Der ki Kadim Bilgiler!...

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan hekate22
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Yukarıdaki ibareyi kendimize referans alırsak şayet ; nerede uyanacağımız, neye uyanacağımız, uyanışla birlikte hangi gerçekliğe çekileceğimiz tamamen kişiye özel olmalıdır. İleriye mi gideceğiz ? geriye mi düşeceğiz ?
Uyandigimizi düşünüp te başka bir rüyada mı uyaniriz? Gerçekliği nasıl tanırız? Gerçeği öğrenme imkanimkz verilir mi bize?
Oooo sorular sorular.
 
Uyandigimizi düşünüp te başka bir rüyada mı uyaniriz?

Evet ve bu da harika bir saçma sapalak bir durum 😃

Gerçekliği nasıl tanırız?

Gerçek ve hakikat arasındaki farkı bilmek gerek.

Gerçek : 5 duyunun onayından geçen şey.
Hakikat : 1-) gerçeklerin arkasındaki kasıt. 2-) 5 duyunun yanılsamasından çıkabilmek.


Güneş her sabah yukarı doğru yükseliyor demek gercektir. 1 milyon kişi aynı anda buna şahitlik edebilir.
Ama hakikat dünyanın bizzat güneşin etrafında dönüyor oluşudur.


Gerçekler herzaman başlangıç şartlarını oluştururlar. Ama asla kalıcı değillerdir.

Mesela şu anki gerçek : güneş dünyanın etrafında dönüyor gercegidir. Ama hakikati bir üst bilgidir. Belki matrixteyiz, belki düz dünyadayız. Belki de başka bir şey. Ama hakikatin hakikati şu ki, dünya hayatı öyle ya da böyle bir yanılsamadan ibaret olmak zorunda. Bu da ilahi bilgidir. Bunu Kabul eden hakikate davet almış olur.


Amerikan mahkemelerinde çok güzel bir usul var : sadece gözünün gördüğünü anlatacağına yemin ettirirler şahitlere.

Adami öldürmek sureti ile silahina davrandı diyemezsin diyemezsin mesela. Ceza sana gelir. Çünkü hakikate bilir kişi karar verecek. Sen Adamı gördüm, elinde silah vardı dersin. Ateş etme anını görmediysen yorum kattığın anda suçlusun. Ateş etme sesi duydum dersin ama. Sadece 5 duyu olarak konuşabilirsin.

Çünkü jüri ne kadar tarafsız dinlerse hakikate o kadar kolay yaklaşır. Kriminolojide de belli hakikatler vardır ama sadece tarafsız gerçekler kullanılarak bu hakiletlere ulaşılır.

Mesela zımpara kağıdı kibriti tutuşturuyor diye, yanmış bir kibritin faili zımpara kağıdı olmak zorunda değildir.

Ama gerçekler her zaman başlangıç şartlarını oluşturur. Bununla birlikte asla nihai noktanın açıklaması olamazlar. Orası hakikat bilgisi ile yorumlanır. O bilgi de bir ilimle gelir.
 
Son düzenleme:
Dünya bir ilizyon evet.Zaten bu ilizyonu kaldırmak için birazda uğraşımiz.
Ölünce ilizyon kalkıyor belkide ama artık bazıları için

Dünya bir ilizyon evet.Zaten bu ilizyonu kaldırmak için birazda uğraşımiz.
Ölünce ilizyon kalkıyor belkide ama artık bazıları için çok geç oluyor.
Sadece ölüm sonrası deneylenecek bir şey olmadığına eminim, ama bir anlık kalktığını düşünecek olursak, ne cevap verebiliriz diye soracak olsam aklıma Elnora_alila kardeşin yazdığı aklıma geliyor " insanoğlu kendi denizinde, deniz fenerine ihtiyaç duyar" evet.

Ait olduğumuz yeri bizden daha iyi kim bilir? Yine Elnora_alila kardeşin söylemi aklima geliyor , ama ait olduğumuz okyanusa dalıp diplere girmek değilmidir insanın son çaresi!
 
Sadece ölüm sonrası deneylenecek bir şey olmadığına eminim, ama bir anlık kalktığını düşünecek olursak, ne cevap verebiliriz diye soracak olsam aklıma Elnora_alila kardeşin yazdığı aklıma geliyor " insanoğlu kendi denizinde, deniz fenerine ihtiyaç duyar" evet.

Ait olduğumuz yeri bizden daha iyi kim bilir? Yine Elnora_alila kardeşin söylemi aklima geliyor , ama ait olduğumuz okyanusa dalıp diplere girmek değilmidir insanın son çaresi!
Ölümden sonrasını deneyimlemek için ölmeden önce ölmek gerekir.Hep konuşuyoruz matrixdeyiz bu alem similasyondayiz sanal bir alem diye.
Bütün Ezoterik inanç sistemleri içsel bilgiye döner.Çünkü dışarda hiç bir şey yok.İç aleminde ne varsa dışarıyı öyle görürsün.Yaratici bile dışarda bulamayız.İç alemimizde yaratıcı varsa.Dişariya baktığımız zaman yararticiyi görürüz.İç alemin huzurlu ise dışarda huzur bulursun.İç aleminde bilgelik varsa dışarıda bilgi alabilecek şeyleri görürsün.İç aleminde sevgi varsa dışarıda sevgiyi yakalarsin.
 
Gerçek ve hakikat arasındaki farkı bilmek gerek.

Bir ironiye bakalım mı?
"Gerçeklik" kelimesi "gercek" kelimesinden türemiştir.

"Gerceklik" kelimesi ilginçtir ki özünde sahte ama zahirinde sadece 5 duyuya hitap eden alemleri ifade etmek için kullanılır : mesela sanal gerçeklik gibi. Ne kadar gerçekçi ise o kadar sahte olduğu iyi perdelenmiş demektir.


Bir çocuğun tüm gerçekliği oyuncakları ve kreşteki oyun arkadaşlarıdır. Bu onun gerçekliğidir. Yani başlangıç sartlarıdır. Peki bu çocuğa bir mucize olarak tüm gerçekliğinin ardındaki hakikat indiği zaman nasıl düşünmeye başlar?

Tüm oyuncaklarını beyninin motor becerisini geliştirmek için, tüm oyun arkadaşlarını iletişim becerilerine ve ayna nöronlarına yatırım yapacağı, networkünü inşa etmeyi öğreneceği bir bahane ve alt gerçeklik olarak görmeye başlar.



Hakikat, hak kelimesinden gelir. Hak Türkçede değişmeyen şey demektir. Allahın da en önemli isimlerindendir. Çünkü tüm gerçeklikler yaşa göre, maddi duruma göre, günah sevap dengesine gore, modaya göre kolayca değişebilir. Hatta bilimsel gerçeklik bile güvenilmezdir çünkü bilim bile kendi kendini elestire eleştire ilerler. Ama hak, yani haktan gelen bilgi (hakikat) değişmez. Hak öz Türkçede değişmez orantı sabiti demektir. Yani yolunu kaybedersen hakikati hatırla ve içinde bulunduğun gerçeklik ne olursa olsun ondan en iyi şekilde istifade etmekten korkma ve boşluğa düşme der. Çünkü alt gerceklilleri üst gerceklilleri kontrol ederek denetler. Hakikat heryere hakimdir. Kayboluşlar doğru düşünmeyi öğrenmeyen kişilerin yanilgilaridirlar.
 
Uyandigimizi düşünüp te başka bir rüyada mı uyaniriz? Gerçekliği nasıl tanırız? Gerçeği öğrenme imkanimkz verilir mi bize?
Oooo sorular sorular.
Kesinlikle bitmiyor.

Olayın uyanış adı altında dayatılan boyutu bile kendi içinde enteresan. Uyanmış olduğunu ; yani seni, sana fark ettiren sistemin ne olduğunu nasıl bilebilirsin ?
Hadi diyelim bildin. Bilmenin ; mutfaktan salona açılmış portal görevi gördüğünü idrak etmen yine zaman isteyecek.
Tabi buradaki zaman sözcüğüne takılmamakta fayda var. Neticede zaman dediğimiz akrep ile yelkovan yarışından öte, kişinin varlık halinin geçişidir.

Bu yüzden de gerçek yoktur.
Bireyin gerçeği, kendine uygun olanıdır.
Kendine uygun görmek ise düşüncesel bir formdur.
 
Dünya bir illüzyon dendiğinde kişi zihninde ilk beliren görsel, gözün gördüğü her şeyin belirli bir kodla yazılmış olduğu oysa sinir bilim ; algımız dışında bireysel matrisin varlığına dair ufak gelişmeler gösterdi. Ve ortaya enteresan bir iddia attılar :

'' seçtiğimizi hissediyoruz ama seçmiyoruz ''

Çünkü sinirbilime göre gerçeklik algımız geçmişten geliyor. Her şey olup bittikten sonra bilinç devreye giriyor.
Beyin dediğimiz organ komuta merkezi fakat beyine giden komutu yazan bir karar vericinin olduğuna dikkat çekiliyor.

(Konuyu daha fazla uzatmayacağım, detayları İndependent üzerinden okuyabilirsiniz )

***

Yukarıdaki ibareyi kendimize referans alırsak şayet ; nerede uyanacağımız, neye uyanacağımız, uyanışla birlikte hangi gerçekliğe çekileceğimiz tamamen kişiye özel olmalıdır. İleriye mi gideceğiz ? geriye mi düşeceğiz ?

Kimimiz dört boyutlu bakacak ve nokta görecek, kimimiz beş boyutlu görecek ve aynı noktayı kalem olarak algılayacak. Gibi..

Bakış açısı değiştikçe sorular değişir. Yanıtlar ise hiçbir zaman tatmin edici değildir. En

Ölümden sonrasını deneyimlemek için ölmeden önce ölmek gerekir.Hep konuşuyoruz matrixdeyiz bu alem similasyondayiz sanal bir alem diye.
Bütün Ezoterik inanç sistemleri içsel bilgiye döner.Çünkü dışarda hiç bir şey yok.İç aleminde ne varsa dışarıyı öyle görürsün.Yaratici bile dışarda bulamayız.İç alemimizde yaratıcı varsa.Dişariya baktığımız zaman yararticiyi görürüz.İç alemin huzurlu ise dışarda huzur bulursun.İç aleminde bilgelik varsa dışarıda bilgi alabilecek şeyleri görürsün.İç aleminde sevgi varsa dışarıda sevgiyi yakalarsin.

Ölümden sonrasını deneyimlemek için ölmeden önce ölmek gerekir.Hep konuşuyoruz matrixdeyiz bu alem similasyondayiz sanal bir alem diye.
Bütün Ezoterik inanç sistemleri içsel bilgiye döner.Çünkü dışarda hiç bir şey yok.İç aleminde ne varsa dışarıyı öyle görürsün.Yaratici bile dışarda bulamayız.İç alemimizde yaratıcı varsa.Dişariya baktığımız zaman yararticiyi görürüz.İç alemin huzurlu ise dışarda huzur bulursun.İç aleminde bilgelik varsa dışarıda bilgi alabilecek şeyleri görürsün.İç aleminde sevgi varsa dışarıda sevgiyi yakalarsin.
" Kötülüğün doğası bu işte, dışarıda dünya'nın içinde beslenir, uykusuz ve musibet"

Iç'de bilgelik olunca dışarda fazla duyarsız olunmuyor.....
Yine de haklısınız.
 
güneş dünyanın etrafında dönüyor gercegidir. Ama hakikati bir üst bilgidir.
Bir Ay, olması gerektiği yerdedir, ama kurulan şehirler değişim ve dönüşüme uğramaya daima gebedir; Ay'ın olduğu yer bilgisi, bir üst bilgi, değişim dönüşüme uğrayan ise bir alt bilgi; iluzyonun yaratıcı gerçeğini nerde aramalıyız diye bir soru geldi aklıma...
 
Geri
Üst