bendekiben
Elit Üye
Bazı Tanrı sem­bolleri bazen kullanıldıkları yere göre birden fazla da anlama sahip olabilmektedir. Yani aynı isim birden farklı anlamlarda da kullanılmıştır. Aynı durum diğer semboller için de geçerli­dir. Bu, mitolojik anlatımın bir özelliğidir. Sırlar kat kat birbi­ri içine bohçalanarak saklandığı için, tek bir sembolle, birden fazla anlam iç içe bohçalanmış durumdadır. Buna bir örnek vermek gerekirse Osiris'i gösterebiliriz. Osiris hem birinci, hem de dördüncü gruptaki Tanrılar sembolizmine ait nitelik­lere sahiptir. Yani bazen biri, bazen ise diğeri mitlojik bir un­sur olarak kullanılmıştır. Hangisinin nerede kullanıldığını an­layabilmek için kullanılış şekline bakmak yeterlidir.
Evet... Artık Mısır Kozmogonisi'ni oluşturan Tanrılar sembollerini bilinen ve bilinmeyen yönleriyle teker teker ele almaya başlayabiliriz. (Parantez içindeki numaralar, o Tanrı Sembolü'nün hangi gruba ait olduğunu göstermektedir.)
Nu (I ,3,5)
Tanrı Nu tüm tezahürlerin babasıdır. Tüm hayatın tohum­larını barındıran denizdir.
Ra-Atum (1 ,3,5)

Osiris, İsis, Neftis ve Set'in baba­sıdır. Ra'nın sembolü daire ve güneştir. Doğmamış haldeki ya da batan güneş ise Atum adını alır.
Tem (1 ,3, 5)
En yaşlı Tanrılar'dandır. Batan güneş olarak ifade edilen yaratıcı bir Tanrı'dır. Kuzey ve Güney Tacı'nı giyen kral ola­rak gösterilir.
Nu, Ra,Tem (5)
Mısır Mitolojisi'nde Nu, Ra ve Tem'in birlikte ele alındı­ğı bir bölüm vardır. Bu Mitolojik anlatımda söz konusu Tanrı­lar sadece 5. Grup'taki anlamlarıyla karşımıza çıkmaktadır. Eski bir Mısır yaradılış efsanesine göre:

Ancak hemen belirtelim ki, bu yoktan varoluşu ifade eden ilk başlangıç değildir. Bizim devremizin başlangıcıdır. Yani "Demir Çağı"nın başlangıcı...
Burada Tanrı Nu olarak ifade edilen sembol. Mu Uygarlığı'na karşılık gelmektedir. Mu ile ilgili bilgilerin kayıtlı oldu­ğu tüm eski yazıtlarda, insanlığın ilk ana vatanının Mu olduğu açık bir şekilde dile getirilmiştir. Mu'nun sulara gömülmüş olmasından dolayı, Mu'nun sembollerinden biri de denizdir.
Mısır Kozmogonisi'nde Nu'dan, "tüm hayatın tohumlarım barındıran denizdir" diye sözedilmesinin nedeni de budur. Ayrıca "Nu" sözcüğü ile "Mu" sözcüğünün benzerliğine
de dikkatlerinizi çekmek isterim.
Buradaki suyla ilgili anlatımlar, farklı toplumların kutsal kitaplarında da geçer. Örneğin Tekvin Bölümü'nde dünyanm yaradılışıyla ilgili ilk satırlar şöyle başlar:
Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı; ve Allah'ın Ruhu sula­rın yüzü üzerinde hareket ediyordu. (Tekvin Bap 1/1-2)
Kutsal kitapları bilimsel bulgularla karşılaştıran birçok araştımıacı, dünyanın yaradılışı ile ilgili olduğu varsayılan bu metinlerde geçen suların ne anlama geldiğini bir türlü bula­madıkları için, evrenin bu başlangıç aşamasında bir gaz kütle­si ile dolu olduğunu ve orda suyun bulunduğunu söylemenin tamamen bir hata olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Burada hesaba katılmayan mesele söz konusu metinlerde anlatılan başlangıcın hangi başlangıç olduğudur. Burada dile getirilen başlangıç dünyanın ilk varoluşu değil, dünyanın Tu­fan sonrası yeni bir çağa geçtiği dönemdir. Ve burada geçen sular kavramı mecazi değil, reel bir kavramdır. Bilinen anla­mıyla dünya üzerindeki birçok bölgenin Tufan sırasında sular altında kalmasını anlatmaktadır.
Kaldığımız yerden devam edelim...
Efsanenin ayrıntılarında da bu konuyla ilgili hayli önem­li ipuçları bulunmaktadır.
Efsaneye göre:

isyan eden bu halk hakkında efsanede başka bir bilgi ya da ipucu verilmez. Bu da, efsanede sözü edilen halkın bizim devremize ait bir halk olmadığı fikrini destekler. Bu efsanede anlatılanlar, Mu Uygarlığı'nın varlığını sür­dürdüğü dönemlerde hayli ileri düzeyde bir kültürün dünya­ya hakim olduğundan söz eden ezoterik bilgi ve kayıtlarla bü­yük bir paralellik gösterir.
"Nu"dan sonra "Ra" yönetimi ile anlatılmak istenen "Atlantis Dönemi"dir Gerçekten de Atlantis'in ilk dönemle­rinde Mu Kültürü'nün hakim olduğu hayli ileri düzeyde bir yaşam düzeyinin mevcut olduğunu, ancak zaman ilerledikçe bu kültürün dejenere olmaya başladığını biliyoruz. Efsanede bu husus, mitolojik bir üslupla sembolik olarak anlatılmıştır.
Efsanedeki bu mitolojik anlatım üslubu içindeki sembol­leri alt alta maddeler halinde sıralayalım:
"Ra'nın genç ve şevkli olduğu günler": Atlantis'in ilk dönemleridir.
"Barış sever yönetim": Atlantis'teki Altın Çag'ı anlatır. Ancak zamanla bu gidiş negatif anlamda bir iniş göster­miştir. Atlantis'in son dönemlerine doğru çıkan pozitif nega­tif çatışması en sonunda ciddi bir savaşa dönüşmüştür ki, ef­sanede bu durum, açıkça şu satırlarla belirtilmiştir:
"Ancak yaşı ilerledikçe kendisine bağlı olanlar onun za­yıfladığını hissedip ona başkaldırarak isyan etmişlerdir."
Efsane bu isyandan sonrasını özetle şöyle anlatır:
Güneşin gözünün insanlara intikam için yönelmesi, baş­lı başına kozmik bir felâketin göstergesidir. Dünyamızda meydana gelen ve bizim devremizin başlangıcını oluşturan
Tufan, bu yönelmenin sonunda gerçekleşmiş olmalıdır. Efsane bizim devremizin başlangıcını ise şöyle anlatır:

Daha önce aynı sembolün birden farklı anlamlarda kulla­nılmış olduğundan söz etmiştik. Burada bunun açık bir örne­ğiyle karşılaşmaktayız. Ra'nın daha önce Atlantis Kültürü'nü sembolize ettiğinden söz etmiştik. Burada da yine aynı şekil­de Atlantis'teki bilgeliğin sembolü olarak kullanılmıştır. Ra'nın "insanlardan intikam alması" ve "evrenin ötele­rine gizlenmesi" dünya üzerinde yaşayan insanların bilgelik­ten uzaklaşmaya başlayacağını anlatmaktadır. Bu da, başla­yan bizim devremize ait insanların bilgiden mahrum yaşaya­caklarının açık bir sembolüdür. Efsanenin bu bölümünde De­mir Çağ'ın başlangıcı anlatılmaktadır.
Demek ki önceden Doğu'dan Batı'ya hareket etmiyordu. Bu da dünyanın kutupsal bir değişime maruz kaldığını göster­mektedir. "Yeni düzen" tanımlamasıyla Tufan'dan sonra başlayan bizim devremize ait süreç anlatılmaktadır "Tanrıça Nut" sembolü ise Kur'an-ı Kerim'de geçen "Nuh Tufanı"na karşılık gelir.
İlk başta son derece basit bir efsane gibi görülen bu an­latımlarda gördüğünüz gibi, Dünya'nın ezoterik geçmişi ile ilgili pek çok sır, perdeli bir şekilde Tanrılar ve Tanrıçalar sembolleri kullanılarak anlatılmış durumdadır.
Şu ve Tefnut (2,3)
"Şu": Ra ve Hathor'un oğlu, Tefnut'un ikiz kardeşidir. Gökyüzünü yani Nuit'i kaldırdı ve topraktan yani Seb'den ayırdı. Elinde tüy olan ya da iki tüylü başlığı olan insan şek­linde gösterilir.
"Tefnut": Ra ve Hathor'un kızı, Şu'nun ikizidir. Nemdir, aynı zamanda güneş ışığının yaratıcı gücüdür. Aslan başlı in­san şeklinde gösterilir. Başının üstünde bir disk vardır. Firavunlar döneminde astrolojik çağ olarak ikizlerin ege­menliği söz konusuydu. Mısır'da ikizler Şu ve Tefnut isimli mitolojik Tanrılar'la semboUeştirilmişti. Mısır Mitolojisi'ne göre İkizlerin görevleri, göklerle yeryüzünü birbirlerinden ayırmak. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ikiz aslan Tanrılar olarak tanımlanmışlardır.
Bu mitolojik sembolizmin anlamı son derece açıktır. İkiz­ler öncelikle düaliteyi yani ikiliği sembolize eder. Bu Tanrı­lar'in göklerle yeryüzünü ayınnası ise, insanların göksel-semavi irtibatlarını yavaş yavaş kaybetmeye başlayacakları an­lamına gelir. İçine girdiğimiz "Demir Çağ"ın bir anlatımıdır. Ancak bu irtibat eskisi gibi yani Mu'da olduğu gibi açık ve kuvvetli bir şekilde olmasa da yine de belirli bir oranda Mı­sır'da devam ettiğini Tefnut'un Aslan Başlı ancak insan şek­linde gösterilen sembolünden anlayabiliyoruz.
Bu sembol söz konusu göksel irtibatın adresini de bize verir. Bu adresin merkezi Siriusyen Kültür'dür. Çünkü daha önce de değinmiş olduğumuz gibi hem Ezoterizm'de hem de Mitolojiler'de Sirius'un sembollerinden biri de Aslan'dır.
Hathor( 1,2,4)

Bir Gökyüzü Tanrıçasıydı. Çok eski dönemlerde Ra'mn kızı olarak nitelendirilmişti. Sonraları Horus'un eşi Het Heru olarak isimlendirildi. Het Heru "Horus'un Evi" anlamına gelen bir isimdir. Bu eski dö­nemlerin Gökyüzü Tanrıçası genel­likle başında bir disk ve bonuzları olan bir kadın olarak gösterilirdi. Horusla olan ilintisi, Siriusyen Kültür'le olan bağlantısını göster­mektedir. Başının üzerindeki yılan sembolü de bunu desteklemektedir.
Hor- Horus (1 , 2)

Horus ismi Eski Mısır'da "Hor" olarak anılmaktaydı. Ho­rus Eski Yunanca'daki karşılığıdır. Ezoterik Öğretiler'de Dünya Rabbi'nin sembolüdür. Ho­rus'un bilinen en yaygın sembollerinden biri Ra'nın sol gözü olarak ifade edilen göz şeklindeki amblemidir. Dünyayı gö­rüp gözeten ve "Evrensel İdare Mekaniztnası"nın bir unsuru olan "Siriusyen Kültür"ün dünyayı görüp gözeten ve kontrol eden kes­kin gözünün sembolüdür.
Mitolojik anlatımlarda genellik­le şahin ya da şahin başlı insan gö­rünümünde sembolleştirilmiştir. Yolculuğu simgeleyen bir kayık içinde ve başının üstünde bir yıldız amblemi ile temsil edilen şekli en yaygın olanıdır. Yolculuktan kasıt kozmik irtibat ya da bir başka değişle kozmik te­sirlerin dünyamıza gelişidir. Koz­mik tesirlerden kastedilenin ne ol­duğu, şahin başlı insan vücutlu Horus sembolünün üstündeki yıldız ambleminde gizlidir.
Horus ve Seth'in Mücadelesi (1, 2, 3)
Mısır Mitolojisi'nde negatif güçlerin ve şeytani - negatif enerjilerin sembolü olan Seth, Horus ile sürekli bir savaş içindedir. Bu, evrendeki pozitif ve negatif güçlerin sembolü olduğu gibi; bu savaş aynı zamanda vicdanın nefsaniyetle olan mücadelesidir. Bu pozitif ve negatif enerjilerin dünya üzerine de çok büyük etkileri vardır. (-3-)
Hatta Atlantis'te başlayıp daha sonraları bizim kıtaları­mızda birbirleriyle mücadelelerini süren Agarta ile Şambala'nın beslendikleri ana kaynak da, Horus ile Seth'in temsil ettikleri kozmik planlardır. Agarta ve Şambala, bu planlardan aldıkları enerjileri dünyaya yansıtan birer paratoner işlevi gör­müşlerdir. Bu işlevleri bugün de sürmektedir. (-1-)

türlü şeytani silahı kullanan Seth ile mücadelesi, menfiliğe ve karanlığa karşı savaşan ışığın; ışık güçlerinin mücadalasi ola­rak anlatılır. Işık Güçleri, Şahin başlı Horus sembolünün üstündeki Sirius'u ifade eden bir yıldızla gösterilmiştir. Ve Eski Mısır Kültürü'ne ait pek çok ezoterik metinde de Ho­rus, Dünya'ya Sirius'tan gelen tesirlerin kaynağı olarak tanım­lanmıştır. (-2-)
Horus'un karşıt kutbu Seth, Mısır Mitolojisi'nde Osiris'in kardeşi ve katili, Neftis'in kocası ve Ra'nın oğlu olarak tanım­lanır. Mısır Ezoterizmi'nde Seth, Kur'an-ı Kerim tenninoloji-sinde geçen Şeytan sembolüne karşılık gelir.
Seth ile ilgili Mitolojik anlatımlar bu yorumumuzu tam anlamıyla desteklemektedir. Mısır Mitolojisi Seth'i Horus'la güçleri denktir diye tanımlar ve hemen arkasından şöyle bir açıklama yapar. Özetle aktarıyorum:
Sırtlana benzeyen (ama hangi hayvan olduğu tam olarak an­laşılamayan) bir hayvan şeklinde resmedilen Seth ile İlgili an­latılanlar, görmüş olduğunuz gibi Kur'an-ı Kerim termi­nolojisinde Şeytan'la ilgili anlatılanlara tıpa tıp uymakta­dır.
Kur'an-ı Kerim'de de Şeytan'in bir melek olduğu ancak ancak daha sonra Rabbi'ne isyan ettiği için insanları negatif alana yönlendirmek için çalışmaya başladığı anlatılır. İşlenen tema aynıdır. Çünkü anlatılmak istenen bilgi aynıdır. Bu bilgi de Seylan'ın negatif enerji üreten ve bunu insanlığa yansıtan ruhsal bir plan olduğudur... Dini terminolojideki adı Şeytan, Mısır Mitolojisi'ndeki ismi ise Seth'tir. İsimler bile birbirine ne kadar çok benziyor, öyle değil mi?... Tabii Satanizm ismi­nin benzerliğini de ayrıca vurgulamak gerekir.
Anubis (1)
Mısır yazıtlarında Köpek başlı insan olarak sembolleştirilmiştir. Mısır Mitolojisi onu Tuat'ın rehberi ve Neter-Khert'te koruyuculuk fonksiyonu gören bir Tanrı olarak ta­nımlar. Osiris ve Neftis'in oğlu, Horus'un üvey kardeşidir. Horus'un üvey kardeşi olarak nitelendirilmesi de son derece manidardır. Burada ince bir nüansla çok önemli bir bilgi anlatılmak istenmiştir. Üvey kardeş değil de kardeş denseydi sembolde anlatılmak istenen bilgi çok farklı olurdu.
Kısaca bunu açalım...
Horus, Siriusyen Kültür'e ait bir varlığı sembolize ettiği­ne göre, kardeşi denseydi, bu plana ait bir başka varlık ya da bu plana benzer bir başka ruhsal planın burada kastedilmiş olabileceğini düşünürdük. Ama üvey kardeş denmiştir. Yani yine aynı vazifeyle görevli Horus'un temsil ettiği plana karşı sorumlu olan, bir alt kademedeki plan burada kastedilmekte­dir.
Peki bu sistemin kimliği belli midir? Evet... Ezote-rizm'de bunun cevabı mevcuttur. Bu sistemin kimliği Anubis'in şekilsel sembolünde gizli­dir. Anubis'in tüm Mısır yazılı metinlerinde dik kulaklı köpek kafasına sahip bir insan şeklinde sembolleştirilmiş olması önemli bir anlamı vardır. Yani rast gele seçilmiş bir hayvan değildir.
Aynen Eski Türk Gelenekleri'nin en önemli sembollerin­den biri olan Kurt'da olduğu gibi...
Dik kulaklı bir köpek kafası ya da Kurt Büyük Köpek Ta­kım Yıldızı'nın bir üyesi olan Sirius Yıldız Sistemi ile ilintili­dir. Türkler'in Kültür Kökenleri isimli son kitabımda ayrıntıarıyla açıklamış olduğum gibi, Eski Türk Mitolojisi'nin en öz­gün ve en önemli sembolü Kurt'tur. Ezoterizm'de Kurt ya da dik kulaklı köpek Sirius Yıldız Sistemi'nin sembolüdür.
Ancak burada bir başka ayrıntıya daha dikkat etmemiz gerekmektedir. Mısır hiyerogliflerinde resmedilen Anubis'in başı köpek, vücudu ise insan olarak çizilmiştir. Yani sadece köpek ya da sadece insan değil, ikisinin karışımıdır. Bu sembolik özelliği, mitolojide sözü edilen Horus'un üvey kardeşi olmasıyla da büyük bir paralellik gösterir.
Tüm bu inceliklere dikkat ederek konuyu tek bir cümley­le özetleyecek olursak, şunları söyleyebiliriz: Anubus Sirius Kültürü İle dolaylı olarak bağlantılı dünya spatyomunda bedensiz varlıklara yardımcı olan vazifeli bir varlıktır.
Metapsişik araştırmacıların rehber varlıklar olarak isim­lendirdiği türden bir varlıktır. Ya da bu tür vazifeli varlıkların genel ismidir. Mısır Mitolojisi'nde ölülerin kalbini tartması da, bu yorumumuzu desteklemektedir.
Osiris (1,4)

Ölüler Tanrısı'dır Seb ve Nuit'in oğludur. İsis, Neüis ve Set'in kardeşidir Mısır Mitolojisi'ne göre: Başlangıçta Osiris "Doğa Tanrısı"ydı. Kardeşi Set tarafından öldürüldükten ve Thot'un si­hirli asası yardımıyla karısı İsis tarafından tekrar canlandırıl­dıktan sonra "Ölüler Tanrısı" olmuştur Adı "reenkarne olan" demektir.
Evet Mısır Mitolojisi'nde Osiris bu şekilde tanımlanır. Ancak buradaki "Ölüler Tanrısı" tanımlaması bilinen ölüm olayıyla ilgili değildir. Mısır Ezoterismi'nde ölü inisiyeyi sembolize eden Bu sembolik bilgi dikkate alındığında Osi­ris'in İnisiyeler'in başı olduğu anlamı çıkar Yani Mısır İnisiyasyonu'nun lideridir Bu liderin kimliğini daha önce açıkla­mıştık.
Aynı zamanda Evrensel İdare Mekanizması'nin ruhsal planlarından, vahiy mekanizmasıyla ilgili vazifeli planın da sembolüdür. Bu açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, Osiris hem birinci heın de dördüncü gruba ait sembolik anlamlara sahip­tir.
İsis (1,4)

Osiris'in karısı ve kardeşi, Horus'un annesidir. "Güç Söz­lerinin Efendisi" ve "Doğa Tanrıçası"dır. Başında tahta ben­zeyen başlığı olan kadınla gösterildiği gibi bazen de başmda güneş kursu ve boynuzlu başlığı olan bir kadın şeklinde de ifade edilmiştir. Ve heykel ya da resimlerinin çoğunda alnını çevreleyen bir yılan vardır.
Mısır İnisiyasyonu'nda çok önemli bir yere sahip olan kabinelerin sembolüdür. "Güç Sözler'in Efendisi" tanımlamasıyla Mısır Mitolojisi bunun ipucunu vermektedir Aynı zamanda Osiris'te olduğu gibi. Evrensel İdare Mekanizması'nın vazifeli planlanndan da birinin sembolü konu­mundadır. Yani hem birinci hem de dördüncü gruba ait bir
semboldür.
Thot (4)

Mısır Mitolojisi'ne göre "Bilgelik Tanrısıdır. Genellikle balıkçıl başlı insan olarak gösterilir. Maat'ın kocasıdır-. Thot, "Osiris'in Doğruyu Söyleyeni "dır. İnsanların dünyada söyle­diği tüm sözleri ve yaptığı her işi kaydeder ve sonuçları Osiris'e bildirir.
Birçok eski kayıt Thot'tan Mısır topraklarına Yengeç Zod­yak Çağı'nda gelen bir yabancı olarak söz eder. Bu son dere­ce önemli bir tanımlamadır. Çünkü Yengeç Zodyak Çağı Atlantis'in batışından sonraki ilk çağdır.
Eski Mısır kayıtları arasında önemli bir yere sahip olan Pi­ramit metinlerinde Thot'un "Tanrısal Konuşma Bilgisi'ne sahip olduğunu söyler. Yine aynı metinlerde sanat ve bilimle­rin kurucusu olduğu, sesinin çok güçlü bir etkiye sahip oldu­ğu anlatılırken, ondan "Tanrıların Yazıcısı" olarak bahsedilir. Bu mitolojik anlatımlarda geçen üç tanımlama Thot'un ezoterik kimliğini açık olarak olmasa da, üstü örtülü bir şekilde dile getirir.
"Bilgelik Tanrısı", "Osiris'in Doğruyu Söyleyeni", "Tanrısal Konulma Bilgisine Sahip Olmak" ve "Tanrılar'ın Yazıcısı"
Thot'un, kökeni Mu'ya ait olan öğretiyi Atlantis'ten ge­tiren bir rahip olduğunu göz önüne alarak yukarıdaki tanımla­maları değerlendirecek olursak, her şey çok daha anlaşılır bir hale gelecektir...
Bu tanımlamaların ne anlama geldiğini kısaca maddeler halinde sıralayalım:
"Bilgelik Tanrısı": Önde gelen inisiyatörlerden biri ol­duğunu gösterir. Bir sonraki tanımlama bu inisiyasyonun ismini açıkça ortaya koymaktadır. "Osiris'in Doğruyu Söyleyeni"
"Tanrısal Konuşma Bilgisine Sahip Olmak": Mısır'da Tanrılar'la birlikte yaşanan dönemler ve Tanrısal konuşma li­sanı tanımlamalarına sıklıkla rastlanır. Bu ifadelerde kastedi­len dönem Mu Uygarlığı'nın dünya üzerinde varolduğu süreç, Tanrısal Lisan ise Mu'da konuşulan dildir.
Bu konuyla ilgili tarihi kayıtlarımıza geçmiş satırlar da bulunmaktadır. Bu kayıtlar ünlü Tarihçi Herodot'a aittir. Herodot'un Mısır'daki seyahati sırasında Teb Rahipleri ona 341 dev heykel göstermişler ve bunların 11.340 yıllık Mı­sır Tarihi içinde dikildiklerini söylemişlerdi. Teb Rahipleri'nin bu konuda anlattıkları arasında ilginç bir cümle geçmektedir (Herodot bu cümleyi Tarih Kitabı'na ol­duğu gibi almıştır.) Teb Rahipleri bu heykellerin kendi geçmiş nesilleri­ne ait olduklarını ancak bu heykellerin yapımından önce Tanrılar'ın insanlar arasında yaşadıklarını söylemişlerdi.
Gelelim son tanımlamaya...
"Tanrılar'ın Yazıcısı": Thot'un Atlantis'te Osiris Öğretisı adı altında yaşamakla olan Mu Bilgeliğini Mısır'a geliren bir rahip olduğunu ve bu öğretiye ait sırlan kendi adıyla anılan bir kitapta (Thot'un Kitabı) yazmış olduğunu dikkate aldı­ğımızda mitolojik anlatımlarda geçen "Tanrılar Katibi" ta­nımlamasının ne anlama geldiği sanınm tüm açıklığıyla ortaya çıkmaktadır.
Thot'un Asası

Thot'un Asası da başlı başına üzerinde durulması gereken önemli sembolik unsurlara sahiptir. Mu'dan Atlantis yoluyla çevre kıtalara taşman semboller­den biridir. Yunanistan'da, Mezopotamya'da, Hindistan'da arkeolojik kazılarda sıklıkla karşımıza çıkmış olan bir sembol­dür.
Yılan sembolünün "Yılan Oğulları" ya da "Tanrı Oğul­ları" olarak ifade edilen "Galaktik Uygarlığın" sembolü ol­duğunu biliyoruz. Bir eksen üzerine spiral bir tarzda dolanan iki yılan bu Galaktik Uygarlığın adresini göstermektedir. Şeklimizde gör­müş olduğunuz birbirine sarılmış iki yılan Sirius A ve Sirius B yıldızlarının karşılıklı olarak çizdikleri yörüngelerinin sembo­lüdür.
Asa'nın üst noktasındaki kanatlar da daha önce söylemiş olduğumuz gibi Sirius Yıldızı'nın sembolüdür. Böylelikle yı­lan ve kartal bir arada kullanılarak birbirlerini destekleyen bir özellik sergilemektedirler. Böylelikle her iki sembol birbirle­rini desteklemiş olmaktadır.

Ptah (1)

Hayat'ın Efendisi'dir, Mısır Mitolojisi'nin en eski Tanrılarındandır. Yaratıcıdır ve insan bedeni yarattıklarından bir ta­nesidir. Sakallı, başı kel ve sargılarının arasından ellerini çıkar­mış bir vaziyette gösterilir. Elindeki asası diğer asalara göre daha farklıdır.
Gizli Sırlar Öğretisi isimli kitabımda ayrıntılarıyla açıkla­mış olduğum gibi, dünya üzerinde yaşamlarını sürdürecek ilk insan bedenleri (ademleri) Galaktik Uygarlıklar'ca oluşturul­duğundan bahsetmiştim. Ptah, işte dünya üzerinde ilk insanların bedenlerini oluş­turan Galaktik Uygarlıklara ait varlıkların sembolüdür.
Maat(l ,3)

Thot'un karısı, Ra'nın kızıdır Kanun ve adaleti temsil eder. Başında tüylü başlığı olan kadın şeklinde gösterilir. Mısır Metinleri'nde geçtiği yere göre farklılık gösteren, Maat'ın üç ayrı anlamı vardır;
1- Öte Alemi
2- Öte Alem'de işleyen ve varlıkların yaşam planlarını yönlendiren Sebep Sonuç Yasası'nı. Bu yasa Karma Yasası olarak da isimlendirilmektedir.
3- Öte Alem'de bedenini terketmiş olanlara rehberlik eden bedensiz vazifeli varlıkları.
Nuit (1)

Osiris, İsis, Neftis ve Set'in annesidir. Nuit ebedi annedir. Genellikle dünya üzerine eğilmiş bir vaziyette gösterilir Be­deni yıldızlarla süslenmiş olarak resmedilmesi, Nuit Tanrıçası'nın semavi - kozmik tesirlerin sembolü olduğunu göstermektedir.
Nuit'in kızı olarak tanımlanan Neftis de göksel - semavi tesirleri alıp bir paratoner gibi dünyada çevresine yansıtan varlıkları sembolize etmektedir. Üzerinde "Evin Hanımı" hiyeroglifi olan bir başlık takan kadınla gösterilmesi bu yüzdendir.
Neb-er-tçer (3)
Klasik Mısır Mitolojisi'nde Osiris'le eşdeğer tutulmuştur. "Zamanın Efendisi" demektir. Ezoterizm'de "Zaman Enerjisi"ne karşılık gelir.
Seb (3)
Toprak Tannsı'dır. Başında tacı olan insan şeklinde gös­terilir. Ezoterizm'de "Dünya Eneıjisi"n\n sembolüdür.
Khepera (3)
Dışkıböceği yada dışkıböceği başlı insan şeklinde göste­rilir. Yükselen güneştir, çok yaratıcıdır. Klasik Mitoloji kitaplarında Khepera bu şekilde tanımla­nır. Ancak czoterik olarak çok farkh bir anlama sahiptir. Dışkıböceği olarak ifade edilen Khepera kendini feda ederek varoluşa hizmet etmenin sembolüdür. Bu anlamı dışkıböceğinin özelliğinde gizlidir. Bilenler vardır ama bu böce­ğin karakteristik bir özelliğini bilmeyenler için hemen açıkla­yalım:
Dışkıböceği yavrularına besin sağlamak için sırtına nis­petle son derece yumşak olan karnını yemeleri için sırtı üstü yatarak kendisini yemeleri için yavrularına feda eden bir hay­vandır. İşte bu nedenden dolayı inisiyasyonda çok önemli bir anlamı olan "kendini feda ermenin sembolü" olarak bu böcek seçilmiştir.
Feda inisiyasyonun temelidir Kendi egosunu feda ede­bilmek her türlü duygusal zaaflardan kurtulmak demektir ki, bu astral temizliğin yapılabilmesiyle ortaya çıkabilecek bir durumdur. Mısır Mitolojisi'nde çok saygı görmesi ve çok yaratıcı olarak tanımlanmasının nedeni budur.
Alıntı
Evet... Artık Mısır Kozmogonisi'ni oluşturan Tanrılar sembollerini bilinen ve bilinmeyen yönleriyle teker teker ele almaya başlayabiliriz. (Parantez içindeki numaralar, o Tanrı Sembolü'nün hangi gruba ait olduğunu göstermektedir.)
Nu (I ,3,5)
Tanrı Nu tüm tezahürlerin babasıdır. Tüm hayatın tohum­larını barındıran denizdir.
Ra-Atum (1 ,3,5)

Osiris, İsis, Neftis ve Set'in baba­sıdır. Ra'nın sembolü daire ve güneştir. Doğmamış haldeki ya da batan güneş ise Atum adını alır.
Tem (1 ,3, 5)
En yaşlı Tanrılar'dandır. Batan güneş olarak ifade edilen yaratıcı bir Tanrı'dır. Kuzey ve Güney Tacı'nı giyen kral ola­rak gösterilir.
Nu, Ra,Tem (5)
Mısır Mitolojisi'nde Nu, Ra ve Tem'in birlikte ele alındı­ğı bir bölüm vardır. Bu Mitolojik anlatımda söz konusu Tanrı­lar sadece 5. Grup'taki anlamlarıyla karşımıza çıkmaktadır. Eski bir Mısır yaradılış efsanesine göre:

Ancak hemen belirtelim ki, bu yoktan varoluşu ifade eden ilk başlangıç değildir. Bizim devremizin başlangıcıdır. Yani "Demir Çağı"nın başlangıcı...
Burada Tanrı Nu olarak ifade edilen sembol. Mu Uygarlığı'na karşılık gelmektedir. Mu ile ilgili bilgilerin kayıtlı oldu­ğu tüm eski yazıtlarda, insanlığın ilk ana vatanının Mu olduğu açık bir şekilde dile getirilmiştir. Mu'nun sulara gömülmüş olmasından dolayı, Mu'nun sembollerinden biri de denizdir.
Mısır Kozmogonisi'nde Nu'dan, "tüm hayatın tohumlarım barındıran denizdir" diye sözedilmesinin nedeni de budur. Ayrıca "Nu" sözcüğü ile "Mu" sözcüğünün benzerliğine
de dikkatlerinizi çekmek isterim.
Buradaki suyla ilgili anlatımlar, farklı toplumların kutsal kitaplarında da geçer. Örneğin Tekvin Bölümü'nde dünyanm yaradılışıyla ilgili ilk satırlar şöyle başlar:
Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı; ve Allah'ın Ruhu sula­rın yüzü üzerinde hareket ediyordu. (Tekvin Bap 1/1-2)
Kutsal kitapları bilimsel bulgularla karşılaştıran birçok araştımıacı, dünyanın yaradılışı ile ilgili olduğu varsayılan bu metinlerde geçen suların ne anlama geldiğini bir türlü bula­madıkları için, evrenin bu başlangıç aşamasında bir gaz kütle­si ile dolu olduğunu ve orda suyun bulunduğunu söylemenin tamamen bir hata olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Burada hesaba katılmayan mesele söz konusu metinlerde anlatılan başlangıcın hangi başlangıç olduğudur. Burada dile getirilen başlangıç dünyanın ilk varoluşu değil, dünyanın Tu­fan sonrası yeni bir çağa geçtiği dönemdir. Ve burada geçen sular kavramı mecazi değil, reel bir kavramdır. Bilinen anla­mıyla dünya üzerindeki birçok bölgenin Tufan sırasında sular altında kalmasını anlatmaktadır.
Kaldığımız yerden devam edelim...
Efsanenin ayrıntılarında da bu konuyla ilgili hayli önem­li ipuçları bulunmaktadır.
Efsaneye göre:

isyan eden bu halk hakkında efsanede başka bir bilgi ya da ipucu verilmez. Bu da, efsanede sözü edilen halkın bizim devremize ait bir halk olmadığı fikrini destekler. Bu efsanede anlatılanlar, Mu Uygarlığı'nın varlığını sür­dürdüğü dönemlerde hayli ileri düzeyde bir kültürün dünya­ya hakim olduğundan söz eden ezoterik bilgi ve kayıtlarla bü­yük bir paralellik gösterir.
"Nu"dan sonra "Ra" yönetimi ile anlatılmak istenen "Atlantis Dönemi"dir Gerçekten de Atlantis'in ilk dönemle­rinde Mu Kültürü'nün hakim olduğu hayli ileri düzeyde bir yaşam düzeyinin mevcut olduğunu, ancak zaman ilerledikçe bu kültürün dejenere olmaya başladığını biliyoruz. Efsanede bu husus, mitolojik bir üslupla sembolik olarak anlatılmıştır.
Efsanedeki bu mitolojik anlatım üslubu içindeki sembol­leri alt alta maddeler halinde sıralayalım:
"Ra'nın genç ve şevkli olduğu günler": Atlantis'in ilk dönemleridir.
"Barış sever yönetim": Atlantis'teki Altın Çag'ı anlatır. Ancak zamanla bu gidiş negatif anlamda bir iniş göster­miştir. Atlantis'in son dönemlerine doğru çıkan pozitif nega­tif çatışması en sonunda ciddi bir savaşa dönüşmüştür ki, ef­sanede bu durum, açıkça şu satırlarla belirtilmiştir:
"Ancak yaşı ilerledikçe kendisine bağlı olanlar onun za­yıfladığını hissedip ona başkaldırarak isyan etmişlerdir."
Efsane bu isyandan sonrasını özetle şöyle anlatır:

Güneşin gözünün insanlara intikam için yönelmesi, baş­lı başına kozmik bir felâketin göstergesidir. Dünyamızda meydana gelen ve bizim devremizin başlangıcını oluşturan
Tufan, bu yönelmenin sonunda gerçekleşmiş olmalıdır. Efsane bizim devremizin başlangıcını ise şöyle anlatır:



İlk başta son derece basit bir efsane gibi görülen bu an­latımlarda gördüğünüz gibi, Dünya'nın ezoterik geçmişi ile ilgili pek çok sır, perdeli bir şekilde Tanrılar ve Tanrıçalar sembolleri kullanılarak anlatılmış durumdadır.
Şu ve Tefnut (2,3)
"Şu": Ra ve Hathor'un oğlu, Tefnut'un ikiz kardeşidir. Gökyüzünü yani Nuit'i kaldırdı ve topraktan yani Seb'den ayırdı. Elinde tüy olan ya da iki tüylü başlığı olan insan şek­linde gösterilir.
"Tefnut": Ra ve Hathor'un kızı, Şu'nun ikizidir. Nemdir, aynı zamanda güneş ışığının yaratıcı gücüdür. Aslan başlı in­san şeklinde gösterilir. Başının üstünde bir disk vardır. Firavunlar döneminde astrolojik çağ olarak ikizlerin ege­menliği söz konusuydu. Mısır'da ikizler Şu ve Tefnut isimli mitolojik Tanrılar'la semboUeştirilmişti. Mısır Mitolojisi'ne göre İkizlerin görevleri, göklerle yeryüzünü birbirlerinden ayırmak. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ikiz aslan Tanrılar olarak tanımlanmışlardır.
Bu mitolojik sembolizmin anlamı son derece açıktır. İkiz­ler öncelikle düaliteyi yani ikiliği sembolize eder. Bu Tanrı­lar'in göklerle yeryüzünü ayınnası ise, insanların göksel-semavi irtibatlarını yavaş yavaş kaybetmeye başlayacakları an­lamına gelir. İçine girdiğimiz "Demir Çağ"ın bir anlatımıdır. Ancak bu irtibat eskisi gibi yani Mu'da olduğu gibi açık ve kuvvetli bir şekilde olmasa da yine de belirli bir oranda Mı­sır'da devam ettiğini Tefnut'un Aslan Başlı ancak insan şek­linde gösterilen sembolünden anlayabiliyoruz.
Bu sembol söz konusu göksel irtibatın adresini de bize verir. Bu adresin merkezi Siriusyen Kültür'dür. Çünkü daha önce de değinmiş olduğumuz gibi hem Ezoterizm'de hem de Mitolojiler'de Sirius'un sembollerinden biri de Aslan'dır.
Hathor( 1,2,4)

Bir Gökyüzü Tanrıçasıydı. Çok eski dönemlerde Ra'mn kızı olarak nitelendirilmişti. Sonraları Horus'un eşi Het Heru olarak isimlendirildi. Het Heru "Horus'un Evi" anlamına gelen bir isimdir. Bu eski dö­nemlerin Gökyüzü Tanrıçası genel­likle başında bir disk ve bonuzları olan bir kadın olarak gösterilirdi. Horusla olan ilintisi, Siriusyen Kültür'le olan bağlantısını göster­mektedir. Başının üzerindeki yılan sembolü de bunu desteklemektedir.
Hor- Horus (1 , 2)

Horus ismi Eski Mısır'da "Hor" olarak anılmaktaydı. Ho­rus Eski Yunanca'daki karşılığıdır. Ezoterik Öğretiler'de Dünya Rabbi'nin sembolüdür. Ho­rus'un bilinen en yaygın sembollerinden biri Ra'nın sol gözü olarak ifade edilen göz şeklindeki amblemidir. Dünyayı gö­rüp gözeten ve "Evrensel İdare Mekaniztnası"nın bir unsuru olan "Siriusyen Kültür"ün dünyayı görüp gözeten ve kontrol eden kes­kin gözünün sembolüdür.
Mitolojik anlatımlarda genellik­le şahin ya da şahin başlı insan gö­rünümünde sembolleştirilmiştir. Yolculuğu simgeleyen bir kayık içinde ve başının üstünde bir yıldız amblemi ile temsil edilen şekli en yaygın olanıdır. Yolculuktan kasıt kozmik irtibat ya da bir başka değişle kozmik te­sirlerin dünyamıza gelişidir. Koz­mik tesirlerden kastedilenin ne ol­duğu, şahin başlı insan vücutlu Horus sembolünün üstündeki yıldız ambleminde gizlidir.
Horus ve Seth'in Mücadelesi (1, 2, 3)
Mısır Mitolojisi'nde negatif güçlerin ve şeytani - negatif enerjilerin sembolü olan Seth, Horus ile sürekli bir savaş içindedir. Bu, evrendeki pozitif ve negatif güçlerin sembolü olduğu gibi; bu savaş aynı zamanda vicdanın nefsaniyetle olan mücadelesidir. Bu pozitif ve negatif enerjilerin dünya üzerine de çok büyük etkileri vardır. (-3-)
Hatta Atlantis'te başlayıp daha sonraları bizim kıtaları­mızda birbirleriyle mücadelelerini süren Agarta ile Şambala'nın beslendikleri ana kaynak da, Horus ile Seth'in temsil ettikleri kozmik planlardır. Agarta ve Şambala, bu planlardan aldıkları enerjileri dünyaya yansıtan birer paratoner işlevi gör­müşlerdir. Bu işlevleri bugün de sürmektedir. (-1-)

türlü şeytani silahı kullanan Seth ile mücadelesi, menfiliğe ve karanlığa karşı savaşan ışığın; ışık güçlerinin mücadalasi ola­rak anlatılır. Işık Güçleri, Şahin başlı Horus sembolünün üstündeki Sirius'u ifade eden bir yıldızla gösterilmiştir. Ve Eski Mısır Kültürü'ne ait pek çok ezoterik metinde de Ho­rus, Dünya'ya Sirius'tan gelen tesirlerin kaynağı olarak tanım­lanmıştır. (-2-)
Horus'un karşıt kutbu Seth, Mısır Mitolojisi'nde Osiris'in kardeşi ve katili, Neftis'in kocası ve Ra'nın oğlu olarak tanım­lanır. Mısır Ezoterizmi'nde Seth, Kur'an-ı Kerim tenninoloji-sinde geçen Şeytan sembolüne karşılık gelir.
Seth ile ilgili Mitolojik anlatımlar bu yorumumuzu tam anlamıyla desteklemektedir. Mısır Mitolojisi Seth'i Horus'la güçleri denktir diye tanımlar ve hemen arkasından şöyle bir açıklama yapar. Özetle aktarıyorum:

Kur'an-ı Kerim'de de Şeytan'in bir melek olduğu ancak ancak daha sonra Rabbi'ne isyan ettiği için insanları negatif alana yönlendirmek için çalışmaya başladığı anlatılır. İşlenen tema aynıdır. Çünkü anlatılmak istenen bilgi aynıdır. Bu bilgi de Seylan'ın negatif enerji üreten ve bunu insanlığa yansıtan ruhsal bir plan olduğudur... Dini terminolojideki adı Şeytan, Mısır Mitolojisi'ndeki ismi ise Seth'tir. İsimler bile birbirine ne kadar çok benziyor, öyle değil mi?... Tabii Satanizm ismi­nin benzerliğini de ayrıca vurgulamak gerekir.
Anubis (1)
Mısır yazıtlarında Köpek başlı insan olarak sembolleştirilmiştir. Mısır Mitolojisi onu Tuat'ın rehberi ve Neter-Khert'te koruyuculuk fonksiyonu gören bir Tanrı olarak ta­nımlar. Osiris ve Neftis'in oğlu, Horus'un üvey kardeşidir. Horus'un üvey kardeşi olarak nitelendirilmesi de son derece manidardır. Burada ince bir nüansla çok önemli bir bilgi anlatılmak istenmiştir. Üvey kardeş değil de kardeş denseydi sembolde anlatılmak istenen bilgi çok farklı olurdu.

Horus, Siriusyen Kültür'e ait bir varlığı sembolize ettiği­ne göre, kardeşi denseydi, bu plana ait bir başka varlık ya da bu plana benzer bir başka ruhsal planın burada kastedilmiş olabileceğini düşünürdük. Ama üvey kardeş denmiştir. Yani yine aynı vazifeyle görevli Horus'un temsil ettiği plana karşı sorumlu olan, bir alt kademedeki plan burada kastedilmekte­dir.
Peki bu sistemin kimliği belli midir? Evet... Ezote-rizm'de bunun cevabı mevcuttur. Bu sistemin kimliği Anubis'in şekilsel sembolünde gizli­dir. Anubis'in tüm Mısır yazılı metinlerinde dik kulaklı köpek kafasına sahip bir insan şeklinde sembolleştirilmiş olması önemli bir anlamı vardır. Yani rast gele seçilmiş bir hayvan değildir.
Aynen Eski Türk Gelenekleri'nin en önemli sembollerin­den biri olan Kurt'da olduğu gibi...
Dik kulaklı bir köpek kafası ya da Kurt Büyük Köpek Ta­kım Yıldızı'nın bir üyesi olan Sirius Yıldız Sistemi ile ilintili­dir. Türkler'in Kültür Kökenleri isimli son kitabımda ayrıntıarıyla açıklamış olduğum gibi, Eski Türk Mitolojisi'nin en öz­gün ve en önemli sembolü Kurt'tur. Ezoterizm'de Kurt ya da dik kulaklı köpek Sirius Yıldız Sistemi'nin sembolüdür.
Ancak burada bir başka ayrıntıya daha dikkat etmemiz gerekmektedir. Mısır hiyerogliflerinde resmedilen Anubis'in başı köpek, vücudu ise insan olarak çizilmiştir. Yani sadece köpek ya da sadece insan değil, ikisinin karışımıdır. Bu sembolik özelliği, mitolojide sözü edilen Horus'un üvey kardeşi olmasıyla da büyük bir paralellik gösterir.
Tüm bu inceliklere dikkat ederek konuyu tek bir cümley­le özetleyecek olursak, şunları söyleyebiliriz: Anubus Sirius Kültürü İle dolaylı olarak bağlantılı dünya spatyomunda bedensiz varlıklara yardımcı olan vazifeli bir varlıktır.
Metapsişik araştırmacıların rehber varlıklar olarak isim­lendirdiği türden bir varlıktır. Ya da bu tür vazifeli varlıkların genel ismidir. Mısır Mitolojisi'nde ölülerin kalbini tartması da, bu yorumumuzu desteklemektedir.
Osiris (1,4)

Ölüler Tanrısı'dır Seb ve Nuit'in oğludur. İsis, Neüis ve Set'in kardeşidir Mısır Mitolojisi'ne göre: Başlangıçta Osiris "Doğa Tanrısı"ydı. Kardeşi Set tarafından öldürüldükten ve Thot'un si­hirli asası yardımıyla karısı İsis tarafından tekrar canlandırıl­dıktan sonra "Ölüler Tanrısı" olmuştur Adı "reenkarne olan" demektir.
Evet Mısır Mitolojisi'nde Osiris bu şekilde tanımlanır. Ancak buradaki "Ölüler Tanrısı" tanımlaması bilinen ölüm olayıyla ilgili değildir. Mısır Ezoterismi'nde ölü inisiyeyi sembolize eden Bu sembolik bilgi dikkate alındığında Osi­ris'in İnisiyeler'in başı olduğu anlamı çıkar Yani Mısır İnisiyasyonu'nun lideridir Bu liderin kimliğini daha önce açıkla­mıştık.
Aynı zamanda Evrensel İdare Mekanizması'nin ruhsal planlarından, vahiy mekanizmasıyla ilgili vazifeli planın da sembolüdür. Bu açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, Osiris hem birinci heın de dördüncü gruba ait sembolik anlamlara sahip­tir.
İsis (1,4)

Osiris'in karısı ve kardeşi, Horus'un annesidir. "Güç Söz­lerinin Efendisi" ve "Doğa Tanrıçası"dır. Başında tahta ben­zeyen başlığı olan kadınla gösterildiği gibi bazen de başmda güneş kursu ve boynuzlu başlığı olan bir kadın şeklinde de ifade edilmiştir. Ve heykel ya da resimlerinin çoğunda alnını çevreleyen bir yılan vardır.
Mısır İnisiyasyonu'nda çok önemli bir yere sahip olan kabinelerin sembolüdür. "Güç Sözler'in Efendisi" tanımlamasıyla Mısır Mitolojisi bunun ipucunu vermektedir Aynı zamanda Osiris'te olduğu gibi. Evrensel İdare Mekanizması'nın vazifeli planlanndan da birinin sembolü konu­mundadır. Yani hem birinci hem de dördüncü gruba ait bir
semboldür.
Thot (4)

Mısır Mitolojisi'ne göre "Bilgelik Tanrısıdır. Genellikle balıkçıl başlı insan olarak gösterilir. Maat'ın kocasıdır-. Thot, "Osiris'in Doğruyu Söyleyeni "dır. İnsanların dünyada söyle­diği tüm sözleri ve yaptığı her işi kaydeder ve sonuçları Osiris'e bildirir.
Birçok eski kayıt Thot'tan Mısır topraklarına Yengeç Zod­yak Çağı'nda gelen bir yabancı olarak söz eder. Bu son dere­ce önemli bir tanımlamadır. Çünkü Yengeç Zodyak Çağı Atlantis'in batışından sonraki ilk çağdır.
Eski Mısır kayıtları arasında önemli bir yere sahip olan Pi­ramit metinlerinde Thot'un "Tanrısal Konuşma Bilgisi'ne sahip olduğunu söyler. Yine aynı metinlerde sanat ve bilimle­rin kurucusu olduğu, sesinin çok güçlü bir etkiye sahip oldu­ğu anlatılırken, ondan "Tanrıların Yazıcısı" olarak bahsedilir. Bu mitolojik anlatımlarda geçen üç tanımlama Thot'un ezoterik kimliğini açık olarak olmasa da, üstü örtülü bir şekilde dile getirir.
"Bilgelik Tanrısı", "Osiris'in Doğruyu Söyleyeni", "Tanrısal Konulma Bilgisine Sahip Olmak" ve "Tanrılar'ın Yazıcısı"
Thot'un, kökeni Mu'ya ait olan öğretiyi Atlantis'ten ge­tiren bir rahip olduğunu göz önüne alarak yukarıdaki tanımla­maları değerlendirecek olursak, her şey çok daha anlaşılır bir hale gelecektir...
Bu tanımlamaların ne anlama geldiğini kısaca maddeler halinde sıralayalım:
"Bilgelik Tanrısı": Önde gelen inisiyatörlerden biri ol­duğunu gösterir. Bir sonraki tanımlama bu inisiyasyonun ismini açıkça ortaya koymaktadır. "Osiris'in Doğruyu Söyleyeni"
"Tanrısal Konuşma Bilgisine Sahip Olmak": Mısır'da Tanrılar'la birlikte yaşanan dönemler ve Tanrısal konuşma li­sanı tanımlamalarına sıklıkla rastlanır. Bu ifadelerde kastedi­len dönem Mu Uygarlığı'nın dünya üzerinde varolduğu süreç, Tanrısal Lisan ise Mu'da konuşulan dildir.
Bu konuyla ilgili tarihi kayıtlarımıza geçmiş satırlar da bulunmaktadır. Bu kayıtlar ünlü Tarihçi Herodot'a aittir. Herodot'un Mısır'daki seyahati sırasında Teb Rahipleri ona 341 dev heykel göstermişler ve bunların 11.340 yıllık Mı­sır Tarihi içinde dikildiklerini söylemişlerdi. Teb Rahipleri'nin bu konuda anlattıkları arasında ilginç bir cümle geçmektedir (Herodot bu cümleyi Tarih Kitabı'na ol­duğu gibi almıştır.) Teb Rahipleri bu heykellerin kendi geçmiş nesilleri­ne ait olduklarını ancak bu heykellerin yapımından önce Tanrılar'ın insanlar arasında yaşadıklarını söylemişlerdi.
Gelelim son tanımlamaya...
"Tanrılar'ın Yazıcısı": Thot'un Atlantis'te Osiris Öğretisı adı altında yaşamakla olan Mu Bilgeliğini Mısır'a geliren bir rahip olduğunu ve bu öğretiye ait sırlan kendi adıyla anılan bir kitapta (Thot'un Kitabı) yazmış olduğunu dikkate aldı­ğımızda mitolojik anlatımlarda geçen "Tanrılar Katibi" ta­nımlamasının ne anlama geldiği sanınm tüm açıklığıyla ortaya çıkmaktadır.
Thot'un Asası

Thot'un Asası da başlı başına üzerinde durulması gereken önemli sembolik unsurlara sahiptir. Mu'dan Atlantis yoluyla çevre kıtalara taşman semboller­den biridir. Yunanistan'da, Mezopotamya'da, Hindistan'da arkeolojik kazılarda sıklıkla karşımıza çıkmış olan bir sembol­dür.
Yılan sembolünün "Yılan Oğulları" ya da "Tanrı Oğul­ları" olarak ifade edilen "Galaktik Uygarlığın" sembolü ol­duğunu biliyoruz. Bir eksen üzerine spiral bir tarzda dolanan iki yılan bu Galaktik Uygarlığın adresini göstermektedir. Şeklimizde gör­müş olduğunuz birbirine sarılmış iki yılan Sirius A ve Sirius B yıldızlarının karşılıklı olarak çizdikleri yörüngelerinin sembo­lüdür.
Asa'nın üst noktasındaki kanatlar da daha önce söylemiş olduğumuz gibi Sirius Yıldızı'nın sembolüdür. Böylelikle yı­lan ve kartal bir arada kullanılarak birbirlerini destekleyen bir özellik sergilemektedirler. Böylelikle her iki sembol birbirle­rini desteklemiş olmaktadır.

Ptah (1)

Hayat'ın Efendisi'dir, Mısır Mitolojisi'nin en eski Tanrılarındandır. Yaratıcıdır ve insan bedeni yarattıklarından bir ta­nesidir. Sakallı, başı kel ve sargılarının arasından ellerini çıkar­mış bir vaziyette gösterilir. Elindeki asası diğer asalara göre daha farklıdır.
Gizli Sırlar Öğretisi isimli kitabımda ayrıntılarıyla açıkla­mış olduğum gibi, dünya üzerinde yaşamlarını sürdürecek ilk insan bedenleri (ademleri) Galaktik Uygarlıklar'ca oluşturul­duğundan bahsetmiştim. Ptah, işte dünya üzerinde ilk insanların bedenlerini oluş­turan Galaktik Uygarlıklara ait varlıkların sembolüdür.
Maat(l ,3)

Thot'un karısı, Ra'nın kızıdır Kanun ve adaleti temsil eder. Başında tüylü başlığı olan kadın şeklinde gösterilir. Mısır Metinleri'nde geçtiği yere göre farklılık gösteren, Maat'ın üç ayrı anlamı vardır;
1- Öte Alemi
2- Öte Alem'de işleyen ve varlıkların yaşam planlarını yönlendiren Sebep Sonuç Yasası'nı. Bu yasa Karma Yasası olarak da isimlendirilmektedir.
3- Öte Alem'de bedenini terketmiş olanlara rehberlik eden bedensiz vazifeli varlıkları.
Nuit (1)

Osiris, İsis, Neftis ve Set'in annesidir. Nuit ebedi annedir. Genellikle dünya üzerine eğilmiş bir vaziyette gösterilir Be­deni yıldızlarla süslenmiş olarak resmedilmesi, Nuit Tanrıçası'nın semavi - kozmik tesirlerin sembolü olduğunu göstermektedir.
Nuit'in kızı olarak tanımlanan Neftis de göksel - semavi tesirleri alıp bir paratoner gibi dünyada çevresine yansıtan varlıkları sembolize etmektedir. Üzerinde "Evin Hanımı" hiyeroglifi olan bir başlık takan kadınla gösterilmesi bu yüzdendir.
Neb-er-tçer (3)
Klasik Mısır Mitolojisi'nde Osiris'le eşdeğer tutulmuştur. "Zamanın Efendisi" demektir. Ezoterizm'de "Zaman Enerjisi"ne karşılık gelir.
Seb (3)
Toprak Tannsı'dır. Başında tacı olan insan şeklinde gös­terilir. Ezoterizm'de "Dünya Eneıjisi"n\n sembolüdür.
Khepera (3)
Dışkıböceği yada dışkıböceği başlı insan şeklinde göste­rilir. Yükselen güneştir, çok yaratıcıdır. Klasik Mitoloji kitaplarında Khepera bu şekilde tanımla­nır. Ancak czoterik olarak çok farkh bir anlama sahiptir. Dışkıböceği olarak ifade edilen Khepera kendini feda ederek varoluşa hizmet etmenin sembolüdür. Bu anlamı dışkıböceğinin özelliğinde gizlidir. Bilenler vardır ama bu böce­ğin karakteristik bir özelliğini bilmeyenler için hemen açıkla­yalım:
Dışkıböceği yavrularına besin sağlamak için sırtına nis­petle son derece yumşak olan karnını yemeleri için sırtı üstü yatarak kendisini yemeleri için yavrularına feda eden bir hay­vandır. İşte bu nedenden dolayı inisiyasyonda çok önemli bir anlamı olan "kendini feda ermenin sembolü" olarak bu böcek seçilmiştir.
Feda inisiyasyonun temelidir Kendi egosunu feda ede­bilmek her türlü duygusal zaaflardan kurtulmak demektir ki, bu astral temizliğin yapılabilmesiyle ortaya çıkabilecek bir durumdur. Mısır Mitolojisi'nde çok saygı görmesi ve çok yaratıcı olarak tanımlanmasının nedeni budur.
Alıntı