Musallat veya ''Demon''

Emrah91

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Mar 2024
Mesajlar
169
Tepkime puanı
32
Bir başka sitede kendi sorunuma benzer bir insanın sorunu ile karşılaştım. Tam olarak aynı değil, ama benziyor. Yaşamı ele alışım ve tüm bu etkilerden kurtulmaya çalışmam, bunu o'nun da ve o'nun durumundaki herkesin yapabileceği düşüncesine vardım.
Konusunun başlığı:

''Neredeyse her sesten rahatsız olmaya başladım''​

Bahsettiği şey: Her sesten rahatsız olmaya başlaması, başta insan sesi olmak üzere ses duymak istememesi, daha önce bunu yaşayıp atlatması, sonra tekrar ortaya çıkması (kronikleşmesi), tv ve şarkılardan rahatsızlık duyması ve her sesten rahatsızlık duyacak hale gelmesi... O'nunla ''uğraşılması,'' hassas yapı üzerinde birbirlerini kovalayan travmatik olaylar ve bunlar arasında anlamlandırmalar yapıp, bağlantılar kurması.

Öncelikle merak edip altında yatan sebebi sordum ve bir psikolog veya terapistten yardım almasını önerdim.

''Mesela ben sizi hiç tanımıyorum ve ilk defa burada yazınızı (derdinizi) okudum. Yorumunuz bana pek dengeli gelmedi. Benzer sıkıntıları yaşadım. Bir başkasında (bilmediğim bir başka insanda) görünce tuhaf geldi. Mesela ben sizi hiç tanımam, bir birey olarak ele alır ve kişisel her şeyinize saygı duyarım. Halüsinasyonlar olabilir mi?


Okullardaki olaylar çok sıradan ve herkesin karşılaşabileceği durumlar. Mesela benim ilköğretim ve lise hayatım berbattı. Şu an kaç yaşındasınız? Benim durumuma benziyor. Açıkçası ilgilenme sebebim de bu yüzden. Duygusal veya hassas yapınız, geçmişte yaşadığınız olayları travmatik bir şekilde yaşamınıza yansıtmış. Benzer olaylar sonrasında ve dışarda da devam edince düşünmeye ve anlamlandırmaya (kurmaya) başlamışsınız.
Birde yanlış duymalar olabilir. Mesela verdiğiniz ''Sen malsın'' örneğinde yanlış duymuşsunuzdur. Sonra aynı kişi sizi övünce doğrusunu (sizin hakkınızdaki asıl düşüncelerini) duymuşsunuzdur.

Abla örneğinde, dünya'da 9 milyar insan var. Hepsi temelde aynı olsa da, ayrıntılarda ayrışıyor. Bahsettiğiniz abla ve kardeşi de bunlardan birileri. O insanları ben bilemem, nasıl bir yapıdalar, nasıl birer kişilikleri var, bilemem. Ama bahsettiğiniz örneğe göre dengesizliğin marjinalliğinde bir örnek sadece, uç gibi, ama toplumda çokta olabilir, bu tür konularda anlamlandırmak yerine daha sığ (yüzeysel) yaklaşabilirsiniz. Yoksa zaten insan her şeyi anlamlandırmaya çalışsa işin içinden çıkamaz ve sürekli bocalar durur. Bunun yerine birbirini izleyen olaylar sırasında ilişki (bağlantı) kurmadan ve diğer insanların kendimizden farklı başka insanlar olduğunu bilerek bakarsak olaylara eğer, bu bizi hakkınızda ve zaman zaman kendimde düşündüğüm hastalıktan kurtarabilir. Aksi halde git gide hastalaşırız ve bu bizi psikiyatrik yardıma kadar itebilir ve ilaçlı tedavi yaşamınızı daha da olumsuz etkileyebilir. Belki ufak çapta düzelme de yaşanabilir, ama genel mana da hedeflerinizden ve sağlığınızdan uzaklaşadabilirsiniz.

Çözümüm ise düşünceniz ile ilgili. Kafanızda ''iki dünya'' kurun, biri gerçek olan, diğeri algılayışınız. Siz gerçek olana önem verin, algıladıklarınız sadece bizim çıkardığımız sonuç ile ilgili (yorumlayışımızla ilgili). Eğer algıladıklarınızın gerçek olmadığını bilir ve düşünürseniz onları çok çok az önemsersiniz. Asıl önemsediğiniz şey gerçek olandır.

Mesela benimde yaşamımda kötü olaylar var. Ve örneğin şu günlerim iyi geçmiyor. Bütün bunlara karşın bütün bunların geçici olduğunu ve asıl şeyin ne olduğunu bilerek, soğukkanlı bir şekilde size yazıyorum.

Hangi il ve ilçede oturuyorsunuz? Bahsettiğiniz şeyler nelerdir? Örnekler vererek daha açık bir şekilde yazarsanız bu konudaki düşüncemi size yazabilirim.

Halüsinasyonlar ise sadece görsel olmuyor, işitsel de olabiliyor. Bazı duyduğunuz şeyler aslında gerçekte var olmayan veya yanlış duyduğunuz sesler/konuşmalar olabilir. Yazıda da benzerleriyle karşılaşınca ister istemez bağlantı kuruyor, anlamlandırmaya yöneliyorsunuz. Yazıda olan olaylar gerçek ve uç olaylar olabilir, ama duyduklarınızla ilişkilendirirseniz bu size sağlıklı bir yaşam sunmaz. Onları gerçek, ama ayrı olaylar olarak ele almalısınız. Hepsi karmaşık gelebilir ve kolay olana bağlantı kurmaya yönelirsiniz. Ama asıl anlamlandırmamız gereken bu, yani olaylar arasında bağlantılar kurmadan, soğuk kanlı bir şekilde değerlendirip ''olabilir, hayatta benzer olaylar veya şeyler mümkün'' demek ve bunu şahsımıza algılamamız. Çünkü benzer şeyler yaşayan insanlarda elbet var, bunu insanların sorunlarını, dertlerini dinledikçe daha iyi anlayacaksınız. Hepsi kendinin yaşamda ''baş rol oyuncusu'' olduğunu düşünüyor ve tüm yaşamı buna göre ele alıyor. Bu normal, bu ego, bu olmazsa biteriz ve hiçbir şey yapamayız.

Sevgi konusunda ise... Biz sevgi gösterebiliriz, ama karşılık almak her ne kadar bizim yönelimimizle orantılı olsa da bizim elimizde değildir. Birisi size kötü mü davranıyor ondan uzaklaşın ve onunla görüşmeyin. Siz iyi olana yönelmeye çalışın. Asla vazgeçmeyin, bulana kadar bunda ısrar edin.

Dengesizlik olarak bakmamın sebebi bahsettiğiniz Tv ve Müzik (muhtemelen şarkılar) örneği. Uzaktan bakınca absürt geliyor açıkçası. Belki benim bu yazdıklarımdan da alınacaksınız, ama sözcükler yerine metnin bütününe odaklanırsanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. Bu sadece benim yazdığım şeyler için geçerli değil tabii, bütün her şeye böyle bakmanız gerekiyor. Tabii her şeyler arasında bağlantılar kurmadan.

Türkiye konusunda... Öncelikle yıl MS 2024 olmasına karşın insanlık pek gelişmiş değil, yani gelişe gelişe bu kadar geliştik. Bence insanlık hala bir mağara döneminde. Eğer süresi elverirse katedeceği daha çok yol var. Dünya'nın asli unsurudur insan. Bu böyle olunca da gezegenimiz de insanlığa göre şekilleniyor. Ülkemiz ise dünya'ya bakıldığı zaman hem coğrafi olarak, hem ekonomik, hem kanunlar ve hem de insana bakış açısı olarak tam ortalarda yer alıyor. Kültür ve popüler kültür de buna dahil olduğunda ortaya dünyadan etkilenen, ama ülkeye has bir durum çıkıyor. Beğenip beğenmemek insanın bireysel bakış açısına göre değişiyor elbette.

İnsanlarla ilgilenmeniz normal. Hobiler edinmeniz de çok iyi. Ama insanların düşüncelerine fazla takılmayın.''

...

Benim konuyla ilgili kendime çıkarımım ise, yalnız olmadığımız ve hepimizin benzer durumlar yaşayabileceği, bununla baş etme yöntemleri ve doğal çözümler bularak kişiliğimize uyarlamamız gerektiği.
 

acemicadisofia

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ağu 2023
Mesajlar
488
Tepkime puanı
341
Konum
Fikri sabit
İş
Cadı
Herkes kendini bilir, ne yaşadığını bilir. Başkalarının lafına bakarsak her kafadan bir ses çıkar, insan kime ve neye inanacagini şaşırır. İyice aklı karışır. Bu yüzden önemli olan kendini bilmek ve kendine güvenmek.
 

AhlakiDeğer

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Nis 2023
Mesajlar
445
Tepkime puanı
513
Çekim yasası kabul ediliyor.Evrende bir sanırım yuvarlak cisim hareket haline bırakıldığında bulunduğu konuma geri dönüyor.Dünya nın güneşin etrafında dönmesinden ve gece gündüz yaşanmasından daha karmaşık bir örnek.Düşüncelerin yansıması olduğunu kabul edebiliriz bu küçük insanı evrende.Beynin hayalleri hatta rüyaları gerçek sanması da frekansın bedeni etkilediğini gösteriyor.
Hayat anlamsızlığı içinde düşüncelerini farkında olarak yaşayan insanlar var.Yaşayarak uzaktaki bir insana etki ettiğini ve bunun yeterliliği olduğunu söylüyor.Bedenin titreşiminin eylemlerinin yok olmadan dönüştüğü düşüncesinde
.Ev yakınındaki bir hastahane veya mezarlığın kişinin enerjisini etkilediğini düşünen insanlarda var.
Bilmeden veya bilerek belli enerji alanlarına girebiliriz.Bunların kişiye istemli yada istemsiz bir alakası olabilir.
Bu tarz durumlarda rahatsız edici de olsa bu yansımaları kendi iç sesi kabul edilmesi uygulanabilir.Garip bir şekilde bu rahatsız edici algılanan durum beğenilmeyen bir enerji kaynağı olduğundan bünye tepki veriyor.Ayrıştırabilmek önemli.
Halisinasyon kişinin bünyesinin mevcut olmayan bir şey yaratması olarak tanımlanıyor.
Yemek hazırlarken kaşığın gözünüzün önüne gelmesi ve bunu unuttuğunuzu düşünmeniz onu masaya koymanızı sağlayabilir.Fakat zihin ne tepki alarak bu resmi canlandırdı.Dışsal bir yansıma bunu tetikledi.Kaşıkta zihninizde belli bir model.Kişi bunu istiyerek kaşığı koyma kararı aldı.
Her ne kadar her eylemin bir amaç dahilinde yapıldığı kabul edilse de.Kişi kendi istediklerini yapıyor diye düşünülsede etkilenebiliyor.Koşullar insanı labirentin istediği kısımlarında dolaştırıyor.
 

Emrah91

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Mar 2024
Mesajlar
169
Tepkime puanı
32
Çekim yasası kabul ediliyor.Evrende bir sanırım yuvarlak cisim hareket haline bırakıldığında bulunduğu konuma geri dönüyor.Dünya nın güneşin etrafında dönmesinden ve gece gündüz yaşanmasından daha karmaşık bir örnek.Düşüncelerin yansıması olduğunu kabul edebiliriz bu küçük insanı evrende.Beynin hayalleri hatta rüyaları gerçek sanması da frekansın bedeni etkilediğini gösteriyor.
Hayat anlamsızlığı içinde düşüncelerini farkında olarak yaşayan insanlar var.Yaşayarak uzaktaki bir insana etki ettiğini ve bunun yeterliliği olduğunu söylüyor.Bedenin titreşiminin eylemlerinin yok olmadan dönüştüğü düşüncesinde
.Ev yakınındaki bir hastahane veya mezarlığın kişinin enerjisini etkilediğini düşünen insanlarda var.
Bilmeden veya bilerek belli enerji alanlarına girebiliriz.Bunların kişiye istemli yada istemsiz bir alakası olabilir.
Bu tarz durumlarda rahatsız edici de olsa bu yansımaları kendi iç sesi kabul edilmesi uygulanabilir.Garip bir şekilde bu rahatsız edici algılanan durum beğenilmeyen bir enerji kaynağı olduğundan bünye tepki veriyor.Ayrıştırabilmek önemli.
Halisinasyon kişinin bünyesinin mevcut olmayan bir şey yaratması olarak tanımlanıyor.
Yemek hazırlarken kaşığın gözünüzün önüne gelmesi ve bunu unuttuğunuzu düşünmeniz onu masaya koymanızı sağlayabilir.Fakat zihin ne tepki alarak bu resmi canlandırdı.Dışsal bir yansıma bunu tetikledi.Kaşıkta zihninizde belli bir model.Kişi bunu istiyerek kaşığı koyma kararı aldı.
Her ne kadar her eylemin bir amaç dahilinde yapıldığı kabul edilse de.Kişi kendi istediklerini yapıyor diye düşünülsede etkilenebiliyor.Koşullar insanı labirentin istediği kısımlarında dolaştırıyor.

''Hisler düşüncelere, düşünceler sözlere, sözler eylemlere, eylemler bütün bir hayatınıza dönüşür.'' felsefesi gibi veya evrene atılan bir taşın bumerang etkisi gibi.

Hep düşünce zaten, hep bir merak vardır hayatta ''acaba ne demek istedi?'', hep bir amaç, hep bir koşuşturmaca, durağan ise hiçliktedir ve onu derin yapan da kendi içinde sakladığı gizi. Farklı olan ise daha az tanımlamaya müsait görünen şeylerdir aslında. Nedenler hep birbirini kovalar, insan bu, her şey bir anlam bulmak zorunda, anlamsızlıklarsa hareketin saflığı.

Ama buna tezat olarak insanı her şey etkiler düşüncesindeyim, her şey birbirleriyle titreşimler içerisinde, maddenin maddeye etkisi, etkilenmeyen bir şey var mı?


Bu tarz durumlarda rahatsız edici de olsa bu yansımaları kendi iç sesi kabul edilmesi uygulanabilir.

İşte anlatmak istediğim de tam olarak buydu. Her şey inanca göre şekilleniyor, eğer kişi buna inanırsa bu tarz şikayetlerden kurtulabilir..
 

Emrah91

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Mar 2024
Mesajlar
169
Tepkime puanı
32
Çekim yasası kabul ediliyor.Evrende bir sanırım yuvarlak cisim hareket haline bırakıldığında bulunduğu konuma geri dönüyor.Dünya nın güneşin etrafında dönmesinden ve gece gündüz yaşanmasından daha karmaşık bir örnek.Düşüncelerin yansıması olduğunu kabul edebiliriz bu küçük insanı evrende.Beynin hayalleri hatta rüyaları gerçek sanması da frekansın bedeni etkilediğini gösteriyor.
Hayat anlamsızlığı içinde düşüncelerini farkında olarak yaşayan insanlar var.Yaşayarak uzaktaki bir insana etki ettiğini ve bunun yeterliliği olduğunu söylüyor.Bedenin titreşiminin eylemlerinin yok olmadan dönüştüğü düşüncesinde
.Ev yakınındaki bir hastahane veya mezarlığın kişinin enerjisini etkilediğini düşünen insanlarda var.
Bilmeden veya bilerek belli enerji alanlarına girebiliriz.Bunların kişiye istemli yada istemsiz bir alakası olabilir.
Bu tarz durumlarda rahatsız edici de olsa bu yansımaları kendi iç sesi kabul edilmesi uygulanabilir.Garip bir şekilde bu rahatsız edici algılanan durum beğenilmeyen bir enerji kaynağı olduğundan bünye tepki veriyor.Ayrıştırabilmek önemli.
Halisinasyon kişinin bünyesinin mevcut olmayan bir şey yaratması olarak tanımlanıyor.
Yemek hazırlarken kaşığın gözünüzün önüne gelmesi ve bunu unuttuğunuzu düşünmeniz onu masaya koymanızı sağlayabilir.Fakat zihin ne tepki alarak bu resmi canlandırdı.Dışsal bir yansıma bunu tetikledi.Kaşıkta zihninizde belli bir model.Kişi bunu istiyerek kaşığı koyma kararı aldı.
Her ne kadar her eylemin bir amaç dahilinde yapıldığı kabul edilse de.Kişi kendi istediklerini yapıyor diye düşünülsede etkilenebiliyor.Koşullar insanı labirentin istediği kısımlarında dolaştırıyor.

Duyumsamalar, tat alma duyusu, koku...
Bu son zamanlarda bende çok sık oldu. Yemediğim yemeklerin hiç aklımda yokken tatlarını alıyorum.
Bu da halüsinasyon gurubuna dahil oluyor.
 

AhlakiDeğer

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Nis 2023
Mesajlar
445
Tepkime puanı
513
Duyumsamalar, tat alma duyusu, koku...
Bu son zamanlarda bende çok sık oldu. Yemediğim yemeklerin hiç aklımda yokken tatlarını alıyorum.
Bu da halüsinasyon gurubuna dahil oluyor.
Benim merak ettiğim gerçekten hasta olan insanlar varmış.Frontal lob küçülmüş bu da belli bir tepkimeyle depresyona yol açmış gibi...

Ayrıca inanmakla bazı şeyler düzelmiyor.Hümanist insancıl bir anlayışla herkes iyidir diye biliyorsun ama insanlarda iki yaşından sonra kıskançlık başlıyor.O halde bazı insanlar kanun tersi davranışları bazı kalıtımıyla yapıyorlar.

İki kafesteki maymunlarda birine kiraz diğerine daha değersiz bir yemek verildiğinde bunu gören maymun kıskançlıkla kendine kafese ve yemek veren ele saldıyor.Agrısız başım azıcık aşım diyip soğan ekmek yiyen insanların çocukları arabası olmadığı için sorun yaşıyor.
 

Emrah91

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Mar 2024
Mesajlar
169
Tepkime puanı
32
Benim merak ettiğim gerçekten hasta olan insanlar varmış.Frontal lob küçülmüş bu da belli bir tepkimeyle depresyona yol açmış gibi...

Ayrıca inanmakla bazı şeyler düzelmiyor.Hümanist insancıl bir anlayışla herkes iyidir diye biliyorsun ama insanlarda iki yaşından sonra kıskançlık başlıyor.O halde bazı insanlar kanun tersi davranışları bazı kalıtımıyla yapıyorlar.

İki kafesteki maymunlarda birine kiraz diğerine daha değersiz bir yemek verildiğinde bunu gören maymun kıskançlıkla kendine kafese ve yemek veren ele saldıyor.Agrısız başım azıcık aşım diyip soğan ekmek yiyen insanların çocukları arabası olmadığı için sorun yaşıyor.

Ben inanmak anlayışını şizofreni v.b. durumlar için belirtmiştim. Tabii kişi buna (yani kendisinin hasta olduğuna) gerçekten inandırmalı, aksi halde hastalıktan çıkamaz, bir denklem gibi yani.

''Herkes iyidir'' düşüncesi yerine ''Herkese insan temelinde, eşit bir şekilde yaklaşılması'' düşüncesindeyim.

Kıskançlık konusu insanın ve diğer canlıların doğasında olan bir gerçeklik.
 

Retro

Elit Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,239
Tepkime puanı
5,006
Ayrıca inanmakla bazı şeyler düzelmiyor.

O yüzden inancının motor gücünü hiç ara vermeksizin yükseltmek gerek.

İnsanlar gün içinde inanç ve küfür arasında gidip geldikleri için kalıcı dönüşüm başlatıp tekamül edemiyorlar artık. Bir çeşit Araf girdabınyız. Arafta kalana yardım da çok gecikir. O kadar gecikir ki yardımın gelişi bile bir nevi ah vah çektiren cinsten olur.

Asra yemin olsun insan her geçen dakika ziyandadır diyor kitap..

Epigenetik inanç ile degisip gelişiyor. Ama inanç denen deneyim bile, ilk kullanımdan sonra rafa kaldırılan bir hale geldi.

Aydınlanmak bir anda, ansızın, bir tefekkürde bile olur ama o hayretin devamlılığı kesildiği anda kişi aydınlanarak ulaştığı bilgi ve şemayı da be hikmetse terkeder.

Yani artık bir anda gelen aydınlanmalara da layık olamayacak kadar geriledik ruhani olarak.
 
Son düzenleme:

AhlakiDeğer

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Nis 2023
Mesajlar
445
Tepkime puanı
513
O yüzden inancının motor gücünü hiç ara vermeksizin yükseltmek gerek.

İnsanlar gün içinde inanç ve küfür arasında gidip geldikleri için kalıcı dönüşüm başlatıp tekamül edemiyorlar artık. Bir çeşit Araf girdabınyız. Arafta kalana yardım da çok gecikir. O kadar gecikir ki yardımın gelişi bile bir nevi ah vah çektiren cinsten olur.

Asra yemin olsun insan her geçen dakika ziyandadır diyor kitap..

Epigenetik inanç ile degisip gelişiyor. Ama inanç denen deneyim bile, ilk kullanımdan sonra rafa kaldırılan bir hale geldi.

Aydınlanmak bir anda, ansızın, bir tefekkürde bile olur ama o hayretin devamlılığı kesildiği anda kişi aydınlanarak ulaştığı bilgi ve şemayı da be hikmetse terkeder.

Yani artık bir anda gelen aydınlanmalara da layık olamayacak kadar geriledik ruhani olarak.
Kitabın derece derece olduğunu söyleyenler var.Her din gibi belli bir toplum yapısı da mevcut.Din olarakta adı gereği insan davranışlarının bütününe hükmediyor.Peygamberin dediği gibi ben bir tek günah sahibi olma dışında bir tehlike bırakmadım diyor.
Nereden tutsan insanları bu strese sürüklüyor.Müzik vesaire yok ortada.
Genelleme yapılamıyor.Durum üzerinde hareket ediliyor.Haliyle nerdeyse ihtiyaç dahili dışında bu tarz şeyler.Kaç yüz yıllık durumlara hale göre bilim var.

Kitapta ne kadar karşıtı bulunsa bile iyi şeyleri alıp yeni hoca dilenciler gibi söylem tutturma taraftarıda değilim.Bugünki etik kitap ve hadisle uygulanabilir değil.Diyanetide umursayan yok.
 
Üst