mavienerji
Kayıtlı Üye
İki Zen öğrencisi, yabani bitki toplamak için tapınaktan ayrılır ve ormanın derinliklerine doğru ilerlerler. Bahar zamanıdır ve tüm doğa canlanmıştır. Zen öğrencileri bir yandan bitki toplayıp bir yandan ormanın içindeki bir köye yaklaşırlarken karşılarına bir kadın çıkar. Kadın, dağdan gelen kar suları ile gürül gürül akan nehirden karşıya geçecek bir yol bulmakta zorlanmaktadır.Zen öğrencilerinden bir tanesi ilerler ve kadını sırtına alıp nehirin daha sığ olan bir yanından karşıya geçer. Kadını karşı kıyıda bıraktıktan sonra teşekkürlere yanıt verir
Geriye döndüğünde diğer arkadaşı onaylamayan gözlerle kendisine bakıyordur. Ona hemen bir bir Zen öğrencisinin yapmaması gereken şeyleri anlatır. Kadınlara dokunmak yasaktır.
Yol boyunca bu konuda konuşup durur. Ona, böyle bir şey yapmaması gerektiğini, tapınak yemininin kadınlardan uzak durmayı gerektirdiğini söyler.
Tapınağa yaklaştıklarında diğer öğrenci halen bir kadına dokunduğu için kardeşini azarlamayı sürürmektedir. Tapınağın kapısına geldiklerinde, kadını sırtında nehirin karşısına geçiren öğrenci durur ve kendini azarlayan kardeşinin gözlerine bakarak şöyle der:
Sevgili kardeşim, ben kadını nehirin karşı kıyısında bıraktım. Sen hala onu taşıyor musun?
ve yeniden nehrin diğer kıyısına, yabani bitki toplamaya döner.
Geriye döndüğünde diğer arkadaşı onaylamayan gözlerle kendisine bakıyordur. Ona hemen bir bir Zen öğrencisinin yapmaması gereken şeyleri anlatır. Kadınlara dokunmak yasaktır.
Yol boyunca bu konuda konuşup durur. Ona, böyle bir şey yapmaması gerektiğini, tapınak yemininin kadınlardan uzak durmayı gerektirdiğini söyler.
Tapınağa yaklaştıklarında diğer öğrenci halen bir kadına dokunduğu için kardeşini azarlamayı sürürmektedir. Tapınağın kapısına geldiklerinde, kadını sırtında nehirin karşısına geçiren öğrenci durur ve kendini azarlayan kardeşinin gözlerine bakarak şöyle der:
Sevgili kardeşim, ben kadını nehirin karşı kıyısında bıraktım. Sen hala onu taşıyor musun?
ve yeniden nehrin diğer kıyısına, yabani bitki toplamaya döner.