İnsanlar, kolaya kaçmaya (aslında kendilerinden kaçmaya) meyilli olduklarından dolayı büyüyü tercih ederler.
Dedikoduyu, gıybet etmeyi, söylenti yaymayı, aralara fitne sokmayı hatta fesat düşünmeyi bile bu yüzden tercih ederler. Birşeyleri kolayca halletme güdüsü insanları kolayca toxic enstümanları kullanmaya itebiliyor. Özellikle de kinden ve garezden beslenen, intikam için yaşayan kişiler bu tuzağa kolayca düşebliyorlar. Halbuki temelde sadece kendi gelişim merkezlerinde kalamamaları ve bunun doğal bir sonucu olarak dış güdümlü ve kolayca sabote olabilen bir bilince evrilmeleri yatıyor. İnsanlar hiç olmadıkları kadar takıntılı ve birbirleri uğraşır hale geldiler bu devirde.
Ekranların panel kalitesi nasıl ki pixellerin yoğunluğu ve yüksek tazeleme hızları ile ölçülüyorsa, akıllı beyinlerin kalitesi de içinde dönen sağlıklı fikirlerin pixelleri olan nöron yoğunluğu ile ölçülür. Bir çok beyin gerçekten çok düşük çözünürlüklüdür. Hatta ekran tazeleme hızı da çok yavaş çalışır. Vizyon sığmaz içine. Düşük çözünürlükte oldukları için büyük resmi göremezler, göstersen de düşük çözünürlükte kaldıkları için o resim onlara sisli ve buğulu gözükür. Mecburen resmin küçük bir tarafını büyütürler ve orasında kalırlar.
Kadim maji ile uğraşan emektar kişileri bunun dışında tutuyorum. Hedef aldığım kitle, majisyenleri kötü gösteren o the kitle.