Her zaman vakit ayırırım,zamanım olmasa bile gece yazarım ama yine de yazarım....Teşekküre gerek yok,rica ederim....Bu anlattıklarınızın benzerini kendi hayatımda çevremde yaşadım....Ben de herkesin derdine çare olmaya çalışan,iki elim kanda olsa yetişmeye çalışan;ben yetişemezsem de mutlaka uzaktan başkalarını bile yönlendirip yardım eli uzatmaya çalışan bir insandım...Ama insanlar hiçbir zaman benim de sorunlarım olabileceğini düşünmediler ve ben anlatmaya başladığımda 5 dakika sonra konu ya onların çocuklarına ya da eşlerine ve kendi ailelerine kaymaya başlıyordu...Biz hep gülmeye ,dostlarımızı da güldürmeye çalışıyoruz diye bizim de sorunlarımızı tek başımıza atlatmamız gerektiğine inanıyorlardı galiba....Ama herkes ne kadar güçlü olursa olsun mecazi anlamda bir ele ,omuza ihtiyaç duyar...Biz herkesin yanında olalım ,kimse mutlu gününde bize haber vermesin...''İnsanlar iyileşince bir daha onu iyileştirene dönüp bakmazmış''....Bunu da geçenlerde bir paylaşımda okumuştum...Siz doktora gider de yaranızı iyileştirirseniz bir daha doktora gider misiniz?Demek istediğim biz kendimizi yok sayınca ,herkesi şifalandırmaya kalkınca insanlar da arkasına bile bakmadan gidebiliyor....Herkes kendini temsil eder...Bir adım gelene üç adım gidilmiyor artık...İnsan ilişkilerine hiçbir zaman ticaret gibi yaklaşmamışımdır...Ama artık kahramanlık yapmaya,kurtarıcı olmaya ya da kurban psikolojisine girmeden başka türlü bakmaya başladım...Biz yine güzel özelliklerimizi koruyarak ama kendi ruhsal durumumuzu da düşünerek artık arkadaş seçiminde daha dikkatli olmalıyız...Tekamül hiç bitmez...Bir de çok çabalama konusuna gelince ;Bir dileğinizi,isteğinizi tasarlamak,bunun çiin uğraşmak önemlidir ama bu durumu putlaştırmak,o durumu,o insanı gözünüzde çok büyütmek iyi gelmiyor..Bunu kendi hayatımda da deneyimledim ve psikoloji ile ilgilenen konuşmacıların da bazı seminerlerinde bundan bahsettiğini duyunca ,izleyince iyice anlam kazandı...Hiçbir şeyi çok büyütmeyin.gereğinden çok değer vermeyin;Örnek veriyorum;Anne olmayı çok kutsarsanız bu konu gecikiyor ya da zorlaşıyor....Aynı şekilde meslek hayatına aşırı odaklanırsanız olması gerekenden daha geç zamanlara atıyor sanki...Okul hayatında bazı sınavlara öylesine girersiniz ve o daha başarılı geçer...Bazı ilişkilere bakın birisi aşık olur ,evlenir,çocuğu olur ,işi gücü yolunda gider...Neden? Herşeyi çok sıradan gördüğü için...Bazı hedeflerinizin olmasını çok takdir ediyorum...Ve hayatta amaçsız yaşanmaz...Bu iş olur,eğitim hayatı olur,çocuklarının gelişimi olur ;herkesin kendine göre...Bu hedeflerinizden hiç vazgeçmeyin ama dediğim gibi biraz daha akışta kalmaya çalışarak,teslim olarak....Benim de bazı çabalarımın karşılığı geç gelmiştir ama bana göre geç...Siz yine de çabalamaya devam edin,çünkü insanı körelten sürekli konfor alanıdır ...Biz konfor alanımızı bozmaya cesaret ediyoruz belki...Ve bu hayatı daha yoğun hissetmenize sebep oluyordur belki....Yani iyi bir durum aslında...Bir alıntı:''Siz hayalleriniz için çabalamaya devam edin,bir gün onlar da yorulacaklar ve gerçek olacaklardır.''Önemli noktayı gözden kaçırmayın...Belki ilk seferde değil on ya da yirmi ama o uğraştığınız şeyi tanrılaştırmadan,gereğinden fazla değer ,enerji yüklemeden devam edin...Bunu her yerde örnek veriyorum:Birinin aramasını çok istersiniz aramaz,,,ne zaman vazgeçersiniz,o kişi bunu hisseder ve arar...Nasıl oluyor bilmiyorum...Enerji dediğimiz bu galiba...Bazen inancımız sarsılsa da enerjinin gerçekliği kendini her yerde gösteriyor...
(Ayrıca aileniz için başınız sağ olsun...Çok büyük bir acı ve insanların size bu şekilde duyarsız davranışı da tabii ki sizi üzmüştür...İnsanlar o günlerde kendilerini belli ediyorlar...Çevrenizdekileri yargılamak istemiyorum ama size çok hak veriyorum...Arkadaşlarınıza,dost sandıklarınıza ne kadar vefalı,sadık olursanız o günlerde onlardan tam tersi davranışları görebiliyorsunuz...Biz yine de hayata katabileceklerimize odaklanalım ama babamın vefatında bana duyarsız davrananlara aynı durum onlarda yaşandığında koşup destek olmak da bana düşmez artık...Olumsuz yaklaşmam ama olumlu da yaklaşmam,tamamen nötr şekilde yaklaşmanızı öneriyorum...Zaten benim uzaklaştığım gibi siz de herkesten kendi isteğinizle uzaklaşmışısınız...Alma-verme dengesi diyoruz ya ;işte artık ben de bu dengeyi bozmaya hakkım olmadığını düşünüyorum...İçimden de gelmiyor....Gelse de daha normal yaklaşmaya karar vermiştim...Birinin hastası mı var?''Çok geçmiş olsun''daha da ortaya canını verecek gibi atlamamak lazım ...Kim nasıl davranıyorsa öyle...Size de tavsiye ederim...En azından sorumluluğumuzu burada alalım...Bizim yanlış arkadaş ,dost seçimi ve kendimizi yok saymamız bunlara sebep oldu...Önemli olan öğrendiklerimizi uygulayabilmek,sınırlarımızı koruyabilmek...Hepimiz iyi anlamda değişim yolundayız bence......Ailenizi özlediğinizde,acı duyduğunuza onlar için özel bir defter tutun..Duygularınızı yazın,çok rahatlarsınız...Hiçbir zaman tamamen bitmez bu hüzün ama bu duyguları azaltarak yaşamaya devam ediyoruz...O burukluk kalır ama siz ailenizin dna'larını taşıyorsunuz ve mutlu olabilirseniz onları da onurlandırmış oluyorsunuz....Sevdiklerini kaybedenler hayatta kalmanın ''suçluluğunu''hissedebiliyorlarmış...Eğer bu duyguları fark ederseniz onun için de profesyonel destek alabilirsiniz belki ama umarım bir de bu üzüntünün üstüne böyle yıpratıcı duygularla mücadele etmiyorsunuzdur....Algıladığım kadarıyla güçlü bir ruha ,kalbe sahipsiniz...Hepimize kolay gelsin,sevgiler...)