ulaşılamadığı
için insan kobaylar üzerinde yapılan deneylerin gerçek boyutlarının
bilinmiyor olması sayılıyor.
Zihin kontrolü deneyleri arasında en acımasız ve en geniş kapsamlı
olanı 50'li yıllarda başlayıp 70'lere kadar süren ünlü MKULTRA
projesiydi. Üniversitelerde, hapishanelerde, akıl hastanelerinde,
yetimhanelerde ve uyuşturucu bağımlıları rehabilitasyon
merkezlerinde yürütülen deneylerin yanı sıra kentlerin olası bir
saldırıya karşı ne kadar dirençli olduğunu ölçmek için kalabalık
yerleşim birimleri de kimyasal ve biyolojik maddelere maruz
bırakılmıştı.
Büyüde böyle birşey deneylenebilirmi?ZİHİN KONTROLÜ & MIND CONTROL İLE İLGİLİ TEKNİK DETAYLARA KISA BİR
BAKIŞ !!!
KURBANLARIN PROJEYE İLİŞKİN TESPİTLERİ !!!
ZİHİN KONTROLÜ STEP’LERİ
• ZİHİN FREKANS TESPİTİ
• SES VE İMAJ İLE ALGILAMA AÇILMASI
• DÜŞÜNCE SİSTEMİ VE İŞLEYİŞİNİN BELİRLENMESİ
• PSİKO YÖNLENDİRME
• MASKELEME
• ENTERNE
GİZLİ SERVİSLER, ANCAK BULUNMAK İSTENİRSE BULUNABİLİR !!!
Farklı frekanstaki dalgalar farklı etkilere yok açıyor. Biyolojik
malzemede radyo frekans enerji (RFR) soğurulmasının en iyi bilinen
etkisi ısınmaya yol açmasıdır. En fazla ısı artışı vücudun dış
yüzeyi olan deri üzerinde ortaya çıkar ve yerel yanmalar
oluşturabilir. Belirli bir seviyeden sonra kan damarları ciddi
manada zarar görür ve bu sebeple iç organlarda kanamalar oluşur.
Bazı organların aşırı ısınmadan dolayı zarar görmeleri mümkündür.
Ayrıca vücudun çeşitli bölgelerine ameliyatla yerleştirilmiş
metaller RFR’nin yoğunlaşmasına sebep olabilmektedir.
Şuuraltına Gizlice Ekilen Tohumlar
İnsan beynine el atan teknoloji sadece elektromanyetik dalgaları
kullanmakla yetinmiyor. Göz ve kulağın algı eşiklerine (alt ve üst
sınırlar) çok yakın frekanslarda yapılan görsel ve işitsel yayınlar,
beyin tarafından algılansa da tam manasıyla ‘şuurlaştırılamıyor’.
İspatlanmış ve patenti bulunan bu teknik ile kişiye gizlice
telkinlerde bulunmak mümkün oluyor.
Şuuraltı telkin için en iyi yöntem müziğin gerisine psiko-akustik
denilen özel metodlarla telkin mesajları kaydedilmesidir.
‘Beyaz Ses’ denilen bu telkin mesajları East Joast mağazalar
zincirinde mağazada sık karşılaşılan hırsızlık olaylarının
önlenmesinde denenmiştir. Mağazada çalan müziğin gerisine “Çalma,
çok daha fazla alışveriş yap!” sözcüklerinin tekrar edildiği başka
bir kayıt gizlenmişti. Bu sayede hırsızlık olaylarında %37 azalma
olduğu gözlemlendi ve bu hileli yolla mağaza ilk 9 ay içerisinde
600.000 dolar elde etmiştir. Daha sonra sistemin kullanımı
yasaklanıyor ve yasal işlem başlatılıyor.
Prof. Türkkan benzer bir teknikle yapılan başka bir deneyi şöyle
anlatıyor:
“Çok eski olmayan bir başka yöntemin adı ‘subliminal conditioning’
(bilinçaltını şartlandırma). Sinemaların birinde ekranda, gözün
göremeyecği kadar hızlı bir mesaj ‘flaş’ edilmiş: ‘Çık Coca Cola
iste ve iç’. Film bitmeden salondan çıkıp büfeden Coca Cola
isteyenler her zamankinin üç katı olmuş. Niçin Cola aldığı
sorulanlar: ‘Birden içimden Coca Cola içmek geldi’ demişler.
Colorado Üniversitesi’nden Dr. Hal Becker bu denemesini saniyenin
1/60’I kadar hızla yaptığını ve perdede 30 defa tekrarlandığını
belirtmiş. Fakat reklamcılar bunu televizyonda uygulamak isteyince
devlet yasak koydu.”
Beynin İçine Yollanan Sesler
1974’te Joseph Sharp Washington DC’de bulunan bir askerî hastanede
bir kişinin beynine başkaları duymadan ses göndermeyi başardı.
Sharp’ın bu deneyi duyum eşiklerine yakın sesler göndererek
gerçekleştirdiği söyleniyor. Bu teknikte kurban hipnotik mesajlar
gönderen hipnozcuya karşı koyamıyor, çünkü beyninin içine gönderilen
sesleri ‘şuurlu’ bir şekilde duyamıyor.
‘Infrasound’ nedir? Infrasound güçlü, çok düşük frekanslı akustik
dalgalardır. Duyabildiğimiz tüm ses, en düşük bas’tan en yüksek
tiz’e kadar 16 ilâ 20000 Hz arasındadır. Bu değerlerin altındaki ve
üstündeki sesler insan kulağı tarafından duyulamaz. Infrasound’lar
tanımı gereği 16 hz’in altındaki ses dalgaları olduğu için,
kulağımızı ‘bypass’ eder (pas geçer), fakat bunlar vücudumuz
tarafından saf titreşimler olarak hissedilebilir.(8)
Buna yaklaşık bir örnek olarak işitme engellilerin kulaklarına
taktığı işitme cihazları gösterilebilir. Bu cihazlar dışarıdan
aldığı sesi kulak kepçesinin arkasındaki kemiğe vuruş olarak
iletirler. Bu cihazların sesten dolayı ürettiği vuruşları
parmağınızın ucuyla dokunarak da hissedebilirsiniz.
Hipnozla Beyin Kontrolü
Uzaktan hipnozla programlanabilecek ve hipnoz esnasında bilinçlerini
aşan emirlerle yönlendirilecek eşsiz istihbarat elemanları verilen
görevleri yerine getirebilirlerdi. Hedefin itaat ettiği herhangi bir
hipnotik komut, hedefin görünürde kendi beyni içinde doğan fikri
olarak kabul edilebilir; radyo frekans programlanması gelecekte,
daha önce belirtilmiş bir vakitte bu komutu tetikleyebilir. Buna
benzer şekilde verilen emir, hiptonik telkinle bir kelime, resim
veya başka bir sinyalle harekete geçirilebilir.
Büyü
Kara büyü, Papaz büyüsü, Yahudi Kabbala teknikleri, Şaman büyüleri
ve birçok büyü tekniği, psikotronik silahlara paralel olarak
bulunulan bölgeye göre uzmanı bulunarak kullanılıyor.
İslam kaynaklarından yeralan, ‘cinlerin insana aşırı keder, ani
heyecan ve ani sevinç anları gibi vücut dengesinin bozulduğu ve dışa
açık olduğu anlarda daha kolay tesir edebildiği’ göz önünde
bulundurulursa, psikotronik silahların insanın hem ruhî hem de
fizikî dengesini bozarak insanı büyü ve cinlerin tesirine açık hale
getirebilmesi açısından da ayrı bir fonksiyonu var.
Hatta psikotronik saldırıları gerçekleştirenlerle cinleri ve büyü
tekniklerini kullananlar arasında herhangi bir iletişim veya
organizasyon olması gerekmiyor; iki grubun ‘ortak bir düşmana’
birbirleriden habersiz aynı anda saldırmaları mümkündür.
CEZAEVLERİNDE BEYİN KONTROLÜ
Cezaevlerinde beyin kontrolü işi, bu cihazların uzmanları, cezaevi
personeli ve bazı işbirlikçi mahkumların yardımıyla kotarılır.
Tacizler esnasında genellikle yalnız olan kurban sadece kendisinin
duyabildiği ve nereden geldiği belli olmayan seslerle, düşüncelere
müdahele ederek, tıkırtı, patlama ve çeşitli gürültülerle taciz
ediliyor.
Gardiyanlar biraraya gelerek kurban üzerinde kalabalık psikolojisi
kurmaya çalışıyorlar. Kurban gardiyanların kendi aralarındaki
alakasız konuşmaları bile kendi üstüne alınıyor, onların seslerini
çok uzakta olmalarına rağmen duyabiliyor, daha doğrusu o sesler
kurbana bazı aletler vasıtasıyla duyuruluyor, yahut kurbanın duyum
eşiği genişletiliyor.
Kurban radyo veya televizyondaki yayının aniden değiştiğini ve
spikerin ona küfrettiğini veya onu aşağıladığını duyuyor.
--------------------
Çeçenistan’da, 45 ilkokul öğrencisi, CIA'nın beyin yıkama ve insan
zihnini kontrol etmede kullandığı 'Psikotropik’ maddeden zehirlendi.
Rusya Acil Durum Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada,
Çeçenistan’in Shelkovska kentindeki bir ilkokulda öğrenim gören 45
ögrencinin, şiddetli baş ağrısı ve nefes zorluğu çektikleri
gerekçesiyle aileleri tarafından acil hastaneye kaldırıldıkları ve
burada yapılan ilk müdahalelerinde kullanımı yasadışı
olan “Psikotropik” maddeden zehirlendikleri kanısına varıldığı
belirtildi.
Hastane yetkililerinden alınan bilgiye göre, zehirlenen 45 ögrenci
halen fiziksel olarak zayıf, baş ağrısı ve nefes almakta zorlandı.
Yetkililer, hastanede gözetim altına alınan öğrencilerin tedavisine
devam edileceğini söyledi.
HALKTAN GİZLEMİŞLER
İsminin açıklanmasını istemeyen bir hastane yetkilisi de, daha
öncede 13 öğrenci ve 2 öğretmenin “Psikotrapik” maddeden
zehirlendiğini ve bunu sır olarak saklamak zorunda kaldıklarını
itiraf etti.
Hastane yetkilisi, zehirlenen 13 öğrenci ve 2 öğretmene uzun süre
teshis konulamadığını ve yaklaşık 6 aydır tedavilerinin sürmekte
olduğunu da sözlerine ekledi.
CIA'NIN SORUŞTURMALARINDA KULLANILIYOR
Soğuk Savaş'la birlikte Rusların zihnin kontrolü alanında
kaydettikleri ilerlemelere karşılık CIA da zihin kontrol
tekniklerine olan ilgisini ve bu konudaki araştırmalarını
yoğunlaştırdığı belirtiliyor.
Dehşet veren araştırmalarda,” psikotropik” ilaçlar kullanılarak
beyin yıkama ve insan zihnini kontrol etme deneyleri yapıldı.
Vietnam Savaşı sırasında sorgulanan insanları itirafa zorlamak için
aynı yöntemler kullanıldı. Uzmlanlara göre; belki de tüm bunlar
arasında en rahatsız edici olanı, belgelerin büyük bölümü sonradan
CIA tarafından yok edildiği için ve ilgili kişilere ulaşılamadığı
için insan kobaylar üzerinde yapılan deneylerin gerçek boyutlarının
bilinmiyor olması sayılıyor.
Zihin kontrolü deneyleri arasında en acımasız ve en geniş kapsamlı
olanı 50'li yıllarda başlayıp 70'lere kadar süren ünlü MKULTRA
projesiydi. Üniversitelerde, hapishanelerde, akıl hastanelerinde,
yetimhanelerde ve uyuşturucu bağımlıları rehabilitasyon
merkezlerinde yürütülen deneylerin yanı sıra kentlerin olası bir
saldırıya karşı ne kadar dirençli olduğunu ölçmek için kalabalık
yerleşim birimleri de kimyasal ve biyolojik maddelere maruz
bırakılmıştı.
Bu olay bazen herkesin başına gelmez mi?Bilinçaltmızda bir şarkı çalıyormuş gibi olur ama sonra beyninin içinden geldiğini,dışarıdan bir radyo ya da televizyondan gelmediğini anlarız ve evet geceleri olur genelde....Bu yazılanlarla ilgili gibi değil ama büyü zaten uzaktan telkinlere dayalı bir ilim olduğu için bu şekilde olabilir...Yalnız burada etkilenmek istenen insanların irade gücüne de bağlı...Bir etkilemede bulunmak istersiniz ama karşı taraf çok inatçı bir yapıya sahipse zaten zor oluyor.Mesela sinemada bazı insanlar aynı anda içlerinden geldiğini zannettikleri cola içme arzularına karşı koymadan, otomatik olarak kalkıp gidebiliyor.Bazıları da yerinde oturuyor,çünkü içinde uyanan her isteğin peşine düşmeyen insanlar da vardır.İsteklerini geçiştiren,mantıklı davranmaya eğilimli...Bilinçaltı çalışmalarında mantık aranmaz ama bazı insanların çok güçlü iradeleri vardır...Zararlı olduğundan dolayı iredesine sahip çıkan,her canının istediğini yemeyen,çağrıldığı her yere koşa koşa gitmeyen ,iradesi karakterinin bir parçası haline gelmiş insanları ikna etmek zordur.Bir kere uysalar bile ikinci defa kendi kendilerini yener bu insanlar...Demir gibi bir iradeyi yenmek zordur ama ilkel güdülerini aşamamış,ezbere yaşayan ve aklı karışık,zaaflarına çok kapılan insanlara uygulanabilir büyüler...Yanlış anlaşılmasın; zaaflarımızla,zayıflıklarımızla,kusurlarımızla ,yaralarımızla hepimiz insan olmanın her halini yaşıyoruz ve biz bunlarla insanız.Etiketleme olarak değil sadece kendi psişesini,psikolojisini,canlı olmanın biyolojik özelliklerini ne kadar deneyimler ve öğrenme -araştırma yaparsak o kadar korunmuş oluruz demek istiyorum.Karşınızdaki kişi de böyle bir insansa (bu konulara hiç ilgi duymasa bile)yani psişesi yaratılış olarak da sağlam bir yapıdaysa zor olabilir...Gece telefonumda yüklü en sevdiğim müziğin sesiyle, üstelik ona eşlik ederek uyandım. Telefonu açıkmı bırakmıştım ama hayır. Sonra böyle olmadığını farkettim
Genç sayılmam ve inan iradem güçlüdür. Bunu gercekten laf olsun diye söylemiyorum. En küçük misal, pastanenin önünde bir küçük pasta dilimi için dururum yutkunarak ayrılırım bir sene o dilimi yemeden geçer, kendime bu kadar katıyım. Kolay değil, ayni kiloyu iştahlı biri kaç sene tutabilir .Bu olay bazen herkesin başına gelmez mi?Bilinçaltmızda bir şarkı çalıyormuş gibi olur ama sonra beyninin içinden geldiğini,dışarıdan bir radyo ya da televizyondan gelmediğini anlarız ve evet geceleri olur genelde....Bu yazılanlarla ilgili gibi değil ama büyü zaten uzaktan telkinlere dayalı bir ilim olduğu için bu şekilde olabilir...Yalnız burada etkilenmek istenen insanların irade gücüne de bağlı...Bir etkilemede bulunmak istersiniz ama karşı taraf çok inatçı bir yapıya sahipse zaten zor oluyor.Mesela sinemada bazı insanlar aynı anda içlerinden geldiğini zannettikleri cola içme arzularına karşı koymadan, otomatik olarak kalkıp gidebiliyor.Bazıları da yerinde oturuyor,çünkü içinde uyanan her isteğin peşine düşmeyen insanlar da vardır.İsteklerini geçiştiren,mantıklı davranmaya eğilimli...Bilinçaltı çalışmalarında mantık aranmaz ama bazı insanların çok güçlü iradeleri vardır...Zararlı olduğundan dolayı iredesine sahip çıkan,her canının istediğini yemeyen,çağrıldığı her yere koşa koşa gitmeyen ,iradesi karakterinin bir parçası haline gelmiş insanları ikna etmek zordur.Bir kere uysalar bile ikinci defa kendi kendilerini yener bu insanlar...Demir gibi bir iradeyi yenmek zordur ama ilkel güdülerini aşamamış,ezbere yaşayan ve aklı karışık,zaaflarına çok kapılan insanlara uygulanabilir büyüler...Yanlış anlaşılmasın; zaaflarımızla,zayıflıklarımızla,kusurlarımızla ,yaralarımızla hepimiz insan olmanın her halini yaşıyoruz ve biz bunlarla insanız.Etiketleme olarak değil sadece kendi psişesini,psikolojisini,canlı olmanın biyolojik özelliklerini ne kadar deneyimler ve öğrenme -araştırma yaparsak o kadar korunmuş oluruz demek istiyorum.Karşınızdaki kişi de böyle bir insansa (bu konulara hiç ilgi duymasa bile)yani psişesi yaratılış olarak da sağlam bir yapıdaysa zor olabilir...
Rica ederim...Yukarıda saydığım özellikleri sana değil ,senin büyü yapmayı düşündüğün kişiler için sıralamıştım...''Büyü yapılabilir m?'''demişsin ya...Sen de x kişisine böyle bir uygulamada bulunacaksan olasılıkları saydım sadece...Senin yapmak istediğin biri varsa,onların iradesi önemli...Cevabın için teşekkür ederim Cathrine. Kelimelerin boş degil, olasılığı tabi ki mümkün şeyler ama benim böyle değil. Bu yıl sıklaştı, evet yavaş yavaş öğrendikçe çözülüyor sizlerin katkılarıyla daha kolay olacaktır.
Bence majisyenin iradesi de çok önemli. Majisyenin iradesi sağlam değilse enerji başıboş dolaşır. Kime zarar vereceği kime fayda getireceği belli olmaz.Rica ederim...Yukarıda saydığım özellikleri sana değil ,senin büyü yapmayı düşündüğün kişiler için sıralamıştım...''Büyü yapılabilir m?'''demişsin ya...Sen de x kişisine böyle bir uygulamada bulunacaksan olasılıkları saydım sadece...Senin yapmak istediğin biri varsa,onların iradesi önemli...
Önemli değil. Ama bazen gerçekten canımı yakana büyü düşünmüyor değilimRica ederim...Yukarıda saydığım özellikleri sana değil ,senin büyü yapmayı düşündüğün kişiler için sıralamıştım...''Büyü yapılabilir m?'''demişsin ya...Sen de x kişisine böyle bir uygulamada bulunacaksan olasılıkları saydım sadece...Senin yapmak istediğin biri varsa,onların iradesi önemli...
Evet,iki taraflı oluyor herhalde....Bakın burada bazı insanların sorusuna cevap olmuş sizin yazdığınız...Bazı büyülerin ya da ritüellerin herkese uymaması bu yüzdendir belki...İki taraf (etkileyen--etkilenen)aynı irade de mi aynı yoğunlukta bir enerjiye mi sahip?Bu koşullar sağlandığında başka biriyle sohbet edip bazı cümleleri söze döktüğümüzde bile büyü gibi tutar...Boş yere dememişler;''Söz büyüdür''diye...Ama karşılıklı iki kişinin bağına ve enerjisine göre işte...Kimi uyguladıklarını 1 saatte tutturur kimine de yıllar geçse hiçbir çalışma sonuç vermez....''Enerjinin başıboş dolaşmasını''ise bilmiyorum.Açıklayabilirseniz sevinirimİBence majisyenin iradesi de çok önemli. Majisyenin iradesi sağlam değilse enerji başıboş dolaşır. Kime zarar vereceği kime fayda getireceği belli olmaz.
Terminoloji olarak ne denir tam bilmiyorum başıboş dolaşması dan kastım şu. Majisyen enerjiyi doğru yonlendiremiyorsa büyü sahibine zarar verir başkalarına zarar verir. Enerji var birşeyler çalışıyor ama doğru noktaya akmıyor. O yüzden acemiler yapmasın diyorlar( ben buna katılmıyorum). O yüzden çoğu uygulamada şart koşuluyor bana ve sevdiklerine zarar vermesin diye......Kimi uyguladıklarını 1 saatte tutturur kimine de yıllar geçse hiçbir çalışma sonuç vermez....''Enerjinin başıboş dolaşmasını''ise bilmiyorum.Açıklayabilirseniz sevinirimİ
Haklı olanin bedduası hiç de sahibine dönmüyor, hatırlatırım. En azindan benim dönmedi. Ne olacaktı, karşı taraf yapsın diğeri koyun olsun...Terminoloji olarak ne denir tam bilmiyorum başıboş dolaşması dan kastım şu. Majisyen enerjiyi doğru yonlendiremiyorsa büyü sahibine zarar verir başkalarına zarar verir. Enerji var birşeyler çalışıyor ama doğru noktaya akmıyor. O yüzden acemiler yapmasın diyorlar( ben buna katılmıyorum). O yüzden çoğu uygulamada şart koşuluyor bana ve sevdiklerine zarar vermesin diye.
Beddua sahibine döner sözü tam olarak bu. Bana göre başı boş enerji, doğru yönlendirme olursa sahibine falan dönmez.
Beddua eğer haksız yere,durduk yere yapılıyorsa sahibine zarar verebilir,çünkü karşıdaki bir insanın suçu yok ve siz beddua ediyorsunuz,böyle bir durum inandığımız herşeye aykırı zaten...Beddua eden kişi bir haksızlığa uğrayacak ki,o zaman tutar bana göre...Geri dönen beddualarda ortada bir haksızlık ya da zarar yok demektir...Kişi zarara uğramadan,sırf o kişiyi sevmediği için beddua ederse o zaman tabii ki geri döner...O zaman herkes herkese keyfi beddua ederdi sırf sevmediği,nefret ettiği için....Bir bedduanın tutması için o kişinin gerçekten canının yanması gerekir(beddua eden kişinin)Ama size daha güzel olabilecek bir şey söyleyeyim;Beddua etmeyip de nötr kalındığında hayat gerçekten daha güzel ders verebiliyor bazen...Çünkü beddua etmeyen kişi de içine attığı için bedduadan daha beter oluyor o kişi...Yani bedduada sadece kendi dilediğin olumsuzluklar var ama nötr kalındığında,yani o kişi sessiz kaldığında,içine attığında bedduanın iki katı oluyor....Ama yine de beddua enerjisi de kötü bir enerji...Hepimiz o kadar mutlu olalım ki;bize kötülük edene bir şey olsa bile umurumuzda olmasa,hayatımız o kadar güzel olsun ki,kendi hayatımıza odaklanmaktan başkasını düşünecek zamanımız olmasa....Hepimiz için en güzel dilek bu diye düşünüyorum.Ve bugünler gökyüzünde çok güzel enerjiler var,dilek kapılarımız çok açık..Dileklerinize,aklınızdan geçenlere hep dikkat edin,sevgielrBeddua sahibine döner sözü tam olarak bu. Bana göre başı boş enerji, doğru yönlendirme olursa sahibine falan dönmez.
TV başında oturup, haberlerde izlediği politikacılara beddua eden o kadar çok kişi var ki! Hak ediyorlar mı? Tutuyor mu?Beddua eğer haksız yere,durduk yere yapılıyorsa sahibine zarar
Hakediyorlar ve kesinlikle tutmuyor. Bedduayi edenler çok haklılar üstelik.TV başında oturup, haberlerde izlediği politikacılara beddua eden o kadar çok kişi var ki! Hak ediyorlar mı? Tutuyor mu?
Adalet yok!!!
Her zaman değil. Maji kanunları doğa kanunlara benziyor. Hak güçlü de.majisyenin iradesi (beddua edenin) ve maji yapılanın( beddua edilenin) iradesi bu konuda belirleyici oluyor.
Maji kanunları tam olarak ne oluyor? Belirli sınırları var mıdır kişiden kişiye mi değişir? Bana belirli kanun yok gibi geliyor çünkü çok farklı maji türleri var.Her zaman değil. Maji kanunları doğa kanunlara benziyor. Hak güçlü de.
Politikadan konuşup başımızı belaya sokmayalaim. Başka örnek vereyim. Bir holding patronunun oğluna zenginlik ve güç hakkı doğuştan verilir. Holdingin egregoru ona koruma sağlar. Bu demonik güçler. Şimdi işten atılan ve tazminatını alamayan sıradan bir işçi, istediği kadar beddua etsin. Kendine etmiş olacak. Genelde öfke anında söylenen lanet ve beddua sözleri dümdüz hedefe gider. Çünkü o anda insanın odaklanması %100 olur. Ama hedefin "kalkanı" güçlü ise geri teper.
Çok güzel konuşuyorsunuz; ama işte insan kaosu sınır tanımıyor... kapı dışarı çıkmak istemiyorum. Küçük bir misal: Yaşı geçmiş beyler, iki bayan konuşurken fikri mevzularda kulap kabartimBeddua eğer haksız yere,durduk yere yapılıyorsa sahibine zarar verebilir,çünkü karşıdaki bir insanın suçu yok ve siz beddua ediyorsunuz,böyle bir durum inandığımız herşeye aykırı zaten...Beddua eden kişi bir haksızlığa uğrayacak ki,o zaman tutar bana göre...Geri dönen beddualarda ortada bir haksızlık ya da zarar yok demektir...Kişi zarara uğramadan,sırf o kişiyi sevmediği için beddua ederse o zaman tabii ki geri döner...O zaman herkes herkese keyfi beddua ederdi sırf sevmediği,nefret ettiği için....Bir bedduanın tutması için o kişinin gerçekten canının yanması gerekir(beddua eden kişinin)Ama size daha güzel olabilecek bir şey söyleyeyim;Beddua etmeyip de nötr kalındığında hayat gerçekten daha güzel ders verebiliyor bazen...Çünkü beddua etmeyen kişi de içine attığı için bedduadan daha beter oluyor o kişi...Yani bedduada sadece kendi dilediğin olumsuzluklar var ama nötr kalındığında,yani o kişi sessiz kaldığında,içine attığında bedduanın iki katı oluyor....Ama yine de beddua enerjisi de kötü bir enerji...Hepimiz o kadar mutlu olalım ki;bize kötülük edene bir şey olsa bile umurumuzda olmasa,hayatımız o kadar güzel olsun ki,kendi hayatımıza odaklanmaktan başkasını düşünecek zamanımız olmasa....Hepimiz için en güzel dilek bu diye düşünüyorum.Ve bugünler gökyüzünde çok güzel enerjiler var,dilek kapılarımız çok açık..Dileklerinize,aklınızdan geçenlere hep dikkat edin,sevgielr
Hepimiz mutlu olalım çok güzel de, bu günler de polyanaçılık olur bu sevgili kardeşim. Misal vereyim: Bu gün alışverişe çıktım ve inanın iki kez yaşadım olay bu. Çocuklu bir bayan kasiyere bir hafta önce aldığı malın bu hafta pahallanmasindan söz etti. Böylece aramızda ufak bir sohbet başladi. Yaşlı bir bey kulak kabartıp araya girdi. Bayan makul bir şekilde cevap verdi. Bakın bu olay çok sık yaşanıyor. Üstelik izmir gibi bir yerde. Bu adam izmirlimi ? Hayır değil...Beddua eğer haksız yere,durduk yere yapılıyorsa sahibine zarar verebilir,çünkü karşıdaki bir insanın suçu yok ve siz beddua ediyorsunuz,böyle bir durum inandığımız herşeye aykırı zaten...Beddua eden kişi bir haksızlığa uğrayacak ki,o zaman tutar bana göre...Geri dönen beddualarda ortada bir haksızlık ya da zarar yok demektir...Kişi zarara uğramadan,sırf o kişiyi sevmediği için beddua ederse o zaman tabii ki geri döner...O zaman herkes herkese keyfi beddua ederdi sırf sevmediği,nefret ettiği için....Bir bedduanın tutması için o kişinin gerçekten canının yanması gerekir(beddua eden kişinin)Ama size daha güzel olabilecek bir şey söyleyeyim;Beddua etmeyip de nötr kalındığında hayat gerçekten daha güzel ders verebiliyor bazen...Çünkü beddua etmeyen kişi de içine attığı için bedduadan daha beter oluyor o kişi...Yani bedduada sadece kendi dilediğin olumsuzluklar var ama nötr kalındığında,yani o kişi sessiz kaldığında,içine attığında bedduanın iki katı oluyor....Ama yine de beddua enerjisi de kötü bir enerji...Hepimiz o kadar mutlu olalım ki;bize kötülük edene bir şey olsa bile umurumuzda olmasa,hayatımız o kadar güzel olsun ki,kendi hayatımıza odaklanmaktan başkasını düşünecek zamanımız olmasa....Hepimiz için en güzel dilek bu diye düşünüyorum.Ve bugünler gökyüzünde çok güzel enerjiler var,dilek kapılarımız çok açık..Dileklerinize,aklınızdan geçenlere hep dikkat edin,sevgielr