Işığı Aramaktır Masonluk

Polyannacılık oynayalım hadi... Benim demek istediğim ışıkla sizinkiler farklı. Siz diyorsunuz ya illuminati, masonlar vs. hani yönetiyor hani kirli senaryolar hani kötü emeller hani komplo teorileri... O yüzden sizde de ileriye dönük bir ışık yok heralde... Ama o kadar aaydınlıksa önümüz korkulacak bişe yok hepsi komplo teorisiymiş demek ki... Saygılar...
 
Biz burada 3 kişi bir şeyler söyledik, sen yine her zamanki dilinle cevap verdin.
Komplo teorilerinin çoğu uydurma eblette. Masonların uydurması. Dünyayı yönetmeleri de çok saçma bir yalan. Ne güçleri var ki yönetsinler. Hepsi uydurma. Saygılar.
 
Çok doğru bir yaklaşım. Ben burda fikirlerimi söylerken taraflı tarafsız olayına çekilmek istendi olay. Konunun okunmaması veya dağılması için. Bazı kişilerde emeğe saygı kalmamış forumda...Saygılar...
Taraflı olmanız kimseyi alakadar etmez.. Ister kabu edilir ister edilemez. Niye bu kadar ehemmiyet verdiğinizi anlamadım. Emek verip yazmışsınız ve okuyoruz.
 
Bu aralar,Cihangir GENER'in Masonluk hakkındaki görüşleri sık,sık tekrarlanır oldu.Dolaşırken rastladığım konuyu sizlerle yorumsuz paylaşnak istedim.


Ezoterik öğreti yanlısı kuruluşların günümüzdeki en yetkin temsilcisi olan Masonluk nedir? Ülküsü, hedefi nelerdir? Kimler Mason olabilir? Masonluk, uluslararası bir kuruluş mudur yoksa ulusal mıdır? Kimilerinin iddia ettiği gibi dinsiz bir kuruluş mudur? Bu yazıda, bu ve benzeri sorulara yanıt arayacağız.

Masonluk, çevresinde iyi tanınan, ahlaklı, erdemli ve eğitimli bireyleri bünyesine alarak, onları daha yetkin, daha olgun birer insan haline getirmeye çalışan, yani bünyesine aldığı her bireyin Kamil İnsan olma yolunda ilerlemesini amaçlayan bir ekoldür. Masonlukta bireysel hedef hakikate varmak, Yüce Varlığa erişmektir. Görüldüğü üzere, Masonlukta Yüce bir Varlığa inanmak zorunludur. İsmine ne denirse densin, Yüce bir Kudretin var olduğunu inanmayanlar, Masonluğa kabul edilmezler. Ateistler Mason olamaz. Ancak dinler arasında bir ayırım da söz konusu değildir. Her üç semavi dinden, bağnaz yapıda olmayan özgür düşünceli kişilerin Mason olabilmeleri mümkündür. Bu hoşgörünün sembolü olarak, Masonların biraraya gelerek çalıştıkları Localarda, üç semavi dinin kutsal kitapları çalışma boyunca açık tutulur. Her birey, kendi inancı doğrultusunda kutsal kabul ettiği kitaba el koyarak yemin eder.

Masonluk öğretisi, üyelerine derece derece verilen bilgilerden oluşur. Bilgilerin aşama aşama verilmesi sistemi, benzeri ekollerde binlerce yıldan bu yana uygulanagelmekte olan bir sistemdir. Ancak, öğretinin ilk aşamasının doğru algılanabilmesi için dahi, yeni katılan bireyin öğretiyi algılayabilecek düzeyde yeterli bir eğitimden geçmiş olması zorunludur. Herhangi bir eğitimden geçmemiş bir insanın, öğretinin temel amacı olan “bireyin kemale ermesi, Yüce Varlığa ulaşması” gibi hususları algılamasındaki güçlükler nedeniyle, temel eğitimden geçmiş olmak zorunlu görülmektedir. Birey daima kendini kontrol edebilmeli ve bu sayede doğruya, iyiye ve güzele yönelerek, sürekli tekamül etmelidir.

Masonlar, tüm insanlık için bir ülkü mabedi yapmak amacıyla çalışırlar. Masonluğun bu görevi, ancak tüm insanların mükemmele ulaşmaları ile son bulacaktır. Masonlara göre, Tanrının insanlara verdiği en büyük vasıf, Akıldır. İnsanlar akıllarını kullanarak, İyiyi, Doğruyu ve Güzeli aramakla yükümlüdür. Mason mabedi, üç sütun üzerinde ayakta durmaktadır. Bunlar, Akıl, Kuvvet ve Güzelliktir. Masonların en büyük dileği, Kardeşlik Sevgisinin tüm dünyaya yayılmasıdır.

Masonluğa kabul sırasında her bireye bir kabul töreni uygulanır. Bu törenin adı “İnisiasyon Töreni”dir. İnisiasyon töreninin amacı, yeni üyede içsel sezgiyi uyandırmak ve bilgilenmek için sürekli çaba harcaması gerektiğini göstermektir. Masonluk, üyelerinin zihinlerinde varolan ışığı ortaya çıkarmak amacındadır. Bu nedenle Masonlar kendilerini, "Işığın Çocukları" olarak da nitelendirirler.

Masonlukta ilk aşama “Çıraklık” derecesidir. Yeni Çırağa adım adım verilen öğretide, Semboller Dili kullanılır. Bu çok eski ve evrensel öğretim yöntemi sayesinde, sembollere her çağda, çağın gerektirdiği anlamaların yüklenebilmesi ile, Masonluk doktrini hiçbir zaman çağdaşlıktan ve akılcılıktan uzaklaşmamıştır.

İnisiasyon töreni, Masonun Tanrıya ulaşmasındaki ilk adımdır. Masonluğun hedefi, yukarıda ifade edildiği üzere üyelerini tekamül ettirmektir. Ancak bu tekamül, her bireyin kendi kapasitesi ile sınırlıdır. Eski bir deyişle, Masonluk bir denizdir, ancak her Mason ondan, kendi elindeki kabın büyüklüğü kadar su alabilir.

Masonluk, Ezoterizmin her ekolünde olduğu üzere, Tanrının insanın içinde bulunduğuna inanmaktadır. İnsanın, Tanrıyla özdeşliğini savunan Masonluk, Tanrı, Evren, İnsan birliğine inanmaktadır ve bu inanç doğrultusunda Masonluğun evrensel olduğu belirtilmektedir. Bireyin, tüm insanlıkla ve evrenle kaynaşması, aralarındaki ortak bağı, sevgi bağını bulmasını sağlar ve bu sevgi, Evrenin Ulu Mimarına ulaşmanın yegane yoludur. Evrenin Ulu Mimarı, Yüce Tanrının Masonluktaki tanımıdır. Masonlukta üstün tutulan, Tanrının Yüceliği ilkesidir. Bu nedenle insanlar arasında din farkı gözetilmez. Yüce Varlığa inanmak, ancak dinlerin bünyelerindeki her türlü dogmadan uzak kalmak, Mason olmak için aranan şartlardandır.

Tanrının Tekliği ve tüm insanların Tanrısı olduğu, kutsal kitapların, Masonlar için sadece birer ışık olduğu düşüncesi hakimdir. Bir Masonun en önemli görevi, Tanrıyı ve insanı sevmektir. Masonluğa göre, doğumdan ölüme uzanan yolculuğun amacı, Tekamül olmalıdır. Tekamül yolunda bilimin, akıl ve hikmete destek olduğu, bu nedenle de Masonluğun daima akılcılık ve bilimsellikten yana olduğu da vurgulanır.

Masonluk, tabiat üstü kuvvetleri ve mucizeleri reddeder. Aklın, uygun koşullar altında, dışardan gelecek her türlü engellemeye karşın Tekamül edeceğini savunur. Akıl, tekamülün birincil aracıdır. Tekamülün amacı ise, hakikati aramaktır. İnsanoğlunun bulabileceği en son hakikat, evrenin varoluşu ve yaşamın sırlarının açılımıdır. Ancak, bu sırlara ulaşabilmek için, sadece akıl yeterli değildir. Akıl, insanı bir noktaya kadar olgunlaştırabilir. Bu noktadan itibaren sezgi işe başlar, çünkü bazı şeyleri izahta, akıl yetersiz kalmıştır. Böylece diyebiliriz ki, ruhun gerçek tekamülünün ve Tanrıya ulaşabilmesinin en önemli aracı, Aklın rehberliğindeki Sezgi gücüdür. İnsan, Tanrıya ulaşma yolunda büyük bir aleve dönüşebilecek kıvılcımı, kendi varlığı içinde saklamaktadır. Önemli olan, bu kıvılcımın ortaya çıkartılmasıdır. Bu da ancak, uygun yönde verilecek bir eğitimin yanı sıra, sezgi gücünün tekamülüyle mümkündür.

Masonluk, eski çağlardan bu yana, dini ve siyasi her türlü yobazlığa, putlara karşı çıkmıştır ve her türlü dogmayı yıkmak en önemli görevleri arasındadır. Dar görüşlü yobaz insanlar, evrensel zekaya ancak Tanrının sahip olduğu inancındadırlar. Bu zekanın aslında, insanlık tarihi boyunca tek tek bütün insanların zekalarının birleşmesiyle üretildiğini anlayamazlar. Masonluğun dogmalara karşı çıkmakta kullandığı en güçlü silahlar, bilimin rehberliğinde akılcılık ile, fikir ve inanç hürriyeti ve hoşgörüdür. Masonluk, tüm dinlere karşı hoşgörülü davranırken, üyelerinin fikir ve inanç hürriyetlerini kısıtlamamak ve hiç bir yere ulaşmayacak, gereksiz tartışmalardan kaçınmak için, localarda dini ve siyasi tartışmalar yapılmasını yasaklamıştır.

Masonik düşünceye göre, evrende hiç bir şeyin sonu veya başlangıcı yoktur. Her şey, sürekli bir gelişme ve değişim içindedir. Bu durum, evrene hakim olan evrim ve hareket kanunları ile açıklanabilir. Evren, bu kanunlar çerçevesinde sürekli bir devinim ve büyüme içerisindedir. İnsan, evrenin bir parçasıdır ve sadece onda, hakikati kavrayacak yetenek vardır. Masonluk, yoktan var edici Tanrı fikrini kabul etmez. Tanrı, Nur'dur, Ruh'dur, Hakikat'tir, Adalet'tir, Çalışma'dır ve Aşk'tır. Tanrı, önsüz ve sonsuzdur. Hakikatin merkezidir ve kendisinden çıkmış olan tüm ruhların çekim kaynağıdır. Bütün ruhlar ölümsüzdür ve Tanrıya ulaşmak için sürekli gayret içindedir. Çevremizi saran uzayın, zamanın ve yaşamın sonsuzluğu ile, Tanrının sonsuzluğu aslında aynı şeylerdir.

Evren, Tanrı ile özdeştir. Mikrokozmosta da, Makrokozmosta da O vardır. İnsanoğlu, ulaşabildiği en küçükte de, en büyükte de daima Onu görmektedir. Cansız varlıklar, belirli koşulların biraraya gelmesi ile canlı varlıklara dönüşür. Mikroorganizmalar, basit hayvanlara, bu hayvanlar, daha gelişmişlere ve memelilere, son aşamalar olarak, maymun türlerine ve nihayet, zincirin son halkası olan İnsan'a ulaşır. Yaşamın en belirgin özelliği olan Zeka, en basit hayvanlarda bile görünse dahi, en üst düzeydeki ifadesine insan ile ulaşır. İnsan, düşünebilen ve belli sonuçlara ulaşarak, ulaştığı bu sonuçları, kendisinden sonraki nesillere aktarabilen yegane yaratıktır. Çevresindeki olağanüstü düzenin bir tesadüf olamayacağını düşünen insan, aklının ve sezgisinin yardımı ile, Tanrının varlığını kavrayabilmiştir.

Ancak Tanrı kavramı, çoğu zaman yozlaştırılmış, Tanrının sevgi olduğu unutularak, ona korkuyla yaklaşılması öğretilmiştir. Tanrı ile alış verişte bulunduklarını iddia edenler tarafından O, korkulacak bir varlık haline getirilmiştir. Bu yöndeki öğretiler, bir çok dogmanın oluşmasına, akıl ve hikmetin, yerini yobazlık ve karanlığa bırakmasına neden olmuştur.

Masonluk için, zaman içindeki kuvvet, zaman dışındaki Tanrının ispatıdır. Evrende her an kuvvetten madde doğduğu gibi, madde de kuvvete, yani enerjiye dönüşmektedir. Doğa, ateşle kıvamlaşmakta ve olgunlaşmaktadır.

Yukarıda ifade edildiği gibi Masonluk evrenseldir. Bu yönü ile de uluslararasıdır. Mason olan her birey, bir kardeşlik örgütünün üyesi olduğu için, kendi ülkesindeki Masonlar kadar, diğer ülkelerdeki Masonların da kardeşi olarak kabul edilir. Ancak her ülkenin Masonik örgütlenmeleri ulusaldır. Her Mason, daha katılım töreni sırasında, kendi ülkesinin amaç ve çıkarları doğrultusunda hizmet edeceğine yemin etmektedir. Türk Masonluğunun en üst otoritesi olan Türkiye Büyük Locası, yasal ve izinli bir dernek statüsündedir. Üyelerinin tamamı yetkili mercilerce bilinmektedir. Bu çerçevede Masonluk asla gizli veya yasadışı bir örgüt değildir ve hiçbir dönemde, hiçbir ülkede de gizli ya da yasadışı olarak örgütlenmemiştir. Yukarıda izah edilen ülkü ve hedeflerin dışında herhangi bir gizli ya da yasadışı hedefi de asla olmamıştır.

Masonlar, kendi ülkesinin ve milletinin çıkarları doğrultusunda çalışan ancak “İnsanlık için mutluluk yuvası olacak bir ülkü mabedi yapmak” amacıyla tüm insanlığın çıkarları doğrultusunda çalışmayı şiar edinen bir ekolün mensuplarıdır.


Cihangir GENER
Masonların kalite ve bilim seviyesine ulaşmak , herkesin anlayacağı bir kapasite değildir. Düzeylik farklar açısından epey bir açı farkı vardır. Dediğiniz doğrudur. Lâkin ülkemizde herşey dejenere edilmeye çalışılır. Aziz nesinin bir lafı vardır , hemen aklıma o geldi; hiç şaşırmam 😏
 
Bu aralar,Cihangir GENER'in Masonluk hakkındaki görüşleri sık,sık tekrarlanır oldu.Dolaşırken rastladığım konuyu sizlerle yorumsuz paylaşnak istedim.


Ezoterik öğreti yanlısı kuruluşların günümüzdeki en yetkin temsilcisi olan Masonluk nedir? Ülküsü, hedefi nelerdir? Kimler Mason olabilir? Masonluk, uluslararası bir kuruluş mudur yoksa ulusal mıdır? Kimilerinin iddia ettiği gibi dinsiz bir kuruluş mudur? Bu yazıda, bu ve benzeri sorulara yanıt arayacağız.

Masonluk, çevresinde iyi tanınan, ahlaklı, erdemli ve eğitimli bireyleri bünyesine alarak, onları daha yetkin, daha olgun birer insan haline getirmeye çalışan, yani bünyesine aldığı her bireyin Kamil İnsan olma yolunda ilerlemesini amaçlayan bir ekoldür. Masonlukta bireysel hedef hakikate varmak, Yüce Varlığa erişmektir. Görüldüğü üzere, Masonlukta Yüce bir Varlığa inanmak zorunludur. İsmine ne denirse densin, Yüce bir Kudretin var olduğunu inanmayanlar, Masonluğa kabul edilmezler. Ateistler Mason olamaz. Ancak dinler arasında bir ayırım da söz konusu değildir. Her üç semavi dinden, bağnaz yapıda olmayan özgür düşünceli kişilerin Mason olabilmeleri mümkündür. Bu hoşgörünün sembolü olarak, Masonların biraraya gelerek çalıştıkları Localarda, üç semavi dinin kutsal kitapları çalışma boyunca açık tutulur. Her birey, kendi inancı doğrultusunda kutsal kabul ettiği kitaba el koyarak yemin eder.

Masonluk öğretisi, üyelerine derece derece verilen bilgilerden oluşur. Bilgilerin aşama aşama verilmesi sistemi, benzeri ekollerde binlerce yıldan bu yana uygulanagelmekte olan bir sistemdir. Ancak, öğretinin ilk aşamasının doğru algılanabilmesi için dahi, yeni katılan bireyin öğretiyi algılayabilecek düzeyde yeterli bir eğitimden geçmiş olması zorunludur. Herhangi bir eğitimden geçmemiş bir insanın, öğretinin temel amacı olan “bireyin kemale ermesi, Yüce Varlığa ulaşması” gibi hususları algılamasındaki güçlükler nedeniyle, temel eğitimden geçmiş olmak zorunlu görülmektedir. Birey daima kendini kontrol edebilmeli ve bu sayede doğruya, iyiye ve güzele yönelerek, sürekli tekamül etmelidir.

Masonlar, tüm insanlık için bir ülkü mabedi yapmak amacıyla çalışırlar. Masonluğun bu görevi, ancak tüm insanların mükemmele ulaşmaları ile son bulacaktır. Masonlara göre, Tanrının insanlara verdiği en büyük vasıf, Akıldır. İnsanlar akıllarını kullanarak, İyiyi, Doğruyu ve Güzeli aramakla yükümlüdür. Mason mabedi, üç sütun üzerinde ayakta durmaktadır. Bunlar, Akıl, Kuvvet ve Güzelliktir. Masonların en büyük dileği, Kardeşlik Sevgisinin tüm dünyaya yayılmasıdır.

Masonluğa kabul sırasında her bireye bir kabul töreni uygulanır. Bu törenin adı “İnisiasyon Töreni”dir. İnisiasyon töreninin amacı, yeni üyede içsel sezgiyi uyandırmak ve bilgilenmek için sürekli çaba harcaması gerektiğini göstermektir. Masonluk, üyelerinin zihinlerinde varolan ışığı ortaya çıkarmak amacındadır. Bu nedenle Masonlar kendilerini, "Işığın Çocukları" olarak da nitelendirirler.

Masonlukta ilk aşama “Çıraklık” derecesidir. Yeni Çırağa adım adım verilen öğretide, Semboller Dili kullanılır. Bu çok eski ve evrensel öğretim yöntemi sayesinde, sembollere her çağda, çağın gerektirdiği anlamaların yüklenebilmesi ile, Masonluk doktrini hiçbir zaman çağdaşlıktan ve akılcılıktan uzaklaşmamıştır.

İnisiasyon töreni, Masonun Tanrıya ulaşmasındaki ilk adımdır. Masonluğun hedefi, yukarıda ifade edildiği üzere üyelerini tekamül ettirmektir. Ancak bu tekamül, her bireyin kendi kapasitesi ile sınırlıdır. Eski bir deyişle, Masonluk bir denizdir, ancak her Mason ondan, kendi elindeki kabın büyüklüğü kadar su alabilir.

Masonluk, Ezoterizmin her ekolünde olduğu üzere, Tanrının insanın içinde bulunduğuna inanmaktadır. İnsanın, Tanrıyla özdeşliğini savunan Masonluk, Tanrı, Evren, İnsan birliğine inanmaktadır ve bu inanç doğrultusunda Masonluğun evrensel olduğu belirtilmektedir. Bireyin, tüm insanlıkla ve evrenle kaynaşması, aralarındaki ortak bağı, sevgi bağını bulmasını sağlar ve bu sevgi, Evrenin Ulu Mimarına ulaşmanın yegane yoludur. Evrenin Ulu Mimarı, Yüce Tanrının Masonluktaki tanımıdır. Masonlukta üstün tutulan, Tanrının Yüceliği ilkesidir. Bu nedenle insanlar arasında din farkı gözetilmez. Yüce Varlığa inanmak, ancak dinlerin bünyelerindeki her türlü dogmadan uzak kalmak, Mason olmak için aranan şartlardandır.

Tanrının Tekliği ve tüm insanların Tanrısı olduğu, kutsal kitapların, Masonlar için sadece birer ışık olduğu düşüncesi hakimdir. Bir Masonun en önemli görevi, Tanrıyı ve insanı sevmektir. Masonluğa göre, doğumdan ölüme uzanan yolculuğun amacı, Tekamül olmalıdır. Tekamül yolunda bilimin, akıl ve hikmete destek olduğu, bu nedenle de Masonluğun daima akılcılık ve bilimsellikten yana olduğu da vurgulanır.

Masonluk, tabiat üstü kuvvetleri ve mucizeleri reddeder. Aklın, uygun koşullar altında, dışardan gelecek her türlü engellemeye karşın Tekamül edeceğini savunur. Akıl, tekamülün birincil aracıdır. Tekamülün amacı ise, hakikati aramaktır. İnsanoğlunun bulabileceği en son hakikat, evrenin varoluşu ve yaşamın sırlarının açılımıdır. Ancak, bu sırlara ulaşabilmek için, sadece akıl yeterli değildir. Akıl, insanı bir noktaya kadar olgunlaştırabilir. Bu noktadan itibaren sezgi işe başlar, çünkü bazı şeyleri izahta, akıl yetersiz kalmıştır. Böylece diyebiliriz ki, ruhun gerçek tekamülünün ve Tanrıya ulaşabilmesinin en önemli aracı, Aklın rehberliğindeki Sezgi gücüdür. İnsan, Tanrıya ulaşma yolunda büyük bir aleve dönüşebilecek kıvılcımı, kendi varlığı içinde saklamaktadır. Önemli olan, bu kıvılcımın ortaya çıkartılmasıdır. Bu da ancak, uygun yönde verilecek bir eğitimin yanı sıra, sezgi gücünün tekamülüyle mümkündür.

Masonluk, eski çağlardan bu yana, dini ve siyasi her türlü yobazlığa, putlara karşı çıkmıştır ve her türlü dogmayı yıkmak en önemli görevleri arasındadır. Dar görüşlü yobaz insanlar, evrensel zekaya ancak Tanrının sahip olduğu inancındadırlar. Bu zekanın aslında, insanlık tarihi boyunca tek tek bütün insanların zekalarının birleşmesiyle üretildiğini anlayamazlar. Masonluğun dogmalara karşı çıkmakta kullandığı en güçlü silahlar, bilimin rehberliğinde akılcılık ile, fikir ve inanç hürriyeti ve hoşgörüdür. Masonluk, tüm dinlere karşı hoşgörülü davranırken, üyelerinin fikir ve inanç hürriyetlerini kısıtlamamak ve hiç bir yere ulaşmayacak, gereksiz tartışmalardan kaçınmak için, localarda dini ve siyasi tartışmalar yapılmasını yasaklamıştır.

Masonik düşünceye göre, evrende hiç bir şeyin sonu veya başlangıcı yoktur. Her şey, sürekli bir gelişme ve değişim içindedir. Bu durum, evrene hakim olan evrim ve hareket kanunları ile açıklanabilir. Evren, bu kanunlar çerçevesinde sürekli bir devinim ve büyüme içerisindedir. İnsan, evrenin bir parçasıdır ve sadece onda, hakikati kavrayacak yetenek vardır. Masonluk, yoktan var edici Tanrı fikrini kabul etmez. Tanrı, Nur'dur, Ruh'dur, Hakikat'tir, Adalet'tir, Çalışma'dır ve Aşk'tır. Tanrı, önsüz ve sonsuzdur. Hakikatin merkezidir ve kendisinden çıkmış olan tüm ruhların çekim kaynağıdır. Bütün ruhlar ölümsüzdür ve Tanrıya ulaşmak için sürekli gayret içindedir. Çevremizi saran uzayın, zamanın ve yaşamın sonsuzluğu ile, Tanrının sonsuzluğu aslında aynı şeylerdir.

Evren, Tanrı ile özdeştir. Mikrokozmosta da, Makrokozmosta da O vardır. İnsanoğlu, ulaşabildiği en küçükte de, en büyükte de daima Onu görmektedir. Cansız varlıklar, belirli koşulların biraraya gelmesi ile canlı varlıklara dönüşür. Mikroorganizmalar, basit hayvanlara, bu hayvanlar, daha gelişmişlere ve memelilere, son aşamalar olarak, maymun türlerine ve nihayet, zincirin son halkası olan İnsan'a ulaşır. Yaşamın en belirgin özelliği olan Zeka, en basit hayvanlarda bile görünse dahi, en üst düzeydeki ifadesine insan ile ulaşır. İnsan, düşünebilen ve belli sonuçlara ulaşarak, ulaştığı bu sonuçları, kendisinden sonraki nesillere aktarabilen yegane yaratıktır. Çevresindeki olağanüstü düzenin bir tesadüf olamayacağını düşünen insan, aklının ve sezgisinin yardımı ile, Tanrının varlığını kavrayabilmiştir.

Ancak Tanrı kavramı, çoğu zaman yozlaştırılmış, Tanrının sevgi olduğu unutularak, ona korkuyla yaklaşılması öğretilmiştir. Tanrı ile alış verişte bulunduklarını iddia edenler tarafından O, korkulacak bir varlık haline getirilmiştir. Bu yöndeki öğretiler, bir çok dogmanın oluşmasına, akıl ve hikmetin, yerini yobazlık ve karanlığa bırakmasına neden olmuştur.

Masonluk için, zaman içindeki kuvvet, zaman dışındaki Tanrının ispatıdır. Evrende her an kuvvetten madde doğduğu gibi, madde de kuvvete, yani enerjiye dönüşmektedir. Doğa, ateşle kıvamlaşmakta ve olgunlaşmaktadır.

Yukarıda ifade edildiği gibi Masonluk evrenseldir. Bu yönü ile de uluslararasıdır. Mason olan her birey, bir kardeşlik örgütünün üyesi olduğu için, kendi ülkesindeki Masonlar kadar, diğer ülkelerdeki Masonların da kardeşi olarak kabul edilir. Ancak her ülkenin Masonik örgütlenmeleri ulusaldır. Her Mason, daha katılım töreni sırasında, kendi ülkesinin amaç ve çıkarları doğrultusunda hizmet edeceğine yemin etmektedir. Türk Masonluğunun en üst otoritesi olan Türkiye Büyük Locası, yasal ve izinli bir dernek statüsündedir. Üyelerinin tamamı yetkili mercilerce bilinmektedir. Bu çerçevede Masonluk asla gizli veya yasadışı bir örgüt değildir ve hiçbir dönemde, hiçbir ülkede de gizli ya da yasadışı olarak örgütlenmemiştir. Yukarıda izah edilen ülkü ve hedeflerin dışında herhangi bir gizli ya da yasadışı hedefi de asla olmamıştır.

Masonlar, kendi ülkesinin ve milletinin çıkarları doğrultusunda çalışan ancak “İnsanlık için mutluluk yuvası olacak bir ülkü mabedi yapmak” amacıyla tüm insanlığın çıkarları doğrultusunda çalışmayı şiar edinen bir ekolün mensuplarıdır.


Cihangir GENER
Her ne kadar eski bir paylaşımda olsa, fikrimi yazma ihtiyacını hissettim
 
Bu aralar,Cihangir GENER'in Masonluk hakkındaki görüşleri sık,sık tekrarlanır oldu.Dolaşırken rastladığım konuyu sizlerle yorumsuz paylaşnak istedim.


Ezoterik öğreti yanlısı kuruluşların günümüzdeki en yetkin temsilcisi olan Masonluk nedir? Ülküsü, hedefi nelerdir? Kimler Mason olabilir? Masonluk, uluslararası bir kuruluş mudur yoksa ulusal mıdır? Kimilerinin iddia ettiği gibi dinsiz bir kuruluş mudur? Bu yazıda, bu ve benzeri sorulara yanıt arayacağız.

Masonluk, çevresinde iyi tanınan, ahlaklı, erdemli ve eğitimli bireyleri bünyesine alarak, onları daha yetkin, daha olgun birer insan haline getirmeye çalışan, yani bünyesine aldığı her bireyin Kamil İnsan olma yolunda ilerlemesini amaçlayan bir ekoldür. Masonlukta bireysel hedef hakikate varmak, Yüce Varlığa erişmektir. Görüldüğü üzere, Masonlukta Yüce bir Varlığa inanmak zorunludur. İsmine ne denirse densin, Yüce bir Kudretin var olduğunu inanmayanlar, Masonluğa kabul edilmezler. Ateistler Mason olamaz. Ancak dinler arasında bir ayırım da söz konusu değildir. Her üç semavi dinden, bağnaz yapıda olmayan özgür düşünceli kişilerin Mason olabilmeleri mümkündür. Bu hoşgörünün sembolü olarak, Masonların biraraya gelerek çalıştıkları Localarda, üç semavi dinin kutsal kitapları çalışma boyunca açık tutulur. Her birey, kendi inancı doğrultusunda kutsal kabul ettiği kitaba el koyarak yemin eder.

Masonluk öğretisi, üyelerine derece derece verilen bilgilerden oluşur. Bilgilerin aşama aşama verilmesi sistemi, benzeri ekollerde binlerce yıldan bu yana uygulanagelmekte olan bir sistemdir. Ancak, öğretinin ilk aşamasının doğru algılanabilmesi için dahi, yeni katılan bireyin öğretiyi algılayabilecek düzeyde yeterli bir eğitimden geçmiş olması zorunludur. Herhangi bir eğitimden geçmemiş bir insanın, öğretinin temel amacı olan “bireyin kemale ermesi, Yüce Varlığa ulaşması” gibi hususları algılamasındaki güçlükler nedeniyle, temel eğitimden geçmiş olmak zorunlu görülmektedir. Birey daima kendini kontrol edebilmeli ve bu sayede doğruya, iyiye ve güzele yönelerek, sürekli tekamül etmelidir.

Masonlar, tüm insanlık için bir ülkü mabedi yapmak amacıyla çalışırlar. Masonluğun bu görevi, ancak tüm insanların mükemmele ulaşmaları ile son bulacaktır. Masonlara göre, Tanrının insanlara verdiği en büyük vasıf, Akıldır. İnsanlar akıllarını kullanarak, İyiyi, Doğruyu ve Güzeli aramakla yükümlüdür. Mason mabedi, üç sütun üzerinde ayakta durmaktadır. Bunlar, Akıl, Kuvvet ve Güzelliktir. Masonların en büyük dileği, Kardeşlik Sevgisinin tüm dünyaya yayılmasıdır.

Masonluğa kabul sırasında her bireye bir kabul töreni uygulanır. Bu törenin adı “İnisiasyon Töreni”dir. İnisiasyon töreninin amacı, yeni üyede içsel sezgiyi uyandırmak ve bilgilenmek için sürekli çaba harcaması gerektiğini göstermektir. Masonluk, üyelerinin zihinlerinde varolan ışığı ortaya çıkarmak amacındadır. Bu nedenle Masonlar kendilerini, "Işığın Çocukları" olarak da nitelendirirler.

Masonlukta ilk aşama “Çıraklık” derecesidir. Yeni Çırağa adım adım verilen öğretide, Semboller Dili kullanılır. Bu çok eski ve evrensel öğretim yöntemi sayesinde, sembollere her çağda, çağın gerektirdiği anlamaların yüklenebilmesi ile, Masonluk doktrini hiçbir zaman çağdaşlıktan ve akılcılıktan uzaklaşmamıştır.

İnisiasyon töreni, Masonun Tanrıya ulaşmasındaki ilk adımdır. Masonluğun hedefi, yukarıda ifade edildiği üzere üyelerini tekamül ettirmektir. Ancak bu tekamül, her bireyin kendi kapasitesi ile sınırlıdır. Eski bir deyişle, Masonluk bir denizdir, ancak her Mason ondan, kendi elindeki kabın büyüklüğü kadar su alabilir.

Masonluk, Ezoterizmin her ekolünde olduğu üzere, Tanrının insanın içinde bulunduğuna inanmaktadır. İnsanın, Tanrıyla özdeşliğini savunan Masonluk, Tanrı, Evren, İnsan birliğine inanmaktadır ve bu inanç doğrultusunda Masonluğun evrensel olduğu belirtilmektedir. Bireyin, tüm insanlıkla ve evrenle kaynaşması, aralarındaki ortak bağı, sevgi bağını bulmasını sağlar ve bu sevgi, Evrenin Ulu Mimarına ulaşmanın yegane yoludur. Evrenin Ulu Mimarı, Yüce Tanrının Masonluktaki tanımıdır. Masonlukta üstün tutulan, Tanrının Yüceliği ilkesidir. Bu nedenle insanlar arasında din farkı gözetilmez. Yüce Varlığa inanmak, ancak dinlerin bünyelerindeki her türlü dogmadan uzak kalmak, Mason olmak için aranan şartlardandır.

Tanrının Tekliği ve tüm insanların Tanrısı olduğu, kutsal kitapların, Masonlar için sadece birer ışık olduğu düşüncesi hakimdir. Bir Masonun en önemli görevi, Tanrıyı ve insanı sevmektir. Masonluğa göre, doğumdan ölüme uzanan yolculuğun amacı, Tekamül olmalıdır. Tekamül yolunda bilimin, akıl ve hikmete destek olduğu, bu nedenle de Masonluğun daima akılcılık ve bilimsellikten yana olduğu da vurgulanır.

Masonluk, tabiat üstü kuvvetleri ve mucizeleri reddeder. Aklın, uygun koşullar altında, dışardan gelecek her türlü engellemeye karşın Tekamül edeceğini savunur. Akıl, tekamülün birincil aracıdır. Tekamülün amacı ise, hakikati aramaktır. İnsanoğlunun bulabileceği en son hakikat, evrenin varoluşu ve yaşamın sırlarının açılımıdır. Ancak, bu sırlara ulaşabilmek için, sadece akıl yeterli değildir. Akıl, insanı bir noktaya kadar olgunlaştırabilir. Bu noktadan itibaren sezgi işe başlar, çünkü bazı şeyleri izahta, akıl yetersiz kalmıştır. Böylece diyebiliriz ki, ruhun gerçek tekamülünün ve Tanrıya ulaşabilmesinin en önemli aracı, Aklın rehberliğindeki Sezgi gücüdür. İnsan, Tanrıya ulaşma yolunda büyük bir aleve dönüşebilecek kıvılcımı, kendi varlığı içinde saklamaktadır. Önemli olan, bu kıvılcımın ortaya çıkartılmasıdır. Bu da ancak, uygun yönde verilecek bir eğitimin yanı sıra, sezgi gücünün tekamülüyle mümkündür.

Masonluk, eski çağlardan bu yana, dini ve siyasi her türlü yobazlığa, putlara karşı çıkmıştır ve her türlü dogmayı yıkmak en önemli görevleri arasındadır. Dar görüşlü yobaz insanlar, evrensel zekaya ancak Tanrının sahip olduğu inancındadırlar. Bu zekanın aslında, insanlık tarihi boyunca tek tek bütün insanların zekalarının birleşmesiyle üretildiğini anlayamazlar. Masonluğun dogmalara karşı çıkmakta kullandığı en güçlü silahlar, bilimin rehberliğinde akılcılık ile, fikir ve inanç hürriyeti ve hoşgörüdür. Masonluk, tüm dinlere karşı hoşgörülü davranırken, üyelerinin fikir ve inanç hürriyetlerini kısıtlamamak ve hiç bir yere ulaşmayacak, gereksiz tartışmalardan kaçınmak için, localarda dini ve siyasi tartışmalar yapılmasını yasaklamıştır.

Masonik düşünceye göre, evrende hiç bir şeyin sonu veya başlangıcı yoktur. Her şey, sürekli bir gelişme ve değişim içindedir. Bu durum, evrene hakim olan evrim ve hareket kanunları ile açıklanabilir. Evren, bu kanunlar çerçevesinde sürekli bir devinim ve büyüme içerisindedir. İnsan, evrenin bir parçasıdır ve sadece onda, hakikati kavrayacak yetenek vardır. Masonluk, yoktan var edici Tanrı fikrini kabul etmez. Tanrı, Nur'dur, Ruh'dur, Hakikat'tir, Adalet'tir, Çalışma'dır ve Aşk'tır. Tanrı, önsüz ve sonsuzdur. Hakikatin merkezidir ve kendisinden çıkmış olan tüm ruhların çekim kaynağıdır. Bütün ruhlar ölümsüzdür ve Tanrıya ulaşmak için sürekli gayret içindedir. Çevremizi saran uzayın, zamanın ve yaşamın sonsuzluğu ile, Tanrının sonsuzluğu aslında aynı şeylerdir.

Evren, Tanrı ile özdeştir. Mikrokozmosta da, Makrokozmosta da O vardır. İnsanoğlu, ulaşabildiği en küçükte de, en büyükte de daima Onu görmektedir. Cansız varlıklar, belirli koşulların biraraya gelmesi ile canlı varlıklara dönüşür. Mikroorganizmalar, basit hayvanlara, bu hayvanlar, daha gelişmişlere ve memelilere, son aşamalar olarak, maymun türlerine ve nihayet, zincirin son halkası olan İnsan'a ulaşır. Yaşamın en belirgin özelliği olan Zeka, en basit hayvanlarda bile görünse dahi, en üst düzeydeki ifadesine insan ile ulaşır. İnsan, düşünebilen ve belli sonuçlara ulaşarak, ulaştığı bu sonuçları, kendisinden sonraki nesillere aktarabilen yegane yaratıktır. Çevresindeki olağanüstü düzenin bir tesadüf olamayacağını düşünen insan, aklının ve sezgisinin yardımı ile, Tanrının varlığını kavrayabilmiştir.

Ancak Tanrı kavramı, çoğu zaman yozlaştırılmış, Tanrının sevgi olduğu unutularak, ona korkuyla yaklaşılması öğretilmiştir. Tanrı ile alış verişte bulunduklarını iddia edenler tarafından O, korkulacak bir varlık haline getirilmiştir. Bu yöndeki öğretiler, bir çok dogmanın oluşmasına, akıl ve hikmetin, yerini yobazlık ve karanlığa bırakmasına neden olmuştur.

Masonluk için, zaman içindeki kuvvet, zaman dışındaki Tanrının ispatıdır. Evrende her an kuvvetten madde doğduğu gibi, madde de kuvvete, yani enerjiye dönüşmektedir. Doğa, ateşle kıvamlaşmakta ve olgunlaşmaktadır.

Yukarıda ifade edildiği gibi Masonluk evrenseldir. Bu yönü ile de uluslararasıdır. Mason olan her birey, bir kardeşlik örgütünün üyesi olduğu için, kendi ülkesindeki Masonlar kadar, diğer ülkelerdeki Masonların da kardeşi olarak kabul edilir. Ancak her ülkenin Masonik örgütlenmeleri ulusaldır. Her Mason, daha katılım töreni sırasında, kendi ülkesinin amaç ve çıkarları doğrultusunda hizmet edeceğine yemin etmektedir. Türk Masonluğunun en üst otoritesi olan Türkiye Büyük Locası, yasal ve izinli bir dernek statüsündedir. Üyelerinin tamamı yetkili mercilerce bilinmektedir. Bu çerçevede Masonluk asla gizli veya yasadışı bir örgüt değildir ve hiçbir dönemde, hiçbir ülkede de gizli ya da yasadışı olarak örgütlenmemiştir. Yukarıda izah edilen ülkü ve hedeflerin dışında herhangi bir gizli ya da yasadışı hedefi de asla olmamıştır.

Masonlar, kendi ülkesinin ve milletinin çıkarları doğrultusunda çalışan ancak “İnsanlık için mutluluk yuvası olacak bir ülkü mabedi yapmak” amacıyla tüm insanlığın çıkarları doğrultusunda çalışmayı şiar edinen bir ekolün mensuplarıdır.


Cihangir GENER
Masonluk ışığı bulmak demek değildir,masonluk sırf saf yüceliğe ulaşabilmek için eski tanrılara kurban vermek demektir.Lütfen masonluğu normalleştirmeye çalışmayın.
 
Masonluk ışığı bulmak demek değildir,masonluk sırf saf yüceliğe ulaşabilmek için eski tanrılara kurban vermek demektir.Lütfen masonluğu normalleştirmeye çalışmayın.

Belki de armegedon savaşını bile bir kurban verme Ritueli olarak ele alıyorlardır. Çünkü sonrasında aydınlanma çağı başlayacak(mıș)
 
Öyle zaten.Yarattıkları olaylar silsilesi ile tanrıları kızdırmaya çalışıyorlar böylelikle kıyamet erken gelsin.

Evet, onlar tanrıyı matrixin yönetici algoritmik denklemi olarak görüyorlar.

Denklemi yeniden yazmak şu an için imkansız olsa da, denklem kusursuz bir istikrar ile kendi kendini eşitlemeye programlı olduğu için, büyük resete ulașmanin büyük bozulmalar ile aktive olacağının farkına vardılar.


Mesela Lut kavmi helakı sadece bir matrix yazılımı onlar için : if erkek erkeğe ilişki büyüktür nüfusun yarı, than, kitle imha protokol activated. Gibi.

Ya da Nuh tufanı : if nefilimler büyüktür> nüfusun yüzde 99'u, and if saf kan adem soyu tükenme eșiği, than tufan is avtuvated. Gibi.

Dengeleri hızla bozuyorlar. Çünkü dünyanın dönmesini Ademi genlere sahip insanların garanti ettiğini biliyorlar. Kozmik anlaşmalarda dünya kiraya verilmiștir. Adem nesli tükenince dönmesine gerek kalmaz ve kozmostaki bir noktanın silinmesi gibi imha edilir
 
Evet, onlar tanrıyı matrixin yönetici algoritmik denklemi olarak görüyorlar.

Denklemi yeniden yazmak şu an için imkansız olsa da, denklem kusursuz bir istikrar ile kendi kendini eşitlemeye programlı olduğu için, büyük resete ulașmanin büyük bozulmalar ile aktive olacağının farkına vardılar.


Mesela Lut kavmi helakı sadece bir matrix yazılımı onlar için : if erkek erkeğe ilişki büyüktür nüfusun yarı, than, kitle imha protokol activated. Gibi.

Ya da Nuh tufanı : if nefilimler büyüktür> nüfusun yüzde 99'u, and if saf kan adem soyu tükenme eșiği, than tufan is avtuvated. Gibi.

Dengeleri hızla bozuyorlar. Çünkü dünyanın dönmesini Ademi genlere sahip insanların garanti ettiğini biliyorlar. Kozmik anlaşmalarda dünya kiraya verilmiștir. Adem nesli tükenince dönmesine gerek kalmaz ve kozmostaki bir noktanın silinmesi gibi imha edilir
Düşüncenizi matrix teorisiyle bağlamanız güzel bir detay lakin bu tarikatın kodlardan veya toplumların durumundan çok yüce olana ulaşmaya çalışmasından dolayı bu tür durumlar ortaya çıkıyor inanın bana masonların dünyanın dönmesini veya ademin neslini umursadıkları yok çünkü adem soyunu küçük görüp aşağılıyorlar.Aynı şekilde dünya bir hiç onlar için.Dediğim gibi tanrıya ulaşmaya,yarattıkları kaoslarla tanrının dikkatini çekmeye çalışıyorlar.Tarihte bu yüzden hep masonlar kurban verdiler size incilden bir örnek verebilirim:Örneğin tanrının her yahudi olan ailenin ilk erkek çocuklarının canını almaması için onlardan kurban istemesi gibi.Çünkü eski tanrılar kanı seviyor ve eski tanrıları uyandırmaya çalışıyorlar.Aynı zamandada yeni tanrılarıda kızdırıyorlar:)
 
Evet, onlar tanrıyı matrixin yönetici algoritmik denklemi olarak görüyorlar.

Denklemi yeniden yazmak şu an için imkansız olsa da, denklem kusursuz bir istikrar ile kendi kendini eşitlemeye programlı olduğu için, büyük resete ulașmanin büyük bozulmalar ile aktive olacağının farkına vardılar.


Mesela Lut kavmi helakı sadece bir matrix yazılımı onlar için : if erkek erkeğe ilişki büyüktür nüfusun yarı, than, kitle imha protokol activated. Gibi.

Ya da Nuh tufanı : if nefilimler büyüktür> nüfusun yüzde 99'u, and if saf kan adem soyu tükenme eșiği, than tufan is avtuvated. Gibi.

Dengeleri hızla bozuyorlar. Çünkü dünyanın dönmesini Ademi genlere sahip insanların garanti ettiğini biliyorlar. Kozmik anlaşmalarda dünya kiraya verilmiștir. Adem nesli tükenince dönmesine gerek kalmaz ve kozmostaki bir noktanın silinmesi gibi imha edilir
Azazil in Matrixdeki gayesi nedir?Bilen var mı?Veya Tanrinin Matrixdeki gayesi nedir?Tekamül mü?
 
Azazil in Matrixdeki gayesi nedir?Bilen var mı?Veya Tanrinin Matrixdeki gayesi nedir?Tekamül mü?

Tanrı ; matrix' teki kodların, satırların, programların işletim sistemidir. Tanrı aynı anda matrixin hem en ince detayları hem de tamamıdır. Işık hızında bir işlem gücünde olduğu için gecikme yaşamaz, yanıltılamaz, zaten kullandığın bütün yöntemleri o sen kullan diye kod kod yazmıştır.

Azazil de tanrının tasarladığı özel bir ayıklama programdır. Diğer programlarla etkileşime girebilir. Onların içinde parazitlenebilir böylece yutabildigini yutar, bozabildigini bozar, yutamadığını ise matrix (tanrı) destekleyerek daha yüksek ayrıcalıklı programlarla donatmaya devam eder.
 
Tanrı ; matrix' teki kodların, satırların, programların işletim sistemidir. Tanrı aynı anda matrixin hem en ince detayları hem de tamamıdır. Işık hızında bir işlem gücünde olduğu için gecikme yaşamaz, yanıltılamaz, zaten kullandığın bütün yöntemleri o sen kullan diye kod kod yazmıştır.

Azazil de tanrının tasarladığı özel bir ayıklama programdır. Diğer programlarla etkileşime girebilir. Onların içinde parazitlenebilir böylece yutabildigini yutar, bozabildigini bozar, yutamadığını ise matrix (tanrı) destekleyerek daha yüksek ayrıcalıklı programlarla donatmaya devam eder.
Yani ilk başta secde edilmesi istenen Adem Mesihin ruhumuydu tanrıyla nasıl bir bağlantısi var sizce.Yani Tanrı Ademe bu kadar kıymet vermesinin kendisiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.
 
Yani ilk başta secde edilmesi istenen Adem Mesihin ruhumuydu tanrıyla nasıl bir bağlantısi var sizce.Yani Tanrı Ademe bu kadar kıymet vermesinin kendisiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.
Tanrı Ademe kıymet verdi evet. Çünkü sürekli yaratma halinde olan tanrı melekler, cinler, hayvanlar derken, tanrısallığının son teknolojik harikası olan insanı yaratmaya karar verdiğini görüyoruz. Galaksilerdeki belki de bütün gelișmiș türlerin bizden haberi vardır belki de Kim bilir. Çünkü adem galaktik konseye sunuluyor ve geçer oy alarak tüm konseyin kendisine biat ettiğini görüyoruz.


Adem, kotası (yani gizli potansiyeli) itibari ile halifedir. Peşin peşin torpilli halife değildir. Yani önce kotasını doldurmayı başarmalı. Ama kotasının yarısını bile dolduramadan içinde bulunduğu gezegendeki bir çeşit komploya kurban gitti. Hem de tanrıya söz verdiği yerden düşürüldü tuzağa. Sonra rütbesi söküldü. Sonra sürgün edildi. O gün bu gündür tanrıya isyan eden kozmik gerilla hareketinin avucuna düşmüş durumda. İblis denen bir türün. Ama yine de semavi dinler ile adem oğullarına mahrum kaldıkları kozmik tarihi bilgiler ulaștırılıyor.
Ama adem burda iblisin zihin kontrol kölesi olmuş durumda. Duruma bir türlü uyanamıyor
 
Tanrı ; matrix' teki kodların, satırların, programların işletim sistemidir. Tanrı aynı anda matrixin hem en ince detayları hem de tamamıdır. Işık hızında bir işlem gücünde olduğu için gecikme yaşamaz, yanıltılamaz, zaten kullandığın bütün yöntemleri o sen kullan diye kod kod yazmıştır.

Azazil de tanrının tasarladığı özel bir ayıklama programdır. Diğer programlarla etkileşime girebilir. Onların içinde parazitlenebilir böylece yutabildigini yutar, bozabildigini bozar, yutamadığını ise matrix (tanrı) destekleyerek daha yüksek ayrıcalıklı programlarla donatmaya devam eder.
A glitch in the Matrix belgeselini mutlaka izle
 
Tanrı Ademe kıymet verdi evet. Çünkü sürekli yaratma halinde olan tanrı melekler, cinler, hayvanlar derken, tanrısallığının son teknolojik harikası olan insanı yaratmaya karar verdiğini görüyoruz. Galaksilerdeki belki de bütün gelișmiș türlerin bizden haberi vardır belki de Kim bilir. Çünkü adem galaktik konseye sunuluyor ve geçer oy alarak tüm konseyin kendisine biat ettiğini görüyoruz.


Adem, kotası (yani gizli potansiyeli) itibari ile halifedir. Peşin peşin torpilli halife değildir. Yani önce kotasını doldurmayı başarmalı. Ama kotasının yarısını bile dolduramadan içinde bulunduğu gezegendeki bir çeşit komploya kurban gitti. Hem de tanrıya söz verdiği yerden düşürüldü tuzağa. Sonra rütbesi söküldü. Sonra sürgün edildi. O gün bu gündür tanrıya isyan eden kozmik gerilla hareketinin avucuna düşmüş durumda. İblis denen bir türün. Ama yine de semavi dinler ile adem oğullarına mahrum kaldıkları kozmik tarihi bilgiler ulaștırılıyor.
Ama adem burda iblisin zihin kontrol kölesi olmuş durumda. Duruma bir türlü uyanamıyor
Peki Adem tanrinin kendisi ise boyut arası bir tekamül gerçeklesiyorsa.Zaman mekan boyut bunlar göreceli.Yani Tanrı hikâyesini Adem ile yazmışsa.Bu Tek başına olan Tanrıya bir mana katar.
 
Geri
Üst