Reenkarnasyon gerçek mi?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Yazgıt
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Reenkarnasyon yok.
Enerji döngüsü var ama. Enerji döngüsünü reenkarnasyon zannediyorlar.


Bir bardak suya hafıza yükleyin ve onu havuza dökün.

Havuzu tulumbadan geçirip filtreleyin, klorlayın ve o havuzdan bir bardak su alın.


Su aynı su mu? Değil. Manalar, bilgilere ayrıștı. Bilgiler datalara ayrıștı. Datalar daha küçük parçalarına ayrıștılar.


İnsan öldüğü zaman evet ruhani enerjisi bu dünyadan ayrılıyor. Ama bu dünyada kullandığı enerjiler, tulpalar, enerji birikintileri kalıplașmıș tertip olarak burada kalıyor.

Buna enerjinin sakınımı denir. Bir çiçek güneşte yanıp kuruduğu zaman enerjisini uzayda devam ettirir yani. Enerji kaybolmaz, kendini sakınır. Ama o enerji belki bir süre nötr kalabilir. Veya kendisini yutan başka bir enerjiye puzzle gibi ilișerek o kişiye hizmet edebilir (veya onun akışını kilitleyebilir)



Çöplükte bulduğumuz mekanik veya elektronik eșyalar gibidirler bu ölenlerin geride bıraktıkları enerjiler. İstersek o tertipli enerji eşyalarını oldukları gibi alarak kullanırız. İstersek onları parçalarına ayırarak işimize yarayacak değerde olan kısımları alırız. İstemezsek yanından geçip gideriz. Bazen de o enerjinin bulunduğu mekana uğradık diye üstümüze takılırlar ve onları farkında olmadan eve getiririz.



Kaldı ki enerjilerden beslenen ve mezarlıklarda yaşayan metafizik varlıklar bu enerjileri hem yutmayı severler hem de o enerjiye bürünerek insanlarla alay etmeyi severler. Yani bazı enerjiler ortalamanın altında bir yapay zeka gibi cansız ama kendilerini devam ettirirken, bazı enerjiler kesinlikle canlıdır. Cinler yani.


Ve yüksek enerji, alçak enerjiyi yutar. Bunu herzaman hatırlayın.

Yüksek bir ölü enerji (tulpa) düşük bir canlı enerjiyi (cahil insan) kolayca yutabilir.

Bunu otopilota ineklere yem veren bir akıllı tarım sistemi gibi düşünebilirsiniz. Yazılımı uygulayan yapay zeka ölüdür ama hayatı devam ettiren bir enerji ile kodludur. Düşük ama canlı enerji formlarını güdüleyerek onların tanrısı olur.


Hayret etmek yüksek enerjidir. Bunu sizden emerler. Korkmak yüksek enerjidir sizi korkutarak doyuma ulaşırlar. Șehvet, üstünlük, ani öfke ve kızgınlık durumuna geçme gibi enerjiler yüksek enerjiler yaratır ve çoğu zaman manipule edilerek bu hallere geliriz.
Peki, pozitif yüklü yüksek enerjiler kime yarıyor? Işık varlıklarına mı?
 
Peki, pozitif yüklü yüksek enerjiler kime yarıyor? Işık varlıklarına mı?

Soruyu anlamadım. Zaten kendini banlatmışsın.
Şimdi sen bu mabet aleminde bir duygu bıraktın (ya da bırakamadın). Senden sonra üye olan kişi senin bıraktığın duygu bulutu ile köklenirse biz bazı yönlerden onu sana benzeteceğiz.

Ama banlandığın için artık senin ruhun bile duymayacak. Sonuç olarak yeni gelen kişinin hiçbir ameli senin hanene yazılmayacak bile. Deneyimi sen değil senden sonra gelen tadacak.
 
Matrix filmini izlediniz mi?

Matrix'in ana güç kaynağı olan insan tarlalarındaki üst üste istiflenmiş o kapsülleri görmüşsünüzdür. Muazzam bir sahne!!


Orada da bir reenkarnasyon döngüsü var. Matrix, insanları 3B bilinçte tutuyor ve insanlar matrixin içinde doğup, büyüyüp, yaşlanıp ölüyorlar. Matrix onlara öyle hissettiriyor. Tüm bu simülasyon olurken kendi kapsülünde bir uyku halinde yatan insanlar durumun arka planını anlamıyorlar ve matrixin içinde sözde yaşlanıp öldükten sonra, Matrix onlara yeni bir rol vererek yeniden onları oyunun içine farklı bir doğum ile doğduruyor. Bu böyle sonsuza kadar sürüp gidiyor. Taa ki insanların kapsül içindeki gerçek bedenleri artık yeni yaşam deneyimlerini kaldıramayacak kadar yaşlanana kadar. Diğer bir deyişle Matrix sistemine pil gücü üretemeyecek kadar fiziksel deformasyona uğrayana kadar.

Neo 4. filmde yine reenkarne oluyor mesela.

Reenkarnasyon var. Ama hakikatini sana unutturmak için var.


Reenkarnasyon fikrini ruhunuzla aşın arkadaşlar. 5B yoğunluğuna geçmeye çalışın. Reenkarnasyon sizi sınırlamak için uydurulmuş bir öğreti. Hep dünya, hep dünya, hep 3B hep 3B nereye kadar. Bu sadece dünyaya hapsedilen şeytan ve iblislerin işine yarayan bir sistem. Hakikatinize uyanın. Işıltınıza sahip çıkın. Yoksa geldiğiniz yere yabacılaşırsınız ve 3B ötesine geçemeden herkesi kendi kuyunuza çekmeye çalışırsınız işin iç yüzünü bile sorgulamadan.
 
Matrix filmini izlediniz mi?

Matrix'in ana güç kaynağı olan insan tarlalarındaki üst üste istiflenmiş o kapsülleri görmüşsünüzdür. Muazzam bir sahne!!


Orada da bir reenkarnasyon döngüsü var. Matrix, insanları 3B bilinçte tutuyor ve insanlar matrixin içinde doğup, büyüyüp, yaşlanıp ölüyorlar. Matrix onlara öyle hissettiriyor. Tüm bu simülasyon olurken kendi kapsülünde bir uyku halinde yatan insanlar durumun arka planını anlamıyorlar ve matrixin içinde sözde yaşlanıp öldükten sonra, Matrix onlara yeni bir rol vererek yeniden onları oyunun içine farklı bir doğum ile doğduruyor. Bu böyle sonsuza kadar sürüp gidiyor. Taa ki insanların kapsül içindeki gerçek bedenleri artık yeni yaşam deneyimlerini kaldıramayacak kadar yaşlanana kadar. Diğer bir deyişle Matrix sistemine pil gücü üretemeyecek kadar fiziksel deformasyona uğrayana kadar.

Neo 4. filmde yine reenkarne oluyor mesela.

Reenkarnasyon var. Ama hakikatini sana unutturmak için var.


Reenkarnasyon fikrini ruhunuzla aşın arkadaşlar. 5B yoğunluğuna geçmeye çalışın. Reenkarnasyon sizi sınırlamak için uydurulmuş bir öğreti. Hep dünya, hep dünya, hep 3B hep 3B nereye kadar. Bu sadece dünyaya hapsedilen şeytan ve iblislerin işine yarayan bir sistem. Hakikatinize uyanın. Işıltınıza sahip çıkın. Yoksa geldiğiniz yere yabacılaşırsınız ve 3B ötesine geçemeden herkesi kendi kuyunuza çekmeye çalışırsınız işin iç yüzünü bile sorgulamadan.
Katılıyorum.

Şeytanın avukatı da aynı konuya değiniyor. Kevin kendini ( nefsini ) öldürüp başka bir gerçekliğe yani boyuta geçiyor. O anda neyi bitirip neyi başlattığının farkında değil fakat şeytani güdüyü frenlemesi ve hayır diyebilmesi kendi hakikatinde, anti evrenini ( ahiretini / sonrasını ) etkiliyor. Çünkü Kevin hayatının kontrolünü esir alan şeytan figürünün prangalarını çözmek için nefsini feda etmeyi uygun görüyor.

Umudun olmadığı yerde, sona gelmiş gibi hissetse dahi umutsuzluğa düşmeyi reddediyor.. Bizler de bu sıçramalara boyut atlamak, tekamülde ilerlemek gibi isimler takıyoruz..

Dualitenin varlığına inanç beslesek bile, dualite anlayışını içten içe kabul edemiyoruz. Çünkü özümüz, dualite fikrinin yaratılmış kainatta var olduğunu ve eve dönüş yolunda ikilikten tekliğe geçmemiz gerektiğini fısıldayarak anlatmaya çalışıyor.

Aslında her şey Öz'e hizmet ediyor.


( Kevin'i özlemişim, izleme zamanım gelmiş. )
 
4B ara katmanda yaşayan varlıklar 3B'yi kolayca yönetebilirler. 3B'deki ilk uyanış 4B ara katmanı ile başlar ve burası çok karmaşıktır. Cinler, bu katmana uyanan hemen herkesi kolayca kandırabilir ve onlara her türlü surette görünerek hertürlü işe yarar bilgiler ve bazı avantajlı durumlar teklif edebilirler.

Her ne kadar buna kanmamak geriyorsa da, bu katmana yeni giren ve 3b'nin ötesindeki tutarlı doğaüstücülüğünü gören herkes, bir üst katmana çıkamayana kadar buna kanar ve bu varlıkların tanrılık kisvelerine köklenebilir. Çünkü 3B'den çıkamayacak insanlar olduğu gibi 4B'den de çıkamayacak insanlar olacaktır. Haliyle cinlerin marifetli olanları tarafından avlanacaklardır ve matrixten özgürleşemedikleri için reenkarne devam edecektir. Reenakarnasyon sadece bizim enerjimizden beslenen şeytanların istediği bir şeydir. Matrixten çıkamayan herkes, demonlar için bir hasat ve yaşam enerjisi döngüsüne hizmet edecektir.


Cinler birbirine tutunatak vortex benzeri bir kanal oluştururlar ve maddeyi bile bir yerden bir yere taşıyabilirler.
İfritlerin emrinde 1000'lerce cin olur. Bunları ifrit yönetir ve eğer ifrit isterse cinleri birbirine bağlanmış Mısırlı köleler gibi bağlayarak yoğun bir karadelik koridoru bile oluşturabilir. Belkısın tahtını getirmek için 4B'de yaşaran ifrit : "ben birkaç saniyede o tahtı sana getirebilirim'' diyor. Levhi mahvuzdan (11B+ olarak düşünülebilir) ilim sahibi olan bir kişi ise daha Hz. Süleymanın sözü bitmeden tahtı getiriyor.

Anlıyoruz ki 4B ara katmandaki bazı işler bile zamana da yenik düşebiliyor (zaman boyutu 4B kabul edilse bile) ama daha üst boyutlar, zamanı daha o beklenen zaman gelmeden öncesinden şekillendirecek kadar zamanı ileri geri sarma, veya zamanı gelmesi (veya gelmemesi) gereken bir şeyin tüm girdilerini çok evvelden devreden çıkarma (veya devreye sokma) gibi adjust edilebilir bir anantajı da beraberinde getiriyor.

Üst boyut alt boyutu kolayca yönetiyor. Cinler cahil insanları kolayca yönetiyor. Meleklere iman eden insan ise cinleri kolayca yönetiyor (yönetebilecek farkındalık seviyesine çıkabiliyor) daha üst boyuttan gören daha avantajlı yani.

Reenkarnasyon tuzaktır. Reenkarne olarak geldiysen bir önceki yaşamında demek ki hayvan gibi yaşadın. O yaşamından sana herhangi bir hatıra kalsa bile, seni kaynağa ulaştıracak bir ilim ve farkındalık namına hiçbir şey oluşmadı demektir. Israrla eski yaşamının akrabalarını merak ediyorsan demek 3Bsin. Kozmik uzantını yerde arama. Gökte ara. Yerde aradıkça 3B'leşeceksin.
 
Son düzenleme:
4B ara katmanda yaşayan varlıklar 3B'yi kolayca yönetebilirler. 3B'deki ilk uyanış 4B ara katmanı ile başlar ve burası çok karmaşıktır. Cinler, bu katmana uyanan hemen herkesi kolayca kandırabilir ve onlara her türlü surette görünerek hertürlü işe yarar bilgiler ve bazı avantajlı durumlar teklif edebilirler.

Her ne kadar buna kanmamak geriyorsa da, bu katmana yeni giren ve 3b'nin ötesindeki tutarlı doğaüstücülüğünü gören herkes, bir üst katmana çıkamayana kadar buna kanar ve bu varlıkların tanrılık kisvelerine köklenebilir. Çünkü 3B'den çıkamayacak insanlar olduğu gibi 4B'den de çıkamayacak insanlar olacaktır. Haliyle cinlerin marifetli olanları tarafından avlanacaklardır ve matrixten özgürleşemedikleri için reenkarne devam edecektir. Reenakarnasyon sadece bizim enerjimizden beslenen şeytanların istediği bir şeydir. Matrixten çıkamayan herkes, demonlar için bir hasat ve yaşam enerjisi döngüsüne hizmet edecektir.


Cinler birbirine tutunatak vortex benzeri bir kanal oluştururlar ve maddeyi bile bir yerden bir yere taşıyabilirler.
İfritlerin emrinde 1000'lerce cin olur. Bunları ifrit yönetir ve eğer ifrit isterse cinleri birbirine bağlanmış Mısırlı köleler gibi bağlayarak yoğun bir karadelik koridoru bile oluşturabilir. Belkısın tahtını getirmek için 4B'de yaşaran ifrit : "ben birkaç saniyede o tahtı sana getirebilirim'' diyor. Levhi mahvuzdan (11B+ olarak düşünülebilir) ilim sahibi olan bir kişi ise daha Hz. Süleymanın sözü bitmeden tahtı getiriyor.

Anlıyoruz ki 4B ara katmandaki bazı işler bile zamana da yenik düşebiliyor (zaman boyutu 4B kabul edilse bile) ama daha üst boyutlar, zamanı daha o beklenen zaman gelmeden öncesinden şekillendirecek kadar zamanı ileri geri sarma, veya zamanı gelmesi (veya gelmemesi) gereken bir şeyin tüm girdilerini çok evvelden devreden çıkarma (veya devreye sokma) gibi adjust edilebilir bir anantajı da beraberinde getiriyor.

Üst boyut alt boyutu kolayca yönetiyor. Cinler cahil insanları kolayca yönetiyor. Meleklere iman eden insan ise cinleri kolayca yönetiyor (yönetebilecek farkındalık seviyesine çıkabiliyor) daha üst boyuttan gören daha avantajlı yani.

Reenkarnasyon tuzaktır. Reenkarne olarak geldiysen bir önceki yaşamında demek ki hayvan gibi yaşadın. O yaşamından sana herhangi bir hatıra kalsa bile, seni kaynağa ulaştıracak bir ilim ve farkındalık namına hiçbir şey oluşmadı demektir. Israrla eski yaşamının akrabalarını merak ediyorsan demek 3Bsin. Kozmik uzantını yerde arama. Gökte ara. Yerde aradıkça 3B'leşeceksin.
Peki dünya da her hangi bir maddeyi taşıyan varlıklar ifrit yönetimiyle mi yaparlar bunu?
 
Peki dünya da her hangi bir maddeyi taşıyan varlıklar ifrit yönetimiyle mi yaparlar bunu?

İki şekilde oluyor anladığımıza göre. Ya cinlerin kendilerini konsantre hale getirerek, iç içe geçerek, maddeyi atomik bazda yutmaları ile taşınabiliyor. Ya da teknolojik düzeneklerle. Nano teknolojinin de altına inen daha atomik bir teknoloji var mı bilmiyorum. Belki bir çeşit quantum teknoloji ile. Zaten atomun artık gölge olduğu ortaya çıktı. Kendini gerçek anlamda özgür bırakabilen bir zihin bile atoma hükmedebilir bir güce ulaşabilir. Çünkü atom da gölge, zihnin de gölge. İkisi de enerji. Yüksek enerji alçak enerjiyi manipile edebilirse maddeye düşünceyle bile hükmedilebilir.

Felak suresinde vesvese denen enerji transferi bile iki şekilde yapılıyor. 1 cinler insana getiriyor. 2 insan insana getiriyor.

İnsanın insana getirdiği düşük frekanslı enerji transferlerini de yine teknolojik düzenekler olarak olarak tasarlamak mümkündür. Ayetin anlam çerçevesine insan elinden çıkan her türlü kurnazlık dahildir çünkü. 24.kare veya 440hz müzik gibi.



Kıyamet yaklaştıkça cinni frekanslar ve nano teknolojik frekanslar iyice birbirine yaklaşmaya ve birbirlerinin yerini doldurmaya da başladı. Boyutlar arası tabakalar inceldi, delikler açıkdı. Tüm boyutlar izdüşümsel olarak hizalandı ve kaynağa dönüş yolunda aynı son dönemecin darboğazına girdiler. Cinler artık heryerde görmeye başlayacağız. Hatta üst soyların enerjilerini doğrudan almaya başlayacağız. Büyük ruhani kaşifler ve sabote edici reptilyan yaratıklar ile dip dibe olacağımız bir hiper gerçilkik çağına girdik. Yıldız tohumları olduğumuzu hatırlamak zorundayız artık.
 
Son düzenleme:
İki şekilde oluyor anladığımıza göre. Ya cinlerin kendilerini konsantre hale getirerek ele ele vermnesi ile de madde yutularak taşınabiliyor. Ya da teknolojik düzeneklerle. Nano teknolojinin de altına inen daha atomik bir teknoloji var mı bilmiyorum. Belki bir çeşit quantum teknoloji ile.

Felak suresinde vesvese denen enerji transferi bile iki şekilde yapılıyor. 1 cinler insana getiriyor. 2 insan insana getiriyor.

İnsanın insana getirdiği düşük frekanslı enerji transferlerini de yine teknolojik düzenekler olarak olarak tasarlak mümkündür. 24.kare veya 440hz müzik gibi.



Kıyamet yaklaştıkça cinni frekanslar ve nano teknolojik frekanslar iyice birbirine yaklaşmaya ve birbirlerinin yerini doldurmaya da başladı. Boyutlar arası tabakalar inceldi, delikler açıkdı. Tüm boyutlar izdüşümsel olarak hizalandı ve kaynağa dönüş yolunda aynı son dönemecin darboğazına girdiler. Cinler artık heryerde görmeye başlayacağız. Hatta üst soyların enerjilerini doğrudan almaya başlayacağız. Büyük ruhani kaşifler ve sabote edici yaratıklar ile dip dibe olacağımız bir hiper gerçilkik çağına girdik.
Üst soylar nedir , ve en son da bu girenler kimler
Ve cevaplar için teşekkür ederim
 
Merhaba, nasılsınız? Umarım herkes iyidir. Yeni konu açmak istemedim, telefondan siteye giriş yaptığım icin her konu ve başlığı incelemem cok zor kusura bakmayın lütfen yanlış bir yere yazı yazıyorsam. Danışmak istediğim konu şudur ki kendimize ait olmayan, bilmediğimiz, görmediğimiz, gitmediğimiz ve bize ait olmayan nesneleri, yerleri, anıları özlemek mümkün müdür? Genellikle hayatım da hep bilmediğim bir yere ait olma duygusuyla yaşadım, kahve içerken bir noktaya baktığımda sanki burada değil orada bir yerde olmam gerekiyormuş ve ruhum bu yüzden üzüntü yaşıyormuş gibi.. rüyalarım da aynı hissettiğim olguları görüyorum cok sık olmasa da genellikle öyle. Havanın derecesi, bir tablo, bir bulut bir koku beni hep en başa döndürüyor. Açıklamak isterim ki bunun bir aile ferdiyle, bir sevgiliyle, bir arkadasla bir maddi materyalle yada eşyalarla bir alakası yok bahsetmek istediğim şey sanırım bir zaman veyahut yaşam. Bunun üzerine tarot actıgım da ermiş, dünya ve kader çarkı kartları genellikle tekrarlanıyor.. şimdiden çok teşekkür ederim değerli görüşleriniz için, ne duymam gerekiyor bir beklentim yok yine de birileri ile konuşabilmek cok değerli. Seviliyorsunuz,saygılarımla. Tesha.
 
Geri
Üst