"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Islamda yer alan Kısas olgusu ve Karma

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan 0xff
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
algısı yüksek insanlarla sohbetin keyfi bi farklı oluyor :)
Denge konusu önemli, daha detaylı bir şekilde öğrenmek isteriz
 
Farklı bir bakış açısı.
Sofoklesin sözü de çok güzelmiş.
Yaradanın adaletli olması gerektiğini düşünmek bence eksik kalır, sonuçta akıl vermiş (dini realiteyi katmadan konuşacam).Adalet denen olgu etik kurallarının temelinde yatan empati duygusuyla örtüşür aslında.Adalet insani bir kavram özünde, o da insanın yaşamını huzurlu ve toplumun güven içinde yaşaması için var, özünde insani bir kavram adalet.Adaleti Yaradandan beklemek biraz absürt olurdu bence.
Yaradan adaleti sağlayacak en büyük araç gereç olan beyin ve kollektif şuur kazanmayı bizlere default olarak eklemiş.Bence en büyük adalet bu :).
Vicdan konusunda da değişkenlikler olabilir tabi, yetiştiği çevre, deneyimlenen olaylar ve fikirler,yaşam boyu elde edilen farklı kazanımlar vs. Ortak vicdan var mıdır veya olmalı mıdır bu konu da çok derin bir araştırma gerekiyor, şahsi fikrim vicdanın bir öz olarak verildiği. Genel olarak aynı kaldığı bazı noktaların olduğu gibi farklılıklar da gösterebilir bunun sebebinin de yukarıda yazdığım değişkenlerden kaynaklıdır diye düşünüyorum.
Yaradanın kelamını uygulamak konusuna gelirsek de biraz ütopik kaçıyor ne de olsa uygulayanlar ademoğlu .
Bu konuda bilgisi olan ve düşünmüş olan arkadaşları bekleriz konuya .
Bu arada yazdıklarımı tekrar okuyunca Yaradanın kelamı derken sadece İslami olandan bahsetmiyorum.Tengri inancı da olabilir o,Hristiyanlık da ,Yahudilik de.Sonuçta hepsinin aynı kaynaktan geldiğini düşünüyorum. Majinin kuralları ve dinler arasındaki ilişkiyi araştırmanızı tavsiye ederim . Bu platformda çok güzel yazılar yazılmış.
Eklemek istedim .
 
Merhaba , denge-antidenge mevzusunu biraz daha detaylandırabilirmisiniz?
Akıbeti bitmeden bilememe noktanızda çok basit bir argüman vardır '' tecavüz edilerek öldürülen bebekler ''.
birde Allahın adaleti noktasında , sakat doğanların sonrası var demişsiniz nasıl oluyor ?

Tecavüz edilerek öldürülen bebekler zaten en extrem örnek oluyor genelde. Hiç şaşırmadım. Ama ben bu tuzağa düşmem. Bir genelleme yapalım onlara ve kendilerine tekamül etme olanağı verilmeyen diyelim; iyiyi ve kötüyü idrak ederek, kendilerine tanık bilinci verilerek, bilinç seviyesinin meşru doğrularına göre seçimler yapma fırsatı tanınmayan, yani iç dünyalarının kozmik tohumlarını tezahür ettirme fırsatı bulamayanlar diyelim onlara biz.

Böyle çok fazla vaka var. Kendilerini 3B martixte ifade etme şansı bulamayan ruhların bir şekilde yeniden oyuna dahil olduklarını düşünüyorum. Yani sistem herkese kefil oluyor ve meşru vadede bir sınanma hakkı veriyor zannındayım. Sitemin sayacına göre önemli olan tarihin bir noktasındaki haksızlığa uğrayan bir grup bebek değil; sistemin herkese tarihin bir noktasında en verimli şartlarda sonuna kadar şans vermesi. Yani günün sonunda sistemde her türlü düzeltme kodu var ve sistemi hiç bir şekilde eleştiremiyoruz. Çünkü oyun kollektif olarak henüz bitmedi, dinler ölüm ötesinde bizi bekleyen duruşmaya dair bir sürü vaadte bulunuyor ve biz sadece çok dar bir alandan önyargılarımızla konfor alanı içeren yorumlar yapıyoruz.


Las Vegasta nasıl ki kumarhane herzaman kazanıyorsa, Matrixte de her zaman sistemin adaleti kazanır döngü tamamlandığı zaman.
 
Son düzenleme:
Tecavüz edilerek öldürülen bebekler zaten en extrem örnek oluyor genelde. Hiç şaşırmadım. Ama ben bu tuzağa düşmem. Bir genelleme yapalım ve kendilerine tekamül etme olanağı verilmeyen; iyiyi ve kötüyü idrak ederek, kendilerine tanık bilinci verilerek, bilinç seviyesinin meşru doğrularına göre seçimler yapma fırsatı tanınmayan, yani iç dünyalarının kozmik tohumlarını tezahür ettirme fırsatı bulamayanlar diyelim onlara biz.

Böyle çok fazla vaka var. Kendilerini 3B martixte ifade etme şansı bulamayan ruhların bir şekilde yeniden oyuna dahil olduklarını düşünüyorum. Yani sistem herkese keskin bir sınanma hakkı veriyor ve zannındayım. Sitemin sayacına göre önemli olan tarihin bir noktasındaki haksızlığa uğrayan bir grup bebek değil, sistemin herkese bir noktada sonuna kadar şans vermesi. Yani günün sonunda sistemde her türlü düzeltme kodu var ve sistemi hiç bir şekilde eleştiremiyoruz. Çünkü oyun kollektif olarak henüz bitmedi, dinler ölüm ötesinde bizi bekleyen duruşmaya dair bir sürü vaadte bulunuyor ve biz sadece çok dar bir alandan yorum yapıyoruz.


Las Vegasta nasıl ki kumarhane herzaman kazanıyorsa, Matrixte de her zaman sistemin adaleti kazanır döngü tamamlandığı zaman.
Yaradanın casinosunda kasaya karşı poker mi oynamış oluyoruz biz insanlar olarak. Tekamülü böyle özetleyebilir miyiz @Retro
 
Tecavüz edilerek öldürülen bebekler zaten en extrem örnek oluyor genelde. Hiç şaşırmadım. Ama ben bu tuzağa düşmem.
Sizi tuzağa düşürmek gibi bir isteğim veya amacım yok sadece bildiklerimizi tartıyoruz ve bilmediklerimizi öğreniyoruz.
Kendilerini 3B martixte ifade etme şansı bulamayan ruhların bir şekilde yeniden oyuna dahil olduklarını düşünüyorum.
Bu cümlenizden anladığım kadarıyla reenkarnasyona inanıyorsunuz , bu ''bir sonraki hayatında kralsın be oğlum'' gibi olmuyormu biraz?
. Sitemin sayacına göre önemli olan tarihin bir noktasındaki haksızlığa uğrayan bir grup bebek değil; sistemin herkese tarihin bir noktasında en verimli şartlarda sonuna kadar şans vermesi. Yani günün sonunda sistemde her türlü düzeltme kodu var ve sistemi hiç bir şekilde eleştiremiyoruz.
Bunlar çok kesin yargılar olmuyor mu ? , Adaleti somut gerçeklerden kaçırıp belirsiz ve sonsuz bir geleceğe nasıl erteleyebiliriz ? Bir oyun olarak betimliyorsunuz peki bir oyunda herkesin kazanması ve herkesin bir sonraki aşamada en iyiye ulaşması adaletli mi olur ?
Eğer adalet ölümden sonra sağlanacaksa, bu dünyadaki adaletsizlik zaten kabul edilmiş olmuyor mu? O halde 'bu dünyada adalet var' iddianız nasıl doğru olabilir?

Çünkü oyun kollektif olarak henüz bitmedi.
Eğer oyun devam ettiği sürece insanlar açıkça adaletsizlik yaşıyorsa, "sonunda düzelir" demek sadece varsayım olur.

dinler ölüm ötesinde bizi bekleyen duruşmaya dair bir sürü vaadte bulunuyor ve biz sadece çok dar bir alandan önyargılarımızla konfor alanı içeren yorumlar yapıyoruz.
Dinler zaten kitlesel , toplum kontrol araçlarıdır. Şu anda işlevselliğini yitirme sebebi artık bir köyde yaşamıyor olmamız ,gelişmiş ve bilgiye daha kolay erişebildiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamızdır.
Eğer dinler yalnızca vaatte bulunuyorsa ve bu vaatler ancak ölüm sonrası test edilebiliyorsa, bu vaatleri sorgulamak neden önyargı olsun? Gerçek adalet, sorgulamaya açık ve kanıtlanabilir olmalıdır
Las Vegasta nasıl ki kumarhane herzaman kazanıyorsa, Matrixte de her zaman sistemin adaleti kazanır döngü tamamlandığı zaman.
.
Kumarhanenin her zaman kazandığı bir oyunda, oyuncuların kayıpları da ‘büyük resmin’ bir parçası mı olacak?
Eğer sistem, sonunda her şekilde kazanan taraf olacaksa, bu gerçekten adalet mi, yoksa sadece bir mekanik hile mi?
''döngü tamamlandığı'' ölümden bahsediyorsanız , bana göre ölüm bir sondur. yeniden yaratılış cezalandırılma veya ödüllendirilme kavramları bir inançtan öteye geçemez.
 
Kumarhanenin her zaman kazandığı bir oyunda, oyuncuların kayıpları da ‘büyük resmin’ bir parçası mı olacak?

Kuralına göre oynarlarsa, casinodan maximum verimi alırlar. Casinoyu soymaya, hortumlamaya, manipüle etmeye kalkışırlarsa Casino'nun eli her zaman daha kuvvetlidir.

Eğer sistem, sonunda her şekilde kazanan taraf olacaksa, bu gerçekten adalet mi, yoksa sadece bir mekanik hile mi?

Sistemi benimseyen için adalet. Sistem karşıtları için haksızlık.
Sistem "benden söylemesi, seçim senin, işittin mi işitmedin mi ben ona bakarım" mantığı ile seni zaten özgür bırakıyor. Sistemi deviremezsin, sadece sisteme karşı kör sağır dilsizi oynayabilirsin yani.

''döngü tamamlandığı'' ölümden bahsediyorsanız , bana göre ölüm bir sondur. yeniden yaratılış cezalandırılma veya ödüllendirilme kavramları bir inançtan öteye geçemez.

Olabilir. Hiç bir inanan buna garanti veremez.

"Burayı geçersen ölürsün" yazan bir tabela düşün. Geçer misin? Belki geçersin, belki geçmezsin.


Dinler de böyle. "Benden söylemesi" mantığı ile çalışıyor. Yani hepimiz secimlerimizde özgürüz.



Sistem bize sisteme baş kaldırma argümanlarını da sonuna kadar veriyor. Organik yapay zekalar olarak tasarladık. Tanrının zekasını kim ne kadar taklit edebiliyor diye de sınanıyoruz.



Tabi bunlar benim düşüncelerim. Sistem herkesin her düşüncesi için sonsuz uzantıda ispatlar ve denkleştirmelerle dolu.


Evvela içinde yaşadığımız yerde bir gariplik olduğunu hissetmemiz ve sorular sormamız gerekiyor. Yoksa dümdüz yaşamakta bir ilginçlik yok sisteme göre. Sistem içeride bir gariplik farkedebilip farkedemeyenleri ayıklamak üzerine kurulu.
 
Ben İslam'da kısas olgusunun bir çeşit karma temizliği olduğunu düşünüyorum.
Havass ve metafizik alanlarda aynı bu kısas olayları mevcut ama içinde çıkamayacak kadar derin.
Alinan verilen enerjinin döngüleri var hep.
Bir şeye sebep olursanız onlarda başka şeylere sebeb oluyor.Ve muazzam bir döngü var.Bizim çoğu zaman fark ettiğimiz veya fark etmediğimiz şeyler.
Evreni bir yansıma olarak düşünün.
Ne verirseniz o size geri dönüyor mutlaka.
Ama tabi zaman kavramı içersinde oluyor.
O yüzden yaşam hakkında pozitif söylemler içersinde olmayı becermeliyiz.
Rüyayı bile iyiye yorarsan iyi gerçekleşiyor.
Bu dünyanin da bir rüya alemi olduğunu düşünürsek nasıl yorarsak öyle yaşarız.
Şeytanin en iyi yaptığı şey negatif telkinde bulmaktır.Yani vesvese ile hayati olumsuz çevirmek.
Küfür edersen küfür enerjisini kendine çekersin.
Pozitif bir şey söylersen onuda çekersin.
Söz büyüdür.Neye sahipsen onu başkalarina verebilirsin.Başkalarina verdiğin şey sana yine fazlasıyla geri dönecektir.
 
Ben İslam'da kısas olgusunun bir çeşit karma temizliği olduğunu düşünüyorum.
Havass ve metafizik alanlarda aynı bu kısas olayları mevcut ama içinde çıkamayacak kadar derin.
Alinan verilen enerjinin döngüleri var hep.
Bir şeye sebep olursanız onlarda başka şeylere sebeb oluyor.Ve muazzam bir döngü var.Bizim çoğu zaman fark ettiğimiz veya fark etmediğimiz şeyler.
Evreni bir yansıma olarak düşünün.
Ne verirseniz o size geri dönüyor mutlaka.
Ama tabi zaman kavramı içersinde oluyor.
O yüzden yaşam hakkında pozitif söylemler içersinde olmayı becermeliyiz.
Rüyayı bile iyiye yorarsan iyi gerçekleşiyor.
Bu dünyanin da bir rüya alemi olduğunu düşünürsek nasıl yorarsak öyle yaşarız.
Şeytanin en iyi yaptığı şey negatif telkinde bulmaktır.Yani vesvese ile hayati olumsuz çevirmek.
Küfür edersen küfür enerjisini kendine çekersin.
Pozitif bir şey söylersen onuda çekersin.
Söz büyüdür.Neye sahipsen onu başkalarina verebilirsin.Başkalarina verdiğin şey sana yine fazlasıyla geri dönecektir.
öyleyse şunu diyebiliriz her şeyin özü denge sayın @Retro nun dediği gibi .Dengeyi bozunca, ilahi sistem dengeyi bozduğumuzu fark ettiriyor, ta ki dengeyi tekrar sağlayana kadar tekrar tekrar derse devam.
 
Islami kurallar ve karma arasındaki benzerliği görünce; bilginin kaynağın Tek olduğunu hissediyor insan.
Mutlak olan varlığın kuralı analitik'tir yani gerçektir. Dini ve kollektif bilinç'in dışındadır.
Karmayı en kolay anlatabilmek için şu söz yeterlidir diye düşünüyorum; iyi bir iç gözlemleyici olursak tabi; ne ekersek onu biçeriz. Yani, kendi tarlamıza döneriz.
 
Karma mekanizması olmasaydı hiç bir şeyin anlamı olmazdı.

Doğru ve isabetli bağlantılar kurmayı, yaşattıklarını yaşarken öğrenirsin. İlerisini hesaplamayı, kendi hesaplaşmalarını yönetmeyi, hatta kaderinin raylarını değiştirmeyi dahi karmanı keşvettikçe başarabilirsin.

Her şeyi öğrenmeyi reddedenler ve ölümüne diretenler de illa olacaktır. Ama karma bu kişileri de bir noktada kalıcı pişmanlığa talihsiz bir aydınlanma yoluyla mutlaka zorlayacaktır.

"Talihsiz aydınlanma" fenoneni de dinde bir referans olarak vardır. Cehenneme girenlerin, yaşamın gizemine dair herseyi bir anda farkettikleri ve o anda sonra da kendilerini hiç bir gerekçe ile savunamayacaklarını idrak ettikleri bir sahne vardır. Çok fazla ayette geçer.

İşte bu sahne, Karmik adaletin muhteşem final dokunuşu ve son sözü yine kendisinin söylemesi olarak ta okunabilir.
 
Son düzenleme:
Sokakta yatan evsiz bir insan senin evine girip evindeki altınları çalıp kaçıyor.'' bu kişiye nasıl bir kısas uygulanacak ?
Şeriatta bu kişinin eli kesilir , peki bu gerçekten adaletli midir? hiç bir şeyi olmayan, toplumdan ( o zamanın dönemi ile küçük bir köyden ) dışlanmış kendisine imkanlar verilmemiş bir adamın hayatta kalma içgüdüsünü yerine getirip aksiyon alması ve bunun karşılığında adamın elinin kesilmesi ve o bireyin daha kötü bir duruma düşürülmesi Adalet mi olur?
Adaleti sorgulamanız hoş fakat kısas üzerinden bahis yapılacaksa verilen örnek kısas hükmünde değildir. Çünkü bahsedilen iki kişi arasında, eşitlik ve denklik ilkesi bulunmaz. Bu gibi durumlarda diyet hükmü geçerlidir. Hırsızlık için uzanan elin diyeti, çalmaktan alıkoymak fikri ile cezalandırılır.

Diğer kişinin zenginliğinden bahsedeceksek şayet ; mal insanın silahıdır. Silahı nereye doğrultacağı da onun iradesindedir. Günümüzde bile zengin, zengin olduğu için yargılanmaz ya da çevresindeki açları doyurmadığı için.. İşin için mal girerse konu Salat üzerine yorumlanmalıdır ki yine bahsi geçen dinin gereğidir. Yardımlaşma esasına dayalıdır. Önce en yakının der, sonra çevren, ondan sonra içinde bulunduğun toplum.

Hacı Bektaş ile gelen Ahilik Salat üzerine kurulmuştur örneğin.. Şu anda ise Dünya geneline baktığımızda Salat kavramını hakkıyla kullanan tek millet Yahudi halkıdır. Kimsede aksini iddia edemez.
 
Islami kurallar ve karma arasındaki benzerliği görünce; bilginin kaynağın Tek olduğunu hissediyor insan.
Karma ve Kısas ile ilgili başka bir konuda görüş belirtmiştim fakat bulamadım. Şahsen ben İslami kurallar ile karma arasında yeterli benzerlik göremiyorum. Bana göre karma çok daha kabul edilebilir açıklıkta. Kısas, kader gibi konulara girdiğimizde hep bir duvar ile karşılaşıyoruz.

Örn.

Kısasta olan kısıtlama ; kısasın eyleme dayalı olmasıdır.
Kaderde olan kısıtlama ; özgür irade çelişkisidir.
Karma ise önümüze hiçbir çelişki ve engel koymaz.

Hatlar Karma için belirgindir : Fiziksel dünyada bireysel sorumluluk, özgürlük ve özgünlük, düşünsel dünyada var etme gücü vb..

Düşünsel taraftan bakarsak dinle alakası vardır diyebiliriz. Çünkü ayetler açıkça '' düşüncelerinizden bile sorumlusunuz der '' ve bu ibareyi kullanırken Allah her şeyi bilendir diye de ekler. Fakat bir ayrım daha var,

Kısas, sonuçtan nedene gider. Keza kader de sonuçtan nedene gidiştir. Oysa karma nedenden sonuca doğru yol alır.

Kaderi konuşurken bakış açımız, dünyevi dayatmanın getirisi zamanla birlikte hep ileri yönde ivmelendiğidir. Oysa hata ederiz. Kader dediğimiz yol sonuçtan nedene giden ; sonucu belli olduğu için nedenler yaratan bir vortex gibidir. En güzel örneklerinden biri de dinler ile anlatılan İsa peygamberdir.
 
Adalet var. Herkes eşit derecede sınanıyor olmalı eğer adaletten bahsedersek.


3b matrix, bir oyun alanı olarak kabul edilirse, bu oyundaki her türlü rolü değişik değişik aşamalarda oynamamız ve tekamül için her türlü sosyal spektrumda fiilen bulunmamız da gerekiyor.


Yani Gazze'de bir direnişçi olarak yaşayan birisi öldürüldüğünde, İsrail'li bir vatandaş olarak yeniden matrix'e yeni bir kontrat imzalayarak girebilmelidir. Çünkü 3b'yi aşamadı algı olarak, kolletkif bilinçle buluşamadı, yani tanrıyı kendi beynine hapsetti. Halbuki Beynini özgür bırakarak tanrıya ulaşabilmesi ve matrixten Azad edelebilmesi gerekiyordu. Ama başarısız oldu ve 4b'de engellendi. 4b, Azazilin matrixteki çıkış kapılarını kontrol ettiği ara katmandır. Şeytanın kerameti 4b ile sınırlıdır yani. 4b'de seni yakalarsa bırakmaz ve içeride tutar. Buna reenkarnasyon diyenler de var.

Bu döngüsellik matrix yazılımı için son derece kolay, pratik, dengeleyici ve adaletli bir mekanik olmak zorundadır. Haksız yere ölen bebek ölümlerini açıklayamayız yoksa.




3b matrix, 5b'nin üzerine sıçrama yapamayan her birey için, 4b ara katmanından takar 3b'ye gerileme (cezalandırılma) sistemi üzerine kurulu olabilir.
 
Son düzenleme:
Haksız yere ölen bebek ölümlerini açıklayamayız yoksa.
Yıllar önce sorulmuştu : Bir caniyi, büyüdüğünde cani olacağını bildiğin için bebekken öldürür müydün ? diye. Hatta soru Hitler üzerinden de konuşulmuş ve çok az insan bebekken öldürmeyi uygun görmüştü.

Yine benzer bir olay Musa'nın başından geçmiş ve insanlar, çocuğu öldüren zatın ( halk diliyle Hızır ) haklı olduğunu düşünmüştü.


Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler ; tuttu onu öldürdü.
Musa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!"
Dedi ki: "Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk. Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin."


Aslında ne kadar çelişkili sohbet dimi ?

Çocuğun aileyi azgınlığa sürükleyeceğini Allah biliyor ( çünkü her şeyi bilen ) ama çocuğu öldüren ve onun gibi olan zatlar ( birden fazla Hızır ) sonuçtan çokta emin değiller. Bir olasılık hesabı yapıyorlar ve gelecekten korkuyorlar. Çözümü de %50'nin üstüne çıktığı için öldürmekte buluyorlar.

Önümüzdeki dönem yapay zeka, suç ve suça yatkınlık değerlendirmesi yapıp, çocuklar üzerinde katliama giderse ; adaleti hangi yönden sorgulayacak insanoğlu ? Benzer olasılık hesabı dinler aracılığı ile de vurgulanıyor sonuçta. Ve yüzyıllardır biriken her veri bir bir işleniyor.


Demek istediğim ; adalet bu dünyanın konusu değil. En azından bizim adalet kelimemiz ile kaotik yaratımla tecelli eden adalet aynı şey değil.
 
Geri
Üst