MarlaSinger
Kayıtlı Üye
Gerek bilinç ve gerekse bilinçdışı insanın yaşantılarının bir ürünüdür. Jung ise çevreyi zihnin işleyiş biçiminin tek belirleyicisi olarak kabul eden görüşleri yıkmış kalıtım ve evrimin beden yapısında olduğu gibi ruhsal yapıda da bir iz bıraktığı görüşünü savunmuştur.
Jung’a göre insan zihni onun evrimi tarafından biçimlendirilmiştir. Dolayısıyla birey geçmişiyle bağlantılıdır. Bu bağlantı yalnızca çocukluğunu değil kendi türünün geçmişini ve hatta tüm insanlık evrimini içerir. Psişeyi evrim sürecinin içine yerleştirmiş olması Jung’ un psikoloji alanına yapmış olduğu en önemli katkıdır.
Kişisel bilinçdışının içeriği daha önce bilinçte var olmuş yaşantılardan oluşur. Kolektif bilinçdışının içeriğiyse insanın yaşamı süresince hiçbir zaman bilinçte yaşanmamıştır. Kolektif bilinçdışı Jung’un birinci! imgeler diye adlandırdığı gizil imgeler topluluğundan oluşur. Bu imgeler psişenin ilk gelişim aşamasını oluşturur ve insana atalarından aktarılırlar. Yalnız insanlık tarihinin değil insan öncesi evrimin de ürünüdürler. Bu ırksa imgeler insanın vaktiyle atalarının geliştirmiş olduğu davranışlara benzerlik göstermesine neden olan eğilimler ve gizilgüçlerdir. Örneğin bir insanın yılandan ya da karanlıktan korkması için yılanla karşılaşmış ya da karanlıkta kalmış olması gerekmez. Yılandan ya da karanlıktan korkma eğilimleri atalarımızın kuşaklar boyu yaşantıları sonucu bize aktarılmış ve beyin dokumuza işlenmiştir. Bir başka deyişle kolektif bilinçdışının evrimi tarih boyunca insan bedeninin geçirmiş olduğu evrimle özdeş biçim de açıklanabilir. Zihnin işlevlerinin organı beyin olduğuna göre kolektif bilinçdışının oluşumu da beynin evrimine doğrudan bağlıdır.
İnsan doğarken belirli bazı düşünme hissetme algılama ve davranış eğilimlerini de birlikte getirir. Bu eğilimlerin ve gizil imgelerin gelişimi ve anlatım bulma yolları ise bireyin kişisel yaşantıları tarafından biçimlendirilir. Önceki örnekte de görüldüğü gibi belirli bir objeye karşı kişinin ortak bilinçdışında zaten var olan bir eğilim böyle bir korkunun o insanda daha kolay yerleşmesine neden olur. Gizil eğilimlerin ortaya çıkması için küçük bir uyaran bile çoğu kez yeterli olur. Zararsız da olsa ömrümüzde ilk kez bir yılan gördüğümüzde korkarız. Ancak bazı durumlarda kolektif bilinçdışı eğilimlerin canlılık kazanmasına neden olabilecek uyaranın çok güçlü olması gerekebilir.
İçinde doğduğu dünyanın genel bir imgesi doğduğu anda insanın içinde de vardır. İnsan dış dünyasında içsel imgelerinin karşılığı olan nesneleri tanıdıkça bu imgeler bilinçli gerçeğe dönüşürler. Örneğin çocuk dünyaya geldiğinde kolektif bilinçdışındaki anne imgesi sayesinde annesini derhal algılar ve onunla ilişkiye geçer. Dolayısıyla insanın algı ve eylemlerdeki seçiciliği ortak bilinçdışının içeriğiyle açıklanabilir. Bazı şeyleri kolaylıkla algılamamızın ve onlara karşı belirli tepkilerde bulunmamızın nedeni ortak bilinçdışında var olan eğilimlerimizdir.
Alıntı
Jung’a göre insan zihni onun evrimi tarafından biçimlendirilmiştir. Dolayısıyla birey geçmişiyle bağlantılıdır. Bu bağlantı yalnızca çocukluğunu değil kendi türünün geçmişini ve hatta tüm insanlık evrimini içerir. Psişeyi evrim sürecinin içine yerleştirmiş olması Jung’ un psikoloji alanına yapmış olduğu en önemli katkıdır.
Kişisel bilinçdışının içeriği daha önce bilinçte var olmuş yaşantılardan oluşur. Kolektif bilinçdışının içeriğiyse insanın yaşamı süresince hiçbir zaman bilinçte yaşanmamıştır. Kolektif bilinçdışı Jung’un birinci! imgeler diye adlandırdığı gizil imgeler topluluğundan oluşur. Bu imgeler psişenin ilk gelişim aşamasını oluşturur ve insana atalarından aktarılırlar. Yalnız insanlık tarihinin değil insan öncesi evrimin de ürünüdürler. Bu ırksa imgeler insanın vaktiyle atalarının geliştirmiş olduğu davranışlara benzerlik göstermesine neden olan eğilimler ve gizilgüçlerdir. Örneğin bir insanın yılandan ya da karanlıktan korkması için yılanla karşılaşmış ya da karanlıkta kalmış olması gerekmez. Yılandan ya da karanlıktan korkma eğilimleri atalarımızın kuşaklar boyu yaşantıları sonucu bize aktarılmış ve beyin dokumuza işlenmiştir. Bir başka deyişle kolektif bilinçdışının evrimi tarih boyunca insan bedeninin geçirmiş olduğu evrimle özdeş biçim de açıklanabilir. Zihnin işlevlerinin organı beyin olduğuna göre kolektif bilinçdışının oluşumu da beynin evrimine doğrudan bağlıdır.
İnsan doğarken belirli bazı düşünme hissetme algılama ve davranış eğilimlerini de birlikte getirir. Bu eğilimlerin ve gizil imgelerin gelişimi ve anlatım bulma yolları ise bireyin kişisel yaşantıları tarafından biçimlendirilir. Önceki örnekte de görüldüğü gibi belirli bir objeye karşı kişinin ortak bilinçdışında zaten var olan bir eğilim böyle bir korkunun o insanda daha kolay yerleşmesine neden olur. Gizil eğilimlerin ortaya çıkması için küçük bir uyaran bile çoğu kez yeterli olur. Zararsız da olsa ömrümüzde ilk kez bir yılan gördüğümüzde korkarız. Ancak bazı durumlarda kolektif bilinçdışı eğilimlerin canlılık kazanmasına neden olabilecek uyaranın çok güçlü olması gerekebilir.
İçinde doğduğu dünyanın genel bir imgesi doğduğu anda insanın içinde de vardır. İnsan dış dünyasında içsel imgelerinin karşılığı olan nesneleri tanıdıkça bu imgeler bilinçli gerçeğe dönüşürler. Örneğin çocuk dünyaya geldiğinde kolektif bilinçdışındaki anne imgesi sayesinde annesini derhal algılar ve onunla ilişkiye geçer. Dolayısıyla insanın algı ve eylemlerdeki seçiciliği ortak bilinçdışının içeriğiyle açıklanabilir. Bazı şeyleri kolaylıkla algılamamızın ve onlara karşı belirli tepkilerde bulunmamızın nedeni ortak bilinçdışında var olan eğilimlerimizdir.
Alıntı