Tanrı'nın olduğunu kanıtlar mı?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Dimply
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Evrim , diğer bilim adamlarınca dahi Darwin'den sonra bir teori / tez olarak kalmış geliştirilememiştir . Tez , tezekten türegelen bir imgedir . Darwin , evrim teorisini lavaboda düşündüğü ve geliştirmeye çalıştığı için pek sağlıklı düşünce niteliği geliştirememiştir . Darwinin izinden gidenler ise onun açtığı tez üzerinden günümüze kadar süregelmiş ancak en ufak bir kademe dahi gelişime somut bir öge sunamamışlardır . Darwin'in kendisi dahi yaşamın nasıl var olduğunu sorduğumuzda cevap veremezken . En başında yaşam var olmadan maymundan gelme üstüne tez üreten kişiler benim nazarımda acizane kalıyor .

Birde bu sorulara cevap veremeyince . Bilim, Darwinizmin düşmanıdır . Bilim , Ateizmin karşısındadır . Bilim , Ateist felsefenin temellerini yıkmıştır . Bilim , nereye gitse , nerede gündeme gelse Ateizim ve Darwiniz'min temellerini görecektir . Diye duygu sömürüsüne giren arkadaşları gözlerinden öpüyorum ..

Esen kalın ,
 
Birileri tez desin birileri tüm teoriyi çökertsin ancak gerçekten tek yönlü araştırmayın çünkü ortada çöken veya bilim insanlarının rafa kaldırdığı bir teori yok...DNA diye bir gerçek var. Nedir bu dna diye araştırın. İnternete evrim yazınca gireceğiniz çoğu site evrim karşıtı bilgiler veriyor. Neden diye düşündünüzmü? Evrim dersi görmeyen biyolog ve meloküler biyoloji okuyan ünvteliler var ülkemizde. Ancak akademik kariyer yapmak istiyorsan bu dersi alıp geçmek zorundasın.. Peki bazı üniversitelerde neden bu ders hiç açılmıyor acaba neden diye soruyormusunuz. Tek nedeni islamiyete ters olmasımı yoksa bir konuda geri bırakılmakmı. Evrim tartışması bu konuda bence saçma.. Çünkü evrim var veya yoksada bu tanrının olmadığını veya var olduğunu ıspatlamaz.


EVRİM YANILGISI

Darwinizm, yani evrim teorisi, yaratılış gerçeğini reddetmek amacıyla ortaya atılmış, ancak başarılı olamamış bilim dışı bir safsatadan başka bir şey değildir. Canlılığın, cansız maddelerden tesadüfen oluştuğunu iddia eden bu teori, evrende ve canlılarda çok mucizevi bir düzen bulunduğunun bilim tarafından ispat edilmesiyle çürümüştür. Böylece Allah'ın tüm evreni ve canlıları yaratmış olduğu gerçeği, bilim tarafından da kanıtlanmıştır. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak için dünya çapında yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarpıtılmasına, taraflı yorumlanmasına, bilim görüntüsü altında söylenen yalanlara ve yapılan sahtekarlıklara dayalıdır.

Ancak bu propaganda gerçeği gizleyememektedir. Evrim teorisinin bilim tarihindeki en büyük yanılgı olduğu, son 20-30 yıldır bilim dünyasında giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra yapılan araştırmalar, Darwinist iddiaların tamamen yanlış olduğunu ortaya koymuş ve bu gerçek pek çok bilim adamı tarafından dile getirilmiştir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi farklı alanlardan gelen çok sayıda bilim adamı, Darwinizm'in geçersizliğini görmekte, canlıların kökenini artık "yaratılış gerçeği"yle açıklamaktadırlar.

Evrim teorisinin çöküşünü ve yaratılışın delillerini diğer pek çok çalışmamızda bütün bilimsel detaylarıyla ele aldık ve almaya devam ediyoruz. Ancak konuyu, taşıdığı büyük önem nedeniyle, burada da özetlemekte yarar vardır.


Darwin'i Yıkan Zorluklar

Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir öğreti olmasına karşın, kapsamlı olarak 19. yüzyılda ortaya atıldı. Teoriyi bilim dünyasının gündemine sokan en önemli gelişme, Charles Darwin'in 1859 yılında yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabıydı. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farklı canlı türlerini Allah'ın ayrı ayrı yarattığı gerçeğine karşı çıkıyordu. Darwin'e göre, tüm türler ortak bir atadan geliyorlardı ve zaman içinde küçük değişimlerle farklılaşmışlardı.

Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanmıyordu; kendisinin de kabul ettiği gibi sadece bir "mantık yürütme" idi. Hatta Darwin'in kitabındaki "Teorinin Zorlukları" başlıklı uzun bölümde itiraf ettiği gibi, teori pek çok önemli soru karşısında açık veriyordu.

Darwin, teorisinin önündeki zorlukların gelişen bilim tarafından aşılacağını, yeni bilimsel bulguların teorisini güçlendireceğini umuyordu. Bunu kitabında sık sık belirtmişti. Ancak gelişen bilim, Darwin'in umutlarının tam aksine, teorinin temel iddialarını birer birer dayanaksız bırakmıştır.

Darwinizm'in bilim karşısındaki yenilgisi, üç temel başlıkta incelenebilir:

1) Teori, hayatın yeryüzünde ilk kez nasıl ortaya çıktığını asla açıklayamamaktadır.

2) Teorinin öne sürdüğü "evrim mekanizmaları"nın, gerçekte evrimleştirici bir etkiye sahip olduğunu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur.

3) Fosil kayıtları, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo ortaya koymaktadır.

Bu bölümde, bu üç temel başlığı ana hatları ile inceleyeceğiz.


Aşılamayan İlk Basamak:
HayatIn Kökenİ

Evrim teorisi, tüm canlı türlerinin, bundan yaklaşık 3.8 milyar yıl önce ilkel dünyada ortaya çıkan tek bir canlı hücreden geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nasıl olup da milyonlarca kompleks canlı türünü oluşturduğu ve eğer gerçekten bu tür bir evrim gerçekleşmişse neden bunun izlerinin fosil kayıtlarında bulunamadığı, teorinin açıklayamadığı sorulardandır. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin ilk basamağı üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nasıl ortaya çıkmıştır?

Evrim teorisi, yaratılışı reddettiği, hiçbir doğaüstü müdahaleyi kabul etmediği için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasarım, plan ve düzenleme olmadan, doğa kanunları içinde rastlantısal olarak meydana geldiğini iddia eder. Yani teoriye göre, cansız madde tesadüfler sonucunda ortaya canlı bir hücre çıkarmış olmalıdır. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunlarına aykırı bir iddiadır.


"Hayat Hayattan Gelİr"

Darwin, kitabında hayatın kökeni konusundan hiç söz etmemişti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlayışı, canlıların çok basit bir yapıya sahip olduklarını varsayıyordu. Ortaçağ'dan beri inanılan "spontane jenerasyon" adlı teoriye göre, cansız maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canlı bir varlık oluşturabileceklerine inanılıyordu. Bu dönemde böceklerin yemek artıklarından, farelerin de buğdaydan oluştuğu yaygın bir düşünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yapılmıştı. Kirli bir paçavranın üzerine biraz buğday konmuş ve biraz beklendiğinde bu karışımdan farelerin oluşacağı sanılmıştı.

Etlerin kurtlanması da hayatın cansız maddelerden türeyebildiğine bir delil sayılıyordu. Oysa daha sonra anlaşılacaktı ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluşmuyorlar, sineklerin getirip bıraktıkları gözle görülmeyen larvalardan çıkıyorlardı.

Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde ise, bakterilerin cansız maddeden oluşabildikleri inancı, bilim dünyasında yaygın bir kabul görüyordu. Oysa Darwin'in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ünlü Fransız biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı kesin olarak çürüttü. Pasteur yaptığı uzun çalışma ve deneyler sonucunda vardığı sonucu şöyle özetlemişti:

"Cansız maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık kesin olarak tarihe gömülmüştür."76

Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur'ün bulgularına karşı uzun süre direndiler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin karmaşık yapısını ortaya çıkardıkça, hayatın kendiliğinden oluşabileceği iddiasının geçersizliği daha da açık hale geldi.

20. Yüzyıldakİ Sonuçsuz Çabalar

20. yüzyılda hayatın kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yıllarda ortaya attığı birtakım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen meydana gelebileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanacak ve Oparin şu itirafı yapmak zorunda kalacaktı:

"Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanlık noktayı oluşturmaktadır."77

Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusunu çözüme kavuşturacak deneyler yapmaya çalıştılar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikalı kimyacı Stanley Miller tarafından 1953 yılında düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde olduğunu iddia ettiği gazları bir deney düzeneğinde birleştirerek ve bu karışıma enerji ekleyerek, proteinlerin yapısında kullanılan birkaç organik molekül (amino asit) sentezledi.

O yıllarda evrim adına önemli bir aşama gibi tanıtılan bu deneyin geçerli olmadığı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya koşullarından çok farklı olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı.78

Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullandığı atmosfer ortamının gerçekçi olmadığını itiraf etti.79

Hayatın kökeni sorununu açıklamak için 20. yüzyıl boyunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep başarısızlıkla sonuçlandı. San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 yılında yayınlanan bir makalede bu gerçeği şöyle kabul eder:

Bugün, 20. yüzyılı geride bırakırken, hala, 20. yüzyıla girdiğimizde sahip olduğumuz en büyük çözülmemiş problemle karşı karşıyayız: Hayat yeryüzünde nasıl başladı?80


Hayatın Kompleks Yapısı

Evrim teorisinin hayatın kökeni konusunda bu denli büyük bir açmaza girmesinin başlıca nedeni, en basit sanılan canlı yapıların bile inanılmaz derecede karmaşık yapılara sahip olmasıdır. Canlı hücresi, insanoğlunun yaptığı bütün teknolojik ürünlerden daha karmaşıktır. Öyle ki bugün dünyanın en gelişmiş laboratuvarlarında bile cansız maddeler biraraya getirilerek canlı bir hücre üretilememektedir.

Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken şartlar, asla rastlantılarla açıklanamayacak kadar fazladır. Hücrenin en temel yapı taşı olan proteinlerin rastlantısal olarak sentezlenme ihtimali; 500 amino asitlik ortalama bir protein için, 10-950'de 1'dir. Ancak matematikte 10-50de 1'den küçük olasılıklar pratik olarak "imkansız" sayılır. Hücrenin çekirdeğinde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inanılmaz bir bilgi bankasıdır. İnsan DNA'sının içerdiği bilginin, eğer kağıda dökülmeye kalkılsa, 500'er sayfadan oluşan 900 ciltlik bir kütüphane oluşturacağı hesaplanmaktadır.

Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vardır: DNA, yalnız birtakım özelleşmiş proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir. Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Bu ise, hayatın kendiliğinden oluştuğu senaryosunu çıkmaza sokmaktadır. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994 tarihli sayısında bu gerçeği şöyle itiraf eder:

Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır.81

Kuşkusuz eğer hayatın doğal etkenlerle ortaya çıkması imkansız ise, bu durumda hayatın doğaüstü bir biçimde "yaratıldığını" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amacı yaratılışı reddetmek olan evrim teorisini açıkça geçersiz kılmaktadır.




Evet bu Tanrı / Yaratıcının varlığını ispatlamaz , ancak bunca olgu ve oluşumu görmezden gelerek sağdece yaşam üzerine yoğunlaşırsak , " rastgele molekül ve parçacıkların birleşiminden yaşam oluşmuştur " demek ne kadar mantıklı ? Evrim teorisi mantıksal bir safsatadan başka birşey değildir . Fakat bu kadar kusursuz bir evrenin bir mimarı elbet olmalıdır düşüncesinden yola çıkılarak Tanrı / Yaratıcı kişiliğini sahiplenen insanlarda yok yere haksız sıfatına sokulamaz .

Aşikar olanı idrak edebilmeniz ümidi ile ,

Esen kalın ..


 
Evrim deyince bu evrim darvinin söylediklerinden ibaretmi sanıyorsunuz. Adam ortaya sadece düşüncesini atmış hiçmi yeni düşünceler yok. Sayısalıda tutturma ihtimali imkansız bak her hafta birileri tutturuyor. Sonsuz uzayda olasılık hesaplamazsan basit bir matematik denklemine imkansız dersin Ben burada sayfalarca evrimi destekleyen bilimsel kanıt ortaya koyabilirim ki gerçekliği akademik olarak kabul edilmiş, okumaya zamanımız yetmez. Ancak evrim yoktur diye araştırırsan sadece buna benzer yazılar bulabilirsin aradaki fark biri felsefe diğeri bilimsel kanıt. Tek yönle baktığın sürece bu yazılardan başka bir şey göremezsin. Evrim konusuna daha fazla yorum yapmayacağım ancak sizlerden ricam birazda modern bilim evrim hakkında ne diyor diye bakın. Son cümlemi tekrarlıyorum evrim var veya yok bu tanrının varlığını veya yokluğunu ortaya koymaz. Zaten evrim üzerinde çalışanlarında böyle bir gayreti yok. Yani bu söylenenlere sadece gülümsüyorlar. Ben inancıma göre bir adım daha öteye götürüyorum ve bana göre Kuran da evrimi yalanlayan bir ifade yok diyorum. Buna inanırsınız veya inanmazsınız.

Sizin yazdıklarınızdan , yazdıklarımı uzun olduğu için okumadığınız hissine kapılıyorum , eğer böyle değilse rica ediyorum at gözlüklerinizi çıkartın ve algıda seçicilik yapmaktan vazgeçin . Önünüze 1 sayfa dolusu döküman sundum ve gerekçeleri açıkca belirttim , ancak hala inadınızda kararlı görüyorum sizi ..

En azından bana biraz saygı göstererek yazdıklarımı okuma nezaketi gösterebilirdiniz , ancak elbette insiyatif sizin .

Esen kalın ..
 
Merak etme 1 sayfa dolusu dediğin kısa metini sonuna kadar okudum ve öyle yazdım cevabı. Hatta buna benzer bir kitapta okumuştum yıllar önce. O zamanlar seninle aynı düşünceyide paylaşıyordum. Ama dediğin gibi o at gözlüklerini çıkartıp tekrar baktım. Sadece bu konuda değil herhangi bir konuda tek taraflı baktıkça hiç birşey görülmediğinide gördüm. Konu hakkında daha fazla yorum yapmayacağımı söyledim, nezaketten bahsetmişsin ama buna dikkat etmediğinide görüyorum... kal sağlıcakla

Cevap bekleme gibi bir tutum içerisinde değildim açıkcası .
 
Evrimi savunanlar bir tane evrimleşmiş fosil kayıdınız varmı ?
 
Ister hersey belli bir plan dahilinde evrimleserek olustu deyin, ister hersey bugunku duzeni ve sistemi halinde yaratildi deyin temelde tum bu olup bitenler bir Yaraticiya ait. Herseyin bir yaraticisi var, yaratma gucunu belli bir sinir dahilinde insanlara da bahsetmis olan Tanri'nin bu gucu vermesiyle birlikte, bu siteyi yaratarak bu paylasimlarimiza olanak veren Yule, latin alfabesinin temellerini atarak su an kullandigim alfabenin olusmasini saglayan fenikeliler, bana ait ve benim dusunce urunumden cikmis olan bu cumleler, bir beste, bir resim, bir mimari, bir bilimsel calisma (Evrim Teorisi) kim'in? Darwin'in. Hayir benim, ben buldum desem hadi ordan dersiniz. Haliyle. Yaraticisi belli, Darwin dusundu, Darwin gelistirdi, Darwin sundu. Bugun baskasina ait izinsiz birsey paylasin, telif haklari ihlalinden ayvayi yersiniz. Peki kainatin telif hakki kime ait? Koskocaman ve akil almaz sirlarla dolu kainatin bir Yaraticisinin olmamasinin imkani var mi? Kainat ve kainata dair hersey. Insanlarin kontrolu dahilinde olmayan ve olmasi imkansiz olan olaylar? Dunyanin olusumu konusunda hic bir katkisi olmamis, dunya olusurken yasam olanagi imkanini daha saglayamamis olan insan, hic birseyden haberi yokken, Dunya'nin olusumu konusunda fikir belirtebiliyor.Yeni bir gezegen yaratin dunyadan biktik artik deseniz hic birsey yapamazlar yaratamazlarda, cunku o guce sahip degiller. Ama ayni sekilde yaratmaya gucu yetmeyecegi dunyanin olusumu konusunda fikirleri var. Keske biraz daha kafa yorsalarda bazi teoriler gelistirip ikinci bir gezegen daha yaratabilsek. Olan hakkindakilerle ugrasmadan, olmayana yogunlasarak. Ama bilim olmayanla ugrasmadigindan bu isin icinden haliyle hemencecik siyrilacak. Bilime gore olan ve olmus olani tartisabiliriz. Insanoglunun en onemli ozelligi, altindan kalkamayacagi yuzlesemeyegi seyleri yok sayip gormezden gelmek. Ya da hemencecik kabullenmek. Bilim soyutu yoksayarken(olani ve goruneni sorgularken) din de somutu yok sayiyor.(Inanc meselesi oldugundan inanmazsan gule gule ispat bekleme anlayisi) Insanlar bu iki yoldan birine sapiyor. Bir de bu ikisi arasinda bagimsiz ve yek olan bir sey var, bu iki ayrimin ve herseyin tum sebepleri, sahibi: Yaratici. Sonuc ne? Hicbir sey :) Ben ne kadar konussam da bunu okuyan herkes inandigina inanmaya devam edecek. Ama unutmayin dinlere gore bir gun kiyamet kopacak, bilime gore de dunya bir gun omrunu tamamlayacak. Biz zaten malum ortalama 60-70 yil omrumuz var ama Yaratici, bildigimiz ve bilmedigimiz nice tum gercekleri gostermek ve o ne istiyorsa( kimine gore ikinci ve sonsuz bir yasam, sonsuz mutluluk ve sevgi, kimine gore ebediyeten yok olmak, kimine gore O'na karismak, ya da tahmin dahi edemeyecegimiz baska seyler) daima bizi bekleyecek :) Ne olacagini bende bilmiyorum, bunun icin bicilen omrumu tamamlamak ve bu hayattan ayrilmak, O'na donmek zorundayim. Inanclar, fikirler, yaratilanlar her ne olursa olsun, her nasil olursa olsun bu hayat ve bana yasam olanagi tanidigi icin O'na sukranlarimi sunuyorum. Bu da benim fikirlerimdi, okuyan herkese tesekkur ederim. Hepinize sevgiler.
 
Sorgulamak insanı bitiriyor suan bende ateistim kaç yıldır içinden cıkamıyorum
 
Yüce Allah Batın'dır. Zatı itibariyle görünemez, gizlidir. Onu ancak gönül ve akıl, ilim gözüyle bakanlar görebilir. Bir de Yüceler Yücesi Zahir'dir ki, kainattaki tüm yarattıklarıyla apaçık göstermektedir Kendisini. Eğer güneş milyarlarca yıl kendiliğinden gök denizinde yüzüyor diyebiliyorsak, onca zamandır kendiliğinden bize hayat veriyor diyebiliyorsak, yağmur, kar, vs. kendiliğinden oluşuyor diyebiliyorsak, insanın aleka'dan yaratılışı, gözle görülemeyen bir hücrede kaş, göz, ciğer, böbrek, ses tellerine kadar her şey kendi kendine nereye yerleşeceğini biliyor, kendiliğinden oldu diyebiliyorsak ????
Lütfen düşünelim arkadaşlar... Lütfen araştıralım, sorgulayalım, tıp dergilerini okuyalım .Bırakalım kainatı ve içinde bulunan her şeyi, sadece kendimizi ilim gözüyle incelemek bile bu kadar kompleks bir yapının kendiliğinden asla ama asla olamayacağını bilir. ALLAHUEKBER...

Sevgi ve dua ile...
 
Evrim vardir ve gercektir, hala bunun tartisildigina inanamiyorum.Balcik dediginiz su ve topraktir.Kelimelerin uzerinde (hele bunca meal ve yoru varken)koru korune durmak inandiginizi degil inanmamaktan korktugunuzu gosterir ki bu gercek bilme halinden cok uzaktir.Bilme halin zihin yoluyla saglanamaz.Evet ,yolun bir yerinde dis mudahalenin varligi kesin insanin tuylerinin dokulmesi,konusma merkezinin ortaya cikisi v.s ama buna inanabiliyor da hala evrimi reddediyor olmak Yaradanin gucunu de sinirlamaktir.Burda bilimle dini bagdastirmaya calismiyorum buna gerek yok zira zaten bagdasiyor.Baktigimiz pencereleri cesitlendirebilirsek sozu edilen ayetlerin de farkli anlamlar icermedigini rahatlikla gorebiliriz.Gercek inanan hangi pencereden bakarsa baksin Onu gorendir.
Şahsen benim yaradanın gücünü sınırlamak gibi bir amacım yok benim düşünceme göre biz hakikaten maymun'dan gelmiş olsaydık bu bana göre mucize olurdu birileri bunu "tanrı yok " olarak yorumlasada. bir nevi ilkel bir yaşam süren maymun'lardan medeniyet kuran dünya yöneten bir insan türünün çıkması bana göre harika mucize olurdu
bence asıl sorun burada başlıyor birisi yaratıcıya inanmayıp herşey evrimle varoldu diyene dicek birşeyim olmaz çünki insan kalbi birşeye inanmak ister ama evrim ile dini bir arada götürmek imkansız birşey evrim denilen şey bir canlı vasıtası araya katmadan söylemlenseydi bu tartışılırdı ki bu teoriyi söyleyen uzmanlar'da var insanın maymun kurbağa gibi bir canlıdan değilde tamamen çamurdan şekillenerek şimdiki insan biçimine girdiğini savunan evrimciler de var buna karşı delilleri de aniden ortaya çıkışlar ve diğer canlılarda olmayan sadece insana özgü olan bazı özelliklerdir genetik olarak. Bu evrimin pek karşı çıkılıcak bir tarafı yok gibime geliyor ama insan başka canlılardan türedi denildi mi orada bozuluyor herşey işte birde bunu din ile götürülmeye çalışıldımı iyice uyumsuz oluyor çünki dinlerin bahsettiği yaratıcı bir çamur aldı o çamuru evreler halinde bir aşamaya getirdi ve ruh verdi,bu konuda insanoğlunun daha çözmesi gereken çok şey var
 
Simam'a katılıyorum bu konuda. Hatta Kuran'da bir kavmin maymuna döndürüldüğünden bile bahsediliyor. Darwin evrim teorisini detaylıca incelemediğim için konu hakkında bir yorum yapamayacağım ancak "O insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı! -Alak suresi 2" ayeti destek bile olabilir.
Allah'ın varlığını bulmaaya başka bir açıdan yaklaşırsak, inancımıza göre (Müslüman olan arkadaşları kasdediyorum) Allah evrendeki herşeyi bir kurala göre yaratmıştır. Hiç bir şey rastgele olmamıştır ki fen bilimi neden ve kurallar üzerine kurulmuştur. Bu kuralları biz Fen Bilimleri ile anlamaya, bulmaya çalışıyoruz. Kurallar olduğuna göre birde bu kuralları koyan/oluşturan olması gerekmekte. Neden sorusu ile basamak basamak yukarı çıkıldığında en son cevap bir yaratıcının olması gerektiğidir. Bilim adamları genel olarak evrenin "big bang" ile oluştuğu tezini kabul etmekteler. İş o ki Dawin'in evrim teorisi gibi Kuran "big bang" ile benzer bilgilerde vermekte bize. "O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve yer bitişik idi biz onları ayırdık. Her canlı şeyi sudan oluşturduk. Hâlâ iman etmeyecekler mi? Enbiya 30."

Her insan Allah'ı farklı şekilde bulur. Kimi kalbi ile, kimi aklı ile, kimi sadece bilir. Sorgulamak güzeldir her konuda. Konuyu her açıdan araştırman gerektiğini bildiğini düşünerek söylüyorum bunu. Şunu unutmamak gerekir ki sadece kitap okumak değildir insana gerçeği, doğruyu bulduran. Kitaplar, yazarları kadar doğrudur. Umarım bu arayış yolculuğun sonunda kendi iç huzurunu bulursun.
 
Simam son mesajınız için beğenme yerine tersi tuşa basmışım kusura bakmayın.
Öncellikle teori ve tez farklı şeylerdir. Tezi tezeğe benzeten arkadaşın arkasından bir antitez/tezek yazmış. Madem sonunda yine Tanrı'nın varlığını yine evrim teorisine indirgemeyi başardık o zaman finansmanı malum kaynaklar tarafından temin edilen araştırmalar yerine gerçek bilim adamlarının geldiği son noktaya bakalım...Bakmadan önce de bunun Tanrı'nın varlığının inkarı değil ancak destekleyicisi olduğunu hatırlayalım.
Süreç şöyle devam etti; iki milyar yılı aşkın süre boyunca mikroskopik düzeyde kalan tek hücreli organizmalar devamlılık amacıyla birleştiler. İki tür doğdu; durağanlığın felsefesini taşıyan bitkiler ve hareketinkini taşıyan hayvanlar. Hareket edebilmek için sinir gerekir, beyin burada ortaya çıktı. Zira hareket varsa basit de olsa bir dış dünya imgesine ihtiyaç vardır. Bu cihazın ilk prototipini deniz fiskiyesini (kanıt için fosile gerek yok canlılar da var) su çekip dışarı atmak için beyin gerekmiyor, suyu da araması gerekmiyor zaten içinde ama larvası bir saatliğine(bir yere tutununcaya kadar) beyin ve kuyruk sahibi.Tutunduğu anda bunları yiyor. Geleceği ön görebilme ve programlama ihtimaliyle birlikte kafa ortaya çıktı... diye evrim sürecini çok yüzeysel de olsa açıklayabiliriz. Darwin sadece bir teorisyendi, gelinen nokta onu artık çok aşmış durumda. İnsan yalnızca hayvanlar alemine üye olmakla kalmıyor ayrıca şu gruplar içinde yer alıyor; kafataslılar, kordalılar(sırta oyulmuş sinir sistemi olanlar), omurgalılar, plasentalı memeliler, primatlar, darburunlular.
Arada bin yıllık acıklanamayan bir sıcrama var;benliğin olusumu..iste sıze Adem Havva,ruhundan üflenmesi,cennetten kovulma,esma terkiplerinin verilmesi.Tabi bunlar benim fikrım.Dogrusunu Allah bilir.
 
Bana göre tanrı da yok evrim de yok. Müslümanım fakat sorgulama aşamasındayım. Aklıma takılan onlarca soru var fakat hepsi de etkili sorular ve de bir tanesi bile beni dinden vazgeçirebilir ki %90 oranında vazgeçirdi. Ben öyle bir şeye körü körüne inanmam. Bana göre nasıl yaratıldığımız meçhul, ben hayvandan gelmedim, bu insanın kendisini aşağılamasıdır. Ama bir başkası tarafından da yaratılmadım. İnsanın ortaya çıkışı da big bang gibi bir şey. Ortaya çıkış derken, evrimcilerin ortaya çıkış kelimesi değil yanlış anlamayın. Yazacak çok şeyim var bir ara yazacağım ama kısaca böyle görüşlerim ..
 
Yaratıcı var veya yok diye hiçbir zaman kesin birşey söylenemez. Bugün bilim ne noktada önce onu bilmemiz lazım. Gerçekten bizleri tatmin ediyor mu yapılan araştırmalar? ya da bizi gerçekten tatmin etmesi isteniyor mu? Aynı şey dinler için de geçerli.Kutsal kitaplar da yazan çoğu şey sosyal hayat için uygun fakat bilime ne kadar ışık tutuyor? ya da tutması gerekir mi? İnanç manevi bir boyut.Bilimle karşıkarşıya getirilmemesi gerekiyor.Doğa üstü varlıklar yaratıcıya kanıt mı benim de çok takıldığım bir noktadır.Bilimle ele alırsak değildir.Enerjileri hissedebiliriz farklı şekillerde temas kurabiliriz.Dinle ele alırsak kanıttır.Çünkü yazar sözeder.ama zaten bu enerjiler hep vardı yazması da olağan derseniz benim gibi agnostik olur çıkarsınız.

sevgiyle kalın...
 
Merhaba gizlimabet üyeleri.Bu konuyu kafamdaki soru işaretlerini gidermek için açtım,kimsenin dini inancını sarsmak,dalga geçmek amacıyla açmadım.Şimdi ben eskiden kendimce inançlı birisiydim.Taa ki sorgulamaya başlayana kadar.Sorgulamaya başladığımda kendimi özgür hissettim ama bir yandan da kötü hissettim sanki Tanrı'ya kötü davranıyorum,inanmıyorum gibi.Bi aralar odamda sürüyle kitap vs. vardı.Bu konuları kafama taktım diyebilirim.Ailem bile bi ara çok endişelenmişti.İşte sonra her şey değişti,inancım değişti,bir dine bağlı değilim mesela şuan.Hala araştırıyorum,doğru yolu bulmak istiyorum.Sizede sormak istediğim bir soru var.Şimdi değinmek istediğim sizce doğa üstü varlıklar Tanrı'nın olduğunu kanıtlar mı?Çünkü mesela ateistleri ele alırsak onlar inanmıyor,ama ben ateist değilim.Ama evrim teorisini ele alırsak bana mantıklı geliyor :) Çıkmazdayım sanki,insan bir şeylere inanmak istiyor sürekli değil mi?Bir şeylere güvenmek...Bende doğru yolu bulmak,içimdeki boşluğu doldurmak istiyorum.

Bunu anlayabilmek için öncelikle dünyayı incelerken hangi dünya görüşünü kullanacağımızı seçmeliyiz.4 çeşit dünya görüşü vardır.
a)Bilimsel Dünya Görüşü
b)Dini Dünya Görüşü
c)Felsefi(Akli) Dünya Görüşü
d)Şuhudi(Görülen,yalnızca 5 duyu organıyla bilgi edinilebilinen) Dünya Görüşü
Eğer bir insan gerçekten düşünebiliyorsa sorgulamanın ilk aşamasında Felsefi Dünya Görüşünü seçmelidir çünkü en çok güvenebileceği ve onu yanıltmayan dünya görüşü budur.Bilimsel Dünya görüşüne güvenmek pek mantıklı değil çünkü bilim bugün var dediğine yarın yok diyebiliyor, birçok fenomeni açıklamakta aciz kalıyor ve bu sorgulama aşaması için oldukça yetersiz.Dini Dünya görüşü sadece bir çeşit değil birçok çeşidi olan bir şey ve hangi dine inanmak istiyorsanız o dinin temellerine kesinlikle güvenmeniz ve inanmanız gerekir.Ama neye güvenip neye inanacağımıza ancak akılla karar verebiliriz.Şuhudi dünya görüşü zaten sadece 5 duyuyla sınırlı ve çok az bilgi edinilebilinir.Ama aklın senin en çok güvenebileceğin ve sahip olduğun en değerli şeydir.Şimdi akli dünya görüşü ile sana Allahın varlığını ispatlayacağım.Öncelikle şunu kabul etmek gerekir ki evrende neden-sonuç ilkesi var ve her şey bu ilke üzerine kurulu.Yani her sonuç bir nedene muhtaç.Bu ilkeyi akli yolla anladığımızda aklımıza şu soru geliyor, peki ilk madde nasıl oluştu,yokluktan big-bang nasıl oluştu?Şüphesiz madde ve big bang bir sonuçtur.Çünkü madde mutlaka belli kavramlara muhtaçtır mekan,zaman,şekil gibi.Peki o zaman bu sonucun nedeni neydi.Örneğin şöyle düşünelim.Bir koşu yarışı var koşucular start almak için bekliyor.Ve koşuculara biri koşmadan diğerlerinin koşmaya başlayamayacağı söyleniyor.O halde hiçbir koşucu yarışa başlayamaz çünkü hepsi birbirine muhtaç.O zaman bu yarış başladıysa ve bu evren oluştuysa mutlaka hiçibr şeye muhtaç olmayan bir varlık olması gerek ve buna vacibul vücud deniyor ve onun dışındaki tüm varlıklar ise mümkünil vücud yani muhtaç varlıklar.Eğer bu böyle olmasaydı şu anda bu evren olmazdı.Eğer sende merak ettiysen vacibul ve mümkinül vücudu araştırabilirsin ve şunu unutma ki İslamın özü sorgulamadır ve bu sorgulamayı yapmayanın istediği kadar Allaha inandığını söylesin dini yoktur çünkü dinin temelini iyi atmamıştır ve en ufak bir sarsıntıda bu temel yıkılır ve bir hadisde bu durumu teyit ediyor.
Dinde derinleşmeyenin dini yoktur.
 
tanrı olmak zorunda insanlar maymundan geldiyse simdiki maymunlar neden var ? eğer maymundan gelseydik hepsi evrim geçirir ve insan olurdu maymun diye birşey olmazdı insanlara ençok benzeyen hayvan maymun olsada maymunların kalça kasları az gelişmiştir bu yüzden yürüyemezler 2 ayak ustunde bir evrimle bu mümkün tüyleride bir evrimle gitmiş olabilir buda mümkün fakat beyin yapısının evrimle değişmesi olanaksız ha dersenizki evrimle 2 şey mümkünde 3. sü neden değil çünkü beyin kas veya tüy gibi basit bir organ değildir yani kıvrımları yoğunluğu kıvrım aralıkları bile o yaratığın zekasını etkileyebilicek türde yani insanlar maymundan gelmiş olması mümkün değil ha şöyle birşey olabilir primat türleri fazladır şöyle olabilir bir tür kalça yapısı gelişmiştir beyin yapısıda insana çok benziyordur evrimle insan olmus ve o primat türü yok olmuş olabilir yani buda düşük ihtimal bunu neden yazdım burayada nerden geldim bilmiyorum :)
 
Merhaba gizlimabet üyeleri.Bu konuyu kafamdaki soru işaretlerini gidermek için açtım,kimsenin dini inancını sarsmak,dalga geçmek amacıyla açmadım.Şimdi ben eskiden kendimce inançlı birisiydim.Taa ki sorgulamaya başlayana kadar.Sorgulamaya başladığımda kendimi özgür hissettim ama bir yandan da kötü hissettim sanki Tanrı'ya kötü davranıyorum,inanmıyorum gibi.Bi aralar odamda sürüyle kitap vs. vardı.Bu konuları kafama taktım diyebilirim.Ailem bile bi ara çok endişelenmişti.İşte sonra her şey değişti,inancım değişti,bir dine bağlı değilim mesela şuan.Hala araştırıyorum,doğru yolu bulmak istiyorum.Sizede sormak istediğim bir soru var.Şimdi değinmek istediğim sizce doğa üstü varlıklar Tanrı'nın olduğunu kanıtlar mı?Çünkü mesela ateistleri ele alırsak onlar inanmıyor,ama ben ateist değilim.Ama evrim teorisini ele alırsak bana mantıklı geliyor :) Çıkmazdayım sanki,insan bir şeylere inanmak istiyor sürekli değil mi?Bir şeylere güvenmek...Bende doğru yolu bulmak,içimdeki boşluğu doldurmak istiyorum.

Kalbinde Allah'a yer olmayan birisine istediğin kanıtla onun var olduğunu o İNANMADIĞI için hiçbir şey değişmeyecektir, inanmamaya devam edicektir. İNANAN birisinede Allah'ın olmadığını kanıtlansada o Allah'a inanmaya devam edicektir. Bu tamamen kanıtlama olayı değildir inanıp inanmama olayıdır.
Eğer sende Allah'ın var olduğunu İNANSAYDIN ne kadar önüne kitap ne kadar kanıt konsaydıda sen yine ona inanmaya devam ederdin bazı şeylerden dolayı ona inanmaktan vazgeçemezdin.

Aslında buna belki inanmayabilirsiniz ancak Kuran evrime ters bir şey söylemez, çünkü diğer semavi kitaplardaki gibi yaratılış hikayesi yoktur. Ayrıca evrime inanıyorum veya inanmıyorum demek yanlış bence. Dünyanın güneş etrafında döndüğüne inanmıyorum demek gibi bir şey. Evrim hala devam ediyor. Aminoasitlere belirli düzeylerde elektrik uygulanarak ilkel canlı formu elde edilebiliyor. Şimdi doğada bunun olma ihtimali milyarda bir diyebilirsiniz ancak olmama ihtimali sonsuz uzayı düşündüğünüzde imkansız. Aynı şekilde belirli manyetik dalgalar ve elektriksel akımlar ilkel bir kaç hücreden oluşan canlıları daha karmaşık bir yapıya sokuyor. denizlere düşen yıldırım sayısını düşünün, doğru bir şekilde düşmüş olmalı milyonda bir ihtimal olan bu olasılık gerçekleşmiş ve dünyada canlı formlar oluşmuş. Buna rastlantı olarak bakabilirsiniz veya tanrının eli değmiş diye düşünebilirsiniz. Bir çiçeğin dnaları ile insan dnası %70 lere varan benzerliği var. Buna rağmen evrim yoktur demek ne kadar doğru siz düşünün. Evrim var ancak nasıl şekillendiğini çözmeye çalışıyor bilimadamları. Bunun içinde çevresel faktörler, yemek, korunma, seksüel ihtiyaçlar olarak sıralıyor ancak neye göre aktif hala geliyor bunu bulmak zaman alıyor. Yoksa ortak atadan geldiğimizi herkes kabul ediyor ancak nasıl çeşitlenmiş. Evrimde insanın tek bir atadan türediğini söyler. Tüm insanların soyağacı bir anneye dayanır. Ancak dünya üzerinde ki iklim şartları insanların görünümlerini bir kaç bin yıl içinde nasıl etkilemiştir bir bakın. Birde bu olaya milyonlarca yıl üzerinden bakın. Eğer bilim evrime tanrının müdahale ettiğini düşünürse evrimi neyin tetiklediğini nasıl oluştuğu sorularına cevap aramak zorunda kalmaz, tanrı böyle istemiştir ve böyle olmuştur der işte o zaman bilim olmaktan çıkar. Ama biz diyebiliriz :) Paranormal olaylar ilahi bir gücün olduğunu ıspatlar ancak bu herhangi bir dini ispatlamaz. Doğaüstü bir varlıkla iletişime geçebilirsen doğaüstü olayların olduğuna inanabilir böylece ilahi bir gücün herşeyi yarattığına da inanabilirsin. Ancak tüm bu evren doğa olayları yani fizik nasıl oluştu nasıl başladı diye sorgularsan en basit ve en mantıklı cevap bir yaratıcının olmasıdır.

yahu cidden çok komik bir düşünce. şu evrim.
madem başkalaşım vardır neden hiç başkalaşım göremiyoruz neden hep sözde bunlar neden hayal ürünü olarak kalıyor bunlar.
EVRİM DİYE BİR ŞEY YOK.
sırf iskelet hücre yapısı ya da bilmem nesi benziyor diye evrim olayı ortaya atılamaz bunu gözlemlemekte lazım.
Ayrıca insan başka bir şeydir bitki başka şeydir hayvan başka şeydir taş başka bir şeydir. Birbirlerine benzer şeyleri bulunabilir ama bu evrimden kaynaklıdır denilemez.
 
Kuran-ı Kerimden Allahın varlığına kanıt aramak okyanusta su damlası aramak gibidir, heryer su olan bir deryada Allahın varlığı aranmaz, takva sahibi olunca Allahın rahmetini, zulm edenlerden olunca nefsin eğlencesini bulursun. orta yol yoktur ya Rahmanın yolundan gideceksin ya nefsinin yolundan.
şimdi gel gelelim Kuran-ı Kerimin binlerce sırrına vakıf olunmadan sadece okuyup geçtiğimiz farkına dahi varmadığımız ayetlerinden bir tanesi olan bakara suresinin 18. ayetini ele alalım. bu ayet hayatımda sırları, Allahın rahmetinin ecellisi, Allahın kudretinin yansıması, Allahın şafi isminin tecellisi, Allahın cabbar isminin yansımasına kadar kudreti ve şanı yüce olan Rabbimizin biz muhtaç kullarına ne kadar çok rahmetle yaklaştığını fakat bizlerin sapkınlığa ve nefsimize yenik düşerek yoldan çıkmamızdan dolayı kör bir gözle bakıpta göremeyenlerden olmuşuz.
Summun Bukmun Umyun Fehum La Yerciun... sırrı ve hikmeti çözülemeyen Klemalullahın muazzam ayetlerinden hayatımda hikmetinin kanıtlarıyla Rabbimin bana sunduğu bu ayeti okuyupta Allahın kudretine ve rahmetine nail olmayacak hiçbir insan yoktur.
 
Öncelikle size Teşekkür ettim.Çünkü bunu bu şekilde sormanız ve araştırmaya devam etmeniz.Toplumumuzda bu durum gittikçe sorun olmaya başlıyor.

Evrim Teorisi'ni lütfen daha dikkatli araştırın.Maalesef evrim denildiğinde Darwinci insan anlayışı geliyor.Bu şekilde değil.Evrim, zaten doğada geçerlidir.Halen devam etmektedir.İnsan konusunda dikkatli olmalısınız. Bu görüşte sorunlar var. Bunu sizin kendiniz araştırarak, deneyimlemeniz gerekli. Ateist arkadaşlarım var fakat birçoğunda dikkatimi çeken ortak nokta şu:
Neden ateistsin?
Cami hocası fuhuş yaptı. Biz demi yapak?
veya hoca bunu yapıyorsa ne güven kalır dine?
gibi yaklaşımlar. Burdan anlatmak istediğim dini yaşamak, özümsemek bir başkasına bakılmasından çok asıl kaynaklardan edinilmeli öğrenilmeli.
Ruhsal varlıklar bana sorarsanız evet kanıtlar. Bende çoğu zaman bu gibi karşılaşmalarda, davetlerde bulundum.
Çok küçük yaşlardan beri aslında bu gibi olayların içindeyim.Hoş değil tabi. Bedensizlerle irtibat kendi araştırmanız ve deneyimleriniz bir o kadarda vicdan, kalp sesi dediğimiz bu daha da açılabilir; ile kendi inanç sisteminizi geliştirirsiniz.Ön yargılardan kurtulmalısınız diyebilirm. Dinler tarihi, bunlardan da öte yunan mitlerinden başlayabilirsiniz.Araştırmaya.Geniş açıyla bakmak çizgiyi gösterir :)
Ya da hepsinden öte sadece Tanrı'yla konuşmayı deneyebilirsin.Tabi bu senin seçimin.
 
İnanç insanı insan yapar bence inançsız hiç bir şeye güvenmeyen boşlukta gezenler rüzgarda savrulup duran yaprağa benzer.yani bir düşün kendini çıkmazda zor bir durumda kaldığını olabilir dünyanın bin türlü hali var.ailen arkadaşların kimsen kalmadığında elinden tutacak birisini bulamadığında ne yaparsın duamı edersin yoksa herkese küfürmü edersin.bu kadar umutsuz olma belki tanrı senin ummadığın bir zamanda yardımına yetişir.ki şüphesiz.eğer tanrıyı görsek ozaman onun putlardan ne farkı kalır.bazı şeylerin gizli kalması gerekir
Bence bu arkadaş herşeyi yerli yerinde cevaplamış. Tanrıyı gökte yerde orda burda aramayacaksın. Tanrıyı içinde arıyacaksın. İnan bende bir ara sorgulamaya başlamıştım ama çok şükür tam başlamadan anladım. Selamm arkadaşımız zaten herşeyi anlatmış bana birşey söylemek düşmez. :)
 
Kanıtlar arkadaşım.
Bunun için doğaüstü varlıklara gerek yok.
Gözünü aç! Yeter.
 
Geri
Üst