Niyetlerin tezahürü

Dünya başlı başına olduğu gibi çok heyecanlı ve adrenalin dolu bence....İnsanlar yamaç paraşütü yok bung iJumping yok hız tutkusu gibi alanlara yöneleceklerine bu bahsedilenlerle haşır neşir olsa ne kadar renkli bir dünyada yaşadığımızı anlarlar...Rüyalar bile başlı başına ayrı bir dünya;)
Ben evrende dünyada çok fantastik şeyler olduğuna inanıyorum.Amerikan sinamasi bunu bize biraz yansıtmaya çalışıyor zaten.
Belli kapılar olduğunu düşünüyorum bir yerlere geçebilmek için.
Harry Potter da bile büyücülerin kendine ait bir yaşam alanı olduğunu anlatıyor.Belli kapılardan geçtiğini.
Bunların hayal ürünü olduğunu düşünmüyorum.Biraz abartılar olabilir tabi ama.Bunlar gerçek hayattan alınan şeyler.
Evliya Çelebi mesela seyahatnamesini tayin mekanla yazmış.Balkanlarda bir yerde cadilarin süpürge ile havada uçarak savaştiklarindan bahsediyor.
Bence çok fazla metafizik gücü olan çok farklı insanlar çok farklı yaşamlar mevcut dünya da.
Bugün teknoloji ile bile neler yapılıyor aklımız almıyor. bunların arasında hep metafizik Birikim var.
 
Rezonans yasası ile ilgilenen arkadaşların bu durumla ilgili varsa deneyimi ya da fikirleri nelerdir?
Bir niyetin tezahürü için onun frekans aralığına erişene kadar dünyada algıladıģımız bir miktar süre boyunca o niyetin hissini tatmamız ve bu tadı simüle etmemiz öngörülür. Aslında ağzımızdan çıkan sözlerin de bir kerelik halinde bile yayılım sağladığı söylenir.
Merak ettiğim şu,
X kişi 10 gün biriyle bir cafede yeşil tshirt giymis sekilde çay içtiğini imgeledi. Sonra 5 gün diğer seyler aynıyken tshirtü mavi imgeledi. 5 gün aynı kişiyle çay yerine kahve içtiğini, diğer bir 1o gün başka türlüsünü...
Burada tezahürün neye göre oluşması beklenir? Yani 63 gün boyunca imajinasyonda hiçbir değişiklik yapmadan çok daha kuvvetli ve hızlı bir tezahür mü olur? Çünkü içinde detaylar sürekli değiştiği için her detaya az sayıda enerji aktarılıyor. Yoksa hepsindeki ortak noktalar gerçekleşip değişkenler elenir mi? Sonuç tüm görsellerin harmanlanmış ortak frekansına göre mi şekillenir?

Niyet,istek meselesinde şimdiye kadar okuduğum en iyi kitaplardan biri ''Tanrılar Okulu''kitabıydı...Kendi kendimize ulaştığımız bilgiler de çok değerli ama ben her zaman aklıma yatan bir rehbere ihtiyaç duyarım...Bir şey araştırırken başka bir bilgiyle karşılaşıyorsun ,üstad olan insanlar ''Bir zaman gelecek kimseye ihtiyaç duymayacaksınız''deseler de kitaplardan öğrenmek ya da bilge insanların yaşadıklarını okumak iyi oluyor...''Tanrılar Okulu''kitabından bu sitede çok bahsettim ama bir kere daha yazma gereği duydum...Sizin sorunuzu en güzel o kitap yanıtlar...Öyle bir kitap ki okurlar kendi aralarında gruplar oluşturup yazarın ne demek istediğini anlamaya çalışıyorlar....İçinde örneklerle açıklamalar var ama iki kere okununca ya da başucu kitabı olursa belki ancak sindirilebilir....Bu kitabı bilenler,okuyanlar var mı?Tabii ki bu konuda birikimli olan okurlar daha kolay anlarlar....Zihin/kalp meselesini çok iyi anlatmış,uygulayabilmek önemli....Tavsiyemdir...''Rezonans Kanunu''ve ''%100 Düşünce Gücü ''kitapları da favorimdir ama ikinci sıradalar....
 
Ben evrende dünyada çok fantastik şeyler olduğuna inanıyorum.Amerikan sinamasi bunu bize biraz yansıtmaya çalışıyor zaten.
Belli kapılar olduğunu düşünüyorum bir yerlere geçebilmek için.
Harry Potter da bile büyücülerin kendine ait bir yaşam alanı olduğunu anlatıyor.Belli kapılardan geçtiğini.
Bunların hayal ürünü olduğunu düşünmüyorum.Biraz abartılar olabilir tabi ama.Bunlar gerçek hayattan alınan şeyler.
Evliya Çelebi mesela seyahatnamesini tayin mekanla yazmış.Balkanlarda bir yerde cadilarin süpürge ile havada uçarak savaştiklarindan bahsediyor.
Bence çok fazla metafizik gücü olan çok farklı insanlar çok farklı yaşamlar mevcut dünya da.
Bugün teknoloji ile bile neler yapılıyor aklımız almıyor. bunların arasında hep metafizik Birikim var.
Geçmişten günümüze psikoloji bilimi ,sinema ,tiyatro ya da edebiyat alanı mitolojik hikayelerden besleniyorlar ve insanlara hikayeler üzerinden gerçeği işaret ediyorlar....Biz her daim mitolojik kahramanların efsanevi hikayelerinden esinlenmeliyiz ve ciddiye almalıyız...Psikoloji bilimiyle uğraşanlar karakter analizlerini ve olayların sonucunu bu hikayelere dayanarak açıklamıyorlar mı?Aslında hepsinde öğrenilecek bir ders var...O kadar çağlara hitap ediyor ki;günümüzde bile faydalanılıyor...Yani bence de gerçek...
 
imgeleme de detaylar çok önemli olmadığını düşünüyorum. Hisler önemli. O istediğiniz şey olduğunda ne hissetmek istiyorsunuz? O hisleri "imgelemek" önemli.
Kendiniz için bir pozitif ritüel yaparken niyetinize " rahat ve sevinçli" kelimeleri ekleyin.
Örneği: Ben, rahat ve sevinçli şekilde dünyayı yönetiyorum. Öyle olsun!
 
Tasavvuf da rabıta diye bir şey var.Bir çeşit imgeleme yapıp kişinin alanına girmek.Ben bunu Hz.Suleymanda yapıyorum mesela.Onu imgeleyerek alanına giriyorum.Ama bakıyorum çok ağır enerjiler var.
Bebek bile önce emekliyor, düşe kalka yürümeyi öğreniyor,
Daha emeklemeden ralli pilotu olmak istiyorsunuz. O enerji ağır. O enerjiye düşman varlıklar var. Havas üstadınız ruhsat verdi mi Hz Süleyman as 'a rabıta konusunda.....
 
Bebek bile önce emekliyor, düşe kalka yürümeyi öğreniyor,
Daha emeklemeden ralli pilotu olmak istiyorsunuz. O enerji ağır. O enerjiye düşman varlıklar var. Havas üstadınız ruhsat verdi mi Hz Süleyman as 'a rabıta konusunda.....
Bazı şeyler Allah in ilah mıdır.Kisinin Allah ile kendi arasındadir.Hersey için birilerinden izin istemeyide saçma buluyorum.Emekledigimi de düşünmüyorum...
 
Ben, rahat ve sevinçli şekilde aşure gününde dost görünümlü düşmanlarımı hezimete uğrattım. Ve öyle oldu.
Haklısın galiba bu şekilde oldu mu
Hayır,
"Bana sadece dost olacak kişiler yakınlaşabilir. Sadece sevdiklerim ve bana faydası olacak dost enerjiler alanıma girebilir"
Düşmanı kelime olarak anmak, zihninde düşman kavramını uyarır ve düşmanla hizanlanmana neden olur. Zaten hezimete uğratıyormuşsun. Düzenli olarak hezimete uğratman için sürekli sana düşman gelmesini gerekir.
Bunun bir de aynalamada da riski var.
Bilincaltı kişileri tanımaz herkesi sen zanneder. "Hezimete uğratmak" eylemine maruz kalan olabilirsin. Böylece düşünmen ve ifade dilini değiştirmen için karşı taraf ayna görevi görecektir
 
Hayır,
"Bana sadece dost olacak kişiler yakınlaşabilir. Sadece sevdiklerim ve bana faydası olacak dost enerjiler alanıma girebilir"
Düşmanı kelime olarak anmak, zihninde düşman kavramını uyarır ve düşmanla hizanlanmana neden olur. Zaten hezimete uğratıyormuşsun. Düzenli olarak hezimete uğratman için sürekli sana düşman gelmesini gerekir.
Bunun bir de aynalamada da riski var.
Bilincaltı kişileri tanımaz herkesi sen zanneder. "Hezimete uğratmak" eylemine maruz kalan olabilirsin. Böylece düşünmen ve ifade dilini değiştirmen için karşı taraf ayna görevi görecektir
Haklısınız düşman konusunda dediklerinizde haklısınız. O bakış açısını düşünemedim. Hep düşmanları yenince bilinçaltı yeni düşmanları da üzerine çekmiş olur. "etrafta her düşmanını yenen biri var deyip yeni düşmanlık lar kazanma da olabilir.
Peki düşmanlarımızın kendi düşünce yapımız uyumlu olsun kalplerinde adavet, kin, intikam duygularından arınma ları için neler mümkün?
 
Haklısınız düşman konusunda dediklerinizde haklısınız. O bakış açısını düşünemedim. Hep düşmanları yenince bilinçaltı yeni düşmanları da üzerine çekmiş olur. "etrafta her düşmanını yenen biri var deyip yeni düşmanlık lar kazanma da olabilir.
Peki düşmanlarımızın kendi düşünce yapımız uyumlu olsun kalplerinde adavet, kin, intikam duygularından arınma ları için neler mümkün?
Sen düşmanı arındırmamalı, onun arınması için eyleme geçmemelisin. Çünkü onun karmasında henüz daha çok yapması gerekiyor olabilir ve engel olma hakkın yok. Sen kendini arındırıyorsun ve frekansın yükseldikçe o kişiler sana etki edemiyor. Sen eksiklerini kapatırsan + yüklendikçe makas açılıyor iyice yaklaşamıyorlar ve hayatında yerleri olmaz
 
Evrene, kalbimizi açabildiğimizde, evren daha isabetli ve her alanda örtüşen tezahürleri mutlaka verecektir.

Evrene kalbimizi açma konusunda daha fazla konuşmamız gerekiyor bence.
Evrene kalp nasıl açılır? Sizce bunun pratikleri neler?
Bu soru sadece @Retro ya değil herkese

Çünkü herkes kendi bakış açısından çok güzel şeyler yazmış. Bir konu üzerinde her ekolden yorum olunca çok keyifli oluyor. Uzun zamandır bu kadar keyif alarak okumamıştım hiç bir konuyu.
 
Evrene kalbimizi açma konusunda daha fazla konuşmamız gerekiyor bence.
Evrene kalp nasıl açılır? Sizce bunun pratikleri neler?
Bu soru sadece @Retro ya değil herkese

Çünkü herkes kendi bakış açısından çok güzel şeyler yazmış. Bir konu üzerinde her ekolden yorum olunca çok keyifli oluyor. Uzun zamandır bu kadar keyif alarak okumamıştım hiç bir konuyu.
İslam tasavvufda letaifler var.Kalp merkezili ruhun cevherileri.Bu letaifler Allahi zikir etmeye başladıkça Allah in gözünden görürsün herşeyi.Letaifler yükseklendikce perdelerin açılır.Melekleşmeye başlarsin artık.
Şeytanin bir kontrol etmeye çalıştığı yerde Kalpdir.Ama kalp Allah zikiri o frekansla hem hal olunca.Artik perdelerin kalkmaya başlar.Allah için sevmeye başlarsin mahlukatı.
Kalp çekersin sevgi ve muhabbetle dolarsin.
Ruh çekersin ruhun latiflesir.Şefaflasir alemde gezmeye başlarsin.Çok yükselirsen tayin mekan yaparsın.
Sır çekersin Allah in sırlarına yükselirsin.
Letaifleri kapali olanlarin gözlerinde perde vardır.Ama letaifleri açıksa her yerde bir işaret bir hikmet görürsün.
Tabi letaiflerin yükseklemesi gereklidir.Şeytanda letaiflerine saldırir.
Bu yüzden letaiflerin yükselmesi ile ulvi aleme geçersin.
 
Evrene kalbimizi açma konusunda daha fazla konuşmamız gerekiyor bence.

Çakralara dikkat ettiysek, dar alandan geniş alana doğru açılımlanırlar.

Kök çakra dünyadır. Dünyalıktır.
Taç çakraya geldiğimizde kainatın tamamı ruhun uçsuz bucaksız ruhani aydınlanma alemidir.


Çakralar dar alandan geniş alana doğru bir katalizör olarak yükselirler, her üstteki çakra bir alttakini katalize ederek yükseltir ve genişletir.. Bu konumlanmada ise zihin 3. çakra iken, kalp 4. çakrada yer alır.

Bir şeyi zihinsellik odaklı istemek daha dar ve kısır bir alana yayılacak kullanım sunarken, kalple istemek kullanım ve etkileşim alanına sevgi ve tatmin de getirecek tamamlayıcı yan faktörleri de kazandıracaktır.

***

Zihni iyi anlamak lazım. Zihin açıklığı dileriz Allahtan çoğu zaman. Zihin aslında tek başına ele alınırsa yardımcı bir yapay zekadır. Yani otomatik ezberlerimizdir. Zihnimizin ezberlerini işletirken, kalp te ona her seferinde doğaçlama ve can kattığı için rutinlerimizi aslında kalbi duygularımız keyifli hale gelir. Kitap okumak zihninin sana bir hatırlatmasıdır. Otomatik bir tekrardır. Ama kitabi eline alıp satırlara daldığın anda kalbi duyguların ve daha üst çakralarının destekleri devreye girer.


Zihnin zihin olarak kavramak önemlidir. Materyalistler ve tanrı tanımazlar genellikle zihinsellikte kalmış ve üst boyutlara çıkamayan insanlardır. Bu da onların bu gibi new age akımlarından istifade edememelerini hatta maneviyatı aptalca bulmalarını sağlar.

Kendileri aptaldırlar der ayet.
 
Son düzenleme:
Niyetlerin tezahürü sorusu aklıma başka bir soruyu getiriyor..Daha önce diğer insanların da şikayet ettiği bir tezahür durumundan bahsedeceğim...Hatta örneklerle daha iyi açıklayabilirim...Mesela biz kendimiz için bir dilekte bulunuyoruz ya da niyet,amaç diyelim....Kedi beslemek istiyorum diyelim....Çevremdeki herkes ''ben hariç''kedi beslemeye başlıyor...Ya da çocuk sahibi olmak istiyor bir kişi...O hariç çevresinde herkes hamile kalıyor....Bazı dönemler sizin istedikleriniz sürekli size seyrettirildi mi?Mesela içinizden İspanyolca kursuna gitmek istiyorsunuz,tanıdığınız kişiler sizden önce kursa yazılmaya koşuyor...İsteyen herkes kendisi geliştirsin ya da hayvan baksın ya da anne olsun ama garip değil mi?Hiç bu şekilde istekleriniz size seyrettirildi mi?Bunun da bir sistemi,adı var mı?Algıda seçicilikten bahsetmiyorum,onu da belirteyim...
 
Niyetlerin tezahürü sorusu aklıma başka bir soruyu getiriyor..Daha önce diğer insanların da şikayet ettiği bir tezahür durumundan bahsedeceğim...Hatta örneklerle daha iyi açıklayabilirim...Mesela biz kendimiz için bir dilekte bulunuyoruz ya da niyet,amaç diyelim....Kedi beslemek istiyorum diyelim....Çevremdeki herkes ''ben hariç''kedi beslemeye başlıyor...Ya da çocuk sahibi olmak istiyor bir kişi...O hariç çevresinde herkes hamile kalıyor....Bazı dönemler sizin istedikleriniz sürekli size seyrettirildi mi?Mesela içinizden İspanyolca kursuna gitmek istiyorsunuz,tanıdığınız kişiler sizden önce kursa yazılmaya koşuyor...İsteyen herkes kendisi geliştirsin ya da hayvan baksın ya da anne olsun ama garip değil mi?Hiç bu şekilde istekleriniz size seyrettirildi mi?Bunun da bir sistemi,adı var mı?Algıda seçicilikten bahsetmiyorum,onu da belirteyim...
Ben ona Bahtsız Bedevi sendromu diyorum.. Bizler imkansızlıktan, aksiliklerden dolayı dişimiz tırnağımızla uğraşırken iyi bir şeyler olsun diye, bir de kolaylıkla bizim istediğimiz şeylere ulaşanlara seyirci oluyoruz.. kötü bir şaka gibi.. ben çok yaşadım 😐
 
Geri
Üst