16-8 yapayım dedim, birinci gün başım öyle bir döndü ki, en yakın yere oturmasaydım kim bilir ne olurdu. Beynim yerinden çıkıyordu.
İkinci gün, kan şekeri öyle bir düştü ki, kendime geldiğimde buz dolabındaki yemeklerin yerinde yeller esiyor, midem kara delik gibi bulduğunu çekiyordu. Bilmem, kıtlık olsa, öyle bir zorluk döneminde yaşasanız zaten aç kalırsınız da, dolaplar ağzına kadar doluyken neden kendimi aç bırakayım ki? İnsan bedeni ihtiyaçlarını karşılamadıkça, yaşamak, barınmak yemek bunların en basiti, maddiyi düşünmekten maneviyata vakit kalmaz. Ve aç insanlar sinirli, hırçın ve çirkef, tahammülsüz oluyor açıkçası. Bolluk, bereket içindeyken neden bünyem ile oynayayım ki? Gerek yok. Bir kaç öğün yiyerek, gün içinde insülini ve kan şekerini dengede tutarsınız, gözünüz dönmez, hem de zinde kalır, kilo da verebilirsiniz.
Oldum olası açlığı hiç sevmedim, sevmem. Bence, maneviyatı aç kalmakta değil, açları doyurmakta arayın. Bana mantıksız geliyor, inandırıcıda değil. İnsan vücudu, koşullara, şartlara uyum sağlar. Akıllı bir mekanizmadır. Gün içinde yemesi kadar kalori tüketen insan sağlıklı, formda olur. Bundan fazlasını tüketen hantal olur. Azını tüketen sağlıksız olur. Hastanelik etmeyin kendinizi boşu boşuna. Yiyin efendiler, kötü bir şey değil saatlerce aç kalmaya gerek yok. Hem bu yapılırsa, kilo kaybedilir derdim ama malesef yağdan değil ödem ve kastan gidecek. Tahribata uğrayan metabolizma, kıtlık moduna girip hızını yarıya düşürecek, vermiş "gibi" göründüğünüz, ama aslında vermediğiniz kilolar, size misliyle geri dönecek. O yüzden millet bas bas, hareket edin, spor yapın diyor. Açlık tokluk değil, uyuşukluk, miskinlik insanın manevi kapılarını kapatır. Vücudumuz ne yapması gerektiğini biliyor, şu saatte ye, aç kal bilmem ne... Hepsi palavra. Azını yersen de zarar, fazlasını yersende. Gerekli kadar yiyin. Bu en güzel nefis terbiyesidir. Hem de kendi nefsinize zulmetmemiş olursunuz.