Merhaba,
Ölüm; mevcut biyolojik formunuzun fiziki alemden belli bir süre uzaklaşma olgusudur. Bu bir olgudur çünkü sürekli tekerrür eder. Karmalar içerisinde çoğu kez reenkarne oluruz. Ancak, hudut ve boşluk denizinden geçerken geçmişe dair herşeyi geleceğe dair tüm varsayımlarımızı unuturuz. Bir diğer deyişle mühürleniriz. Tanrı adını verdiğimiz sonsuz ve mutlak ışığın; bizlerin ibadetine, saygısına, sevgisine ya da eylemlerine ihtiyacı bulunmaz. Çünkü bu eylemleri yapmamızı sağlayan, eylemlerin oluşamasına sebebiyet verende kendisi olacağından Tanrının da bizler gibi karma içine girmesi gerekir. Karmaya dahil olan bir varlıkta Tanrı olamaz! Her insanın, hayvanın, nesnenin bir yaradılış amacı bulunur. Bu amaca erişebilenler karma döngüsünü tamamlar ve sonsuz rahmet katına ulaşır. Bu kattan tekrar yaşam formlarına erişebilmesi ise sadece Tanrı takdiri ile olur. (Ermek, dinginliğe ulaşmak, bilge olmak, tasavvuf vb gibi tüm kavramlar karmanın tamamlanması sürecinde ki ufak adımlardır) Mevcut dinlerin anlattığı, betimlemeye çalıştığı Cennet ve Cehennem kavramlarının gerçek ile hiçbir ilgisi bulunmaz. Çünkü evrenin hiçbir noktasında sonsuz huzur, sonsuz mutluluk, sonsuz iyilik olguları yer almaz, bunlara bizler erişemeyiz. Bu kavramlar ve oluşumlar sadece Tanrıya mahsustur. İnsanlar, iyi ya da kötü eylemlerinin karşılıklarının olması gerektiğine inanmak istedikleri için Cennet ve Cehenneme gerçek dışı anlatımlar, oluşumlar, varlıklar, hikayeler eklemişlerdir. Öldükten sonra, iyi ya da kötü hiç fark etmeksizin öncelikle "Guha" adı verilen toplanma alanına geçiş yaparsınız. Bu alanda, bazı melekleri ve imparatorluk elçilerini görebilirsiniz. Melekler sizi dünya auranızdan arındırarak, Yuhşa adı verilen Tül-Şeffaf bahçeye gönderirler. (siz gitmek istemeseniz bile rahmetiniz sizi oraya sürükleyecektir) Bu bahçe öylesine şeffaftır ki, insan fiziki alem deyken hissettiği ve hissedemediği tüm duyguları en şiddetli şekilde hisseder, iyi ya da kötü yaptığı herşey film şeridi gibi göz önünden geçer, artık kendine yalan söyleyemez hale gelir. Bu bahçeye, pişmanlık ya da gözyaşı denizi adı da verilir. Ardından Cennet İmparatorluğuna yani Tanrının olduğu ancak imparatorluktaki en eski varlığın bile Tanrıyı göremediği bu gizemli alana giriş yapılır. Göksel alemde, herşey eşittir. Yerin gökten, göğün yerden hiçbir farkı yoktur. İnsan iyi ya da kötü olabilir çünkü bu onun seçimidir. Ancak iyi ve kötünün ortak paydası insan, varlık olmasıdır. Özler eşittir, tercihler basittir ve ayrıdır. Cennet İmparatorluğu fiziksel alemde ki amacını bulamayan insanların çoğunu karmalarını tamamlayabilmek için reenkarne eder. Çoğumuzun dejavu adını verdiği olay da tam olarak bu karma döngüsünden kaynaklanır. Hayatımızın belli dönemlerinde enerji eşiğimiz öncemizle ya da sonramızla eşit düzeye ulaştığında hatıra mühürleri zayıflar hatta bazıları kırılabilir. Şimdiki hayatınıza ait olmadığını düşündüğünüz anılar zihninizde belirebilir. O anılar size aittir sadece içinde bulunduğunuz fiziki formun yaşantısına ait değildir o kadar. Ancak karma sizin karmanız sonuçta. Reenkarne edilemeyecek kadar lekenmiş, ilkel ruhu saf kötülükle bulanmış özler arınabilmeleri için mavi ateş kazanlarına, kuyularına gönderilir. Kan ateşi iblis kazanlarına, yeraltına özeldir. Kısacası, öldükten sonra bildiğiniz herşeyin değişeceğini ve inanmak istediğiniz birçok şeyin aslında olmadığını göreceksiniz. Umarım, göksel krallığa hızlı adapte olabilirsiniz ve farkındalık kazanabilirsiniz.
Saygılarımla.