Alevilik Nedir, Ne Değildir? ( Bildiklerimizi Paylaşalım Lütfen)

Sayın Kasyopya,
kesinlikle haklısınız alevi tarihini bilmiyoruz,kulaktan dolma birbiriyle çelişen bir çok konu var.Kitaplardan ve internette yer alan bilgiler dahi birbiriyle çelişiyor.Alevilik hakkında kesin olarak söyleyebileceğim tek şey insan sevgisidir.Buna ilişkin güzel sözleride mevcuttur.

" -Gelin Canlar bir olalim....

-
Yetmis iki millete ayni nazar ile bak….

-
Benim Kabem insandir...

-Okunacak en büyük kitap insandir…

-Sevgi bizim dinimizdir, baska dine inanmayiz..... "

Sözlerden bazılarıdır.
 
TEŞEKÜRLER SEYYİD1109 Benim üzüldüğüm konu birşeyi okumak sizi sadece fikir sahibi yapar kanaat sahibi yapmaz arkadaşlar vet her konuda hepimiz biryerlerden birşeyler okuyoruz ama edindiğimiz bilgi ye kesin demek onuda insanlara bu şekilde aktarmak çOk yanlış
 
Sayın Kasyopya,
kesinlikle haklısınız alevi tarihini bilmiyoruz,kulaktan dolma birbiriyle çelişen bir çok konu var.Kitaplardan ve internette yer alan bilgiler dahi birbiriyle çelişiyor.Alevilik hakkında kesin olarak söyleyebileceğim tek şey insan sevgisidir.Buna ilişkin güzel sözleride mevcuttur.

" -Gelin Canlar bir olalim....

-
Yetmis iki millete ayni nazar ile bak….

-
Benim Kabem insandir...

-Okunacak en büyük kitap insandir…

-Sevgi bizim dinimizdir, baska dine inanmayiz..... "

Sözlerden bazılarıdır.


Tamamen katılıyorum.
İnançlarının kökeni her ne olursa olsun, kimseye bir zararları dokunmayan dünya tatlısı insanlardır. Ülkemizde insana bu kadar değer veren, sevgi ve insanı merkez alan başka bir topluluk ve inanç var mıdır bilmem.
 
Nekadar keskin yargılar emin konuşmalar bazen gerçekten hayret ediyorum!

Söylediğiniz gibi keskin yargılarda mı bulunuyorum bilemiyorum. Ancak yüzyılları, bin yılları ve hatta yüz bin yıl öncesinde olduğu söylenen Mu kıtası vs. gibi çok derin hususları eldeki verilere ve kanıtlara dayaranak kısaca özetlemek kesin yargılara ulaşmak gibi görünebilir. Dayanağı olmayan iddiaları burada paylaşmak abes olacaktır. Bir şey ya doğrudur yada yanlıştır ve eldeki verilere göre Mu kıtası hayal ürünü olmaktan öteye geçemiyor malesef.

Burada var olan konuları konuşmamız gerektiğini düşünüyorum, olmasını istediğimiz hayali konuları değil. ^^ Diğer yandan böyle bir kıtanın var olduğunu düşünenlere karşı değilim. Çünkü bende böyle bir kıtanın var olmuş olmasını isterdim. ^^
 
bu güne kadar tanıdıgım komşumuz, iş arkadaşlarımız dostumuz bir çok insan oldu, hiç birinden ama hiç birinde hayasızlık, ahlaksızlık, edepsizlik görmedim, ekmeğine namusuna vatanına baglı kişilerdi, genç olsun yaşlı olsun hastam oldu geldiler ölüm oldu geldiler, ekmeklerini paylaştılar, ibadet açısından belki bize farklı gelebilirler, ama ben kuran okuyanını da gördüm, okumayanı da ama bu sadece Alevilere has bir şey değil yani Sunni olup islama haykırı yaşam biçimini seçen bir sürü insan yok mu çevremiz de?

saglıcakla.
 
Söylediğiniz gibi keskin yargılarda mı bulunuyorum bilemiyorum. Ancak yüzyılları, bin yılları ve hatta yüz bin yıl öncesinde olduğu söylenen Mu kıtası vs. gibi çok derin hususları eldeki verilere ve kanıtlara dayaranak kısaca özetlemek kesin yargılara ulaşmak gibi görünebilir. Dayanağı olmayan iddiaları burada paylaşmak abes olacaktır. Bir şey ya doğrudur yada yanlıştır ve eldeki verilere göre Mu kıtası hayal ürünü olmaktan öteye geçemiyor malesef.

Burada var olan konuları konuşmamız gerektiğini düşünüyorum, olmasını istediğimiz hayali konuları değil. ^^ Diğer yandan böyle bir kıtanın var olduğunu düşünenlere karşı değilim. Çünkü bende böyle bir kıtanın var olmuş olmasını isterdim. ^^
Evren de pek çok şey hayal ürünü gibi değil mi zaten inananlar bu hayali gerçek inanmayanlar da gerçekdışı yapıyor ama yinede hiçbir konuda özelliklede tarih hemde baya uzak bi tarih konusunda bu kadar keskin fikirlere sahip olmamalıyız bence
 
Bir takım konulara körü körüne inanmamak gerekir ...Bu kıtanın gerçekte var olduğunu da savunanlar var ,olmadığını savunanlarda.Benim varlığına inanmamdaki neden, bulunan tabletler ,kazılar vs . den ziyade batılıların tarih diye önümüze koydukları içi boş balonun olmasıdır. Türklerin yazıyı bilmemesine rağmen Çinde Türk piramitleri olduğu idda edilen yapıların bulunması..Bu durumda madem göçebelerdi,madem yazıyı bilmiyorlardı hangi hesap kitapla onları diktiler.

Yani demek istedğim mu kıtasıyla belki aleviliğin bağlantısı vardır,belkide yoktur yada mu kıtasıda aynı şekilde. Yukarda bahsettiğimiz gibi kitaplar sadece fikir sahibi olmamazı sağlar.Kesin bir kanaat oluşturmak için gidip yerinde araştırmalar yapmak gerekir.
 
bahsedilenlere bakınca rahmetli babamın anlattığı bir olay geldi. Bu arada bizim kökenimiz Horasan'dan gelme Köroğlu'na dayanıyor.
Rahmetli dedem bundan 30 yıl öncesini düşünün halamı bir sunniyle evlendiriyor.
'' --a----___c___--b---- '' şimdi şekilde a sunni köyü b ise alevi köyü. Kendi köyümüz bizi dışlıyor halamın evliliğinden dolayı, c ye yerleşmek zorunda bırakılıyoruz iki köyün arasında en ıssız arazi. Başka bir olayda evde bir dirhem su kalmıyor, alevi köyü daha uzak mecburen sunni köyüne gidiyorlar istedikleri sadece 1 tas su bebeklerine içirmek için. Vermemişler. Şimdi ise dibimizden ayrılmıyorlar her başları sıkışınca bize koşuyorlar. Ama biz yardım ediyoruz.

Annemin söylediği sözü hiç unutmam okula yeni başlıycam Annem dedi ki ; kızım alevi olduğumuzu kimseye söyleme arkadaşlarına falan seni yanlarında istemezler. Yıllarca arkadaşlarım yanımda aleviler şöyleymiş yok işte böyleymiş dediler durdular. Alevi olduğumu öğrenen herkes şuan bile; bakın 21.yy' dayız. Ya bişey sorucam kusura bakma diye lafa başlayıp sizde şu var mı sizde abdest var mı, sizde kuran okutulur mu, mum söndü yapıyor musunuz diye salak saçma konulara kadar gidiyor sohbet. Bir an durup bakıyorum ne kadar cahil insanlar üniversite bitirmiş ama ne kadar sığ düşüncelere sahipler.

Tamam ben alevi yada sunni anlayışını benimsemiyorum belki ama gerçekten benim atalarım inanmışlar sonuçta ağır geliyor.

Kız alıp verme olayında da benim ailem gayet çağdaş görüşlüdür. Rahmetli babam köyde yetişmesine rağmen hiç bir zaman öyle bir ayırtım yapmadı insanlar arasında. Ablam, halalarımın kızları hepsine yakını bir sunniyle evlendi. Özellikle ablam da sorun yaşadık hala da malesef yaşıyoruz. Bile bile aldılar ablamı, şimdi bir çocuğu var görümceleri yuvasını bozmak için elinden geleni yapıyorlar neymiş aleviymiş :S

Bu zamana kadar atalarımız çok çekti. Hor görüldük, hep dışlandık bizi insan olarak sindiremediler. Olur olmaz şeyler söylediler. Sonuçta bize sorulmadı; bizler alevi olarak doğduk. Şimdi hacı hocalık davasında yatıp ne dolaplar çeviren insanlar var etrafımda. Gayet de gururluyum iyi ki böyle oldu, en azından kendi benliğim adına konuşuyorum kendi kararlarımı kendim verdim; bu sayede insana insan olarak değer verdim. etrafımda da alevilik adı altında ateistliğe kadar giden insanlarda var tabii geçmişini bilmeyen sayın seyyid1109'un söylediği gibi.

Konu alevilik sunnilik konusu değil. Konu insanlık, vicdan ve hoşgörü konusu sevgiler....
 
alevilik şia nın bir mezhebidir islamiyetten bir farkı yok bazılarının sandığı gibi bazı alevi kimselerin yanlış düşünceleri olabiliyor özellikle namaz vs. konusunda onlar kendilerinden sorumlular insanlar sanıyor ki her şii her alevi namaz kılmıyo oruç tutmuyo yok öyle bir şey arkadaşlar ben şia nın caferilik mezhebindenim ve 5 vakit namaz farzdır ramazan orucu farz ha ayrı olarak 12 gün oruç tutulur ki o nafile oruç gibidir tutmak zorunlu değil kerbelayı anma amacı ile tutulur.merak ettiğiniz varsa sorabilirsiniz
 
alevilik şia nın bir mezhebidir islamiyetten bir farkı yok bazılarının sandığı gibi bazı alevi kimselerin yanlış düşünceleri olabiliyor özellikle namaz vs. konusunda onlar kendilerinden sorumlular insanlar sanıyor ki her şii her alevi namaz kılmıyo oruç tutmuyo yok öyle bir şey arkadaşlar ben şia nın caferilik mezhebindenim ve 5 vakit namaz farzdır ramazan orucu farz ha ayrı olarak 12 gün oruç tutulur ki o nafile oruç gibidir tutmak zorunlu değil kerbelayı anma amacı ile tutulur.merak ettiğiniz varsa sorabilirsiniz ayrıca isteyen olursa şii liği delilleriyle birlikte kanıtlarım
 
Kimisi din diyor kimisi mezhep pek fazla bir bilgiye sahip değilim alevilik konusunda, bildiklerimde kulaktan duyma şeyler doğruluğu pek sahih değil bu konuda.
 
Önceki yorumlardada değindiğimiz gibi, aleviliği islamiyet dışına çekmek ,ötekileştirmek gibi amacı olanlar var. Bunları siyasi oyundan başka bir şey olarak görmüyorum.Bunun sebeplerinden biride alevi halkının bizzati ile kendileri hakkında çok fazla bir şey bilmemesidir. Ben aleviliği din olarak görmüyorum,mezhep olarakta görmüyorum. Felsefesi farklı olabilir,yaşayış şekli farklı olabilir ama bunlarda farklı anlamlar aramak lüzumsuzdur.
 
ilk defa alevilik hakkında kendimi bu kadar özgürce açıklamalarımı yaparak dile getirdim. Bu gerçekten çok iyi geldi siz sevgili mabet üyelerine bu olgunluğunuz için teşekkür ederim. sevgiler...
 
Önceki yorumlardada değindiğimiz gibi, aleviliği islamiyet dışına çekmek ,ötekileştirmek gibi amacı olanlar var. Bunları siyasi oyundan başka bir şey olarak görmüyorum.Bunun sebeplerinden biride alevi halkının bizzati ile kendileri hakkında çok fazla bir şey bilmemesidir. Ben aleviliği din olarak görmüyorum,mezhep olarakta görmüyorum. Felsefesi farklı olabilir,yaşayış şekli farklı olabilir ama bunlarda farklı anlamlar aramak lüzumsuzdur.
Evet size aynen katiliyorum sayin seyid1109
 
çünkü siz de biliyorsunuz. Ben dedeyim diyen yedi, yedi, yedi de yedi yani. Dedeyim dediler ibadet ettiler sonra içki masasına oturdular. Alevilik eğer bir inançsa bu inancı çok yıprattılar. Sonra ne oldu aleviler kuran nedir bilmez, sürekli alkol kullanırlar, eniğinden cücüğüne içerler. Ya ben etrafımdaki çoğu insandan alevileri yaratık gibi anlattıklarını duyuyorum. İslamiyetten ayrı olarak görürler tabii çünkü başa geçenler bu şekilde lanse ettirdiler aleviliği. Gerçek özü bilen yok ben inanmıyorum kalmadılar. Şimdikiler sadece politika peşinde. Sunnilerde aynı şekilde başlarındakiler yedikçe yedi.Hepsi aynı yani.
Kandırılmışlığımıza yazık...

öyle bir anlatmışsınız ki yanlızca içen ibadet etmeyen inançalrı olmayan herhangi bir toplulukmuş gibi.bunu yapan yanlızca alevilermiş gibi anlatmayın.sizin şu yazdıklarınızı yapan ve böyle yaşayan bir sürü sunni vb..inanaçta olan insanlarda var.yanlızca dedelermi yedi.hoca takımından yiyip içen, dini insanlar üzerinden kullanıp rant yapan ve çıkarları için kullanan bir sürü insan var ülkede.(isim bilerek vermiyorum)bu ülkede barları,meyhaneleri doduran,meydanlara çıkıp allah rızası için deyip kul hakkı yiyen nice vicdansızlar var.
her dinin,ırkın,ülkenin,ailenin içinde iyiler ve kötüler var.
bence insanlara dinine,diline göre değil iyiliğine kötülüğüne,vicdanına göre değerlendirmeliyiz.yanlızca alevilerin değil geçmişten bu güne bütün dinleri yaşayan toplumlarda mutlakaki değişimler olmuştur.artık böyle detaylara kafa yormak bile istemiyorum.tek bir gerçek var "O"ndan geldik "O"na döneceğiz.bu geliş ve dönüş yolunda isteyen uçağa binsin,isteyen otobüse ,isteyen yürüsün.tercihler insanlara ait.yollar farklı buluşacağımız yer aynı.
sevgiler....
 
Benimde yorum yaptığım konuyu şöyle baştan aşağı birdaha okudum inceledim ve gördüm ki ''yanlış yerdeyiz'' biri aleviliği aklamaya çalışırken içki içeni kötülüyor diğeri başka birşeyi açıklarken barlarda meyhanelerde olanları ayıplıyor...neyi savunuyoruz? neyi açıklığa kavuşturmaya çalışıyoruz....hangi şeyi savunmaya yada yermeye çalışırken neleri kaçırıyoruz yada yargılıyoruz.....yine hep inandığım şeye geliyor herşey....neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkında bile değilsiniz çoğunuz... kwanyin arkadaşımız diyor ki ''öyle bir anlatmışsınız ki yanlızca içen ibadet etmeyen inançalrı olmayan herhangi bir toplulukmuş gibi.bunu yapan yanlızca alevilermiş gibi anlatmayın.sizin şu yazdıklarınızı yapan ve böyle yaşayan bir sürü sunni vb..inanaçta olan insanlarda var.''içen ve ibadet etmeyen insanlar kötümü şimdi neyi savundunuz nereye vardınız :)umarım söylemek istediğim şeyi anlamışsınızdır
 
Aleviliğin tanımlarından birisi de onun 'Ehlibeyt yolu' olduğu biçimindedir.

Bu yüzden Ehlibeyt, Aleviliğin temel taşıdır.

Aleviliğin (Şianın) ayrı bir mezhep halinde ortaya çıkışı, Ehlibeyt ile ilgilidir. Alevi kitle, kendilerini 'Ehlibeyt yolcusu' diye de tanıtır. Özellikle klasik Alevilikte bu terim çok kıymetlidir.

Ehlibeyt (Ehlelbeyt), Hazreti Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'den oluşan aileyi anlatan bir sözcüktür. Ehlibeyti oluşturan bu 5 kişi için al-i aba da (abanın altındaki aile) denilir. Çünkü Peygamberimiz damadı Ali ve ailesini abasının altına alarak, Allah'a dua etmiş ve 'Allahım bunlar benim ailemdir, bunları koru,' demiştir. Bu yüzden Ehlibeyt, Penç-i Al-i Aba veya Hamse-i Al-i Aba (abanın altındaki beşli) diye de bilinir. Bu beşli, bir elin beş parmağı biçiminde de tasvir edilmiştir. Alevi resim geleneğinde bunun çok bol örneği görülür.

Aleviler, kendi inanç yollarını, Ehlibeyt mezhebi biçiminde de tanımlarlar. Ehlibeyt (Ehlelbeyt) ile Al-i Aba ve Al-i Muhammed, Al-i Resul, Al-i Beyt aynı anlama gelmektedir.

Sünni Mezhepler

Sünni mezhepler, kurucuları olan alimlerin adı ile anılır olmuşlardır. Aslında bu alimler de yeni bir mezhep kurmak amacıyla yola çıkmış değillerdi. Onlar gelişen durumlar, ihtiyaçlar, genişleyen ve buna bağlı olarak değişen coğrafya nedeniyle İslam dinini zamana göre yorumlamaya çalışıyorlardı. Bu yorumlama, mezhep akımı olarak daha sonra keskin hatlarla birbirlerinden ayrıldı. Günümüzde 4 Sünni mezhep vardır.

Hanefilik: Kurucusu, İmam-ı Azam diye anılan Kufe doğumlu Ebu Hanife Numan bin Sabit'tir. Kendisi, zamanında Alevilerin 12 imamlarından 5. İmam Muhammedül Bakır ve 6. İmam Cafer-i Sadık'tan ders almıştır.

Tarih, onun çok kuvvetli bir Ehlibeyt yandaşı olduğunu yaşamı gösteriyor. Ebu Hanife, hem Emevilere hem de Abbasilere karşı tavır takındı ve hilafetin Ehlibeyte ait olduğunu söyledi. Bu yüzden de Abbasi halifesi Mansur, Ebu Hanife'yi 767 yılında zindanda kırbaçlatarak öldürttü. Müslüman nüfusun önemli bölümünü oluşturan Hanefiler ve Aleviler Ebu Hanife'nin Ehlibeyt için ne büyük işkenceler çektiğini bilmiyor.

Türkiye'de, Ehlibeyt yoluna en yakın mezhep Hanefiliktir. Bu yüzden Hanefilik, Türkler arasında kuvvetle yayılmıştır. Araplar ve Farslar arasında da taraftarı vardır. Afrika'da ise yayılamamıştır. Hanefilik, Sünni mezhepler içinde aklı öne çıkarmasıyla dikkat çekmektedir.

Malikilik: Kurucusu Malik bin Enes 712'de Medine'de doğmuştur. İmam Cafer-üs Sadık'tan da ders alan Malik 796'da ölmüştür. Bugün azınlık halinde Mısır, Tunus, Sudan ve bazı Afrika ülkelerinde azınlık olarak malikiler bulunmaktadır.

Şafiilik: Bu mezhep Haşimi soyundan Muhammed bin İdris-i Şafii tarafından kurulmuştur. 767-820 tarihleri arasında yaşayan Şafii de zamanında Şii yandaşı olmakla suçlanıp hapse atılmıştır.

Şu dizeler onundur: 'Eğer Ali'yi sevmek Rafızilikse (sapkınlıksa) / Bütün dünya bilsin ki ben de Rafıziyim.'

Mısır'da, Doğu Anadoluda, Kafkasya, Filipinler, Seylan, Endonezya Adalarında, azınlık halinde İranda Şafiiler yaşamaktadır.

İmam Şafii, Ehlibeytin Kuran'da övüldüğünü ve bunun da onlara yeteceğini yazan bir bilgin idi.

Hanbelilik: Kurucusu Ahmed bin Hambel 780'de Bağdat'ta doğdu ve 858'de öldü. Bu mezhepten olanlar her çeşit yeniliğe bidat diyorlar ve karşı çıkıyorlar. Mezar ziyaretini bile günah sayan bu zihniyet, harici isyan anlayışı ile birleşmiş ve 1745 tarihinde Suudi Arabistan'da Vehhabilik olarak hortlamıştır.

Hanbelilik ile Vahhabiliği aynı sayarsak, bu mezhebin azınlık olarak yaşadığını ama bugün Arabistan ile İslami çatışmaların şiddetlendiği bölgelerde egemen hale gelmeye başladığını anlarız.
Ehlibeyt Önceliklidir

Bugün 4 hak mezhep diye gösterilen mezheplerin kurucuları ile dinin kurucusu Hazreti Muhammed arasında herhangi bir zamansal veya manevi bağ mevcut değildir. Halbuki Ehlibeyt ile Peygamber bizzat ilintilidir ve onun başıdır.

Yüce Peygamber Ehlibeyte verdiği önemi pek çok sözü ile ortaya koymuştur. Der ki: 'Ey insanlar! Size bıraktıklarımı benimserseniz, hiçbir zaman doğru yoldan sapmazsınız. Bunlar, Allahın kitabı ve Ehlibeytimdir.' (Bu hadisin doğruluğunu Sünni hadisçiler de kabul eder.)

Peygamberimiz son haccını (Veda Haccı) yaptıktan sonra dönerken Gadiru Hum'da da Müslümanlara kılavuz olarak Kuran'ı ve Ehlibeyti bıraktığını söyler ve Hazreti Ali'yi vasi tayin eder. 'Ben ilmin şehriyim, Ali ise o şehrin kapısıdır; ilmi isteyen kapıya gelsin.' Peygamberimiz, her Müslümanın birinci görevinin Ehlibeyte bağlanmak olduğunu açıkça söylemiştir. Aleviler de bunun gereğini yerine getirmişlerdir.

Namazın Tanıklığı

Sünni mezheplerin kurucuları da Ehlibeytin vazgeçilmezliğini biliyorlardı. Ebu Hanife, Ehlibeyt yoluna bağlılığı yüzünden canını verdi. İmam Şafii bir şiirinde şöyle diyor: 'Ey Peygamberin Ehlibeyti... Cenabı Allah sizin sevginizi Kuran ile indirerek farz kılmıştır. Size bu şan ve erdem elbette yeter. Size salavat getirmeyenin salatı (namazı) batıl sayılır.'

Namazın olmazsa olmaz şartı, peygambere ve Ehlibeyte (Al-i Muhammed'e) salavat getirmektir. Namazda, 'Allahümme salli ala Muhammed ve ala al-i Muhammed!' selamı Ehlibeyte verilen selamdır. Al-i Muhammed ile Ehlibeyt aynı şeydir. Yani Aleviler, Sünnilerin günde 5 kez selam verdikleri Ehlibeyte bağlanmışlardır. İşte bu ortak nokta bilinirse, iki kesimin diyaologuna bir zemin yaratılmış olur.

Kuran Tanıktır

Peygamberimizin sözlerinde olduğu gibi Kuran'da da Ehlibeytin üstünlüğü anlatılmıştır. Ahzab Suresinin 33. ayeti buna aittir. Ehlibeyti öven ayetlerin en açıklarından birisi de Şura Suresinin 23. ayetidir. Meveddet Ayeti olarak da bilinen bu ayet diyor ki:

'Bu, Allahın inanan ve iyi işlerde bulunan kullarına müjdesidir: (Ey Muhammed) De ki: Sizden dünyalık bir şey (dünya malı) istemiyorum. İstediğim yalnızca Ehlibeytime sevgidir.'

Peygamber karşıtları, Ehlibeyt düşmanları, ayette sözü edilen yakınların diğer akrabalar veya eşler olduğunu ileri sürerek gerçeği küllemeye çalışıyorlar. Halbuki Ehlibeytten Peygamberimiz ile onun kızı Fatıma ve damadı Ali ile 2 torunu, Hasan ile Hüseyin anlaşılmalıdır. Bunun en açık kanıtı, Mübahele Ayetidir. Al-i İmran Suresinin (3. Sure) 61. ayeti Necrandaki Hıristiyanlar ile peygamber arasında çıkan bir tartışma üzerine inmiştir. Peygamberimiz bu tartışmayı bitirmek üzere Ehlibeyt olarak yanına Ali ve ailesini almıştır.

Kuran'da Ehlibeyti işaret eden dolaylı ayetlerden birisi de Enfal Suresinin (8. sure) 75. ayetidir. Bakara Suresinin (2. Sure) 207. ayeti, Ahzab Suresinin 25. ayeti, Nahl suresinin (16. Sure) 42. ayeti ile Maide Suresinin (5. Sure) 55. ayeti de Ehlibeyti işaret eder.

Hazreti Ali'ye Sövenler

Hazreti Ali, peygamberle birlikte İslamın kurulması, güçlenmesi, yayılması için canını ortaya koyarak mücadele ederken, Arapların ileri gelenleri ile de savaşmak zorunda kalmıştı. Bu yüzden de onun büyük kabileler arasında pek çok düşmanı ortaya çıkmıştı. Özellikle Mekke'ye egemen olan Emevi soyu, Aliye düşmandı. Şam valisi iken devlete isyan edip yönetimi zorla ele geçiren Muaviye, Ehlibeyti kötülemek için her yolu kullanıyordu. Hazreti Ali ve ailesi düşman ilan edilmişti.

Muaviye zamanında Ali'ye ve soyuna camilerde küfredilmesi bir mecburiyet haline getirilmişti. Hazreti Ali'ye sövülmesi ilkin Şam'da başlatılmış, valilere de böyle yapmaları konusunda Muaviye tarafından emir verilmişti.

Örneğin Kufeye vali atanan Mugire, mescidde Ali'ye sövüyor, lanet ediyordu. Basra Valisi Büsr ile Rey valisi Kesr ve Mekke Valisi Mervan cami mimberinde Ali'ye sövüyorlardı. Bu küfürlere karşı çıkanlardan Adiyoğlu Hucr, Muaviye tarafından arkadaşlarıyla birlikte Şam yakınlarında öldürülmüşlerdi.
Peygamberimizin düşüncelerini İslam dünyasına birinci elden aktaran Ehlibeyt olmuştur... Ehlibeyt, Peygamber Ailesi demektir. Bunlar Hz. Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'den oluşan beş kişidir...
 
Geri
Üst