obsesyon (kişilik bozukluğu) sendromu

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan quide
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

quide

Banlı Kullanıcı
Merhaba sevgili mabet üyeleri.Sayın moderatörler ve yöneticiler.(bu konu daha önce buraya taşınmış ama benim sorularım biraz farklı) evet ben ilkokul 2. sınıftan bu yana 3. derece ağır obsesyon (kişilik bozukluğu) sendromu taşıyorum :( bu sendromla tanışalı çok olmadı ama araştırıp bendeki belirtilerini gördükçe kendimi oldüğumdan daha karamsar hissettim. :( hayatım resmen cehenneme döndü.Okul hayatımda başarısızlıkla mücadele ediyorum.İnsan ilişkilerinde beceriksizce tutumlarım dizboyu." Yaşına göre davranmıyosun " şikayetleri.Zihnimi kiye bölen iyi- kötü düşünceler bütünü ve en son bu sendrom hayatım boyunca görebileceğim en büyük acıyı yaşattı bana :( en sevdiğim insanı üzdü, kırdı (inanın bana ben bunları yazarken ağlıyorum :( ) Onu hayal kırıklığına uğrattı.En sonunda beni canından çok seven o insanın bana nefret duymasına sebebiyet verdi. :( Ben aşkı kaybettim.Kaybedecek bişeyim kalmadığını düşünüyorum. (çocukça davranıyormuş da bu düşünceleri de sağlıklı değil bence diyenleriniz varsa düşünün; çok sevip kaybetmek nedir düşünün, hissedin ama inanın bunun empatisi yapılmaz.çok zor :( dolayısıyla yeterince bilge bir düşünce olduğu kanısındayım ) artık beni mahveden bu hastalığı yakından tanıdığım için yaptığım hiç bişeyin suçunu kendime yüklemiyorum ama o güzel kız bunu umursamadı, haklıydı da :( ben ne olursa olsun, sevip sevilmeyi haketmedim, şimdi istemesem de, benim için işkenceden farksız olsa da yaşamak zorundayım.Çünkü söz verdim. :(

Şimdi de size bu sendromu tanıtıyım, ama öncelikli ricam, lütfen " bu sendromu taşıdığına emin misin? " gibi sorular veya " Kendini hastalık hastası yapma " gibi yargılarla gelmeyin.(quantum hipnozla alakasına değinicem) İşte o meşhur hastalık ( ki ben en kötü hastalıklarda top5' e girer diye düşünüyorum. :( )


" Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) nedir?
Kişide sıkıntı ya da rahatsızlık durumu ortaya çıkaran zorlayıcı düşünce, dürtü ya da imgelemler ve/veya bu durumu ortadan kaldırmaya yönelik düşünce ve davranışların görüldüğü hastalıktır.
Bu düşünce, dürtü, imgelem ve davranışlar yineleyici olduğu için TAKINTI HASTALIĞI olarak da isimlendirmek doğru olur.
OKB’nin belirtileri nelerdir?
Temel belirtileri OBSESYON VE KOMPULSİYONLARDIR.
Obsesyon, kaygı ve sıkıntıya yol açan, inatçı ve zorlayıcı düşünce, dürtü ve imgelemlerdir (Örneğin kişi, aslında öyle olmadığını bildiği ya da aşırı bulduğu halde ellerinin kirli ya da mikroplarla bulaşık olduğu düşüncesinden kendini alamaz).
Kompulsiyon ise çoğu kez obsesyonları kovmak veya obsesyonların verdiği sıkıntıyı azaltmak amacıyla yapılan davranışlardır (Örneğin ellerinin kirli olduğu düşüncesinden kendini alamayan kişi, çoğu kez hoşlanmasa ya da istemese bile sürekli, tekrar tekrar ellerini yıkama ihtiyacı hisseder).
Obsesyon ve kompulsiyonlar, çoğu zaman kişi tarafından saçma, anlamsız ya da aşırı bulunur. İnatçı, zorlayıcı ve yineleyicidirler.
Obsesyon ve kompulsiyonlar oldukça geniş aralıkta ve çeşitliliktedir. Aşağıda bunlara bazı örnekler verilmiştir, ancak liste sınırsız oranda uzatılabilir.
OBSESYONLAR:
*Kendine ve/veya başkalarına zarar vereceğinden korkma
*utanılacak birşey yapmaktan korkma
*olan kötü olaylardan kendinin sorumlu olacağı korkusu
*kir veya mikroplardan, aşırı kaygılanmak
*bulaşma nedeniyle hastalanacağı ve/veya başkalarına hastalık bulaştıracağı kaygısı
*yasaklanmış ya da sapıklık derecesinde cinsel düşünce, görüntü veya dürtüler
*dinle ilgili ya da kutsal şeylere karşı hürmetsizlik veya günahla ilgili düşünce, görüntü veya dürtüler
*Eşyaların kesin bir düzen ve/veya simetri içinde bulunmasıyla ilgili düşünceler
*herhangi bir hastalıkla ilgili aşırı uğraşılar (örn. AIDS olup olmadığıyla ilgili yoğun düşünceler)
KOMPULSİYONLAR:
*aşırı veya törensel el yıkama
*eşyalarının ya da bulunduğu mekanın temizliğiyle ilgili aşırı uğraşılar
*Kapıları kilitleyip kilitlemediğiyle ya da ocağı kapatıp kapatmadığıyla ilgili kontroller
*hata yapıp yapmadığını kontrol etmek (tekrar tekrar)
*kalıplaşmış hareketleri tekrarlama gereksinimi (örn. Kapıdan girme çıkma, sandalyeye oturma kalkma gibi)
*saymayla ilgili takıntılar (örn. her yaptığı şeyi mutlaka belirli sayılarda yapma gereksinimi)
*kendisi için maddi ya da manevi değeri olmayan eşyaları atamama, biriktirme "

evet işte hastalığın tanımı ve belirtileri ve inanın bana ben bu belirtilerin %88 ini kendimde buldum.Daha doğrusu hep vardı, nedenini bilemezdim ki bu sendromu tanıdıktan sonra herşeyin farkında vardım.

Bendeki en rahatsız edici belirtileri arasında şunlar var :

* Olumsuz düşüncelere kapılma ve kurtulamama (negatif düşüncelere ve olası kötü senaryoları düşünmeden edememek)
* gereksiz şeyleri önemseyip saplantı haline getirme ve günlerce düşünme (paranoyalar ve evham yapma gibi alışkanlıklar)
* Ağır derecede şüphecilik (örneğin alfa ritmi egzersizi yapıyosunuz, " yapabilecek miyim, olacak mı, hissedebilecek miyim,ya başaramazsam gibi)
* Kötümser, zalim, günahkar, düzenbaz, bencil, kendini beğenmiş bir yanımın olduğu ve çift kişilikli olduğum kanısı)
* sürekli erteleme alışkanlığı (yapman gereken bişey var, ama seni tutan bişey de var ve bir türlü eyleme geçemiyosun :( )
* Disiplinli olamamak, kendine söz geçirememek durumu, ağır derece oto kontrol kaybı ( sendrom beni kontrol ediyor :( )
* Kararsızlık : iki veya daha fazla seçenek arasında sürekli bir saplantıya dönüşmüş gidip gelme durumu)
* Fobiler : Başarısızlık, özgüven, özdeğer, asosyallik, horgörülme ve dışlanma korkusu ve buna bağlı (istemsiz) yalan söyleme alışkanlığı :( )
* saçma ritüeller (kapıyı 3 kez vurmazsam başıma kötü bişey gelecek düşüncesi [Tanrı aşkına bu da nesi :( ] )
* aşırı mükemmeliyetçilik ve hafif simetrik takıntı ( yaptığın bi işin tam ve eksiksiz olması saplantısı )
* Ayrıntılara gereğinden fazla takılma
* (Bazen) yaptığın basit gündelik bişeyi tekrar tekrar kontrol etme ve baştan yapma saplantısı (buna bağlı olarak diğer herşeyde aksama olması)
* Utanılacak bişey yapma korkusu ve buna bağlı olarak ortaya çıkmış aşırı içine kapanık ve utangaç kişilik :(
* reklamlardaki objeler gibi gereksiz şeyleri sayma alışkanlığı ya da saymayla ilgili yaptığım herşey aynı sayıda olsun saplantısı
* Maddi - manevi hiç bir değeri olmayan eski eşyaları, objeleri atamama ve biriktirme isteği
* kalıplaşmış hareketleri tekrarlama (bkz. yapmazsam birine bişey olucak düşüncesi :( )
*Aşırı konsantrasyon bozukluğu, dikkat eksikliği ve buna bağlı, öğrenim bozukluğu.

Bu hastalıkla ilgisi var mı bilinmez ama bana 13 yaşında " Hiperaktivite " tanısı da konulmuştu.Dikkat eksikliğinin ve öğrenim bozukluğunun da buna bağlı olduğunu söylemişlerdi.Çünkü benim gibi zihnimdee yerinde durmuyor, bi yerde odaklanamıyordu, ordan oraya koşuyor gibiydi.Öyle ki : Sürekli hayallere kapılma(aşırı hayalperestlik) zihinden sesler, senaryolar, konuşmalar geçmesi durumları da hakimdi.

evet şimdi hastalığa dair S.S.S (Sıkça Sorulan Sorular) kısmını aktarayım :

OKB ne sıklıkta görülmektedir?
Yaklaşık her 50 kişiden birinde OKB bulunmaktadır. Ancak birçok kişi, belirtilerinin hafif olması, hastalıklarını gizlemeleri, kimseye belli etmek istememeleri ya da yıllarca süren hastalıklarını artık benimsemeleri nedeniyle hekime başvurmaktan kaçınır.

Oluşumunda ve ortaya çıkmasında rol oynayan etkenler nelerdir?
OKB’nin oluşumunda hem biyolojik hem de psikolojik etkenler bulunmaktadır. OKB belirtilerine eşlik eden özgül beyin anormallikleri belirlenmiştir. İlaç tedavisi ya da psikoterapi ile başarılı bir şekilde tedavi edilen kişilerde bu beyin anormallikleri düzelmektedir.
Çoğu zaman OKB belirtilerinin ortaya çıkmasından önce stresli bir yaşam olayı belirlenmiştir. Ancak böyle bir olay olmadan da başlayabilir.

Nasıl tedavi edilir?
OKB uzun süreli ve zamanla iyileşme dönemleri gösterebilen bir hastalıktır. Tedavide ilaç ve/veya psikoterapi kullanılmaktadır. İlaç tedavisi ve davranışçı-bilişsel psikoterapinin birlikte uygulandığı durumlarda oldukça iyi sonuçlar alınabilmektedir.

OKB’li kişi deli midir?
Hayır. Çoğu OKB’li insan, obsesyon ve kompulsiyonlarının aşırı ya da mantık dışı olduğunun farkındadır. OKB’li insanlar deli değildir.

OKB ile ilişkili başka bir hastalık var mıdır?
Torette hastalığının (daha çok çocuk ve ergenlerde görülen tik hastalığı) OKB ile güçlü bir ilişkisi vardır. Birçok kişide her ikisi birlikte görülür. OKB ile benzerlikleri bulunan diğer bazı hastalıklar: Beden dismorfik bozukluğu, trikotilomani (saç yolma hastalığı), hipokondriyazis (hastalık hastalığı) ve dürtü kontrol bozuklukları.

Doğumsal bir hastalık mıdır?
Kesin kanıtları olmamakla birlikte, bilimsel yayınlarda doğuştan OKB yatkınlığı durumundan söz edilmektedir. Ancak bu yatkınlık, hastalığın günün birinde mutlaka ortaya çıkacağı anlamına gelmez.

OKB ve depresyon ilişkisi nasıldır?
Yaklaşık olarak OKB’si olan kişilerin %60-90’ı yaşamlarının bir döneminde en az bir defa majör depresif epizod (en az 2 hafta süreyle hemen hergün depresyon belirtilerinin bulunduğu hastalık) yaşamaktadırlar.

OKB tedavi ile tümüyle ortadan kaldırılabilir mi?
Hayır, ancak genellikle kontrol edilebilir.

OKB tedavisinde karşılaşılan en büyük sorun nelerdir?
OKB’li kişinin hastalığı hakkında yetersiz bilgilerinin olması, doktorunun önerdiği tedavi planına uymaması ve tedavi uyumunun bozulmasıdır.

Tedavi ile OKB’nin seyri nasıl olmaktadır?
Çok iyi olabilmektedir. Özellikle davranış terapisi ve ilaç tedavisinin birlikte uygulandığı OKB’lilerin %80’inde anlamlı düzelmeler olmaktadır. Tedavi uygun süre devam ettirildiğinde hastalığın alevlenmesi ya da tekrarı önlenebilmektedir.

OKB tedavisinde kullanılan bazı yöntemler?
OKB tedavisinde kullanılan en etkin iki yöntem; ilaç tedavisi ve davranış terapisidir. Genellikle bu iki yöntemin birlikte kullanılması en etkili sonucu vermektedir.
Stres OKB’yi etkiler mi?
Evet. Tipik olarak stresli bir yaşam olayı OKB belirtilerinin kötüleşmesine yol açabilir. Stres OKB nedeni değildir. Ancak, stres veren yaşam olayları (sevilen bir yakının kaybı, doğum, boşanma vb.) hastalığın başlamasını tetikleyebilir ya da belirtileri alevlendirebilir.

OKB tedavisi hastane yatışını gerektirir mi?
Çoğu zaman gerektirmez. Ancak günlük işlevselliği önemli derecede kısıtlanmış olan hastalarda önemli bir seçenek olabilir.

OKB bulaşıcı mıdır?
Hayır, OKB bulaşıcı bir hastalık değildir

şimdi de, kendi eklemek istediklerimi yazayım : Ben bu sendromla tanışmadan önce kendimi anlamaya çalışmakla meşguldüm.Sonra herşeyin farkına varınca, suçlunun ben olmadığımı farkettim, ama gelin görün ki, tanıdığım herkes böyle düşünmüyor, neler çektiğimi tam olarak bilmiyorlar :( bu psikolojik bi rahatsızlık fakat, gittiğim çocuk rehberlik servisi, tanıştığım çok sayıda insan, etrafımdakiler de dahil şahit oldular ki, bu sorunlarımla boğuşuyor olmasam, fazlasıyla zeki biriyim.(doktorlar testler yapıp, üstün zekalı olduğumu savundular ve " daha önce böylesini görmedik " şeklinde bi ifade kullandılar.Tabi bunları annemlere söylemişler.Sonra ısrarla özel eğitim almam gerektiğini söylemişler, fakat kadere bakın, anne - baba eğitimsiz senin eğitimden ne anlasınlar :( maalesef yaş 19' a dayandı.Neyin eğitiminden söz ediyorum ki artık.

Sözün özü, beni anlamasını istedim herkesten.Zor durumdaydım, bütün bu söylediklerimden sonra artık umrunda olmadığımı bildiğim o insan bile beni anlamak istememekte haklıydı.Ben kendimi anlıyormuydum ki o bunun için uğraşsın.Evet; ben bu şekilde yaşadım bu güne kadar.Herşeyin farkına varınca, yaşamanın neden bu kadar zor olduğunun da cevabını bulmuş oldum.Böyle birinin aşık olmaya, onun da hayatını mahvetmeye hakkı yoktu.Buldum ve kaybettim, giden hayatın anlamıydı benim için.Şu saatten sonra da en azından bu kötü durumdan kurtulup ne kadar zor olsa da yaşamaya devam etmek zorunda olduğum düşüncesindeyim.Söz vermiş olmasam yaşamak aklıma gelebilecek en son şey artık. :(

uzatmadan quantum hipnozla ilgisine değineyim.Sıkça sorulan sorularda da görüldüğü gibi hastalığın modern tıp' ta köklü çözüm niteliğinde bi tedavisi yok.Ben de herkesin alternatif gözüyle baktığı fakat modern tıbbın yerini alabileceğini düşündüğüm bu yöntem hakkında bilgi aldım.Kurtulabilirsem ancak bu şekilde düşüncesiyle, quantum hipnozun beni bu hastalıktan bütünüyle kurtarabilir mi sorusunu sayın uruma sormak istedim.

Yorumlarınızı da bekliyorum ama lütfen kimse, hipnoz dışında bi tedavisi olduğunu savunmasın.Ben buna inanmıyorum.Kurtulabilirsem, bununla kurtulurum diye düşünüyorum.Bütün soruların cevapları bilinçaltım ve benlerim ve önceki yaşamlarımda olabilir.Saygılar ve sevgiler Tüm GMPP ailesine.


Şimdiden herkese teşekkürler ve iyi forumlar.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
aynı sıkıntı bendede var aynı belirtiler nasıl açıklayabilirim diye düşünüp duruyordum teşekkürler yardımcı olursanız sevinirim
 
bu hastaligi tasiyan herkese oncelikle gecmis olsunlarimla birlikte cabucak yolunu bulup kurtulmaya calismalarini tavsiye ediyorum.Hayatimi mahvetti. :( bence bu konu panoda tutulmali.farkinda olmayan kurbanlar da vardir belki.İlginiz icin hepinize tesekkurler
 
Bir çok psikolojik, psikosomatik ve fiziksel sorunlarda hipnoz etkin bir alternatif terapi yöntemidir. Tabi ki tek çözüm değildir. Yöntemlerden bir tanesidir. Kuantum hipnoz benim kendi geliştirdiğim bir yöntem. Bütünsel bir çalışma. Bir soruna odaklanmıyoruz. önce sorunları tespit ediyor sonra çözüm sağlıyoruz. Bu konuda bir talebiniz olursa yardımcı olurum. Konu güzel bilgiler barındırdığı için başlığı değiştiriyorum.
 
merhaba kardeşim öncelik olarak attığım mesaj baya bi uzun olacak okuyup bana tekrar dönmeni istiyorum, obsesyon hakkında açtığın konuyu gördüm ve bu mesajı yazma gereği buldum,belki sana inanmak zor gelebilir ama hikayemiz neredeyse eksiksiz olarak aynı bende 10 yaşımdan bellidir bu hastalığın pençesindeyim tam olarak 19 yaşımda deliler gibi sevdiğim kız tarafından bu hastalığım yüzünden terkedildim, şuan 20 yaşındayım ama gel gör ki o kıza nasıl açıklayasın da bunu ben hastayım o yüzden seni üzdüm o yüzden paranoya bağladım o yüzden kalbini kırdım diyemedim, çünkü hastalığım tarafımdan çevrem tarafımdan ezilip sinirimi ondan çıkardığımı onun kalbini kırdığımı söyliyemedim ,vede o beni kötü bir şekilde terketti hikayelerimiz birebir aynı, bu konuyu ha sen bu siteye açmışsın ha ben çünkü birebir aynı olamaz bi insanın kaderi, her zaman ailem tarafından kötü yorumlar,yanlış anlaşılmalar insanların gözünde resmen iblis gibiyim beni keyfimden yapıyorlar sanıyorlar, kimse anlamıyor bu hastalığı bir tek yaşayan bilir onun dışında ALLAH tan başka kimse bilemez, o derece berbat bi hastalık yazmışsın ya oraya bu hastalık top 5 sırasına girer diye top 5 değil dünyada gelmiş geçmiş en berbat hastalıklardan birinci sıraya girer keşke kanser olsaydım elim ayağım tutmasaydı da bu obsesif hastalığım olmasaydı ,o derece bitirdi beni o derece bıktım babamı kaybettim babamın gözü açık gitti sırf beni iyileştirmek için modern tıp olsun, alternatif tıp olsun denemediği şey kalmadı cenazesinde bile duramadım sırf bu takıntılarım yüzünden.Gel gelelim benim kendi özel takıntılarıma hastalığımın ilk yıllarında tükürük ten tiskinirdim televizyondaki haber spikerinin ağzından benim ağzıma tükürük sıçradığını sanırdım, o bitti okuldan tiskinme başladı okul ortamına girdiğimde veya okul kıyafetli biri bana deydiğinde yıkanma isteği vardı ,yıkanmada sıradan bi yıkanma değil bilirsin takıntılı olarak yıkanma yani en az 1.5 saat süren bir banyo faslı, sırf bu hastalığım yüzünden ne lise ne ilkokul arkadaşlarımla görüşebiliyorum hepsini unuttum gitti o da yaşadığım şehirde yol seçme, bazı mahallere girememe, okul olan sokaklara girememe, felan filan yani yazması kolay ama inan çok zor, aşırı derecede beynimde en ince ayrıntısına kadar kurgulanmış bir detay bir sistem bir mekanizma var o mekanizmayı kelimelerle anlatamazsın bunu sen benden daha iyi biliyorsun( yanlış anlaşılmasın deli değilim sadece ağır bi şekilde bu hastalığı geçirmiş kişiyim şu aralar huzurum iyi ama her an bozulabilir :).. büyük ihtimal koç burcusun çünkü koç burcu erkeğinde bu hastalık çok yaygın olurmuş öyle duymuştum herneyse ilker kardeşim hayat bi çıkmazda şuan her gece ölmek için dua ediyor insan bu hastalığı cehennem azabına yeğlerim o derece zor, neyse gel gelelim konuya abimin bi tanıdığı obsefif bi kadın var, bir doktora gitmiş doktor beyin testi yaptırtmış kadında büyük oranda lityum tuz eksikliği çıkmış doktor demiş sen kafayı yemediğine şükret demiş bi ilaç yazmış bu lityum tuzu arttıracak kadın 20 gün içinde iyileştirmiş bu yolu denemeni tavsiye ederim ,bi kaç yöntem daha yazıcam ,ve bu yaz bende bu yöntemleri deniycem son koz olarak herneyse, sinüzüt rahatsızlığın varsa alın bölgendeki iltahaplar için ameliyat ol alnındaki iltihapları temizlettir ,çünkü beyne sinyal gitmiyor bende bu yaz olucam inşallah ,ve bu hipnoz yöntemini dene ben tam olarak iyileşemezsem bende deyicem hipnoz yöntemini oda olmazsa ehli bir hocadan cinler sayesinde tedavi al bende olacaktım ama babam izin vermedi olan aklını kaybedersin dedi o yüzden erteledim onuda son koz olarak sakladım o yöntemi . herneyse, ben bu yaz sinüzt ameliyatı olacam ki beyne iyi sinyal gitsin o iyileştirmezse beni, o lityum tuz eksikliği testi yaptırıcam, o tedaviyi kullanacam oda olmazsa hipnoz yaptırıcam, oda olmazsa cinni tedavisini kullanıcam kardeşim elimden gelen herşeyi yapıyorum sende bu tedavileri yap emin ol şifamız elbet birinde vardır dermansız dert olmaz bu mesajı okuduktan sonra bana dön senle herzaman iletişimde olalım hadi sağlıcakla kal..
 
Ben de bu rahatsızlıkla yaşamaya çalışanlardanım. Ama ilginçtir ki ben çok sonraları böyle bir rahatsızlığımın olduğunun farkına vardım. Özellikle evlendikte sonra sorumluluklarımla birlikte arttı tekrarlanan davranışlarım ve yorulmaya başladığımda farkettim ciddi anlamda yaptıklarımın saçma olduğunu. Örneğin diş fırça takıntısı oldu. Gece yatarken diş fırçamı dakikalarca yıkıyorum, abarttığımı eşim farketti. Diğer takıntılarım genellikle dinle alakalı. İslamın gereklerini tam anlamıyla yerine getiremiyorum fakat bazı konularda kendi kendime ritüellerim oluştu.Duaya başlamadan 3 kere euzü besmele çekmek, abdest alırken 3 kere niyet etmek gibi. Vesvese değil bu yapmayım diyorum engel olamıyorum. Şuan beynim öyle dolu ki başka örnekler gelmiyor aklıma. Kısaca resmen savaşıyorum kendimle. Doktora gittim sen psikolojik kansersin dedi. Yani psikolojik rahatsızlıkların en kötüsüymüş okb. Önce serotonin salgısı yapan bir ilaç verdi kullandığım dönem iyiyim bırakıyorum bir süre sonra yine başlıyor sinsi sinsi. Kışın başında başka doktora gittim başka bir ilaç verdi onu kullandım o da hiç bir etki yapmadı. Kısacası ilaçlar yardımcı olmuyor ve vücudumu zehirlemek istemiyorum ilaçla. Başka yöntemler elbet vardır ama önce kendi kendime iyileşmeye çalışacağım. Eskiden böyle hastalıklar bilinmezdi bile ama insanlar bir şekilde üstesinden gelebiliyorlardı neden biz gelemeyelim? Hemen ilaçlara yöneliyoruz. Lityum tuz tedavisini araştırdım ama genelde bipolar bozukluk tedavisi için kullanıyor tam bilemiyorum tabi ama araştırmak gerek kapsamlı. Hipnoz yöntemi daha mantıklı gözüküyor sanki. Çünkü beyini hasta eden düşünceler ve eğer düşünceleri iyileştirirsek, telkinlersek kendimizi iyileşmemek için bir sebep kalmaz. Hepimize geçmiş olsun...
 
Aynı duyguları paylaşıyoruz. Çok küçük yaşlardan beri bu hastalıkla mücadele ediyorum. Sahaja Yoga'ya başlamanı öneririm, ilaçlardan daha etkili. Uzun vadeli ve kalıcı. Düzenli olarak yaparsan belirtilerin köreldiğini göreceksin. Bendeki sorun ise kontrolümü kaybedip sevdiklerime zarar verme korkusu. Aklımda hep beni rahatsız eden düşünceler var. Onlara asla zarar vermem ama bu pis düşünceler sürekli geliyor işte. Meditasyon köreltiyor.
 
her okb'nin bir şiddeti vardır. okb sizin yaşam kalitenizi bozuyorsa cidden o zaman bir şeyler yapılmalıdır. bozmuyorsa okb olmanızı takmayın. tedaviniz gerçekleşse bile bu hastalık hop çıkabilir. o yüzden sizin hayatınızı kötü yapmayacak haldeyse o kadar da problem etmeyin.
hipnoz açıkcası kişiden kişiye değişir. kimileri hipnoz dahi edilemeyebilir. oyüzden olurda hipnoz olamazsanız bu hipnozcunun başarısızlığından değildir. sizin hipnoza cevap vermeyişinizdendir.
okb'nin belirtilerine bakarak kendinize okb tanısı koyamazsınız. ve kendi kendinizin tedavisini yaratamazsınız.
Ben bir psikolog olarak okb'nin ritüelleri üzerinde oynuyorum. profesyonelce kişiye özel oynamak gerekir. yaptığınız yanlış doğrusu bu şu dur diye değil. çünkü bunlarla bir adım dahi yol aldırmaz. once neden o obsesif düşünce anlamak lazım ben nedenini anlama üzerine çok çalıştım çalışıyorum onu baz alarak ritüellerinizi değiştirince çok güzel oluyor. ben o ritüelle de öyle çok düşünerek oynama yapıyorum ki kişinin hayatını zehir eden o şey güzellik olarak yerini alıyor :)
ben okbyi yok ederim demek yerine daha iyisini kılarım hayatında ve o kıldığım iyi şeyin kompulsifini yaparsın diyorum. gerçekten sizi düşünen sürekli çok çalışan eğitimli insanlar var. cinci hocalardan önce.

ayrıca okb olmak kötü değildir. aksine okbliler çok mükemmelci olduklarından mükemmelcilik düşüncelerine dokunulmamalıdır. çünkü bununlada inanılmaz çok başarılı insanlar olabilirsiniz. tamam zaman kaybettirir ama zamanı önemsizsiniz de zaten siz.
 
Benim eşimde maalesef bu hastalıktan mevcut. yazdıklarınızı okudukça aha dedim benim hanım..
Gelelim hikayemize..
3 yıllık evliyiz. 1 yasında kızımız var ve eşim 7 aylık hamile..
3 sene zarfında çok sorunlar yaşadık eşimle. karakolluk olduk mahkemelik olduk cart curt. ama ayrılmadık. bu 3 senelik süre zarfında ben eşimin sorununu farkedemedim.
Eşim üzerinde izlenimler yapmaya başladım.
* Olumsuz düşüncelere kapılma ve kurtulamama (negatif düşüncelere ve olası kötü senaryoları düşünmeden edememek).
Başlarda lütfen beni bu düşüncelerden kurtar diye yalvarıyordu eşim. Ben hala olayı anlayamamıştım ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Bu arada yaşımda 28.
* Ev temiz olduğu her yanı temizleme, devamlı kendini pis hissetme..
* gereksiz şeyleri önemseyip saplantı haline getirme ve günlerce düşünme (paranoyalar ve evham yapma gibi alışkanlıklar)
* Ağır derecede şüphecilik.(eşim bana hiç güvenmiyorum diyor sürekli)
* sürekli erteleme alışkanlığı (yapman gereken bişey var, ama seni tutan bişey de var ve bir türlü eyleme geçemiyosun )(hamile olduğu halde kan ilaçlarını bile tamam iççem der birazdan içmez)
* Disiplinli olamamak, kendine söz geçirememek durumu, ağır derece oto kontrol kaybı(kollarımı boynumu kaç kere ısırdı ben sayısını unuttum artık izleri hala kollarımda)
* Kararsızlık : iki veya daha fazla seçenek arasında sürekli bir saplantıya dönüşmüş gidip gelme durumu)(kararsız kaldığı durumlarda aşırı sinirlenip bana çatıyor)
* Fobiler : özgüven, özdeğer, asosyallik, horgörülme ve dışlanma korkusu ve buna bağlı (istemsiz)(kimseyle gelim gidimimiz kalmadı asosyal biri oldu çıktı)
* aşırı mükemmeliyetçilik ve hafif simetrik takıntı ( yaptığın bi işin tam ve eksiksiz olması saplantısı )
* Ayrıntılara gereğinden fazla takılma
* (Bazen) yaptığın basit gündelik bişeyi tekrar tekrar kontrol etme ve baştan yapma saplantısı (buna bağlı olarak diğer herşeyde aksama olması)(devamlı temizlik yaptığından yemek bile yapmadığı oluyor evde. temizliğe güç bulurken çocuğa bakmak veya yemek yapmak ona zor gelebiliyor.)
*Aşırı konsantrasyon bozukluğu, dikkat eksikliği( bir konu hakkında uzun uzadıya asla konusamayız. daldan dala atlar durur. bir bakmışsın muhabbet nereye gelmiş.)

Bu süre zarfında çok zahmet çektik bana yapmadığını bırakmadı. Halıya bassam suçtu. ayak izi olsa fayanslarda kavga sebebiydi. çocuk çok afedersiniz çişini halıya falan yapsa eyvah..
Ben de bu belirtileri araştırarak okb hastalığı olabileceği sonucuna ulaştım eşimde. Kendisi ile paylaştım. Oda farkındaydı birşeylerin doğru gitmediğinin. Başlarda tedavi olmak istiyordu. Doktora gittik doktor psiko terapi önerdi o zaman hamile olduğu için. daha sonra sıkıntılarımız kavgalarımız devam etti. bana saldırgan tavırları vs. En son ilaç tedavisi önerdi doktor ancak ailesi aman kızım ilaç kullanma diyerek onu kötü yönde telkin etti ve eşim artık bu hastalığın adının anılmasında bile sinirlenip kızıyor kavga çıkarabiliyor. Apartmanı ayağı kaldırıyor. Gözlemliyorum. Bazen böyle dalıp dalıp gidiyor. Sonra kafasını sallayarak kafasındaki kötü düşünceleri uzaklaştırmaya çalışıyor ve temizlikten bahsediyor. Şöyleki '' Aşkım evlerimiz dip köşe tertemiz içimiz de çok rahat..'' defalarca bunu söylüyor bende ''Evet aşkım '' diyorum her defasında ona telkin vermeye çalışıyorum.. İlaç kullanmıyor ve bu rahatsızlık o kadar kötü yukarda arkadaşların dediği gibi ki..HAyatım 3 senede zindan oldu yani. Bende bu yolda başkoydum diyebilirim ya bir şekilde tedavi ettireceğim ya da... ilerleyen bir rahatsızlık genelde.. bu yüzden elimden geleni yapmaya çabalıyorum. İş yerimde bilmeyen kalmadı. Allah tan amirlerim anlayışlılar. Gereken anlayışı gösteriyorlar izin olsun hastane olsun..
Çok uzun yazdın diyebilirsiniz. bu yazmak istediklerimin belki de 1000 de 1 i.. Durumu düşünün 1 yaşında kızın var 7 aylık eşin hamile. ailesi ilaç kullanmaması konusunda telkin veriyor ve bu yuzden artık onlarla konuşmuyorum. Gurur yapmış babası benim kızımın birşeyi yok deyip sen psikoloğa git diyor :)
Çaresiz kalmış gibiyim aslında ama hayata sımsıkı tutundum dediğim gibi bir yolunu bulup onu tedavi ettireceğim. Bir aile babası olarak eşimin kötü günü olduğunu düşünüyor ve her ne kadar bana saldırsa da zarar da verse sabırla elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ne mi yapıyorum..
İşten geldiğim gibi kızımı alıp direk dışarı çıkarıyorum ki kafasını dinleme fırsatı bulsun.
Ve bu esnada oda temizliğini yapıyor ki buda onu çok rahatlatıyor. En azından bana çatmıyor.. Saldırmıyor..
Temizlik yaptığında eve geldiğimde oh ne güzel kokmuş gibi cümlelerle onu telkin ve mutlu etmeye çalışıyorum malum doğuma az kaldı.
Ona söylediğim yemek yapmasını bile beklemediğim. Genelde yemeğe dışarı götürüyorum.. devamlı gezdiriyorum.. Kararsız kaldığı anlarda ani karar verip kötü bir karar vermiş olsam bile onu kararsızlıktan kurtararak hemen onu uygulamaya koyuyorum. Mesela dışarı çıksakmı çıkmasakmı. Bu bile bir çelişki onun için. Verdiğim cevap belli hazırlan hemen çıkıyoruz. Zaman kaybettirme hemen hazır ol... Yaşaya yaşaya bununla başetmesini az çok öğrendim... ama tedavi konusunda hala çaresizim... Allah kimseye böyle bir hastalık vermesin... Ben bu konuda çaresiz kaldım.. Ama eminim bundan bir gün eşim iyi olacak. Umarım o zamana kadar da bendeki bu sabır bitmez.. Veya bana bişey olmaz :( Çünkü bende etkileniyorum. Hep bir telkin çabası hep onu mutlu etme çabası. Kendim yok gibiyim. Çocuklarım ve eşim, bir de işim.. işim olmazsa onlara bakamam.. Bu sıkıntılarla uğraşırken bende de gastrit ve ibs diye rahatsızlıklar çıktı bu arada bende :( 11 tane ilaç kullanıyorum.. Çok zor.. Size tavsiyem bu hastalığı olan arkadaşlar. hastalığın tedavisinde en önemli şey hastalığının farkında olup iyi bir psikiyatrist ile görüşerek doktorunuzun tedavisini eksiksiz uygulamak.. bir de olayı kafanızda bitirmeye çalışın. gerçeklerle yüzleşin. devamlı aklınıza gelen size talimatlar yağdıran beyninizin dediklerini yapmamaya çalışın bir süre sonra o talimalatlar göreceksiniz ki duracak. Asla mücadeleyi bırakmamanız dileği ile. Allah hepinize şifa versin...
 
ne yazık ki bende de vardı, ta ki diğer adama kendimi bırakana kadar. Gerçekten sizin adınıza çok kötü bir hastalık. Tıbben bir çözümü olmamasıda ayrı bir sorun.
 
merhaba ilker kardeşim öncelik olarak attığım mesaj baya bi uzun olacak okuyup bana tekrar dönmeni istiyorum, obsesyon hakkında açtığın konuyu gördüm ve bu mesajı yazma gereği buldum,belki sana inanmak zor gelebilir ama hikayemiz neredeyse eksiksiz olarak aynı bende 10 yaşımdan bellidir bu hastalığın pençesindeyim tam olarak 19 yaşımda deliler gibi sevdiğim kız tarafından bu hastalığım yüzünden terkedildim, şuan 20 yaşındayım ama gel gör ki o kıza nasıl açıklayasın da bunu ben hastayım o yüzden seni üzdüm o yüzden paranoya bağladım o yüzden kalbini kırdım diyemedim, çünkü hastalığım tarafımdan çevrem tarafımdan ezilip sinirimi ondan çıkardığımı onun kalbini kırdığımı söyliyemedim ,vede o beni kötü bir şekilde terketti hikayelerimiz birebir aynı, bu konuyu ha sen bu siteye açmışsın ha ben çünkü birebir aynı olamaz bi insanın kaderi, her zaman ailem tarafından kötü yorumlar,yanlış anlaşılmalar insanların gözünde resmen iblis gibiyim beni keyfimden yapıyorlar sanıyorlar, kimse anlamıyor bu hastalığı bir tek yaşayan bilir onun dışında ALLAH tan başka kimse bilemez, o derece berbat bi hastalık yazmışsın ya oraya bu hastalık top 5 sırasına girer diye top 5 değil dünyada gelmiş geçmiş en berbat hastalıklardan birinci sıraya girer keşke kanser olsaydım elim ayağım tutmasaydı da bu obsesif hastalığım olmasaydı ,o derece bitirdi beni o derece bıktım babamı kaybettim babamın gözü açık gitti sırf beni iyileştirmek için modern tıp olsun, alternatif tıp olsun denemediği şey kalmadı cenazesinde bile duramadım sırf bu takıntılarım yüzünden.Gel gelelim benim kendi özel takıntılarıma hastalığımın ilk yıllarında tükürük ten tiskinirdim televizyondaki haber spikerinin ağzından benim ağzıma tükürük sıçradığını sanırdım, o bitti okuldan tiskinme başladı okul ortamına girdiğimde veya okul kıyafetli biri bana deydiğinde yıkanma isteği vardı ,yıkanmada sıradan bi yıkanma değil bilirsin takıntılı olarak yıkanma yani en az 1.5 saat süren bir banyo faslı, sırf bu hastalığım yüzünden ne lise ne ilkokul arkadaşlarımla görüşebiliyorum hepsini unuttum gitti o da yaşadığım şehirde yol seçme, bazı mahallere girememe, okul olan sokaklara girememe, felan filan yani yazması kolay ama inan çok zor, aşırı derecede beynimde en ince ayrıntısına kadar kurgulanmış bir detay bir sistem bir mekanizma var o mekanizmayı kelimelerle anlatamazsın bunu sen benden daha iyi biliyorsun( yanlış anlaşılmasın deli değilim sadece ağır bi şekilde bu hastalığı geçirmiş kişiyim şu aralar huzurum iyi ama her an bozulabilir :).. büyük ihtimal koç burcusun çünkü koç burcu erkeğinde bu hastalık çok yaygın olurmuş öyle duymuştum herneyse ilker kardeşim hayat bi çıkmazda şuan her gece ölmek için dua ediyor insan bu hastalığı cehennem azabına yeğlerim o derece zor, neyse gel gelelim konuya abimin bi tanıdığı obsefif bi kadın var, bir doktora gitmiş doktor beyin testi yaptırtmış kadında büyük oranda lityum tuz eksikliği çıkmış doktor demiş sen kafayı yemediğine şükret demiş bi ilaç yazmış bu lityum tuzu arttıracak kadın 20 gün içinde iyileştirmiş bu yolu denemeni tavsiye ederim ,bi kaç yöntem daha yazıcam ,ve bu yaz bende bu yöntemleri deniycem son koz olarak herneyse, sinüzüt rahatsızlığın varsa alın bölgendeki iltahaplar için ameliyat ol alnındaki iltihapları temizlettir ,çünkü beyne sinyal gitmiyor bende bu yaz olucam inşallah ,ve bu hipnoz yöntemini dene ben tam olarak iyileşemezsem bende deyicem hipnoz yöntemini oda olmazsa ehli bir hocadan cinler sayesinde tedavi al bende olacaktım ama babam izin vermedi olan aklını kaybedersin dedi o yüzden erteledim onuda son koz olarak sakladım o yöntemi . herneyse, ben bu yaz sinüzt ameliyatı olacam ki beyne iyi sinyal gitsin o iyileştirmezse beni, o lityum tuz eksikliği testi yaptırıcam, o tedaviyi kullanacam oda olmazsa hipnoz yaptırıcam, oda olmazsa cinni tedavisini kullanıcam kardeşim elimden gelen herşeyi yapıyorum sende bu tedavileri yap emin ol şifamız elbet birinde vardır dermansız dert olmaz bu mesajı okuduktan sonra bana dön senle herzaman iletişimde olalım hadi sağlıcakla kal..
Hem obsesyona sahip birisi hemde bu tarz spritüel işlerle uğraşan birisi olarak teorim: yanlış düşüncelerden kaynaklı enerjimizi istemeden yanlış yönlendiriyoruz bundan dolayıda kendi enerjimiz bize zarar veriyor normalde insanların çoğunu bu tarz davranışlar tetiklemezken obsesyona sahip insanlar tetikleniyor yani diğer insanların tetiklenmediklerinden tetikleniyoruz beynimiz aslında oradaki enerjiyi yönlendirebiliyor ama enerjiyi hassas bir şekilde beynimizde hissettiğimiz için dengesizleşiyoruz yani belkide geçip gitsek bize zarar vermiyecek bir rahatsızlık bize zarar veriyor mesela bazı yollar ve bölgelere giremiyoruz peki sizce neden belkide orada ki negatif enerjiyi hissediyoruz o yüzdende kontrolsüz bir şekildede vücudumuzda belli bir tepki oluşuyor bundan dolayıda beynimiz tetiklenip kendi kendini telaştan çukurunun içine çekiyor aslında beynin bir savunma mekanizması. Özelliklede belli tip insanlarda çıkıyor: analitik düşünce tarzına sahip,sezgileri yüksek,çok fazla düşünen,spritüel yetenekleri olan,yeni düşünce tarzı oluşan ve namaz kılmayan veya farklı bir ibadet ve korunmaya başvurmayan insanlarda . Bunun bence nasıl düzeltilebiliceğine gelirsek:

1. Güçlü bir mantra enerjisiyle dokunmuş niyeti belli bir eşya bunu eşyaya aktarmadan kendi enerjinizlede yapabilirsiniz ama bu alanda iyi değilseniz denemenizi tavsiye etmem bir eşyaya dokunulması başlangıç olarak daha iyi bir seçenek, enerjinizi yönlendirebilmek için.

2. Bu birazdaha riskli olanı kendi enerjinizi yönlendirebilicek seviyeye gelene kadar, enerjinizi yükseltip sonrada kendinizi koruyabilicek hale gelmek yanlız bunu yaparken kendinizi düzgün bir şekilde yönlendiremezseniz kendinize yanlış bir yol çizerek enerjinizi daha da düşürürsünüz
NOT: normalde bu seviyeye gelip kendimi korumaya başlamıştım ama bu iyileşme sürecinde sevgili yapıp ayrıldıktan sonra depresyona girip olan enerjiyede zarar verdim yani kendinizi bu hale getirebilicek olaylardan şiddetle kaçının kafayı toplayınca yaparsınız.

3. Günlük yaşantınızı belli bir düzene oturtup kendinizi yormaya çalışın obsesyonu pek tetiklemiyecek şekilde, özellikle beni rahatlatan kitap okuma,spor ve evcil hayvan besleme var . Bu konuda önemli olan yaptıklarınızı her gün düzenli olarak yapın büyük etkisini görürsünüz.

4. Spor yapmak doğal olarak eksikliği olan seratoninini yavaş yavaş toparlar yani her gün en az 30 dk egzersiz yapın özellikle fitness önerebilirim
NOT: Spor yaparken canınınızın yanması sizi birazdaha tetikleyebilir ve seratoninin belli bir düzeye gelmesi belli bir süreç ister yani azimli olmak gerekir rahatsız olsanızda asla pes etmeyin.

5. Gerçekten güvendiğiniz arkadaşlarınız varsa onlara bu durumu anlatın tek başına içinizde tutarak atlatılabilicek bir süreç değil ve birlikte neler yapabiliceğinize bakın bu süreçte yanlız olmamaya dikkat edin ve işinin ehli bir psikoloğa gidip psikoterapi alın.

Bu konuda benim teorilerim ve olası çözümlerim bunlar. 2.5 yıldır obsesyonum var yani bu konu hakkında epey bilgim var ilaç tedaviside dahil diğer yollarıda denedim önemli olan bu süreçte pes etmemek sizi çoğu kişi davranışlarınızla yargılayayabilir üzedebilirler (kendi ailenizde dahil) ama sakın unutmayın bu hastalığı içinde yaşayan bizleriz yani kendimizi bu halden kurtarmamız lazım iyi bir şekilde, sizide bu durumunuz yüzünden yargılayanları takmayın kötü bir durumda bile size rahatsızlık vericek kadar merhametsiz insanlar inanın sizden daha iyi durumda değiller daha ha kötü haldeler. Unutmadanda bahsedeyim eğer okul gibi veya farklı bir kaygınız yoksa başlangıç seviyesi ilaç tedavisine bir hekim denetiminde başlayın sonuna kadarda devam edin şuana kadar en verim aldığım ilaç abilify obsesyonlarımı aşırı derecede hafifletti yan etkilerine gelicek olursak da aşırı uykusuzluk hali, yorgunluk ve intihar düşünceleri az da olsa yapıyor. Konuyu toplamak gerekirse kendinizi her türlü anlamda geliştirmeye bakın ve size yapılan eleştiri ve hakaretleri pek takmayın sadece bir öneri olarak alın ve kendinizi o halden kurtarmaya bakın. ALLAH herkese şifa versin kendinize dikkat edin ve asla pes etmeyin.

Benim eşimde maalesef bu hastalıktan mevcut. yazdıklarınızı okudukça aha dedim benim hanım..
Gelelim hikayemize..
3 yıllık evliyiz. 1 yasında kızımız var ve eşim 7 aylık hamile..
3 sene zarfında çok sorunlar yaşadık eşimle. karakolluk olduk mahkemelik olduk cart curt. ama ayrılmadık. bu 3 senelik süre zarfında ben eşimin sorununu farkedemedim.
Eşim üzerinde izlenimler yapmaya başladım.
* Olumsuz düşüncelere kapılma ve kurtulamama (negatif düşüncelere ve olası kötü senaryoları düşünmeden edememek).
Başlarda lütfen beni bu düşüncelerden kurtar diye yalvarıyordu eşim. Ben hala olayı anlayamamıştım ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Bu arada yaşımda 28.
* Ev temiz olduğu her yanı temizleme, devamlı kendini pis hissetme..
* gereksiz şeyleri önemseyip saplantı haline getirme ve günlerce düşünme (paranoyalar ve evham yapma gibi alışkanlıklar)
* Ağır derecede şüphecilik.(eşim bana hiç güvenmiyorum diyor sürekli)
* sürekli erteleme alışkanlığı (yapman gereken bişey var, ama seni tutan bişey de var ve bir türlü eyleme geçemiyosun )(hamile olduğu halde kan ilaçlarını bile tamam iççem der birazdan içmez)
* Disiplinli olamamak, kendine söz geçirememek durumu, ağır derece oto kontrol kaybı(kollarımı boynumu kaç kere ısırdı ben sayısını unuttum artık izleri hala kollarımda)
* Kararsızlık : iki veya daha fazla seçenek arasında sürekli bir saplantıya dönüşmüş gidip gelme durumu)(kararsız kaldığı durumlarda aşırı sinirlenip bana çatıyor)
* Fobiler : özgüven, özdeğer, asosyallik, horgörülme ve dışlanma korkusu ve buna bağlı (istemsiz)(kimseyle gelim gidimimiz kalmadı asosyal biri oldu çıktı)
* aşırı mükemmeliyetçilik ve hafif simetrik takıntı ( yaptığın bi işin tam ve eksiksiz olması saplantısı )
* Ayrıntılara gereğinden fazla takılma
* (Bazen) yaptığın basit gündelik bişeyi tekrar tekrar kontrol etme ve baştan yapma saplantısı (buna bağlı olarak diğer herşeyde aksama olması)(devamlı temizlik yaptığından yemek bile yapmadığı oluyor evde. temizliğe güç bulurken çocuğa bakmak veya yemek yapmak ona zor gelebiliyor.)
*Aşırı konsantrasyon bozukluğu, dikkat eksikliği( bir konu hakkında uzun uzadıya asla konusamayız. daldan dala atlar durur. bir bakmışsın muhabbet nereye gelmiş.)

Bu süre zarfında çok zahmet çektik bana yapmadığını bırakmadı. Halıya bassam suçtu. ayak izi olsa fayanslarda kavga sebebiydi. çocuk çok afedersiniz çişini halıya falan yapsa eyvah..
Ben de bu belirtileri araştırarak okb hastalığı olabileceği sonucuna ulaştım eşimde. Kendisi ile paylaştım. Oda farkındaydı birşeylerin doğru gitmediğinin. Başlarda tedavi olmak istiyordu. Doktora gittik doktor psiko terapi önerdi o zaman hamile olduğu için. daha sonra sıkıntılarımız kavgalarımız devam etti. bana saldırgan tavırları vs. En son ilaç tedavisi önerdi doktor ancak ailesi aman kızım ilaç kullanma diyerek onu kötü yönde telkin etti ve eşim artık bu hastalığın adının anılmasında bile sinirlenip kızıyor kavga çıkarabiliyor. Apartmanı ayağı kaldırıyor. Gözlemliyorum. Bazen böyle dalıp dalıp gidiyor. Sonra kafasını sallayarak kafasındaki kötü düşünceleri uzaklaştırmaya çalışıyor ve temizlikten bahsediyor. Şöyleki '' Aşkım evlerimiz dip köşe tertemiz içimiz de çok rahat..'' defalarca bunu söylüyor bende ''Evet aşkım '' diyorum her defasında ona telkin vermeye çalışıyorum.. İlaç kullanmıyor ve bu rahatsızlık o kadar kötü yukarda arkadaşların dediği gibi ki..HAyatım 3 senede zindan oldu yani. Bende bu yolda başkoydum diyebilirim ya bir şekilde tedavi ettireceğim ya da... ilerleyen bir rahatsızlık genelde.. bu yüzden elimden geleni yapmaya çabalıyorum. İş yerimde bilmeyen kalmadı. Allah tan amirlerim anlayışlılar. Gereken anlayışı gösteriyorlar izin olsun hastane olsun..
Çok uzun yazdın diyebilirsiniz. bu yazmak istediklerimin belki de 1000 de 1 i.. Durumu düşünün 1 yaşında kızın var 7 aylık eşin hamile. ailesi ilaç kullanmaması konusunda telkin veriyor ve bu yuzden artık onlarla konuşmuyorum. Gurur yapmış babası benim kızımın birşeyi yok deyip sen psikoloğa git diyor :)
Çaresiz kalmış gibiyim aslında ama hayata sımsıkı tutundum dediğim gibi bir yolunu bulup onu tedavi ettireceğim. Bir aile babası olarak eşimin kötü günü olduğunu düşünüyor ve her ne kadar bana saldırsa da zarar da verse sabırla elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ne mi yapıyorum..
İşten geldiğim gibi kızımı alıp direk dışarı çıkarıyorum ki kafasını dinleme fırsatı bulsun.
Ve bu esnada oda temizliğini yapıyor ki buda onu çok rahatlatıyor. En azından bana çatmıyor.. Saldırmıyor..
Temizlik yaptığında eve geldiğimde oh ne güzel kokmuş gibi cümlelerle onu telkin ve mutlu etmeye çalışıyorum malum doğuma az kaldı.
Ona söylediğim yemek yapmasını bile beklemediğim. Genelde yemeğe dışarı götürüyorum.. devamlı gezdiriyorum.. Kararsız kaldığı anlarda ani karar verip kötü bir karar vermiş olsam bile onu kararsızlıktan kurtararak hemen onu uygulamaya koyuyorum. Mesela dışarı çıksakmı çıkmasakmı. Bu bile bir çelişki onun için. Verdiğim cevap belli hazırlan hemen çıkıyoruz. Zaman kaybettirme hemen hazır ol... Yaşaya yaşaya bununla başetmesini az çok öğrendim... ama tedavi konusunda hala çaresizim... Allah kimseye böyle bir hastalık vermesin... Ben bu konuda çaresiz kaldım.. Ama eminim bundan bir gün eşim iyi olacak. Umarım o zamana kadar da bendeki bu sabır bitmez.. Veya bana bişey olmaz :( Çünkü bende etkileniyorum. Hep bir telkin çabası hep onu mutlu etme çabası. Kendim yok gibiyim. Çocuklarım ve eşim, bir de işim.. işim olmazsa onlara bakamam.. Bu sıkıntılarla uğraşırken bende de gastrit ve ibs diye rahatsızlıklar çıktı bu arada bende :( 11 tane ilaç kullanıyorum.. Çok zor.. Size tavsiyem bu hastalığı olan arkadaşlar. hastalığın tedavisinde en önemli şey hastalığının farkında olup iyi bir psikiyatrist ile görüşerek doktorunuzun tedavisini eksiksiz uygulamak.. bir de olayı kafanızda bitirmeye çalışın. gerçeklerle yüzleşin. devamlı aklınıza gelen size talimatlar yağdıran beyninizin dediklerini yapmamaya çalışın bir süre sonra o talimalatlar göreceksiniz ki duracak. Asla mücadeleyi bırakmamanız dileği ile. Allah hepinize şifa
Çok geçmiş olsun ALLAH şifa versin şuanda bu durumu çözebildinizmi ?
 
Geri
Üst