Öncelikle flood için herkesten özür dilerim.
Üslubum hakkında genelin fikrini hiç bir zaman bilemeyeceğim için ve bu sebeple pek de önemi olmadığından konuya takılmanın faydasını göremiyorum, ama merak ediyorum; sizde bu algıyı ne oluşturmuş olabilir ?
Yukarıda bu soruyu çok güzel yanıtlamışsınız, açıkçası bende bu durumun kaynağını cevaplarınızda belirttiğiniz gibi olduğunu düşünüyordum.
İnsanın kendisini çevresine bakarak, sorarak, araştırarak ve bunları kendi süzgecinden geçirerek görmesi daha kolay, çünkü iç gözlemlerimiz bazı noktalarda yanıltıcı olabilir.
Açıkçası, kendim hakkındaki puslu düşüncelerimi doğrulamanız ve güzel bir analizle sunmanız beni çok sevindirdi.
Tabi yorumları havada bırakmak olmaz, onun için sıralamaya da uyan genel bir cevap vereyim.
Ha! ilk atış tam 12'den vurmuş, genelde soğuk ve mesafeli birisi olarak bilinirim, tabi buna bağlı olarak dediğiniz gibi pek de güleç bir simaya sahip olduğumu söyleyemem.
Genellikle yeni tanıştığım insanlardan aldığım ilk geri dönüş şöyle olur; hiç de göründüğün gibi değilmişsin, ben senin bu kadar konuşkan ve sıcakkanlı olduğunu bilmiyordum.
Sonucunda genele karşı katı ve soğuk bir tutumum olsa da birebirde ya da tanıdık çemberime giren çoğu kişiye karşı pozitif ve yine ölçülü bir mesafeyle sıcakkanlı yaklaşırım. Ketum olsam da çenem açılınca saatlerce kafa şişirebildiğimi de söylemem gerekir.
Devam edersek, bünyemde biraz mükemmeliyetçilik ve titizlik özelliklerini barındırdığımdan dolayı üstüne düştüğüm ne olursa olsun sonuna kadar, hak ettiği şekilde götürme ihtiyacı duyarım, e bu da bazen iddialı görünmemi sağlıyor olabilir, ama bir konuda yeterli donanıma sahip olduğumu düşünürsem görünmenin yanı sıra iddialı olmaktan da çekinmem.
Tabi sahip olduklarımın yetersiz olduğunu, eksik veya hatalı bilgilere sahip olduğumu fark edersem; geri adım atıp fikirlerimi onarmaya çalışırım. Yine bu sebepten dolayı fikirlerimden daha gelişmiş ve daha sağlam argümanlar içeren mantık çerçevesi içerisinde sunulan fikirlerle karşılaşırsam kendimi revize etmem çok zor olmaz, hatalarımı böyle onarmaya çalışırım.
Peki ön yargılı mıyım ?
Evet, aslında bunu yaparım özellikle mantıksız ve sallamasyon çıkarımlara veya saygısız tutumlara karşı bunu hışımla gösterebilirim, ama ben hoşgörülü de olmaya çalışırım. İki tezat bir arada nasıl oluyor derseniz, sanırım bende duruma göre -kendi adalet terazimde- farklı reaksiyonlar gösteririm derim.
Karar verirken hata yaparsam, adaletli olamazsam bir an önce geri dönüş yapmaya hatamı telafi etmeye çalışırım, bu sebeple ki bazen önyargıyla yaklaştığım kişiler veya konulara karşı olan bakış açımı değiştirebilirim.
İşte bu benim çok rahatsız olduğum bir duygu, aslında bildiğimiz gibi kıskançlığın seviyeleri vardır. Ben daha çok imrenirim, gıbta ile bakarım ama hasedim yoktur, asla yoğun bir şuhh içerisine düşmem, bunun için kıskançlığımın biraz masumane olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.
Örneğin; arkadaşım önemsediğim bir konuda başarılı olduysa gerçekten sevinirim, ama yalanı yok içten içe de imrenirim.
Bu durum bana örnek teşkil eder ve aslında daha çok motive olamamı sağlar.
Genelde öz motivasyonum yüksek olsa da bu imrenme durumu bende büyük bir ateşleme yapabilir, işte kıskançlık üzerine rahatsızlığımın en önemli noktalarından birisi burada başlar, kısaca dışarıdan alınan itkiyle hırslanmaktan korkarım.
Yine de kıskançlığı yakın çevreme sokmamak için elimden geleni yaparım.
İmrenme harici çekindiğim ve engellediğim bir duygudur.
Doğum haritalarımız fazlasıyla kompleks ve spesifik bir yapıda olduğu için gezegen yerleşimlerimden bahsetmem pek doğru olmaz şimdi.
Zaten Ay ikizleri olduğum belli
, yükselenimin de akrep olduğunu daha önce söylemiştim, aslında haritamda su, hava ve ateş elementleri ağırlıkta.
Fakat henüz, işte ben en çok bu burca aidim diyemiyorum. Evet haritamda aslan, akrep, İkizler veya yengeç etkisi tartışılmaz, ama devreye pek çok açı ve açı kalıbı giriyor. Zaten bu cümbüşte tekillik beklenemez.
Yinede aslan kova aksını diğerlerine oranla kendime bir nebze daha yakın hissettiğimi söyleyebilirim.
Doğru, pek de alıngan birisi değilim, iletişimde açık ve adaletli olmaya çalışırım. Eleştirilmeyi, hatalarımın ve eksik yönlerimin bana söylenmesini gerçekten çok severim.
Tabi bazen laf arasında ufak çaplı saldırgan bir tutumla karşı karşıya kalırsam genelde gülüp geçmeyi tercih ederim.
Aslında kırıcı olmadan herkese her konuda soru sorabiliriz veya konuşabiliriz, çünkü önemli olan bunu nasıl yaptığımızdır, kelimeler doğru kullanıldığında anahtarda olabilir silahta olabilir.
Mesela Hz Ali'nin şu sözü çok güzel; söz ağızdan çıkana kadar senin esirindir, ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun.
İşte bunun için, büyük konuşup altında ezilmemek, iyi insanları kaybetmemek ya da kendimizi kapana kıstırmamak amacıyla bir söz söylerken ne dediğimizi bilerek konuşmak gerekir.
Aslında ben ufak ayrıntılarda, hevesli birisi olduğum için biraz yanar döner olabilirim, ama tablonun genelinde ana hedefim bellidir. Sadece hedefe giden yollar ve yöntemim değişebilir o kadar.
Ve senden iyi aile reisi olur. Bu sözümü haybeye sanma. Öyle hissettiriyorsun. Hiç abartmıyorum.
Bu düşünceniz gerçekten çok onore edici. Demek ki güvenilir, sorumluluk sahibi, sözü dinlenen, yerinde konuşan ve ağırbaşlı bir profil çizmişim. Bunlar ciddi anlamda çok değerli nitelikler, hatta kendi adıma oldukça sevindirici.
Son olarak, karakterim hakkında pek çok detay vermişken ne yaptığımı söylemek konuyu fazlasıyla uzatacaktır, zira çok detaylı ve fazlasıyla karmaşık bir konu, özellikle de hayatımın yüksek öğretim kısmı, çünkü hayattaki mücadelem akademi endeksli dallanıp budaklanıyor. Tabi zamanla bunlara da değinecek fırsatım olacaktır. Sorunuzu yanıtsız bıraktığım için lütfen kusuruma bakmayın, ama bana sorarsanız henüz yolun başındayım derim.