Yol mu alacağız, yoksa yolumuzu mu yürüyeceğiz?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan alin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

alin

Kayıtlı Üye
Yolu sadece yürüyor muyuz yoksa yolumuzdan mı gidiyoruz?

Dünyaya gelen insan, yine yolculuğunu bitirir, doğar, ölür… Arada boşlukları doldurmak için zaman olur ya da olmaz. Bazen de bu boşlukları öyle doldurur ki doğasının dışına çıkmıştır. Ne malzemesi, ne işleyişi, ne ilerleyişi, kendi çizgisiyle alakalı değildir. İşte mutsuz olmak da bununla başlar.
Kimimiz bu mutsuzluğun kaynağını anlayamayız, isyanlarla arada gülümseyip, çoğunda acılarla, hayatın içinde varız sanıyorken, aslında düpedüz kayboluruz.

Peki yolda yürümekle, yolu anlayıp ilerlemek arasında ne fark vardır ve nasıl anlarız bu ayrımı?
Doğaya bakalım, eksik fazla gördüğümüz her yönü bile, aslında başka bir yerden kusur tamamlayıcıdır ve kişilerin müdahaleleri dışında, mükemmel işleyişine devam etmektedir. Tüm evren gelişir ve cansız görünen kaya parçasından, tüm canlılara kadar, aslında kendi yolunu yürümektedir. Tam mutluluk, tam uyum hali de böyle gerçekleşir. Ne zaman ki bilinç, irade gibi insanları ayıran o üstün özellikleri devreye girer, o seçimlerde hırslarımız ve diğerleriyle olan savaşımız ağır basar, işte bozuk ahenk ve mutsuz enerji dalgaları evrene yayılmaya başlar.

Yolumuzda yürürken sanki kendimize ettiklerimiz yetmiyor muş gibi başkalarından müdahaleler de devreye girer. Biz kendi doğamızı yaşamak için doğar ancak her bir bilinçli -bilinçsiz etkiyle, ondan daha da uzaklaşabiliriz.

Peki evrenin bir parçasıyken, onun uyumuna nasıl kendimizi katabiliriz, nasıl kavrayabiliriz kendi doğamızın içinde/dışında oluşumuzu?
Çok basit, çok kereler yinelendiği gibi kendimize dönüp bakarak, o iç sesimizle, bütünümüzle uyumlu olarak. Mesajları algılayarak…

Hatırlayalım şimdi, mesela bir çoklarına büyük sıkıntı gibi görünen ve bizim de daha büyük yıkım hissedeceğimizi sandığımız bazı anlarda, daha güçlü olduğumuzu fark etmedik mi ? Ya da sevinçten çıldırırım gerçekleşince dediğimiz bazı şeyler, o gün gelip de hayat bulduğunda, garip bir sıkıntı yaşattığı olmadı mı? Düşündüğümüzde bizi yönlendiren nedir? Doğamız bizi nereye sürükleyebilir ki?? Kendi doğamızı en iyi şekilde hayata geçirmeye…
Biz o mesajları görmediğimizde, doğal olarak başkalaşırız ve acılar içinde buluruz kendimizi. Ters yola giren araç gibi evren de diğer araçların farları olur, kornaları olur uyarır bizi “YANLIŞ YOLA GİRDİN” . Şayet burnumuzun dikine gidiyorsak, gözümüzü amaçlarımız, hırslarımız bürümüşse, göremeyiz hiçbir mesajı. Sadece kendimize, gittiğimiz yola, saf ve fark ederek bakarsak görebiliriz mesajları da yolumuzun doğrusunu, yanlışını da.

Evet, iç duygularımız ve okumasını bilirsek tüm evren, bize mesajlarını yollar. "Doğandan uzaklaştın" diye bazen az, bazen gözümüzü alırcasına mesajlar gönderir. Her yolcu kendi yolunu tamamlayacaktır. Kişi doğasını fark edip, gerçek yolunda yürüdüğünde, tam acılardan sıyrılma halini yaşar. Bu aslında dünya gözüyle, hiçbir zorluk, acı verebilecek durumu yaşamamak değildir. Sabrı, kabul edişi, her şeye rağmen yolda yürürken, her haliyle acı görünen yönleriyle bile mutlu kalabilmeyi başarma halidir. Fark ettin mi mutsuz olamazsın. Bu diğer gözlerin ve fark etmeyen senin, anladığı manada mutluluk değildir. ……rağmen mutluluğudur. İzlemeyi, yaşanan zorlukların gerekliliğini, gülümseyerek kabul edebilme mutluluğudur.
Evet zor görünecektir. Bazen yolu anladıktan sonra bile, yılların her kalıplaşmış alışkanlığı tökezletebilir, kimi zaman başa dönmüş gibi hissedebilir kişi. Mesele pes etmemek, anlayabilmek, inancı yitirmeden, yola kaldığı yerden devam edebilmektir.

Zor görünse de çok kolaydır aslında, şu kadarını düşünelim. Kendi doğanda olmaktan öte, hiçbir çabaya gerek yoktur. Her kişinin başka başka yetenekleri vardır, doğası başkadır. Kimse ama kimse işe yaramaz değildir. Ama kimse bir başkasıyla aynı özellikler ve aynı kulvarda yarış halinde olmak zorunda da değildir. Her birimiz çok özel, çok anlamlı varlıklarız. Olmadığımız bir şey için çabalamak yerine, kendi değerimizi bilirsek, yeterince mutluluk bizimledir zaten. Değersizlik diye bir şey yok, olamaz. Bir tek an bile, başka hayatlara, bilinçli- bilinçsiz dokunuşu ne çok etkiyi barındırırken (kelebek etkisi) herkes faydalıdır ve oldukça gereklidir ki HALA BURADADIR!!!

Tam acısız, müthiş şanslı, elinde sihirli değnek vs. ile bir hayat değil. Kendi amacını anlayıp, evreni, evrendeki değerli varlığını ve diğer her şeyi severek, kendi yolumuzu bilir, evrende esas amacımızla ışık saçarız. Artık mutsuz olma, başka bir şey olmak için beyhude savaşlarımız da olmaz.

Evet insan irade sahibidir, dilediğiniz yolu takip etmek, tamamen sizin elinizde. Şimdi düşünün kararınız ne yöndeydi ya da ne yönde devam edeceksiniz? Asıl olan varış değil, yürünen yol iken hala savaşacak mıyız kendimizle?

Sadece yol mu alacağız, yoksa yolumuzu mu yürüyeceğiz?
Alin...
 
Geri
Üst