Merhaba, sınava gireli üç yıl olmuş bir üniversite öğrencisi olarak yazıyorum. Üçüncü kez girdiğinizi yazmışsınız, bir arkadaşımız da dördüncü kez girmiş.
Doğruyu söylemek gerekirse mezuna kalmak oldukça zor bir karar ama bunu vermiş olmanız bile iyi bir bölüme gitmek için ne kadar azimli olduğunuzun kanıtı.
Sınav döneminde ben de her öğrenci gibi stresli ve yorgundum. Bu da ders çalışmama engel oluyordu, hatta hiç çalışmadığım için daha çok strese giriyor ve bir döngünün içinde kayboluyordum.
Ancak sınava sadece 10-15 gün kala kendimi sorguladım. aklımda iki soru vardı: 1- neden stresliyim. 2- neden çalışmak istemiyorum.
Aslında her şey kendimizi dinlemekle ilgili. Benim stresli olma sebebim çalışmamamdı ve mezuna da kalmak istemememdi. Sonra ikinci soru neden çalışmıyordum. Bu işte en akıl karıştıran soruydu. Herkes için cevap farklı olabilir ama benimki çok netti. Aslında istediğimi sandığım şeyleri istemiyor ve hayata atılmaktan korkuyordum. Sonra istediğim şeye karar verdim ve 10 gün çalışıp Türkiye'deki bu bölüm için olan en iyi üniversiteye gittim.
Şimdi stresten sizi kurtarabilecek tek kişi sizsiniz. Okuduğunuz hiç bir dua ya da bir şey, hatta dünyadaki en iyi psikolog bile sizi, eğer siz istemiyorsanız kurtaramaz. Bu yüzden önce stresin ana kaynağına inelim. Belki çok çalıştınız ve en yüksek puanlı bölümleri istiyorsunuz. Bu emeğinizin boşa gidebilecek olması, istediğiniz yeri kazanamayacak olmanız ya da diğer insanların 'değersiz(ama sizin değerli sandığınız)' görüşleri insanı strese itebilir.
Bütün bunları düşünüp kendinize eziyet etmemelisiniz. Çünkü emeğiniz hiç bir zaman boşa gitmez, muhakkak karşılığını bir yerde alırsınız. Bunu asla aklınızdan çıkarmayın. Çünkü ben 10 gün çalıştığım için değil, ilk ve orta okulda kazandığım alt yapı sayesinde kazandım. Yani 5 yıl önce verdiğim emek gün yüzüne sınavda çıktı.
İstediğiniz yeri kazanamaya gelince, Üniversite, kendimizi geliştirmek ve donanımlı bir şekilde hayata atılmamız için olan bir yerdir. Nereye giderseniz gidin; çalışma disiplini elde etmezseniz ve kendinizi geliştirmezseniz işsiz kalırsınız. Ayrıca nereye giderseniz gidin bir disiplinle ve çalışarak istediğiniz yere varırsınız. Yani anlatmak istediğim gittiğiniz üniversite elbette önemli ama siz daha önemlisiniz. O yüzden bir düşük puanlı bir okula gitmeyi küçümsemeyin ve daha çok çalışarak üniversitede daha iyisini yapın.
Bir diğer genel stres kaynağı ise aile ve çevre. İnsanların sizden beklentileri ve her türlü eleştirileri gerçekten stresin ana kaynaklarından biri. Ancak sizin yerinizde olsam olaya şöyle yaklaşırdım. İnsanların ağzı olduğu müddetçe konuşur. Harvard'ı bile kazansan bir şeyi beğenmezler. O yüzden boş ver onları, kendi ailen bile olsa bazen takmamak en iyisi. Çünkü onların tepkisi sana değil, olaya. Senin yerinde kim olsa aynı şekilde davranacaklar. Tamam şimdi bütün bu stres kaynaklarını kafanda bitir. Ve sadece heyecan duy, çünkü heyecan sanılanın aksine sınav performansını arttırıyor.
Eğer başka stres kaynakların varsa lütfen kendin sebeplerini bul ve çözümlerini bir kağıda yaz. Çünkü insan yazdıkça aslında ne kadarda basit şeyler olduğunu görüyor.
Bakın tekrar yazıyorum, stresi oluşturan bizim duygu ve düşüncelerimiz ve tek şifası da ancak ve ancak senin içinde
Son bir tavsiye; istediğin üniversite ve bölümden eminsen 10 yıl bile olsa çalış ve tekrar hazırlanın, diğer insanların ne dediğini takmamalısınız. Ama emin değilseniz sadece alternatif bir bölüm tercih et. Yüksek lisans ve doktorada istediğin bölümün çalışmalarına ağırlık verirsiniz.
Şimdiden başarılar, eminim çok güzel geçecek ve bölüme yerleştikten sonra ben buna mı stres olmuşum diyeceksiniz. Hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle...