gümüş
Kayıtlı Üye
Başka bir konuda arama yaparken tesadüf ettim. Ayıklama yoluyla yazıyı alıntılıyorum ve bir başka yazıyla ilişkillendiriyorum. Balık ve su üzerine bildiklerinizi, duyduklarınızı bilgi ya da eskiler derdi ki hesabı eklerseniz sevinirim. Teşekkürler
Balıkçı Kral
Bu terim tarih boyunca özellikle Hıristiyan dünyasında başlı başına ilgi konusu olmuştur ve gündemde kalmayı günümüzde bile sürdürmektedir.
...
İsa’nın yanı başından hiç ayrılmayanlardan biri olan Arimatealı Yusuf’un kimliği üzerinde hayli spekülâsyon yapılmıştır.
...
...
Katolik Kilisesi, Arimatealı Yusuf’u saygıyla anar. Ona aziz (saint) niteliği vermiştir. Bunun nedeni de, İsa’nın çarmıhtaki bedensel ölümünden (?) sonra, cesedini indirip gömmüş olmasıdır. Üstelik öteden beri bilinen Yahudi töresi uyarınca değil, o tarihlerde henüz bilinmeyen, çok daha sonra gelenekselleşecek olan Hıristiyan yöntemine göre. Nitekim Kudüs’teki “Kutsal Mezar” kavramı da buradan çıkıyor.
Dolayısıyla, Katolik Kilisesi, Arimatealı Yusuf’un bundan sonra geçen birtakım serüvenlerine ilişkin anlatımlara ateş püskürür.
Bazı kaynaklara göre; “Arimatealı Yusuf” adıyla anılan kişi, aslında İsa’nın öz kardeşidir... Bizans’taki Ortodoks Kilisesi, 900 yılında bu konuda bir açıklama yapmıştır. Buna göre Arimatealı Yusuf, Meryem Ana’nın amcasıdır. Böylece, İsa’nın çarmıha gerildiği sırada Meryem Ana 50’li yaşlarda olduğuna göre, Arimatealı Yusuf’un yaşının hayli ileri olduğu izleniminin yaratılmasına çalışılmıştır. ...
“Arimatea” sözcüğüyle bağlantılı olmak üzere de şöyle bir yoruma rastladım:
“Bu, aslında Ha-Rama-Teo sözcüğünün İbranî ve Grek karışımı bir dildeki yozlaşmış biçimidir. Bu sözcük ise, ilgili kişinin kral ailesinden bir prens niteliği taşıdığını yansıtır.”
Arimatealı Yusuf hakkında sonraki yüzyıllarda ortaya çıkmış olan birtakım romantik öykülerde, ondan “balıkçı” olarak söz edilir. Niçin öyle dendiğini anlamak için, “Kutsal Kâse” gibi bir diğer simgesel kavrama uzanmak gerekir: “Balıkçı Kral”.
Bu terimin kaynağını 1. yüzyılda Yahudiye’deki Nazarenlerin ezoterik nitelikli bir uygulamasında görürüz. Birisini vaftiz etme yetkisi olan rahipler, simgesel olarak “balıkçı” niteliğini taşırdı. Çünkü bir tür inisyasyon niteliğindeki bu işlem, büyük bir tekne içinde, balıkçı ağları arasında yapılırdı. Rahip olarak yetiştirilmek üzere inisyasyondan geçirilecek olan adaylara “balık” denirdi.
İsa, söz konusu balıkçılardan biriydi. Fakat aynı zamanda soyluydu ve üstelik kral ailesinden gelmeydi. Onun için de ona, çarmıha gerilme olayından sonra ona “Balıkçı Kral” denmişti.
Burada geçen şu “kral” sözcüğünün ne anlama geldiğine yine dikkat çekelim.
Roma İmparatorluğu ya da Katolik Kilisesi karşısında bir ülkenin kralını görmek isterdi. Oysa burada sözü edilen “kral”, bir ülkenin kralı değildi. Bir toplumun, halkın kralıydı. Bu bakımdan örneğin “İsrail kralı” deyişiyle “Yahudilerin kralı” deyişi birbirinden farklı bir anlam taşır. Nitekim Merovenj hanedanından gelme krallar da “Frank kralı” olmaktan önce “Frankların kralı” niteliğini taşımıştır. Tıpatıp aynı olguyu çok daha sonraki yüzyıllarda İskoçya’da görürüz: “İskoçya kralı” başka, “İskoçların kralı” başkadır.
Ya Balıkçı Kral?...
O, tüm insanların, tüm halkların kralıdır.
Bu konu İncil’de de geçer. Fakat şunu göz önünde tutmalıyız: 1. yüzyılda kaleme alınmış olan İnciller, Romalıların kontrolü altındaki bir ortamda imparatorluğun sınırları içinde yaşayan ilk Hıristiyanlar için yazılmıştı. Her şeyin apaçık bir şekilde yazılabilmesine olanak yoktu. Asıl anlatılmak istenen şeyler, apaçık olarak yazılanların ardında gizlenmeliydi. Tıpkı ezoterik nitelikli kurumların öğretilerini simgeler ve alegoriler kullanarak anlatışları gibi... Her nerede çok önemli bir konuya değinilecekse, orada şöyle bir deyişin geçtiği görülür:
“Bunlar, işitecek kulakları olanlar içindir.”
...
...
Alıntı
***
Atlantis’teki tüm Şamanların eşiz hayvan ruhları bulunmaktadır. Balık, ilk eşiz ruhlardan birisidir. Spermin balığa benzediğini çıkarım yoluyla anlayan ilk vizyonerler ,onu hayatın üreme-doğurganlık faaliyetleri ile ilgili mitoslarda da kullanmışlardır.Atlantis kaynaklı Balık ikonu kadim ulusların sembollerinde ve gizli ritüellerde ,gizem okullarında, inisiye araçlar gibi benzeri birçok yerde kullanılmıştır.Aslında Balık, Şamanın vizyon arkadaşıdır.Şamanın bilgi yolculuğu Atlantis rahiplerince ilahi anlamlar taşırken vizyonerler için Biyolojik bir arayışı ifade eder. Atlantis’te de rahipler, astronomlar, kahinler, vizyonerler ve benzeri gruplar bulunmaktadır bazen bu ayrım çok keskin ve net bir şekilde görülürken bazen de melez teorilerle birbiriyle
İç içe geçmiş durumdadır.Atlantis döneminin ardından melezlenme daha da artmış kesin çizgiler kaybolmuştur. Rahip-Astronomların ortaya çıkışı gibi.Balığa dönecek olursak, Atlantis döneminin ardından mitolojik bir ikon haline dönüşen Balık, Buda’nın sekiz kutsal sembolünden birisi , Paganlar için kurtarıcı bir yunus, İnisasyon ritüellerinde rahiplerin giydikleri bir tören kıyafeti, Afrodit tapıncında Venüs’ün sembolü günümüz Atlantis hayalperestlerince Atlantislilerin ruhu gibi bir dolu sembole dönüşmüştür. Atlantisliler evreni suptil bir okyanus gibi tezahür ettiklerinden evrende göz seyirine çıkan astronomlara Balık demişlerdir.Balık bir vizyon yolculuğu aracıdır.Balığın hem spiritüel aşkın hakikatler anlamları taşıması hem de vizyonerlerin ve astronomların sembolü olması Atlantis kaynağından gelir.Kaynağın kökü de Şamanın balıkları yani av hayvanını bulmak için girdiği ilk trans deneyimlerine uzanır.
Alıntı (WEB)
***
Balıkçı Kral
Bu terim tarih boyunca özellikle Hıristiyan dünyasında başlı başına ilgi konusu olmuştur ve gündemde kalmayı günümüzde bile sürdürmektedir.
...
İsa’nın yanı başından hiç ayrılmayanlardan biri olan Arimatealı Yusuf’un kimliği üzerinde hayli spekülâsyon yapılmıştır.
...
...
Katolik Kilisesi, Arimatealı Yusuf’u saygıyla anar. Ona aziz (saint) niteliği vermiştir. Bunun nedeni de, İsa’nın çarmıhtaki bedensel ölümünden (?) sonra, cesedini indirip gömmüş olmasıdır. Üstelik öteden beri bilinen Yahudi töresi uyarınca değil, o tarihlerde henüz bilinmeyen, çok daha sonra gelenekselleşecek olan Hıristiyan yöntemine göre. Nitekim Kudüs’teki “Kutsal Mezar” kavramı da buradan çıkıyor.
Dolayısıyla, Katolik Kilisesi, Arimatealı Yusuf’un bundan sonra geçen birtakım serüvenlerine ilişkin anlatımlara ateş püskürür.
Bazı kaynaklara göre; “Arimatealı Yusuf” adıyla anılan kişi, aslında İsa’nın öz kardeşidir... Bizans’taki Ortodoks Kilisesi, 900 yılında bu konuda bir açıklama yapmıştır. Buna göre Arimatealı Yusuf, Meryem Ana’nın amcasıdır. Böylece, İsa’nın çarmıha gerildiği sırada Meryem Ana 50’li yaşlarda olduğuna göre, Arimatealı Yusuf’un yaşının hayli ileri olduğu izleniminin yaratılmasına çalışılmıştır. ...
“Arimatea” sözcüğüyle bağlantılı olmak üzere de şöyle bir yoruma rastladım:
“Bu, aslında Ha-Rama-Teo sözcüğünün İbranî ve Grek karışımı bir dildeki yozlaşmış biçimidir. Bu sözcük ise, ilgili kişinin kral ailesinden bir prens niteliği taşıdığını yansıtır.”
Arimatealı Yusuf hakkında sonraki yüzyıllarda ortaya çıkmış olan birtakım romantik öykülerde, ondan “balıkçı” olarak söz edilir. Niçin öyle dendiğini anlamak için, “Kutsal Kâse” gibi bir diğer simgesel kavrama uzanmak gerekir: “Balıkçı Kral”.
Bu terimin kaynağını 1. yüzyılda Yahudiye’deki Nazarenlerin ezoterik nitelikli bir uygulamasında görürüz. Birisini vaftiz etme yetkisi olan rahipler, simgesel olarak “balıkçı” niteliğini taşırdı. Çünkü bir tür inisyasyon niteliğindeki bu işlem, büyük bir tekne içinde, balıkçı ağları arasında yapılırdı. Rahip olarak yetiştirilmek üzere inisyasyondan geçirilecek olan adaylara “balık” denirdi.
İsa, söz konusu balıkçılardan biriydi. Fakat aynı zamanda soyluydu ve üstelik kral ailesinden gelmeydi. Onun için de ona, çarmıha gerilme olayından sonra ona “Balıkçı Kral” denmişti.
Burada geçen şu “kral” sözcüğünün ne anlama geldiğine yine dikkat çekelim.
Roma İmparatorluğu ya da Katolik Kilisesi karşısında bir ülkenin kralını görmek isterdi. Oysa burada sözü edilen “kral”, bir ülkenin kralı değildi. Bir toplumun, halkın kralıydı. Bu bakımdan örneğin “İsrail kralı” deyişiyle “Yahudilerin kralı” deyişi birbirinden farklı bir anlam taşır. Nitekim Merovenj hanedanından gelme krallar da “Frank kralı” olmaktan önce “Frankların kralı” niteliğini taşımıştır. Tıpatıp aynı olguyu çok daha sonraki yüzyıllarda İskoçya’da görürüz: “İskoçya kralı” başka, “İskoçların kralı” başkadır.
Ya Balıkçı Kral?...
O, tüm insanların, tüm halkların kralıdır.
Bu konu İncil’de de geçer. Fakat şunu göz önünde tutmalıyız: 1. yüzyılda kaleme alınmış olan İnciller, Romalıların kontrolü altındaki bir ortamda imparatorluğun sınırları içinde yaşayan ilk Hıristiyanlar için yazılmıştı. Her şeyin apaçık bir şekilde yazılabilmesine olanak yoktu. Asıl anlatılmak istenen şeyler, apaçık olarak yazılanların ardında gizlenmeliydi. Tıpkı ezoterik nitelikli kurumların öğretilerini simgeler ve alegoriler kullanarak anlatışları gibi... Her nerede çok önemli bir konuya değinilecekse, orada şöyle bir deyişin geçtiği görülür:
“Bunlar, işitecek kulakları olanlar içindir.”
...
...
Alıntı
***
Atlantis’teki tüm Şamanların eşiz hayvan ruhları bulunmaktadır. Balık, ilk eşiz ruhlardan birisidir. Spermin balığa benzediğini çıkarım yoluyla anlayan ilk vizyonerler ,onu hayatın üreme-doğurganlık faaliyetleri ile ilgili mitoslarda da kullanmışlardır.Atlantis kaynaklı Balık ikonu kadim ulusların sembollerinde ve gizli ritüellerde ,gizem okullarında, inisiye araçlar gibi benzeri birçok yerde kullanılmıştır.Aslında Balık, Şamanın vizyon arkadaşıdır.Şamanın bilgi yolculuğu Atlantis rahiplerince ilahi anlamlar taşırken vizyonerler için Biyolojik bir arayışı ifade eder. Atlantis’te de rahipler, astronomlar, kahinler, vizyonerler ve benzeri gruplar bulunmaktadır bazen bu ayrım çok keskin ve net bir şekilde görülürken bazen de melez teorilerle birbiriyle
İç içe geçmiş durumdadır.Atlantis döneminin ardından melezlenme daha da artmış kesin çizgiler kaybolmuştur. Rahip-Astronomların ortaya çıkışı gibi.Balığa dönecek olursak, Atlantis döneminin ardından mitolojik bir ikon haline dönüşen Balık, Buda’nın sekiz kutsal sembolünden birisi , Paganlar için kurtarıcı bir yunus, İnisasyon ritüellerinde rahiplerin giydikleri bir tören kıyafeti, Afrodit tapıncında Venüs’ün sembolü günümüz Atlantis hayalperestlerince Atlantislilerin ruhu gibi bir dolu sembole dönüşmüştür. Atlantisliler evreni suptil bir okyanus gibi tezahür ettiklerinden evrende göz seyirine çıkan astronomlara Balık demişlerdir.Balık bir vizyon yolculuğu aracıdır.Balığın hem spiritüel aşkın hakikatler anlamları taşıması hem de vizyonerlerin ve astronomların sembolü olması Atlantis kaynağından gelir.Kaynağın kökü de Şamanın balıkları yani av hayvanını bulmak için girdiği ilk trans deneyimlerine uzanır.
Alıntı (WEB)
***