"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Bazı insanlar neden büyümez

hekate22

Elit Üye
" Dışarıya bakan Hayal görür; içine bakan uyanır " der Carl Gustav Jung

" Benzersiz bir potansiyelle dolu bir yaşam sürerken, görünmez bir gücün pençesinde sıkışmış hissettiğinizi ve görülemez gibi görünen bir iç çatışmanın sizi sardığını hayal edin.
Peki, ya bu çatışmayı anlamanın kendinizi ve dünyadaki yerinizi, görüş biçiminizi tamamen dönüştürebileceğini söyleseydim!?...
Bu gün Carl Jung'un derin psikolojik iç görüleri ışığın da Peur Aeternus latince'den ödünç alınmış bir terimdir, ya da pek cok bireyin içinde saklı duran çocuk ruhunu simgeler yada sonsuz gençliği; yüzeydeki anlamı, yaratıcılığı, sınırsız enerjiliği ve durmak bilmeyen bir hayal peşinden koşmayı temsil eder; Ama bu yüzeyin altında, sorumluluk, olgunluk ve hayatın gerçekleriyle mücadele edemeyen karanlık bir gölge yatar.
Jung, bu arketipik yetkinliğin getirdiği yükümlülüklerden kaçınan kişilerin içsel modelini anlatmak için kullanmıştır. Bu gün bu kavramın be ifade ettiğini modern bağlamda nasıl yapılandığını düşünmenizi istiyorum. Ergenlik hâlinde kalmış gibi görünen, yaşları ne olursa olsun sanki bitmeyen bir gençlik döneminde yaşayan sayısız insan var. Hayatın nasıl olabileceğine dair büyülü hayaller kuruyorlar, ama gerçekte ne olduğuna dair duydukları korkularından harekete geçemiyorlar; belki sizde özgürlük ve macera özlemiyle , aynı zamanda bağlanma ve sorumluluk korkusuyla bu çatışmayı hissettiniz; ebedi çocuk yalnızca genç bir ruhu ifade etmez, derin ve önemli şekillerde kendini gösteren köklü bir psikolojik arketiptir. Yerleşik bir düzen kurmaktan kaçınmamız da, anlamlı bir işe başlatmaktan çekinmemiz de, ya da sürekli yenilik ve heyecan arayışıyla istikrarı göz ardı etmemiz de büyümemizi , sebote edebilir.
Carl Gustav Jung, Puer Aeternus'un yaratıcılığın ve hayal gücünün kıvılcımını temsil ederken, aynı zamanda da gerçeğin sert yüzünden bir kaçışı gösterdiğini savunmuştur. Jung'a göre, bu arkrotifin zorluğu onu bastırmak değil onunla bütünleşebilmektir; yani muazzam enerjisini kalıcı ve değerli bir şeye yönlendirebilmektir.

Hiç hayal ettiğiniz kusursuz bir gelecekle onu gerçeğe dönüştürmek için atmanız gereken adımlar arasındaki gerginlikte sıkışıp kaldığınızı hissettiniz mi? işte bu his ebedî çocuğun imzasını taşır.
O, bize kusursuzluk ve bitmek bilmez özgürlük vadeder; ama çoğu zaman bizi tatminsizlikle ve kopuklukla baş başa bırakır.
Jung, Peur Aeternus' ın gölgesinde yaşamanın sürekli bir memnuniyetsizliğe yil açabileceğini söyler. Çağdaş toplumunda bu kalıbı beslediğini düşünür, çünkü yetkinliğin sorumlulukları gençliği bireyselliği ve anlık heyecanı abartan bir kültürle çatışma halindedir. Jung'un metinlerinde , bu içsel çocuğun üzerine gitmenin gerekliliği vurgulanır; onu yok etmek için değil, bilgelik ve direnç kaynağına dönüştürmek için.

Peki bu arketiple nasıl yüzleşiriz? "Özgürlük özlemiyle,"
bu sorumluluk gerekliliğini nasıl dengeleriz?
"Bu sorulara bugün cevap ariyoruz"
Özellikle şunu anlamalıyız ki, Peur Aeternus özünde olumsuz değildir, o, büyük bir potansiyeli, yaratıcılığın ve yenilikçiliğin kaynağıdır. Sorun, bu enerjinin denetimsiz bırakılmasından doğar, bu da gelip geçici hazlar ve gerçekleşmeyen hayallere sürükler. Jung, büyümenin sırrının bu içsel çocuğun varlığını kabul etmekle başladığını ancak onun eylemlerinizin yönlendirilmesine izin vermemek gerektiğini vurgular. Bu yol, öz farkındalık ve cesaret ister. Başarısızlık, reddedilme ve kaybetme korkularımızla yüzleşmek gerekir; çünkü tam da bu korkular ebedi çocuğun sığınak gibi gördüğü tanıdık alanın içinde kalmamıza sebep olur. Büyümenin rahatsızlığına göğüs germeyi, bilinmeyene adım atmayı öğrenmeliyiz.
Şimdi bu dönüşümü nasıl gerçekleştireceğimize dair pratik adımlara geçiyoruz.

Jung'un önerdiği araçlarla, Puar Aeternus'u dengeli ve tatmin edici bir hayata entegre etmek mümkün. Daha daderinlerde bu arkeotifin kalbinde yatan gereçleri keşfedeceğiz. Peki bu arketip neden bu kadar güçlü? Cevabı onun kollektif bilinç dışındaki köklerinde yatıyor. Jung'a göre kollektif bilinç dışı, tüm insanlığın paylaştığı arketipler ve semboller semboller deposudur. Ebedi çocukta masumiyet, merak ve gençliğin sonsuz olanaklarını içten içe özleyen evrensel bir özlemi yansıtır. Bizi, sorumluluklar ve zorluklar yüklenmeden önceki zamana, dünya henüz umuttan ibaret iken duyduğumuz o hissiyata götürür; Ama işte bu özlem bir tuzağa da dönüşebilir. Örnek olarak: Ikaras'un mit'ini düşünün; kanatları bal mumu ve tüyden yapılmış, uçma hayaline kapılan o genç çocuğu. Babası Daydolas 'un uyarılarını dinlenmemesi, onu geri dönülmez bir felakete sürükler. Güneş'e fazlaca yaklaşarak kendini özgür sanırken, kanatlarının erimesine ve düşüşüne yol açar; tıpkı Ikaros gibi, gerçekliğin çarpmasıyla büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilirler. Bu efsane Peur Aeternus'la aşırı özleşmenin tehlikelerine ayna tutar".

Hayran olduğum biri Jung; uzun olması belki sıkmıştır ama kısaltmam için yazının gidişatını uygun bir yerde kesmem gerektiğini düşündüm.
 
7 Mühür

" Ben bilgi istiyorum, inanç ya da varsayım değil, bilgi.
Tanrının elini uzatıp kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum."

X " Ama O suskun."

" Karanlıkta ona sesleniyorum, ama sanki hiç kimse yok."

X " Belki de kimse yoktur."

" O halde yaşam korkunç bir şey. Her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri, ölüm karşısında yaşayamaz. "

X " Çoğu insan ne ölümü ne de yaşamın hiçliğini düşünür. "

" Ama bir gün hayatın son anlarında karanlıkla yüzleşmeleri gerekecek."

X " O gün "

" insanın duyularıyla Tanrıyı kavrayabilmesi o kadar imkansız mı?

O, neden yarım vaatlerin ve görülmeyen mucizelerin ardına saklansin ki? Kendimize inancımız yoksa başkasına nasıl inanç duyabiliriz? Benim gibi inanmak isteyen ama inanamayan ne olacak?
Inanmayan içimi, tanrıyı, neden öldüremiyorum; onu kalbimden atmak istememe rağmen neden alçaltıcı ve acı verici şekilde içimde yaşamaya devam ediyor ve neden her şeye rağmen bu şaşırtıcı gerçeklikten kurtulamıyorum? "
 
Geri
Üst