"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Çoklu Dünyalar Teorisi

Elnora_alila

Elit Üye
Kuantum intiharı düşünce deneyi, kuantum fiziğinin giderek daha fazla kabul gören bir yorumu haline gelen Çoklu Dünyalar teorisine :love: dayanır ve bunu kanıtlamayı amaçlar.

Çoklu-Dünyalar teorisine göre, bir eylemin her olası sonucu için dünya kendi kopyasına bölünür. Bu, Everett'in dekohezyon adını verdiği anlık bir süreçtir. Bir tür kendi maceranı seç kitabı gibidir, ancak mağarayı keşfetmek veya hazineyi kaçırmak arasında seçim yapmak yerine evren ikiye bölünür, böylece her eylem gerçekleştirilir.

Çoklu-Dünyalar teorisinin hayati yönü ; evren bölündüğünde kişinin evrenin diğer versiyonunda kendisinin farkında olmamasıdır. Bu durum ; hazineyi alıp sonsuza dek mutlu yaşayan çocuğun mağaraya giren ve şimdi büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan kendisinin versiyonundan tamamen habersiz olduğu ve bunun tersi anlamına gelir.

Kuantum intiharında da durum aynıdır. Adam tetiği çektiğinde iki olası sonuç vardır: Silah ya ateşlenir ya da ateşlenmez. Tetik her çekildiğinde evren her olası sonuca uyum sağlamak için bölünür. Adam öldüğünde evren artık tetiğin çekilmesine dayanarak bölünemez.

Ölüm için olası sonuç bire düşer: ölüme devam.
Ancak yaşamda hala iki şans vardır: Adam yaşamaya devam eder ya da adam ölür.

Ancak adam tetiği çektiğinde ve evren ikiye bölündüğünde, yaşayan adamın versiyonu bölünmüş evrenin diğer versiyonunda öldüğünün farkında olmayacaktır. Bunun yerine yaşamaya devam edecek ve tekrar tetiği çekme şansına sahip olacaktır. Ve tetiği her çektiğinde, evren tekrar bölünecektir ve yaşayan adamın versiyonu devam edecek ve paralel evrenlerdeki tüm ölümlerinden habersiz olacaktır . Bu anlamda, sonsuza kadar var olabilecektir. Buna kuantum ölümsüzlüğü denir .

Öyleyse neden intihar girişiminde bulunmuş insanların hepsi ölümsüz değil?

Çoklu Dünyalar yorumuyla ilgili ilginç olan şey - teoriye göre - paralel bir evrende ölümsüz olmalarıdır. Bize durum böyle görünmüyor çünkü evrenin bölünmesi bizim kendi hayatımıza veya ölümümüze bağlı değil. Başka birinin intiharı durumunda seyirci veya gözlemciyiz ve gözlemciler olarak olasılıklara tabiyiz.

Silah, içinde bulunduğumuz evrende -- veya versiyonunda -- patladığında, bu sonuçla sıkışıp kaldık. Silahı alıp adamı vurmaya devam etsek bile, evren tek bir durumda kalacaktır. Sonuçta, bir kişi öldüğünde, ölü bir kişiyi vurmanın olası sonuçlarının sayısı bire düşer.
 
Bu teoride ;
- Varlık anlamını ve önemini yitirir.
Eğer her olasılık gerçekleşiyorsa, bireysel seçimlerin, çabanın, başarıların, ölümün ve ahlaki sorumluluğun hiçbir gerçek anlamı kalmaz, bu teori varlığı önemsizleştirir.
- Varlığın Benzersizliği Ortadan Kalkar
Eğer her eylem sonsuz sayıda alternatif evrende farklı şekillerde gerçekleşiyorsa, bireyin tekilliği ve özgünlüğü anlamsızlaşır.
Aynı bilincin sayısız versiyonu varsa, "Ben kimim?" sorusu anlamsız hale gelir.
- Seçimler anlamsızlaşır.
- Ölüm ve Yaşamın Önemi Ortadan Kalkar.
Yakınlarımızın kaybı bile anlamsız hale gelir, çünkü başka bir evrende hâlâ hayatta olduklarını varsayabiliriz.
Bu, insan hayatına ve ölüme yüklenen anlamı tamamen ortadan kaldırır.

Her aksiyonun başka bir evren yaratması benim gözümde felsefi bir varsayımdan ibaret olan gereksiz bir veri kirliliğidir.
 
Kuantum intiharı düşünce deneyi, kuantum fiziğinin giderek daha fazla kabul gören bir yorumu haline gelen Çoklu Dünyalar teorisine :love: dayanır ve bunu kanıtlamayı amaçlar.

Çoklu-Dünyalar teorisine göre, bir eylemin her olası sonucu için dünya kendi kopyasına bölünür. Bu, Everett'in dekohezyon adını verdiği anlık bir süreçtir. Bir tür kendi maceranı seç kitabı gibidir, ancak mağarayı keşfetmek veya hazineyi kaçırmak arasında seçim yapmak yerine evren ikiye bölünür, böylece her eylem gerçekleştirilir.

Çoklu-Dünyalar teorisinin hayati yönü ; evren bölündüğünde kişinin evrenin diğer versiyonunda kendisinin farkında olmamasıdır. Bu durum ; hazineyi alıp sonsuza dek mutlu yaşayan çocuğun mağaraya giren ve şimdi büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan kendisinin versiyonundan tamamen habersiz olduğu ve bunun tersi anlamına gelir.

Kuantum intiharında da durum aynıdır. Adam tetiği çektiğinde iki olası sonuç vardır: Silah ya ateşlenir ya da ateşlenmez. Tetik her çekildiğinde evren her olası sonuca uyum sağlamak için bölünür. Adam öldüğünde evren artık tetiğin çekilmesine dayanarak bölünemez.

Ölüm için olası sonuç bire düşer: ölüme devam.
Ancak yaşamda hala iki şans vardır: Adam yaşamaya devam eder ya da adam ölür.

Ancak adam tetiği çektiğinde ve evren ikiye bölündüğünde, yaşayan adamın versiyonu bölünmüş evrenin diğer versiyonunda öldüğünün farkında olmayacaktır. Bunun yerine yaşamaya devam edecek ve tekrar tetiği çekme şansına sahip olacaktır. Ve tetiği her çektiğinde, evren tekrar bölünecektir ve yaşayan adamın versiyonu devam edecek ve paralel evrenlerdeki tüm ölümlerinden habersiz olacaktır . Bu anlamda, sonsuza kadar var olabilecektir. Buna kuantum ölümsüzlüğü denir .

Öyleyse neden intihar girişiminde bulunmuş insanların hepsi ölümsüz değil?

Çoklu Dünyalar yorumuyla ilgili ilginç olan şey - teoriye göre - paralel bir evrende ölümsüz olmalarıdır. Bize durum böyle görünmüyor çünkü evrenin bölünmesi bizim kendi hayatımıza veya ölümümüze bağlı değil. Başka birinin intiharı durumunda seyirci veya gözlemciyiz ve gözlemciler olarak olasılıklara tabiyiz.

Silah, içinde bulunduğumuz evrende -- veya versiyonunda -- patladığında, bu sonuçla sıkışıp kaldık. Silahı alıp adamı vurmaya devam etsek bile, evren tek bir durumda kalacaktır. Sonuçta, bir kişi öldüğünde, ölü bir kişiyi vurmanın olası sonuçlarının sayısı bire düşer.
Çoklu dünyalar teorisi denilince aklıma şu gelir. Bir zaman diliminden başka zamana zıplamak; bu bilinçli olabilirmi bilmiyorum ama istemdışı olduğuna kesin inanırım ve hatta anlık değildir, konuyu kavrama fırsatı verecek kadar bir zamanla...
 
Bu teoride ;
- Varlık anlamını ve önemini yitirir.
Eğer her olasılık gerçekleşiyorsa, bireysel seçimlerin, çabanın, başarıların, ölümün ve ahlaki sorumluluğun hiçbir gerçek anlamı kalmaz, bu teori varlığı önemsizleştirir.
- Varlığın Benzersizliği Ortadan Kalkar
Eğer her eylem sonsuz sayıda alternatif evrende farklı şekillerde gerçekleşiyorsa, bireyin tekilliği ve özgünlüğü anlamsızlaşır.
Aynı bilincin sayısız versiyonu varsa, "Ben kimim?" sorusu anlamsız hale gelir.
- Seçimler anlamsızlaşır.
- Ölüm ve Yaşamın Önemi Ortadan Kalkar.
Yakınlarımızın kaybı bile anlamsız hale gelir, çünkü başka bir evrende hâlâ hayatta olduklarını varsayabiliriz.
Bu, insan hayatına ve ölüme yüklenen anlamı tamamen ortadan kaldırır.

Her aksiyonun başka bir evren yaratması benim gözümde felsefi bir varsayımdan ibaret olan gereksiz bir veri kirliliğidir.
Varlık dediğiniz de bir veri kirliliğidir çünkü insan yalnızca kendi için varlık olmak ister. Yaşamında tek arzusu istikrarı ve bütünlüğü sağlamaktır. Bu bağlamda elde etmek istediğini, elde edebilmek için özgür ve yegane olduğunu düşünür. Keza, geleceği olarak gördüğü öngörüleri ile bakış açısında tanrısallık atfeder ve sebebini de özgünlüğüne bağlar.

Bireyin tekilliği gibi bir şey söz konusu değildir. Tekillik, sonsuzlukta bir ebediyet halidir. Oysa insan, kendi gerçeklik versiyonunda, sonlu bir yaşamın esiridir. Günümüzde ruh kavramına bile tekillik atfedemeyiz çünkü ruhun bağlı olduğu ya da yaratıldığı kaynak inancını benimseriz.

Aynı kaynaktan derlenmiş binlerce ruhun, diğerleri ile etkileşime açık halini de metafizik unsurlar ile açıklar ve tıpkı insan beynindeki nöral ağlardan oluşan kolektif sinir uçları gibi birbirine bağlı olduğunu varsayarız. Varsayarız diyorum çünkü fiziksel bir ispattan ötedir. Fizik dünyanın gerçeklik algısı ispat ve gözleme dayalıdır. Bu yüzden beş duyu referans alınmıştır.

Ve yine bu yüzden ; ispat edilene kadar paralel evren teorisi de düşünce deneyi ötesine geçemez. Tıpkı insanın varlık bilinci gibi..

Spekülatif bir teori olsa da, atom altı bir düzensizliğin evrenimizde kıyamet yaşatabileceği (kaos) öngörülürken, olası gerçeklikte, diğer evrenler ile iç içe geçebileceği de tahmin edilebilir düzeyde.

Bence güzel olanı '' Böyle bir şey olabilir mi ? '' sorusu sorulduğunda ; insanın ölüme yüklediği anlamın -varlık bilincinde- mantıksal bir değişken olduğunu fark etmesidir. 300 trilyon yıllık var oluşta 75-85 yıl ömrü olan insanın nasıl göründüğünü anlamlandırmak gibi.. Neticede ben varsam seçimlerim var, vicdanım var, merhametim var.. Haliyle kendimi, kendime var etmeliyim.
 
Varlık dediğiniz de bir veri kirliliğidir çünkü insan yalnızca kendi için varlık olmak ister. Yaşamında tek arzusu istikrarı ve bütünlüğü sağlamaktır. Bu bağlamda elde etmek istediğini, elde edebilmek için özgür ve yegane olduğunu düşünür. Keza, geleceği olarak gördüğü öngörüleri ile bakış açısında tanrısallık atfeder ve sebebini de özgünlüğüne bağlar.
Eğer varlık yalnızca veri kirliliğinden ibaretse, insanın kendini anlamlandırma çabası da bir illüzyondan öteye gidemez

Aynı kaynaktan derlenmiş binlerce ruhun, diğerleri ile etkileşime açık halini de metafizik unsurlar ile açıklar ve tıpkı insan beynindeki nöral ağlardan oluşan kolektif sinir uçları gibi birbirine bağlı olduğunu varsayarız. Varsayarız diyorum çünkü fiziksel bir ispattan ötedir. Fizik dünyanın gerçeklik algısı ispat ve gözleme dayalıdır. Bu yüzden beş duyu referans alınmıştır.
Tam olarak hangi kaynaktan söz ettiğimizi belirtebilirseniz daha faydalı olabilir , Bahsettiğiniz metafizik unsurlar üzerinden yapılan varsayımlar, gözlem ve deneyden uzaktır.
Spekülatif bir teori olsa da, atom altı bir düzensizliğin evrenimizde kıyamet yaşatabileceği (kaos) öngörülürken, olası gerçeklikte, diğer evrenler ile iç içe geçebileceği de tahmin edilebilir düzeyde.
Bu kısımdaki düşüncenizi tam olarak kavrayamadım , nasıl bir iç içe geçme konusundan bahsediyorsunuz ? ve nereden tahmin edilebilir düzeyde oluyor detaylandırabilirmisiniz ?

Ve yine bu yüzden ; ispat edilene kadar paralel evren teorisi de düşünce deneyi ötesine geçemez. Tıpkı insanın varlık bilinci gibi..
ispat edilme konusunda İnsanın varlık bilinci, subjektif bir deneyimdir ve aynı kategoride değerlendirmek yanıltıcı olur.


Eğer her ihtimalde farklı versiyonlarımız zaten varsa, seçimlerimiz gerçek bir anlam taşır mı? Vicdan ve merhamet bile yalnızca rastgele dağıtılmış birer varyasyon olmaktan öteye geçemez. Varlığı kendine anlam yükleyerek var edebiliriz ama paralel evren hipotezi, bu anlamı gereksiz bir veri kirliliğine dönüştürür ve bana göre felsefik bir varsayımdan öteye geçmeyecek.
 
Geri
Üst