Bu dünyada yaşadığımızdan, bu dünyanın kurallarıyla algılıyor, bu dünyanın yöntemlerini uyguluyor, bu dünyanın doğrularıyla yargılıyoruz. Her şey bir mantığa oturtulamıyorsa şayet ne yapmalı?
Bu kestirmeden gidilen, yanıtsız yanıtlardan değil. Size elmanın kokusu neye benziyor denilse, kırmızı demezsiniz. Algılarınız, doğrularınız bu yöndedir çünkü farklıdır ikisinin de sınıfı.
Bir kere şu var, bu işin mutlaka bizim dimağımızın almadığı bir tarafı var ki ne ateisti, ne dini inancı tamamiyle yaşayanı, bakın gerçek budur diye açıklayamadı, ispat edemedi neden? Çünkü bu zihin, bu mantık, sadece bu dünyada işler halde....Bir çok şey iddialanıyor, ispatlanamıyor-ispatlanıyor hatta ispat edilenler bir süre sonra çürütülebiliyor. Dünya bir öküzün boynuzunda oluyor, bir Yaradan güneş oluyor, bir su oluyor, sürekli dönemler atlatılıyor. En son herkesin, az-çok içinden bir şey geçiyor, bu akılla cevaplanamaz ruha, kalbe top atılıyor neden?? Çünkü birisi renk, birisi koku iken elmaya verdiğimiz yanıtı nasıl algılarsak, daha da ütopiği burada devrede. Ayet ayet hatta tek inanılan ya da inanılmak istenen din için de değil, okunmalı anlanmalı, bir şeyler yakalanıp mana bulunmalı ama yetmedi asla da yetmeyecek...
Çünkü boyut başka. Hep durulur ya üstünde, bir an, tek bir an o hissi yaşamak, nedir o his? Kimi zaman namazda, kimi zaman meditasyon, yoga, nefes odaklanmalarında, kimi zaman zikirde, mantrada, kimi zaman bir rüyada... Sadece bu bildiğimiz boyutta, görünen renklerle bildiğimiz mantıkla yorumlamadığımızda, hepimize mutlaka iletilen tek bir an!!!
Klişe gibi durdukça belki sıradanlaşıyor kulaklara ama içe dönmek, kendinde aramak, bir olmak, bütünü sezmek, bunların hepsi sözle değil, o tek anı yakalamakla, yaşamakla anlanır. Hıııı cevap olur mu aslında olamaz, yine dönüp bu dünyanın cevap mantık süzgeciyle bakılırsa...
Yine kimse açıklayamaz, inançlısı da inançsızı da sonun sonuna gelir, tıkanır, iddialar havada uçuşur.Gören göz değil, işiten kulak değil, biz böyle değiliz, bunları algıladıktan sonra. Yine mantık çerçevesine sokmaya çalışmadıkça, yanıtı sadece biz kendimize verebileceğiz, böyle yazılar yazılsa da ötekisine gerçek bir yol olamaz. Ondan her kişinin kendinden sorumlu oluşu. Zihin hep fukara kalacağı için içten içe bir hırsla, ne zaman bu konuyu düşünse kişi, kendi cevap verememesinin dumuruyla, kişiyi bunaltır, zora sokar. Ama zihinde değilken cevap, bunu anlayabildiğinde kişi, herkes sadece kendi anlamını bilebilecek.
Yanıt mı hayır, bu dünyanın koşullarıyla asla olamayacak.Ama anlamak mı farkedebilmek mi? Biraz meşakkatli görünse de mantıklı mantıksızlıklardansa bir anlayış yaratacak.