O şekilde niyet edip yapabilirsiniz.Niyet neyse akıbet odur..başkası adına okunabiliyor mu? yani a kişisi b kişisine kötülük yapsa c kişisi b'yi savunmak için a'ya okuyabilir mi?
Peki bu insanlar öz kardeşlerin ise birinci derece akraban ise bunu da biz çekiyor olamayız değil mi ? Sadece sınavımız diyebiliyor dişimizi sıka sıka devam ediyoruz. Bu bi zülm değil mi?İnsanları caydıracak ve onları kırmızı çizgilerinin dışında tutacak güçler yayman başkadır;
İnsanları tahrik ederek onları başına bela olacak canavarlara dönüştürecek güçler yayman bambaşkadır.
Kin tutan kişiler aslınsa başkalarının kötü ve çirkin davranışlarını hedef almış gibi gözükseler de, aslında kendileri de aynı enerji ile yüklü olduklarını asla göremezler. Onlara kendileri artık başkaları üzerinden gösterilir.
Evren şu mesajı veriyor aslında :
Kendine saygı duymuyorsan, sana kendini bile hiçe saydırırım. Kendini sorgulamıyorsan sana bir yanılgı olarak başkalarını sorgulatırım. Hayatına öyle kişiler girer ki, onlar da senin gibi kendilerindeki durumun vahametini göremeyen, kendine karşı kör, ama senin kusurlarına karşı ayık olurlar.
Böylece birbirinizin kusurlarını görecek kadar marifetli, ama kendinizi göremeyecek kadar gafil kalırsınız. Yani gelişiminiz durur, hatta tersine gelişirsiniz diyor. Şeytanin kucağına düşmek te bir gelişim sahasıdır.
O halde biri , birinin ölümüne kadar eziyete uğraşıyorsa, bırakalım etsinBazı altın kurallar var bilinmesi gereken :
1- Her amel, kesinlikle sahibine aittir. Ona geri döner. Biz nasıl ki Allahtan geldik ve ona döneceksek, bizim başlattığımız enerjiler de bize geri dönerek bizim sırlı katmanımızı oluştururlar.
2- Hayat müşterektir. Hayatımıza giren her insan, aslında bizim bir gölge suretimizdir. Bizde pasif olan ama diş dünyada aktive olmuş yanımızdır. O yüzden Başkalarında bizi rahatsız eden şeyler, aslında kendimizi daha yakından tanımamıza yardım ederler.
O halde kahır enerjisi yolladığımız kişi, aslında kendi gölge yanımızda bir quantum koridoru oluşturmuştur ve bizim kendi iç alemimizin bir demirbaşı olmuştur.
Bu da şu demek : kahrettiğin kişi, içten içe senin de kahroluşun demek. Çünkü onla koparmak istemediğin bir bağın var. Bu bir solucan deliği koridorudur. O kişi üzerinden sana akar. O kişinin kahrolduğunu ısrarla görmek istemek demek, aslında gölge yanındaki sen cayır cayır yanıyorsun demektir.
Çok dikkatli olmak gerek.
Başkalarından önce kendi nefsini yakan kişi, başkaları ile olan imtihanında daha avantajlı konumdadır. Çünkü bu sefer de kendi üzerinden başkasını yakabilir gerekli görürse. Ama başkalarını kendinden önce yakma fikri kesinlikle intihar gibi bir şeydir.
Örnek; bir sene sabır gösteren biri, en sonunda şöyle bir rüya görüyor. Kadın, evine bakarak " karalarda olasın " diyor. Ve o biri birkaç ay önce , o kadının siyah çarşafla penceresine yaklaşıp kötü kötü baktığını görüyor ve bir gün kapısına zarar veriyor. Ayni zamanda cemaat bireyi bu çarşaflı; peki sabır eden kişi, daha ne kadar bellemeli?....Peki bu insanlar öz kardeşlerin ise birinci derece akraban ise bunu da biz çekiyor olamayız değil mi ? Sadece sınavımız diyebiliyor dişimizi sıka sıka devam ediyoruz. Bu bi zülm değil mi?
Bir tane Esma okunacak 50 bin tane felsefe yapılıyor.Yok neymiş mussallat enerjilerini çekermiş bilmem ne.Bir de sürekli paragraf paragraf içi boş yazılar.Akil fukarası olup akıl dağıtmak böyle bir şey galiba.
.Yok neymiş mussallat enerjilerini çekermiş bilmem ne.
Dostum Retro, on numara açıklamışsın durumu.Ancak esmaya talip olanın zaruri durumuna, talep gücüne ve kararlılığına göre de enerjiyi sağaltma ve işleme gücü kişiden kişiye değişir.
1- Tüm mesele bizim enerji alanımızdır. Tüm dinlere ait ritüellerin tutma nedeni de budur.