Cehennemde miyiz?

Geçenlerde aklıma Allah'ın yalnız oluşu takıldı. İdrak seviyem yetmiyor aslında o yalnız tek ve bunca telaşın o yalnızlık karşısında ne anlamı var?
Başka bir bireye ihtiyaç duyma ihtiyacı korku, İç güdü(cinsellik, ekonomik, birşeyleri paylaşma vb)şeylerden kaynaklanır. Doğada Çoğu canlı Kendisinden daha güçlü bir Canlıya av olmamak için beraber yaşamak zorundadır yani güvenlik ihtiyacından dolayı başka bireylerin yanında olma ihtiyacı oluşur. İnsanda bu canlılardan biridir. İlk insanlığın varoluşundan beri evrimleşen beyin belirsiz bir tehdide karşı karşı koyabilmek için savunma mekanızması oluşturur yani tek kaldığında kendini savunmasız hisseder Yalnızlık hissi dediğimiz şey budur. yani özetlemek gerekirse yalnızlık hissi aslında tehdide karşı insanın kendini savunmasız hissetmesidir. Tanrının bu tür savunma mekanızmasına ihtiyacı olmadığı için kendini yalnız hissettiğini düşünmüyorum
 
Başka bir bireye ihtiyaç duyma ihtiyacı korku, İç güdü(cinsellik, ekonomik, birşeyleri paylaşma vb)şeylerden kaynaklanır. Doğada Çoğu canlı Kendisinden daha güçlü bir Canlıya av olmamak için beraber yaşamak zorundadır yani güvenlik ihtiyacından dolayı başka bireylerin yanında olma ihtiyacı oluşur. İnsanda bu canlılardan biridir. İlk insanlığın varoluşundan beri evrimleşen beyin belirsiz bir tehdide karşı karşı koyabilmek için savunma mekanızması oluşturur yani tek kaldığında kendini savunmasız hisseder Yalnızlık hissi dediğimiz şey budur. yani özetlemek gerekirse yalnızlık hissi aslında tehdide karşı insanın kendini savunmasız hissetmesidir. Tanrının bu tür savunma mekanızmasına ihtiyacı olmadığı için kendini yalnız hissettiğini düşünmüyorum
Sonuçta ondan başka hiçbir şey yok aslında. Yani hayattaki en önemli bir şeyi en önemsiz hale getirebiliyor. Aklım almıyor işte. Dünya olmasa da olur olsa da olur onun için hiçbirşey farketmez ki neden varız? Hiçbir yanıt yanıt olamaz çünkü zaten her istediğini yapabiliyor istemek gibi bir şeye bile ihtiyacı yok.

Şöyle bir cevap olsa bile; bir yazılımcı bir bilgisayar içinde yapay zekalar oluştursa ve onların gelişmesi içinde bir ortam yapsa ve bunun sonucunda nasıl bir gelişme kavga hâli olcağını merak etse bu yazılımcının sebebi olurdu, yani merak. Ama Allah her şeyi biliyor merakta etmez ki yani niye? Zaten bu sorunun cevabını alacağımı hiç sanmıyorum.
 
Sonuçta ondan başka hiçbir şey yok aslında. Yani hayattaki en önemli bir şeyi en önemsiz hale getirebiliyor. Aklım almıyor işte. Dünya olmasa da olur olsa da olur onun için hiçbirşey farketmez ki neden varız? Hiçbir yanıt yanıt olamaz çünkü zaten her istediğini yapabiliyor istemek gibi bir şeye bile ihtiyacı yok.

Şöyle bir cevap olsa bile; bir yazılımcı bir bilgisayar içinde yapay zekalar oluştursa ve onların gelişmesi içinde bir ortam yapsa ve bunun sonucunda nasıl bir gelişme kavga hâli olcağını merak etse bu yazılımcının sebebi olurdu, yani merak. Ama Allah her şeyi biliyor merakta etmez ki yani niye? Zaten bu sorunun cevabını alacağımı hiç sanmıyorum.
Senin dediğin şeyler insana özgü özellikler. Tanrı diye birşey varsa nasıl bir donanım içinde olduğunu bilemeyiz yani tanrıyı insani özelliklerle düşünemeyiz. Yani mesela sıkılmak insana özgü birşey beyin stres gibi kimyasallar salgılıyor buda senin rahatsız hissetmeni sağlıyor. Tanrının bu şeylere sahip olduğunu düşünmüyorum. Yani kısaca hatiyatta herşsy bir varsayımdır. Bizim algılarımız inanılmaz kısıtlı arka perdede neler döndüğünü bilemeyiz
 
Senin dediğin şeyler insana özgü özellikler. Tanrı diye birşey varsa nasıl bir donanım içinde olduğunu bilemeyiz yani tanrıyı insani özelliklerle düşünemeyiz. Yani mesela sıkılmak insana özgü birşey beyin stres gibi kimyasallar salgılıyor buda senin rahatsız hissetmeni sağlıyor. Tanrının bu şeylere sahip olduğunu düşünmüyorum. Yani kısaca hatiyatta herşsy bir varsayımdır. Bizim algılarımız inanılmaz kısıtlı arka perdede neler döndüğünü bilemeyiz
Dünyaya öylesine yaratan bir tanrı ile olmayan bir tanrı arasında ne fark var?
 
Geçenlerde aklıma Allah'ın yalnız oluşu takıldı. İdrak seviyem yetmiyor aslında o yalnız tek ve bunca telaşın o yalnızlık karşısında ne anlamı var?
Arapça ile türkçeye çeviri zor oluyor Bu konu da düşündüm.Ehad ve Vahid olarak sıfatları var.Türkçeye bir ve tek olarak çevriliyor.Tek olmak yani eşsiz olmak bir olmak birlik olmak sıfatı var.Birlik içinde bir yapı olabiliyor.
Tabi Allah'ın cismiyetini düşünmeyin hadisi var.Düşününce günaha girmiş oluyorsun.Ayrıca her konuda olduğu gibi açık uzlaşı sağlanamıyor.
 
Arapça ile türkçeye çeviri zor oluyor Bu konu da düşündüm.Ehad ve Vahid olarak sıfatları var.Türkçeye bir ve tek olarak çevriliyor.Tek olmak yani eşsiz olmak bir olmak birlik olmak sıfatı var.Birlik içinde bir yapı olabiliyor.
Tabi Allah'ın cismiyetini düşünmeyin hadisi var.Düşününce günaha girmiş oluyorsun.Ayrıca her konuda olduğu gibi açık uzlaşı sağlanamıyor.
Bence o hadis insanlar Allah'ı tarif etmesin diyedir.
 
Dünyaya öylesine yaratan bir tanrı ile olmayan bir tanrı arasında ne fark var?
Şöyle düşün. Yaratmak için bir sebep olması bile bizim evrenimize özgü bir şey. Sebep sonuç ilişkisi, ya da zaman algısı mesela. Sebep ve sonuç, zaman olmazsa olmaz. İmkansız sözünü çok kullanmam ama, gerçekten tam anlamıyla bunu anlamamız imkansız sanırım, en azından şimdiki gerçekliğimizde. Bu boyuttaki, bu hayattaki algımızla bu tür konuları düşünmekle sadece daha da derine batıyoruz. Ama bu düşünmemek için bir sebep mi, hayır.)
 
Bir kaç gündür bu teoriyi düşünüyorum. Sizce cehennemde olabilir miyiz, yani dünyamız aslında cehennem mi?

Teorinin ana düzeni bana göre böyle:

Gerçek hayatımızda öldük ve bu dünyaya yani cehenneme reenkarne olduk. Günahlarımız ya da yaptığımız kötülükler kadar cezamızı çekmek için aklımız silinerek buraya gönderildik. Bu dünyada gördüğünüz, yaptığınız hatta düşündüğünüz her şey aslında cehennem azabınızın bir parçası. Bu cehennemde hayatlarımız ortak bir kader planına bağlı ve neredeyse tamamen özgür iradeden yoksunuz (belki düşüncelerimizin bir kısmı, ya da hisslerimiz özgür iradeye bağlı olabilir.) Yani tüm yaptıklarımız aslında öyle gerektiği için yapıyoruz, özgür irademizle yaptığımızı sanıyoruz ama ilizyondan ibaret.

Bu kader planına bağlı olarak hepimiz zaman-zaman bir başkası için zebani rolünü üstleniyoruz, ne kadar iyi insan olursak olalım. Mesela, istemeden bir çok insanın kalbini kırmışsınızdır, ya da anneniz çöpü at dediğinde kızmışsınızdır, ve onların bir nevi ruhunu sömürerek cehennem azaplarına katkıda bulunmuşsunuzdur. Ya da arabayla birinin ayağını istemeden ezerek ona acı yaşatmışsınızdır vb. (karmaya benzer, ama aynı değil)

Cehennemse biz niye Türkiyede doğmuşken başkaları Norveçte diyenler için bu kısım:
Yaşadığımız hayatı bir düşünün. Hava sıcak olur terleriz, hava soğur donarız. Bir çok konuda stres yaşarız, bir gün güleriz iki gün ağlarız, iki gün güleriz bir gün ağlarız. Binlerce tür hastalıklarla savaşırız hayatımızın sonuna kadar. Depremler, seller, yangınlar. Ailemizi, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı kaybetmemiz. Gezegenimiz desen unutulmuş bir kenara atılmış bir şey sanki, hiç bir uzaylı türle toplumsal olarak tanışmadık, normalde bu şartlar altında binlerce tür varlık tanıyor olmalıydık. Bunlar dünyanın neresinde olursa olsun her insanın yaşadığı acılar.

Ve o demek değil ki, eğer cehennemdeysek her kes aynı şekilde cehennemi geçirecek. Bu teori doğruysa o zaman en genç ve kolay ölenleri en az günahlı ruhlar sayabiliriz. Tabi ki, her şey kader planına bağlı olduğu için ölen her bir insan da kendi yakınları için bir nevi zebani rolünü oynuyor yani azap veriyor.
Birisi 5 yaşına kadar yaşar ani bir durumda çok acı çekmeden ölür, başka birisiyse savaşta düşmanları tarafından esir alınarak tüm o korkuyu ve azabı yaşayarak işkence verilerek öldürülür. Ya da hayvanlar mesela, biz insanların bir ruhu varsa hayvanların da vardır. Bir çok hayvan biz insanlardan daha çok azap çekiyor, ama bazıları da aksine olabilir. (belki cehennem hayatının genel işleyişini kendimiz seçiyor olabiliriz, mesela aynı derece günahkar bir ruh dünyadaki cehennem hayatını 20 yıl yaşayıp yanarak ölmeyi, diğer bir ruh 60 yıl yaşayıp azabını yavaş yavaş çekmeyi ve sonda normal bir ölümü, diğer bir ruh ise cehennemi bir tavuk bedeninde 5 yıl geçirmeyi seçebiliyordur)


Arkadaşlar daha yazmaya çok devam edebilirdim ama sizleri de çok yormak istemiyorum ve biraz daha yazarsam şimdi okuyanların bile okumayacağını biliyorum. Zaten genel mantığı anlamışsınızdır diye düşünüyorum ve geri dönüp çocukluğunuzdan şimdiye kadar neler yaşadığınızı, neler hissettiğinizi düşündüğünüzde mantıklı gelecektir ve devamını kendiniz düşünebilirsiniz.

İyi tarafı ne diye düşünürsek dünyamızda biz insanlar için ortalama yaşam ömrünün 60-70 yıl olduğu fikri biraz içimizi rahatlatabilir. Yaşam süresinin 1000 yıl ya da milyon yıl olduğu cehennem katları olduğunu düşünün mesela. Eğer öyleleri varsa durumumuza sevinebiliriz belki. Bu cehennem hayatından sonra ne var diye sorarsanız, bunu bilmiyoruz ve bu da insanlara eziyet veren bir diğer konu xD. Cehennem azabını çektikten sonra sonsuz cennet hayatl çok iyi olurdu doğrusu:)

Biraz karışık yazmış olabilirim, uzun olduğu için de özür dilerim. Fikirlerinizi paylaşmanızı rica ederim.
Çok yüksek ihtimal cehennemdeyiz ve herkes kendi kötülü oranında cezalandırılıyor. Bu yüzden bu dünyada her insanın çok farklı yaşamı var. Herkes farklı bir şekilde ödüyor karşılığını.
 
Geçenlerde aklıma Allah'ın yalnız oluşu takıldı. İdrak seviyem yetmiyor aslında o yalnız tek ve bunca telaşın o yalnızlık karşısında ne anlamı var?
Tanrının yalnız oluşu beni derinden üzen bir durum.Her ne kadar inançlılar tanrıya insani özellikler yüklenmemli deseler dahi tanrının dünyayı yaratma isteği bile aslında “bilinmek” istemesiyle başlıyor. Bilinmekte insana ait bir duygudur. Bilinmek duygusu tanrıya atfedilebiliyorsa eğer çıkıpta tanrının bir başkasına ihtiyacı yok demek ne kadar doğru bir yaklaşım?
Tanrı yalnız,kimse onun ne kadar yalnız olduğunu göremiyor. Ve bu kalbimi derinden yaralıyor. Herkes tanrıyı kişisel çıkarları için kullanıyor. Kimse durupta tanrı nasıl diye düşünmüyor.
 
Tanrının yalnız oluşu beni derinden üzen bir durum.Her ne kadar inançlılar tanrıya insani özellikler yüklenmemli deseler dahi tanrının dünyayı yaratma isteği bile aslında “bilinmek” istemesiyle başlıyor. Bilinmekte insana ait bir duygudur. Bilinmek duygusu tanrıya atfedilebiliyorsa eğer çıkıpta tanrının bir başkasına ihtiyacı yok demek ne kadar doğru bir yaklaşım?
Tanrı yalnız,kimse onun ne kadar yalnız olduğunu göremiyor. Ve bu kalbimi derinden yaralıyor. Herkes tanrıyı kişisel çıkarları için kullanıyor. Kimse durupta tanrı nasıl diye düşünmüyor.
Yalnızlık kavramı çok farklı bir kavram. Doğada asosyal yani yalnız yaşayan canlılar var (Kaplan, Bal porsuğu, Yılan vb ). Bu tür canlılar üreme dışında yalnız yaşıyorlar Çünkü bu canlılar bireysel olarak diğer yırtıcı canlılarla baş edebilecek güçteler. Birlikte olma isteği yalnız olmama isteği zayıflıktan ve acizlikten kaynaklanıyor. İnsan doğaya göre çok zayıf bir varlık bu yüzden binlerce yıldır evrimsel olarak beraber olarak diğer yırtıcı hayvanlara karşı koymuş ve bugunlere gelmiş bu hala insanların birbirine ihtiyaç duymasını sağlıyor doğamız gereği sürü halinde yaşamaz zorundayız yoksa hayatta kalamayız. Tanrı dediğimiz varlığın aciz ve zayıf bir varlık olduğunu düşünmüyorum bu yüzden yalnızlık çektiğini düşünmüyorum. Yani kısaca Tanrıyı kendi doğamıza göre düşünmek doğru değil. nietzsche'nin güzel bir sözü var Yalnız yaşayabilmek için ya bir hayvan olmak gerekir, Ya da bir Tanrı !
 
Sizce cehennemde olabilir miyiz, yani dünyamız aslında cehennem mi?
Değil.

Kişinin cehennemi aklıyla tutsaklığı, cenneti de ruhuyla bağlantısıdır.

Ruh dediğimiz, sevgi boyutunu yani Rab katını kapsar. Dünyevi planda 3b bilinç ile gördüğümüz, duyumsadığımız, düşündüğümüz her şey ; ruhumuzun materyalist plandaki hologramik etkisidir. Yani ruh dediğimiz bile her bir zerresi ve hatta aslı ile beden içinde bulunmaz.

Bir üst bilince çıkıp zaman kavramının esaretini çözümlediğimiz zaman, ruhun tekamülü diye adlandırdığımız başka bir hologramik açısını görürüz. Ruhun bir parçası her zaman oradadır. Ne zaman farkındalıkla bakmaya başlar ya da kendi içimizde kodlar açmaya başlarız işte o zaman bir tık daha genişleriz.

Daha da üste çıkabilirsek kader üstü kader ile karşılaşır koşulsuz sevgiyi deneyimlemeye başlarız.. Bu böyle basamak halinde gider.

Ruhun genişlemesi nedir ?

'' Senin göğsünü açmadık, yükünü senden almadık mı ? '' diyen İnşirahtır. ( Sana hakikati açtık, illüzyondan çıkardık )
'' Seni yol bilmez halde bulup, doğru yola koymadı mı ? '' diyen Duha'dır. ( Kendi hakikatini bilmeyene hakikati gösteren )


Bu yüzdendir ki mantıklı zihnin esareti kişiyi cehennemde hissettirir. Öz'e dokunduğunda ise cennetinde..

Öyleyse, cehennemde hisseden için şunu sorabilmek lazım : Ne zamandır kendi hakikatinden yoksunsun ? Ne zamandır senin olmayan düşüncelere tutsaksın ? Ve ne zamandır kıblen ( yönün ) kendi hakikatin haricinde her şey ?
 
Bir kaç gündür bu teoriyi düşünüyorum. Sizce cehennemde olabilir miyiz, yani dünyamız aslında cehennem mi?

Teorinin ana düzeni bana göre böyle:

Gerçek hayatımızda öldük ve bu dünyaya yani cehenneme reenkarne olduk. Günahlarımız ya da yaptığımız kötülükler kadar cezamızı çekmek için aklımız silinerek buraya gönderildik. Bu dünyada gördüğünüz, yaptığınız hatta düşündüğünüz her şey aslında cehennem azabınızın bir parçası. Bu cehennemde hayatlarımız ortak bir kader planına bağlı ve neredeyse tamamen özgür iradeden yoksunuz (belki düşüncelerimizin bir kısmı, ya da hisslerimiz özgür iradeye bağlı olabilir.) Yani tüm yaptıklarımız aslında öyle gerektiği için yapıyoruz, özgür irademizle yaptığımızı sanıyoruz ama ilizyondan ibaret.

Bu kader planına bağlı olarak hepimiz zaman-zaman bir başkası için zebani rolünü üstleniyoruz, ne kadar iyi insan olursak olalım. Mesela, istemeden bir çok insanın kalbini kırmışsınızdır, ya da anneniz çöpü at dediğinde kızmışsınızdır, ve onların bir nevi ruhunu sömürerek cehennem azaplarına katkıda bulunmuşsunuzdur. Ya da arabayla birinin ayağını istemeden ezerek ona acı yaşatmışsınızdır vb. (karmaya benzer, ama aynı değil)

Cehennemse biz niye Türkiyede doğmuşken başkaları Norveçte diyenler için bu kısım:
Yaşadığımız hayatı bir düşünün. Hava sıcak olur terleriz, hava soğur donarız. Bir çok konuda stres yaşarız, bir gün güleriz iki gün ağlarız, iki gün güleriz bir gün ağlarız. Binlerce tür hastalıklarla savaşırız hayatımızın sonuna kadar. Depremler, seller, yangınlar. Ailemizi, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı kaybetmemiz. Gezegenimiz desen unutulmuş bir kenara atılmış bir şey sanki, hiç bir uzaylı türle toplumsal olarak tanışmadık, normalde bu şartlar altında binlerce tür varlık tanıyor olmalıydık. Bunlar dünyanın neresinde olursa olsun her insanın yaşadığı acılar.

Ve o demek değil ki, eğer cehennemdeysek her kes aynı şekilde cehennemi geçirecek. Bu teori doğruysa o zaman en genç ve kolay ölenleri en az günahlı ruhlar sayabiliriz. Tabi ki, her şey kader planına bağlı olduğu için ölen her bir insan da kendi yakınları için bir nevi zebani rolünü oynuyor yani azap veriyor.
Birisi 5 yaşına kadar yaşar ani bir durumda çok acı çekmeden ölür, başka birisiyse savaşta düşmanları tarafından esir alınarak tüm o korkuyu ve azabı yaşayarak işkence verilerek öldürülür. Ya da hayvanlar mesela, biz insanların bir ruhu varsa hayvanların da vardır. Bir çok hayvan biz insanlardan daha çok azap çekiyor, ama bazıları da aksine olabilir. (belki cehennem hayatının genel işleyişini kendimiz seçiyor olabiliriz, mesela aynı derece günahkar bir ruh dünyadaki cehennem hayatını 20 yıl yaşayıp yanarak ölmeyi, diğer bir ruh 60 yıl yaşayıp azabını yavaş yavaş çekmeyi ve sonda normal bir ölümü, diğer bir ruh ise cehennemi bir tavuk bedeninde 5 yıl geçirmeyi seçebiliyordur)


Arkadaşlar daha yazmaya çok devam edebilirdim ama sizleri de çok yormak istemiyorum ve biraz daha yazarsam şimdi okuyanların bile okumayacağını biliyorum. Zaten genel mantığı anlamışsınızdır diye düşünüyorum ve geri dönüp çocukluğunuzdan şimdiye kadar neler yaşadığınızı, neler hissettiğinizi düşündüğünüzde mantıklı gelecektir ve devamını kendiniz düşünebilirsiniz.

İyi tarafı ne diye düşünürsek dünyamızda biz insanlar için ortalama yaşam ömrünün 60-70 yıl olduğu fikri biraz içimizi rahatlatabilir. Yaşam süresinin 1000 yıl ya da milyon yıl olduğu cehennem katları olduğunu düşünün mesela. Eğer öyleleri varsa durumumuza sevinebiliriz belki. Bu cehennem hayatından sonra ne var diye sorarsanız, bunu bilmiyoruz ve bu da insanlara eziyet veren bir diğer konu xD. Cehennem azabını çektikten sonra sonsuz cennet hayatl çok iyi olurdu doğrusu:)

Biraz karışık yazmış olabilirim, uzun olduğu için de özür dilerim. Fikirlerinizi paylaşmanızı rica ederim.
Cehennemdeyiz, yeni mi farkettik
 
Bir kaç gündür bu teoriyi düşünüyorum. Sizce cehennemde olabilir miyiz, yani dünyamız aslında cehennem mi?

Teorinin ana düzeni bana göre böyle:

Gerçek hayatımızda öldük ve bu dünyaya yani cehenneme reenkarne olduk. Günahlarımız ya da yaptığımız kötülükler kadar cezamızı çekmek için aklımız silinerek buraya gönderildik. Bu dünyada gördüğünüz, yaptığınız hatta düşündüğünüz her şey aslında cehennem azabınızın bir parçası. Bu cehennemde hayatlarımız ortak bir kader planına bağlı ve neredeyse tamamen özgür iradeden yoksunuz (belki düşüncelerimizin bir kısmı, ya da hisslerimiz özgür iradeye bağlı olabilir.) Yani tüm yaptıklarımız aslında öyle gerektiği için yapıyoruz, özgür irademizle yaptığımızı sanıyoruz ama ilizyondan ibaret.

Bu kader planına bağlı olarak hepimiz zaman-zaman bir başkası için zebani rolünü üstleniyoruz, ne kadar iyi insan olursak olalım. Mesela, istemeden bir çok insanın kalbini kırmışsınızdır, ya da anneniz çöpü at dediğinde kızmışsınızdır, ve onların bir nevi ruhunu sömürerek cehennem azaplarına katkıda bulunmuşsunuzdur. Ya da arabayla birinin ayağını istemeden ezerek ona acı yaşatmışsınızdır vb. (karmaya benzer, ama aynı değil)

Cehennemse biz niye Türkiyede doğmuşken başkaları Norveçte diyenler için bu kısım:
Yaşadığımız hayatı bir düşünün. Hava sıcak olur terleriz, hava soğur donarız. Bir çok konuda stres yaşarız, bir gün güleriz iki gün ağlarız, iki gün güleriz bir gün ağlarız. Binlerce tür hastalıklarla savaşırız hayatımızın sonuna kadar. Depremler, seller, yangınlar. Ailemizi, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı kaybetmemiz. Gezegenimiz desen unutulmuş bir kenara atılmış bir şey sanki, hiç bir uzaylı türle toplumsal olarak tanışmadık, normalde bu şartlar altında binlerce tür varlık tanıyor olmalıydık. Bunlar dünyanın neresinde olursa olsun her insanın yaşadığı acılar.

Ve o demek değil ki, eğer cehennemdeysek her kes aynı şekilde cehennemi geçirecek. Bu teori doğruysa o zaman en genç ve kolay ölenleri en az günahlı ruhlar sayabiliriz. Tabi ki, her şey kader planına bağlı olduğu için ölen her bir insan da kendi yakınları için bir nevi zebani rolünü oynuyor yani azap veriyor.
Birisi 5 yaşına kadar yaşar ani bir durumda çok acı çekmeden ölür, başka birisiyse savaşta düşmanları tarafından esir alınarak tüm o korkuyu ve azabı yaşayarak işkence verilerek öldürülür. Ya da hayvanlar mesela, biz insanların bir ruhu varsa hayvanların da vardır. Bir çok hayvan biz insanlardan daha çok azap çekiyor, ama bazıları da aksine olabilir. (belki cehennem hayatının genel işleyişini kendimiz seçiyor olabiliriz, mesela aynı derece günahkar bir ruh dünyadaki cehennem hayatını 20 yıl yaşayıp yanarak ölmeyi, diğer bir ruh 60 yıl yaşayıp azabını yavaş yavaş çekmeyi ve sonda normal bir ölümü, diğer bir ruh ise cehennemi bir tavuk bedeninde 5 yıl geçirmeyi seçebiliyordur)


Arkadaşlar daha yazmaya çok devam edebilirdim ama sizleri de çok yormak istemiyorum ve biraz daha yazarsam şimdi okuyanların bile okumayacağını biliyorum. Zaten genel mantığı anlamışsınızdır diye düşünüyorum ve geri dönüp çocukluğunuzdan şimdiye kadar neler yaşadığınızı, neler hissettiğinizi düşündüğünüzde mantıklı gelecektir ve devamını kendiniz düşünebilirsiniz.

İyi tarafı ne diye düşünürsek dünyamızda biz insanlar için ortalama yaşam ömrünün 60-70 yıl olduğu fikri biraz içimizi rahatlatabilir. Yaşam süresinin 1000 yıl ya da milyon yıl olduğu cehennem katları olduğunu düşünün mesela. Eğer öyleleri varsa durumumuza sevinebiliriz belki. Bu cehennem hayatından sonra ne var diye sorarsanız, bunu bilmiyoruz ve bu da insanlara eziyet veren bir diğer konu xD. Cehennem azabını çektikten sonra sonsuz cennet hayatl çok iyi olurdu doğrusu:)

Biraz karışık yazmış olabilirim, uzun olduğu için de özür dilerim. Fikirlerinizi paylaşmanızı rica ederim.B
 
Bir kaç gündür bu teoriyi düşünüyorum. Sizce cehennemde olabilir miyiz, yani dünyamız aslında cehennem mi?

Teorinin ana düzeni bana göre böyle:

Gerçek hayatımızda öldük ve bu dünyaya yani cehenneme reenkarne olduk. Günahlarımız ya da yaptığımız kötülükler kadar cezamızı çekmek için aklımız silinerek buraya gönderildik. Bu dünyada gördüğünüz, yaptığınız hatta düşündüğünüz her şey aslında cehennem azabınızın bir parçası. Bu cehennemde hayatlarımız ortak bir kader planına bağlı ve neredeyse tamamen özgür iradeden yoksunuz (belki düşüncelerimizin bir kısmı, ya da hisslerimiz özgür iradeye bağlı olabilir.) Yani tüm yaptıklarımız aslında öyle gerektiği için yapıyoruz, özgür irademizle yaptığımızı sanıyoruz ama ilizyondan ibaret.

Bu kader planına bağlı olarak hepimiz zaman-zaman bir başkası için zebani rolünü üstleniyoruz, ne kadar iyi insan olursak olalım. Mesela, istemeden bir çok insanın kalbini kırmışsınızdır, ya da anneniz çöpü at dediğinde kızmışsınızdır, ve onların bir nevi ruhunu sömürerek cehennem azaplarına katkıda bulunmuşsunuzdur. Ya da arabayla birinin ayağını istemeden ezerek ona acı yaşatmışsınızdır vb. (karmaya benzer, ama aynı değil)

Cehennemse biz niye Türkiyede doğmuşken başkaları Norveçte diyenler için bu kısım:
Yaşadığımız hayatı bir düşünün. Hava sıcak olur terleriz, hava soğur donarız. Bir çok konuda stres yaşarız, bir gün güleriz iki gün ağlarız, iki gün güleriz bir gün ağlarız. Binlerce tür hastalıklarla savaşırız hayatımızın sonuna kadar. Depremler, seller, yangınlar. Ailemizi, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı kaybetmemiz. Gezegenimiz desen unutulmuş bir kenara atılmış bir şey sanki, hiç bir uzaylı türle toplumsal olarak tanışmadık, normalde bu şartlar altında binlerce tür varlık tanıyor olmalıydık. Bunlar dünyanın neresinde olursa olsun her insanın yaşadığı acılar.

Ve o demek değil ki, eğer cehennemdeysek her kes aynı şekilde cehennemi geçirecek. Bu teori doğruysa o zaman en genç ve kolay ölenleri en az günahlı ruhlar sayabiliriz. Tabi ki, her şey kader planına bağlı olduğu için ölen her bir insan da kendi yakınları için bir nevi zebani rolünü oynuyor yani azap veriyor.
Birisi 5 yaşına kadar yaşar ani bir durumda çok acı çekmeden ölür, başka birisiyse savaşta düşmanları tarafından esir alınarak tüm o korkuyu ve azabı yaşayarak işkence verilerek öldürülür. Ya da hayvanlar mesela, biz insanların bir ruhu varsa hayvanların da vardır. Bir çok hayvan biz insanlardan daha çok azap çekiyor, ama bazıları da aksine olabilir. (belki cehennem hayatının genel işleyişini kendimiz seçiyor olabiliriz, mesela aynı derece günahkar bir ruh dünyadaki cehennem hayatını 20 yıl yaşayıp yanarak ölmeyi, diğer bir ruh 60 yıl yaşayıp azabını yavaş yavaş çekmeyi ve sonda normal bir ölümü, diğer bir ruh ise cehennemi bir tavuk bedeninde 5 yıl geçirmeyi seçebiliyordur)


Arkadaşlar daha yazmaya çok devam edebilirdim ama sizleri de çok yormak istemiyorum ve biraz daha yazarsam şimdi okuyanların bile okumayacağını biliyorum. Zaten genel mantığı anlamışsınızdır diye düşünüyorum ve geri dönüp çocukluğunuzdan şimdiye kadar neler yaşadığınızı, neler hissettiğinizi düşündüğünüzde mantıklı gelecektir ve devamını kendiniz düşünebilirsiniz.

İyi tarafı ne diye düşünürsek dünyamızda biz insanlar için ortalama yaşam ömrünün 60-70 yıl olduğu fikri biraz içimizi rahatlatabilir. Yaşam süresinin 1000 yıl ya da milyon yıl olduğu cehennem katları olduğunu düşünün mesela. Eğer öyleleri varsa durumumuza sevinebiliriz belki. Bu cehennem hayatından sonra ne var diye sorarsanız, bunu bilmiyoruz ve bu da insanlara eziyet veren bir diğer konu xD. Cehennem azabını çektikten sonra sonsuz cennet hayatl çok iyi olurdu doğrusu:)

Biraz karışık yazmış olabilirim, uzun olduğu için de özür dilerim. Fikirlerinizi paylaşmanızı rica ederim.
Burda bu konuya yakın bir konu açılmış plaides gezegeninden biri anlatıyor biz dünyayı iyi ve kötülüğün nasıl olacağı deneysel yer yaptık bir başka konu biz ying yang'ız içimizde iyi ve kötü var kendimden örnek vereyim yakın zaman güç sahibi biri tarafından mobing uğradım şahıs delilik ve kötülük manipülasyonuda iyi biliyordu hem iyi hem kötü davranıp mobingini maskelemeye çalışıyordu ona aciz zavallı gözüyle baktım anormal biriydi güç hak etmeyene verildimi tehlikeli oluyor biz insanlar dürtüseliz gelişen teknoloji eğitim bence çok katkısı yok ilkel içgüdülerimiz dürtüsel oluşumuz kötülüğü tetikliyor bilinçli kötülük daha da tehlikeli korkuncu birde hırs ,kıskançlık,ihtiras yarattığı planlı kötülük diğer artık psikopat yaptığı şeyden acı duymayan hissetmeyen kötülük anormal bişeyi normalleştirmiş diğer istismar oda ayrı kötülük hepsi aynı kapıya çıkıyor bunun kitabı yazılsa gerçekten tam bir araştırma konusu insanlığa büyük fayda olur kötülüğü engeleyemeyiz belki dünyayı cehennneme çeviren insanlar azalır bir denge olur .
 
Geri
Üst