Astral Seyahat: Herkes için mümkün mü?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan cortana
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Rüya görebilen, vasatın üstü ortalama akılda olan herkes astral deneyim de yaşayabilecek kapasitededir.

Genetik üstünlük ise; yaşadığın paranormal deneyimlere dışarıdan bakabilme ve kendini "gözlemci" konseptinde tutabilme yeteneğindir. Eş zamanlı çok katmanlı bilişsel farkındalık katmanlarına adapte olma kolaylığı genetikten gelir. Sonradan da geliştirilebilirdir.

Genetik olarak üstün olmayan da, 3B algı seviyesinde yaşayan insan da, dürtüsel yaşayan insan da, nefsi emmarede yaşayan insan da hertürlü paranormal deneyimlere açıktır. Sadece bu deneyimleri anlamlandırma ve yönetme kabiliyetleri terbiye edilmimiştir. Her gece kaçırılırlar ve sabah hiçbişey olmamış gibi normal yaşamlarına devam ederler. Umursayacak kadar merak etmezler bile, karınları acıkır ve yemek yerler. 3B'de sıkışmak böyledir. Ama metafizik deneyimlere engel de değildir.



Hayvanlar bazı konularda bizden daha kabiliyetlidir. Sahibi Sivas'ta ölen bir köpek o anda Antalya'da bulunuyor olsa da ağlar. Bu böyledir.
 
Astral seyahate dair beni en çok cezbeden fikir, dr.strange filminde adamın geceleri okumak için bedeninden ayrıldığı sahneden geliyor.
Rüya görebilen, vasatın üstü ortalama akılda olan herkes astral deneyim de yaşayabilecek kapasitededir.

Genetik üstünlük ise; yaşadığın paranormal deneyimlere dışarıdan bakabilme ve kendini "gözlemci" konseptinde tutabilme yeteneğindir. Eş zamanlı çok katmanlı bilişsel farkındalık katmanlarına adapte olma kolaylığı genetikten gelir. Sonradan da geliştirilebilirdir.

Genetik olarak üstün olmayan da, 3B algı seviyesinde yaşayan insan da, dürtüsel yaşayan insan da, nefsi emmarede yaşayan insan da hertürlü paranormal deneyimlere açıktır. Sadece bu deneyimleri anlamlandırma ve yönetme kabiliyetleri terbiye edilmimiştir. Her gece kaçırılırlar ve sabah hiçbişey olmamış gibi normal yaşamlarına devam ederler. Umursayacak kadar merak etmezler bile, karınları acıkır ve yemek yerler. 3B'de sıkışmak böyledir. Ama metafizik deneyimlere engel de değildir.



Hayvanlar bazı konularda bizden daha kabiliyetlidir. Sahibi Sivas'ta ölen bir köpek o anda Antalya'da bulunuyor olsa da ağlar. Bu böyledir.
Sizin deneyimleriniz var mı bu konuyla ilgili?
 
Rüya görebilen, vasatın üstü ortalama akılda olan herkes astral deneyim de yaşayabilecek kapasitededir.
İşte bir kez daha basite indirgiyorsunuz. Astral ve rüya aynı şeyler değil, kaldı ki öldükten sonra da insan hayvan herkes benzer bir deneyim yaşayacak ama ona da astral seyahat denemez. Burada bahsedilen şey henüz yaşarken bilinçli bir şekilde bedenin dışında bulunmak, dublemizle bilinçli bir şekilde ve izin verildiği kadar hareket edebilmek.
Genetik üstünlük ise; yaşadığın paranormal deneyimlere dışarıdan bakabilme ve kendini "gözlemci" konseptinde tutabilme yeteneğindir. Eş zamanlı çok katmanlı bilişsel farkındalık katmanlarına adapte olma kolaylığı genetikten gelir. Sonradan da geliştirilebilirdir.
Burada bahsedilen genetik üstünlük zeka veya akıldır, ve olayı akıl ile yeterince ve doğru şekilde kavramak olabilir anca. Ama sizin burada bahsettiğiniz şey tecrübe bence. Tecrübeli birisi ne yaşadığınızı anlattığınız zaman, sizden daha iyi bilebilir mesela. Ve tabii tecrübe bilinçlenme konusunda ilerleme de getirir, zamanla.
Genetik olarak üstün olmayan da, 3B algı seviyesinde yaşayan insan da, dürtüsel yaşayan insan da, nefsi emmarede yaşayan insan da hertürlü paranormal deneyimlere açıktır. Sadece bu deneyimleri anlamlandırma ve yönetme kabiliyetleri terbiye edilmimiştir. Her gece kaçırılırlar ve sabah hiçbişey olmamış gibi normal yaşamlarına devam ederler. Umursayacak kadar merak etmezler bile, karınları acıkır ve yemek yerler. 3B'de sıkışmak böyledir. Ama metafizik deneyimlere engel de değildir.
Herkes otorite olmasa da herkes ne yaşadığını bilir. Mesela astral seyahat terimini duymamıştır ama kendimi bir anda bedenimin dışında buldum der. Ve o an ne yaşandığını, bunu teoride bilip pratikte deneyimlememiş olanlardan daha iyi bilir. Bir şeyin farkında olmayan bir şey yaşamamıştır zaten, diğerleri uykudur yani.
Hayvanlar bazı konularda bizden daha kabiliyetlidir. Sahibi Sivas'ta ölen bir köpek o anda Antalya'da bulunuyor olsa da ağlar. Bu böyledir.
Ona lafimiz yok ancak sonuçta atalardan bahsediliyor ve Sarman kedi Oğuz Ata nın soyundan gelmiyor. Ayrıca genetik olduğunu savunan ben değildim, hep Aksini savundum hatta ama mesele o değil.
 
@acemicadisofia Tecrübe ve akılla ilgili yorumlarınıza katılıyorum ve bunların dışında “sezgisellik”, “hissetmek” gibi yetenekler de öneme sahip bu hususta. Üç boyutlu dünyanın sınırlarından sıyrılamamış ve sıyrılmak istemeyen bir zihin beden dışı deneyimini anlamak, kabul etmek istemez.

Forumda önceki tartışmalara hakim değilim ancak yeteneği genetik ile sınırlandırmak dar bir bakış açısı olur. Evren özünde majikal bir yapıya sahiptir, tüm yaratımın bu sisteme dahil olduğunu düşünecek olursak herkesin birtakım konularda bazı yeteneklerinin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Atalar, ata bağlantıları birçok yerde karşımıza çıksa da mevcut düzende geriye dönüp bakamayacağınız bir zaman diliminde atalarınızdan birinin kuvvetli yetenekleri olabilir; bu yalnız öğrenmesini ve kullanmasını bilene katkı sağlar. Annesi veya babası çok iyi fal bakan birinin kehanete hiç yeteneği olmayabilir, babaannesi şifacı olan ve ondan el alan biri bir türlü yeteneği kavrayamayabilir mesela. Diğer bir yandan ailede bunları hiç öğrenmemiş, önceki atalarını tanımayan biri, birden yeteneklerini keşfetmeye başlayabilir. Bu bahşedileni algılamak, kabul etmek ve geliştirmekle ilgili bir süreçtir bana kalacak olursa. Hadi en başına dönelim, ilk insanlara yetenekler nasıl bahşedildi? Üstelik genetik olarak alabilecekleri bir öncülleri de yoktu. Öyleyse her kabiliyet Öz’den, Yaratıcımızdan gelir. Ancak herkes bu yeteneği uyandıracak ve geliştirecek kadar farkında değildir, bence durum bundan ibaret.
 
@acemicadisofia Tecrübe ve akılla ilgili yorumlarınıza katılıyorum ve bunların dışında “sezgisellik”, “hissetmek” gibi yetenekler de öneme sahip bu hususta. Üç boyutlu dünyanın sınırlarından sıyrılamamış ve sıyrılmak istemeyen bir zihin beden dışı deneyimini anlamak, kabul etmek istemez.
Sezgi, basiret, feraset bunlar sizin insani mertebenizle alakalı şeyler. Ben de en başından beri bunları savunuyorum zaten ama diğer üyeler hep genetik farklılıkla alakalı olduğunu savundular. Belli bir genetik koda sahip olmayanlar bunu yapamaz dendi hep.

Ayrıca kişinin ahlaki ve etik değerlerinin de önemli olduğunu savunuyorum. Sonuçta orası çok afedersiniz babanızın arpa tarlası değil ve bazılarının iddia ettiği gibi kimsenin özel hayatını çiğneyemezsiniz. Bu tür kaygıları olmayanların çabalarının sonuçsuz kalacağını düşünüyorum.
Forumda önceki tartışmalara hakim değilim ancak yeteneği genetik ile sınırlandırmak dar bir bakış açısı olur. Evren özünde majikal bir yapıya sahiptir, tüm yaratımın bu sisteme dahil olduğunu düşünecek olursak herkesin birtakım konularda bazı yeteneklerinin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Atalar, ata bağlantıları birçok yerde karşımıza çıksa da mevcut düzende geriye dönüp bakamayacağınız bir zaman diliminde atalarınızdan birinin kuvvetli yetenekleri olabilir; bu yalnız öğrenmesini ve kullanmasını bilene katkı sağlar. Annesi veya babası çok iyi fal bakan birinin kehanete hiç yeteneği olmayabilir, babaannesi şifacı olan ve ondan el alan biri bir türlü yeteneği kavrayamayabilir mesela. Diğer bir yandan ailede bunları hiç öğrenmemiş, önceki atalarını tanımayan biri, birden yeteneklerini keşfetmeye başlayabilir. Bu bahşedileni algılamak, kabul etmek ve geliştirmekle ilgili bir süreçtir bana kalacak olursa.
Dediğim gibi genetik olduğunu savunan ben değilim, bu konularda açıklama yapılmasına gerek yok. Genç arkadaşlar yanlış yönlendirilmesin, kafi.
Hadi en başına dönelim, ilk insanlara yetenekler nasıl bahşedildi? Üstelik genetik olarak alabilecekleri bir öncülleri de yoktu. Öyleyse her kabiliyet Öz’den, Yaratıcımızdan gelir. Ancak herkes bu yeteneği uyandıracak ve geliştirecek kadar farkında değildir, bence durum bundan ibaret.
Hadi en başa dönelim, öz derken? Özümüzde nasıl bir insan olmak?
 
Hadi en başa dönelim, öz derken? Özümüzde nasıl bir insan olmak?
Özden kastım yaratımın özüydü. Ancak insandan yola çıkacak olursak farklı disiplinlerin farklı terbiye metotları var ilk sayfada da söylediğim gibi. Eğer kişi Havasla çalışacaksa Sufizmi idrak etmeli ve yaşayabilmeli, Kabala’yı öğrenip pratik edecekse Yahudi mistisizmine hakim olup inancın terbiyesini alabilmeli, Paganizm temelli ekollerle çalışacaksa inanç sistemine hakim olup inancın gerekliklerini yerine getirebilmeli, Kaosla çalışan biri kaosun yapısını idrak edebilmeli, kuantumla çalışmayı ve birçok kavramı araç olarak kullanabilmeyi öğrenmeli. Bu yüzden tek bir portre çizmek anlamlı olmayacaktır.

Genel hatlarıyla antik ve semavi ekollerde erdem, tevazu, adanmışlık ve teslimiyet gibi kavramların kazanımı hedeflenir. Ancak birçok okült öğreti ve majikal ekol olduğunu düşünecek olursak bu daima tartışmalı bir konu olacaktır. Zira Sağ El’in metoduyla Sol El’in metodu farklıdır. Kaos sizden iyi veya erdemli biri olmanızı istemez ve herhangi bir inanç için sizi zorlamaz. Semavi dinlerde insan özü farklı, mesela Satanizm’de (Spiritüel Satanizmi ayrı tutarak) insan özü farklıdır ve farklı gelişim evreleri vardır.
 
Özden kastım yaratımın özüydü. Ancak insandan yola çıkacak olursak farklı disiplinlerin farklı terbiye metotları var ilk sayfada da söylediğim gibi. Eğer kişi Havasla çalışacaksa Sufizmi idrak etmeli ve yaşayabilmeli, Kabala’yı öğrenip pratik edecekse Yahudi mistisizmine hakim olup inancın terbiyesini alabilmeli, Paganizm temelli ekollerle çalışacaksa inanç sistemine hakim olup inancın gerekliklerini yerine getirebilmeli, Kaosla çalışan biri kaosun yapısını idrak edebilmeli, kuantumla çalışmayı ve birçok kavramı araç olarak kullanabilmeyi öğrenmeli. Bu yüzden tek bir portre çizmek anlamlı olmayacaktır.

Genel hatlarıyla antik ve semavi ekollerde erdem, tevazu, adanmışlık ve teslimiyet gibi kavramların kazanımı hedeflenir. Ancak birçok okült öğreti ve majikal ekol olduğunu düşünecek olursak bu daima tartışmalı bir konu olacaktır. Zira Sağ El’in metoduyla Sol El’in metodu farklıdır. Kaos sizden iyi veya erdemli biri olmanızı istemez ve herhangi bir inanç için sizi zorlamaz. Semavi dinlerde insan özü farklı, mesela Satanizm’de (Spiritüel Satanizmi ayrı tutarak) insan özü farklıdır ve farklı gelişim evreleri vardır.
Kaos derken ben acil durum olarak anlıyorum sadece kaosu. Ölüme yakın deneyim veya diger acil durumlardaki beden dışı deneyimler yani. Evet, bunlarda herhangi bir niteliğe, mertebeye gerek yok. Keyfiyet de yok zaten.

Onun dışında hemen belirteyim ki, sizin bahsettiğiniz kaos majisi hakkında bir bilgim yok. Majiyle ilgilenmiyorum ayrıca, havas tasavvuf veya herhangi başka bir ekol ile de hiçbir zaman alakam olmadı. Ehli sünnet vel cemaat ekolündenim diyebilirim sadece. Yalnız basite indirgenmesi doğru olmadığı gibi bu kadar yokuşa sürülmesi de doğru değil bence meselenin, en azından genç üyelerin kafasını karıştırmamak adına. Zira disiplin ve terbiye dışında, ekollerle alakalı olduğunu zannetmiyorum. Bakış açıları farklı olsa da hakikat tektir. Bu yüzden insani niteliklere ek olarak disiplin ve terbiye diyorum tekrardan. Benim görüşüm ve tecrübem bu yönde, en azından işi zorlaştırmamak adına.
 
İşte bir kez daha basite indirgiyorsunuz.

Basitleştiremeyen, tam anlayamayandır zaten. Olayın kendisi çok sadedir.


Astral ve rüya aynı şeyler değil,

Aynı şeyler demedim ki.
Ben kapasitif olarak hemen herkesin astral deneyim yaşayabilecek kodlara sahip olduğunu ileri sürdüm. Herkesin bakkala gider gibi astrale gittiğini değil.


kaldı ki öldükten sonra da insan hayvan herkes benzer bir deneyim yaşayacak ama ona da astral seyahat denemez.

Tamam işte. Anlamadınız mı hala?
Herkesin içinde bir yerlerde olağan üstü, hatta doğa üstü durumlar yaşayabilecek, deneyimleyebilecek, ufuk turuna seyri suluk edebilecek malzeme var, Olmasaydı ölüm ötesini tezahür edemez, ahireti hesap gününü bile algilayamazdık.
 
Bu arada eğer kaos majisi derken, astral boyuttaki iyi ve kötü niyetli varlıklardan ve onların yarattığı kargaşadan bahsediyorsanız, evet öyle tecrübeler ve anlatılar mevcut. Hoş, bu da forumda son zamanlarda dile getirilen konulardan biri. Önceden her gece aya giden üyeler vardı, sonra bir takım engeller çıktı ortaya, her neyse. Eğer bahsettiğim mevzuysa kaos majisi, bence yine orada da öz girer devreye. Şöyle ki, Külkedisi ve üvey annesinin aynı kadehten sihirli bir iksir içtiğini düşünün. Sizce aynı içeceği içtikleri için ikisi de kanatlı periye mi dönüşür yoksa biri kristal prensese diğeri kurbağaya mı? Ben ikinci şık diyorum, özüne döner yani. Aynı şekilde öz, benim bahsettiğim kaos durumlarında da geçerli olabilir bence, ÖYD ve diğer durumlarda yani. Sevap günah terazisinden yola çıkarak bir örnek verecek olursak, ölüme yaklaşmış iki kişiden biri kendini yeşil kırlarda diğeri nahoş ortamlarda görebilir. Zaten anlatılagelen bilinen şeylerdir bunlar hep. Buradan yola çıkılarak diğer durumlar da herkesin kafasında şekillenenilir. Ben böyle olduğunu savunuyorum tabii, farklı görüşler de mevcut. Kötü gibi görünmekle beraber Özünde iyi olan insanlar da mevcut. Zamanla anlaşılır mesele.
 
Basitleştiremeyen, tam anlayamayandır zaten. Olayın kendisi çok sadedir.
Basite indirgeyen de zora koşan da belli bir zümreye has kılan da ben değilim. Forumda değişen dengelerden ve fakat hakikatin tekliğinden bahsediyorum sadece. Ayrıca çok sade olduğunu da sanmıyorum ama şimdi bundan bahsetmek istemiyorum. Zira kaos majisi benim değil sayın @cortana hanımefendinin ekolü.
Aynı şeyler demedim ki.
Ben kapasitif olarak hemen herkesin astral deneyim yaşayabilecek kodlara sahip olduğunu ileri sürdüm. Herkesin bakkala gider gibi astrale gittiğini değil.
Ben niye baştan beri bunu savunurken hep itirazlarla karşılaştım peki? Forum otoritesi olarak bu konuda da bir hipoteziniz var mı?
Tamam işte. Anlamadınız mı hala?
Herkesin içinde bir yerlerde olağan üstü, hatta doğa üstü durumlar yaşayabilecek, deneyimleyebilecek, ufuk turuna seyri suluk edebilecek malzeme var, Olmasaydı ölüm ötesini tezahür edemez, ahireti hesap gününü bile algilayamazdık.
Evet, herkeste var. Bu yüzden ne demiş sayın Mevlana hazretleri.. Sende olanı ötende arama. Ne arayacaksan kendi içinde ara. Kendi canında ara. İçine bak, özüne dön vs.
 
Bu arada eğer kaos majisi derken, astral boyuttaki iyi ve kötü niyetli varlıklardan ve onların yarattığı kargaşadan bahsediyorsanız, evet öyle tecrübeler ve anlatılar mevcut. Hoş, bu da forumda son zamanlarda dile getirilen konulardan biri. Önceden her gece aya giden üyeler vardı, sonra bir takım engeller çıktı ortaya, her neyse. Eğer bahsettiğim mevzuysa kaos majisi, bence yine orada da öz girer devreye. Şöyle ki, Külkedisi ve üvey annesinin aynı kadehten sihirli bir iksir içtiğini düşünün. Sizce aynı içeceği içtikleri için ikisi de kanatlı periye mi dönüşür yoksa biri kristal prensese diğeri kurbağaya mı? Ben ikinci şık diyorum, özüne döner yani. Aynı şekilde öz, benim bahsettiğim kaos durumlarında da geçerli olabilir bence, ÖYD ve diğer durumlarda yani. Sevap günah terazisinden yola çıkarak bir örnek verecek olursak, ölüme yaklaşmış iki kişiden biri kendini yeşil kırlarda diğeri nahoş ortamlarda görebilir. Zaten anlatılagelen bilinen şeylerdir bunlar hep. Buradan yola çıkılarak diğer durumlar da herkesin kafasında şekillenenilir. Ben böyle olduğunu savunuyorum tabii, farklı görüşler de mevcut. Kötü gibi görünmekle beraber Özünde iyi olan insanlar da mevcut. Zamanla anlaşılır mesele.
Kaosa ilişkin düşüncelerinizi paylaştığınız için öncelikle teşekkür ederim. Görüşlerinize katılıyorum. Majikal anlamda kaosun bir boyutu sahiden de anlattığınız gibi.

Kaos majisi tüm bunlardan bağımsız bir alan yalnızca. Her şeyin bütün ve kaotik bir şekilde iç içe geçtiğini savunan, güncel kuantum fiziği ve meditasyondan temellenen bir yaklaşım. Tek bir doğru kabul etmez, işlevsel olan her şey doğrudur ona göre. Bir gün felsefesi ve yapısıyla ilgili bir konu açar detaylıca açıklarım.
 
Kaosa ilişkin düşüncelerinizi paylaştığınız için öncelikle teşekkür ederim. Görüşlerinize katılıyorum. Majikal anlamda kaosun bir boyutu sahiden de anlattığınız gibi.

Kaos majisi tüm bunlardan bağımsız bir alan yalnızca. Her şeyin bütün ve kaotik bir şekilde iç içe geçtiğini savunan, güncel kuantum fiziği ve meditasyondan temellenen bir yaklaşım. Tek bir doğru kabul etmez, işlevsel olan her şey doğrudur ona göre. Bir gün felsefesi ve yapısıyla ilgili bir konu açar detaylıca açıklarım.
Bahsettiğiniz meseleyi özünde anlamışım, bu kadarı kâfi benim için. Onun dışında detaylar ilgimi çekmiyor, bu yüzden benim için zahmet etmeyin hiç. Uzun metinleri okurken sıkılıyorum zaten. Ama yine de diğer üyeler için açmak isterseniz bir şey diyemem. Kolay gelsin..
 
Basitleştiremeyen, tam anlayamayandır zaten. Olayın kendisi çok sadedir.




Aynı şeyler demedim ki.
Ben kapasitif olarak hemen herkesin astral deneyim yaşayabilecek kodlara sahip olduğunu ileri sürdüm. Herkesin bakkala gider gibi astrale gittiğini değil.




Tamam işte. Anlamadınız mı hala?
Herkesin içinde bir yerlerde olağan üstü, hatta doğa üstü durumlar yaşayabilecek, deneyimleyebilecek, ufuk turuna seyri suluk edebilecek malzeme var, Olmasaydı ölüm ötesini tezahür edemez, ahireti hesap gününü bile algilayamazdık.
Yani herkes bir müzik aleti çalabilir ama herkes Mozart olamaz ve en muhteşem müzik doğa sesleridir 😍
 
Kaosa ilişkin düşüncelerinizi paylaştığınız için öncelikle teşekkür ederim. Görüşlerinize katılıyorum. Majikal anlamda kaosun bir boyutu sahiden de anlattığınız gibi.

Kaos majisi tüm bunlardan bağımsız bir alan yalnızca. Her şeyin bütün ve kaotik bir şekilde iç içe geçtiğini savunan, güncel kuantum fiziği ve meditasyondan temellenen bir yaklaşım. Tek bir doğru kabul etmez, işlevsel olan her şey doğrudur ona göre. Bir gün felsefesi ve yapısıyla ilgili bir konu açar detaylıca açıklarım.
Merakla bekliyorum, bu sırada gidip kendime Aristo entarisi diktireyim.
 
Onun gibi olamayacaksak o niye geldi?
O peygamberdi. Yeryüzünü İslam diniyle şereflendirmek ve Yaratıcı ile kulları arasında köprü görevi görerek Tanrı nın emir ve yasaklarını insanlığa iletmek için geldi. Bu mevzu Kur'an da açıklanır. "Onların herbiri kendi önlerinde açılmış sayfalar ister ancak Allah dilediği, kendisinden razı olduğu kulunu elçi olarak görevlendirir," der. İşte bu peygamberliktir, orada bir de imtihan vardır, ancak artık peygamberler devri kapandı. Bizler Muhammed olamayız. İsa da olamayız. Onların Allah ın izniyle gerçekleştirdiklerini bizler yapamayız. Ancak yüksek şahsiyetlerini örnek alıp o konularda onlara benzemeye çalışabiliriz.

Yani Hz Muhammed biz de onun gibi Miraç'a çıkalım diye gelmedi. Tahrif edilmiş dinlerin yerine gelen yeni dinin ilkelerini insanlığa iletmek için peygamberlik göreviyle geldi. Allah kavminin en dürüst güvenilir üstün ahlaklı vs bir bireyi olduğu için bu göreve onu layık gördü. Miraç a çıkma sebebi de yine Allah'ın bazı emir ve yasaklarını insanlara iletmek ve bazı konularda insanlığın imanını güçlendirmek içindi. Keyfi bir mesele değil, evrensel bir görev sebebiyle yani. Artık yeni bir din gelmeyeceği için Miraç gibi bir keyfiyet de söz konusu olamaz, AllahuAlem.
 
Geri
Üst