Sarkaç tekniğiyle birinin yaşayıp yaşamadığını öğrenebilir miyim?

Geçmişe dön anılarınla yüzleş, o günleri olmasını istediğin şekilde yeniden kurgula sonra sanki herşey senin istediğin gibi yaşanmış şekliyle tekrar tekrar hatırla taki artık eski acılarına kayıtsız kalana dek. Kurban zihniyetinden çık kendini yeniden programla, kimsenin hayatı kolay değil ama değiştirmek elinde. Nasıl olmak nasıl yaşamak istiyorsan onu gerçek yapacak gücün var.
 
Sarkaç, tarot, kahve fali, soliter, totemler, papatya yolma, yonca eşeleme vsler senin kendi üst benliğin ile arana koyduğun bariyerdir.

İşe yarar mı ? Sezgilerin kuvvetliyse ise yarayabilir. Çünkü içindeki asıl galip hisse direkt olarak güvenmeyi öğrenemediğin için bunun tezahürünü dış alemdeki sözde sana hizmet edeceğini umduğun şartlara bağlarsın. Kumar oynarsın farkında olmazsın.

Ama sezgilerin bazen açıldığı gibi bazen de kapanabilir, bazen de mantığın devralır. Bu tamamen senin gün içindeki uğraşlarına, stres leveline vs göre değişir.

Yani iç işlerini basiretli bir şekilde yönetemezsen, 6. his diye sana kuruntu ve vesvese de gelir. Vesvese gerçek bir his olarak geleceği için bunu ayırt edemezsin de çoğu zaman.

Yani Allahı anıp, tanri parcaciginin rehberligi ile üst üste binen frekanslarının ayrımına varman gereken o kritik anda, fal oklarına danışırsan genellikle tüm kanalların karışması ile olusan kozmik bir gürültü boşluğuna düşersin. Zaten vesvese en dusuk frekanslisi oldugu icin de ona basvurmakla sonuclanir is.
 
Elimden önce oyuncaklarımı aldılar. Kırdılar, kaybettiler. Hepsini çok seviyordum ve hiçbirine zarar vermek istemiyordum...çocuktum daha 5 yaşında falan. 10 yaşlarına geldiğimde isteklerimi elimden aldılar. O zaman teyzemlerde kalmak zorundaydık ve kendimize ait bir evimiz yoktu. Teyzemin kızının kaprislerini çektim, müzik dinlemek istiyordum izin vermiyordu. Oyun oynamak istiyordum izin vermiyordu. Annem de sırf onların kapısında olduğumuz için bişey diyemiyordu, sadece avutmaya çalışıyordu. 10 yaşında bi çocuk için isteklerinin elinden alınması ve ağır bir aile tramvası geçirmiş birine göre fazla kötü şeyler. 15 li yaşlarıma geldiğimde sürekli dayak yiyordum, eziliyordum, sessizdim ve konuşamıyordum...en azından yüksek ses ve karşımda biri çemkirirken konuşamıyordum...o yaşlarımda da bir çok kez sevdiğim kızları sadece konuşamamaktan kaybettim...17'li yaşlarıma geldiğimde gerçekten sevdiğim kızları ve erkek arkadaşlarımı başkalarıyla arkadaş olup beni bırakmaları yüzünden kaybettim vs. Şimdi de beni gerçekten kaybetmek istemeyen dostlarımı ve sevgilimi kaybetmekten korkuyorum...onları kaybedersem, özellikle sevgilimi...dünyada yaşama sebebim kalmaz :( o arkadaşıma gelicek olursak, kimseye rahat rahat güvenemediğim için güvendiklerimi de kaybetmek istemiyorum...ben sevgiden uzak büyüdüm, gerçek dostlarımla sevgiyi ve yaşamayı öğrendim @Mya @dennise @Ennegram ve @Pofuduk Kartal dahil...o yüzden bu kadar 'ehvamlı' ve endişeliyim
Benimde çocukluğum büyük travmalar ve şiddet eşliğinde geçti. Bende sevgisiz büyüdüm. Zor geçmişler insandan insana farklı etkiler yapabiliyor. Misal sizi daha duyarlı "endişeli" biri yaparken beni ruhsuz bir öküz yapabiliyor. Bu yüzden tekrar özür dileme ihtiyacı duydum. Benim içerisinde bulunduğum sosyal cevrede ki insanlar benim gibi hiç bir şeye alınmayan çok sevdikleri insanlara bile sevgisini gösterecek marifetten ve cesaretten yoksun kimseler, bu sebebten belki üslubum da bu durumla paralel ilerlemiş olabilir. İnsan kırmaktan ictinab ederim. O yüzden tekrar özür dileme ihtiyacı duyuyorum.
 
Ölüm haberi çabuk gelir merak etme sağdır, yorgundur uyutuluyordur iyi olunca arar. Kalbin ne hissediyor zihnini karıştırmadan ona bak, zihnin sana vesvese verir kalbini dinle, iyidir merak etme ölse hissederdin

Katılıyorum, ölse bilirdin bunu içinde bir yerde. Sarkaca değil, hislerine güven. Teşekkür ederim sen de iyi bir arkadaşsın benim için.
 
Ben biri öldüğünde içimden o an ne gelirse...

Allah rahmet eylesin...
Işıklar içinde uyusun...
Mekanın cennet olsun...

Hatta hatta "cennetin krallığında görüşmek üzere" bile derim...

İnsan aynı insan... Toprak aynı toprak... Allah aynı Allah....

Kime ne inancına ne söylendiği umrumda bile olmaz. Ben ki çok gamsızımdır. Ama şu toprak-rahmet olayında duyar kasana Bi okadar da tepki gösteririm.

Hatta yeni bir ek bilgi ben veriyorum.

"Ulu Maritu ruhunu cennet kelebekleriyle sarsın...." diyebilirsiniz.

Kaynak. Ben
 
Ben biri öldüğünde içimden o an ne gelirse...

Allah rahmet eylesin...
Işıklar içinde uyusun...
Mekanın cennet olsun...

Hatta hatta "cennetin krallığında görüşmek üzere" bile derim...

İnsan aynı insan... Toprak aynı toprak... Allah aynı Allah....

Kime ne inancına ne söylendiği umrumda bile olmaz. Ben ki çok gamsızımdır. Ama şu toprak-rahmet olayında duyar kasana Bi okadar da tepki gösteririm.

Hatta yeni bir ek bilgi ben veriyorum.

"Ulu Maritu ruhunu cennet kelebekleriyle sarsın...." diyebilirsiniz.

Kaynak. Ben
Verdiğim örnekler topragı bol olsun demek yerine bir kaç klişeydi, artırılabilir.

Biz Osmanlı torunlarıyız. Kültürümüze edep hakim, ecdadımız bir çok konuda hassas idi ve bir çok kültüre aynı anda ev sahipliği yapıyordu.
Müslüman olarak ölmeyen kimseler İslam inancında cehenneme giderler. Berzah yani kabir onlar için cehennem çukurlarından bir çukur halini alır. Yakınlarına "mekanı cennet olsun, Allah rahmet etsin" diyemediğimiz için, "topragı bol olsun" yani ateş içinde olmasın temennisinde bulunulur.

Hasılı; bilgilendirmemde ki maksat duyar kasmak değildi. Üye iyi niyetli bir temennide bulundu fakat, topragı bol olsun, ecdadımızın gayri müslimlere kullanmak için meşhurlaştırdıgı bir tabir olunca açıklama ihtiyacı hissettim, hepsi bu.
 
Elimden önce oyuncaklarımı aldılar. Kırdılar, kaybettiler. Hepsini çok seviyordum ve hiçbirine zarar vermek istemiyordum...çocuktum daha 5 yaşında falan. 10 yaşlarına geldiğimde isteklerimi elimden aldılar. O zaman teyzemlerde kalmak zorundaydık ve kendimize ait bir evimiz yoktu. Teyzemin kızının kaprislerini çektim, müzik dinlemek istiyordum izin vermiyordu. Oyun oynamak istiyordum izin vermiyordu. Annem de sırf onların kapısında olduğumuz için bişey diyemiyordu, sadece avutmaya çalışıyordu. 10 yaşında bi çocuk için isteklerinin elinden alınması ve ağır bir aile tramvası geçirmiş birine göre fazla kötü şeyler. 15 li yaşlarıma geldiğimde sürekli dayak yiyordum, eziliyordum, sessizdim ve konuşamıyordum...en azından yüksek ses ve karşımda biri çemkirirken konuşamıyordum...o yaşlarımda da bir çok kez sevdiğim kızları sadece konuşamamaktan kaybettim...17'li yaşlarıma geldiğimde gerçekten sevdiğim kızları ve erkek arkadaşlarımı başkalarıyla arkadaş olup beni bırakmaları yüzünden kaybettim vs. Şimdi de beni gerçekten kaybetmek istemeyen dostlarımı ve sevgilimi kaybetmekten korkuyorum...onları kaybedersem, özellikle sevgilimi...dünyada yaşama sebebim kalmaz :( o arkadaşıma gelicek olursak, kimseye rahat rahat güvenemediğim için güvendiklerimi de kaybetmek istemiyorum...ben sevgiden uzak büyüdüm, gerçek dostlarımla sevgiyi ve yaşamayı öğrendim @Mya @dennise @Ennegram ve @Pofuduk Kartal dahil...o yüzden bu kadar 'ehvamlı' ve endişeliyim
Yazdıkların biraz normal.Çocuklen aile ile büyüyünce bazı değerler öğreniyoruz.İnsan olduğumuzdan bazı hatalar hayatta meydana geliyor.Bu hatalar sonrası değerlerimizin yanlış olduğunu düşünüyoruz ve bu değerleri ailemiz öğrettiği için onlara kızıyoruz.Aslında bu insanlığımızdan kaynaklanıyor.Mükemmel değiliz.Diğer gönderilerdede attıkların yaşına göre normal.Doğru hatırlıyorsam her şeyi yapmak istiyorum diyordun.Bu psikolojide geçiyor,gençlikteki normal bir istek.Kendi değerlerini oluşturmak için deneyime açıksın.
 
Geri
Üst