1) 28 Aralık 1879'da, İskoçya'daki Tay Nehri üzerindeki demiryolu köprüsü büyük bir fırtına sırasında çöker. O sırada üzerinden geçen yolcu treni, nehre düşer. 75 kişi hayatını kaybeder. Olay, dönemin en büyük demiryolu kazalarından biridir.
Kazadan günler önce, John Williams adında bir mühendis, tekrar eden bir rüya görür. Bir tren gece karanlığında köprüden geçerken demir yapı çatırdar, tren sallanır ve suya düşer. Rüyada insanların çığlıkları, soğuk ve karanlık bir nehir görüldüğü söylenir. John bu rüyayı birkaç arkadaşına anlatır. Hatta olaydan birkaç gün önce şöyle der: “Eğer o tren fırtınalı bir havada geçerse, köprü dayanmaz. Rüyamda bunu gördüm.“ Ne yazık ki söyledikleri ciddiye alınmaz. Ve korktuğu gibi olur: O gece şiddetli rüzgârda köprü gerçekten yıkılır, tren suya gömülür.
2) 25 Mayıs 1979'da, American Airlines’a ait bir DC-10 uçağı (Flight 191), Chicago O’Hare Havalimanı’ndan kalktıktan hemen sonra motor arızası nedeniyle düştü. Uçakta bulunan 271 kişi ve yerdeki 2 kişi hayatını kaybetti. Bu, ABD tarihindeki en ölümcül iç hat uçak kazasıydı.
Kazadan birkaç gün önce, David Booth adında sıradan bir adam, üst üste aynı rüyayı görmeye başlar. Uçak havalanırken bir motor kopar, uçak yana yatar ve yere çakılır. Her gece aynı sahne, aynı his. David bu rüyadan o kadar etkilenir ki, sonunda Federal Havacılık Kurumu’nu (FAA) arar ve durumu bildirir. Yetkililer bu bilgiyi "belirsiz ve delilsiz" olduğu için not almakla yetinir. Bir hafta içinde, rüyasındaki kaza tıpatıp aynı şekilde gerçekleşir. Uçak havalanır, sol motor kopar, uçağın burnu yukarı kalkar, sonra sola yatar ve yere düşer.
3) 21 Ekim 1966'da, Galler'in Aberfan köyünde bir kömür madeni atık tepesi, yoğun yağmurlar sonrası kayarak bir ilkokulun üzerine çöktü. 116’sı çocuk olmak üzere 144 kişi hayatını kaybetti.
Faciadan önce 10 yaşındaki Eryl Mai Jones adlı küçük bir kız, annesine şöyle bir şey anlatır: “Anneciğim, dün gece rüyamda okulum yok oldu. Simsiyah bir şey okulun üstüne düştü, biz de hep içinde kaldık.” Kız bu rüyayı söyledikten sadece bir gün sonra, yaşanan felakette hayatını kaybetti. Annesi, bu rüyayı daha sonra bir araştırma komisyonunda dile getirdi. Bu olay, rüyaların geleceği haber verebileceğine dair en çok konuşulan ve belgelenmiş örneklerden biri olarak tarihe geçti.
4) 19 Eylül 1985’te, Meksika’da 8.1 büyüklüğünde büyük bir deprem meydana gelir. Binlerce bina yıkılır, 10.000’den fazla kişi hayatını kaybeder. Enkaz altında kalan yüzlerce insan günlerce kurtarılmayı bekler.
Depremden üç gün sonra, 12 yaşındaki Juanita Martinez adlı bir kız çocuğu, annesine çok gerçekçi bir rüyasını anlatır: “Anne, rüyamda bir kadın bana ‘Beni kurtarın, burada yaşıyorum’ diyordu. Sarı bir battaniyenin altındaydı. Etrafında mavi duvarlar vardı.” Kızın annesi bu rüyayı polise bildirir. Başta kimse dikkate almaz ama sonunda rüyada tarif edilen yere çok yakın bir noktada, gerçekten sarı battaniyeye sarılı bir kadın sağ olarak bulunur. Etrafındaki mavi duvarlı apartmanın bodrumunda 5 gün boyunca mahsur kalmıştır.
Kazadan günler önce, John Williams adında bir mühendis, tekrar eden bir rüya görür. Bir tren gece karanlığında köprüden geçerken demir yapı çatırdar, tren sallanır ve suya düşer. Rüyada insanların çığlıkları, soğuk ve karanlık bir nehir görüldüğü söylenir. John bu rüyayı birkaç arkadaşına anlatır. Hatta olaydan birkaç gün önce şöyle der: “Eğer o tren fırtınalı bir havada geçerse, köprü dayanmaz. Rüyamda bunu gördüm.“ Ne yazık ki söyledikleri ciddiye alınmaz. Ve korktuğu gibi olur: O gece şiddetli rüzgârda köprü gerçekten yıkılır, tren suya gömülür.
2) 25 Mayıs 1979'da, American Airlines’a ait bir DC-10 uçağı (Flight 191), Chicago O’Hare Havalimanı’ndan kalktıktan hemen sonra motor arızası nedeniyle düştü. Uçakta bulunan 271 kişi ve yerdeki 2 kişi hayatını kaybetti. Bu, ABD tarihindeki en ölümcül iç hat uçak kazasıydı.
Kazadan birkaç gün önce, David Booth adında sıradan bir adam, üst üste aynı rüyayı görmeye başlar. Uçak havalanırken bir motor kopar, uçak yana yatar ve yere çakılır. Her gece aynı sahne, aynı his. David bu rüyadan o kadar etkilenir ki, sonunda Federal Havacılık Kurumu’nu (FAA) arar ve durumu bildirir. Yetkililer bu bilgiyi "belirsiz ve delilsiz" olduğu için not almakla yetinir. Bir hafta içinde, rüyasındaki kaza tıpatıp aynı şekilde gerçekleşir. Uçak havalanır, sol motor kopar, uçağın burnu yukarı kalkar, sonra sola yatar ve yere düşer.
3) 21 Ekim 1966'da, Galler'in Aberfan köyünde bir kömür madeni atık tepesi, yoğun yağmurlar sonrası kayarak bir ilkokulun üzerine çöktü. 116’sı çocuk olmak üzere 144 kişi hayatını kaybetti.
Faciadan önce 10 yaşındaki Eryl Mai Jones adlı küçük bir kız, annesine şöyle bir şey anlatır: “Anneciğim, dün gece rüyamda okulum yok oldu. Simsiyah bir şey okulun üstüne düştü, biz de hep içinde kaldık.” Kız bu rüyayı söyledikten sadece bir gün sonra, yaşanan felakette hayatını kaybetti. Annesi, bu rüyayı daha sonra bir araştırma komisyonunda dile getirdi. Bu olay, rüyaların geleceği haber verebileceğine dair en çok konuşulan ve belgelenmiş örneklerden biri olarak tarihe geçti.
4) 19 Eylül 1985’te, Meksika’da 8.1 büyüklüğünde büyük bir deprem meydana gelir. Binlerce bina yıkılır, 10.000’den fazla kişi hayatını kaybeder. Enkaz altında kalan yüzlerce insan günlerce kurtarılmayı bekler.
Depremden üç gün sonra, 12 yaşındaki Juanita Martinez adlı bir kız çocuğu, annesine çok gerçekçi bir rüyasını anlatır: “Anne, rüyamda bir kadın bana ‘Beni kurtarın, burada yaşıyorum’ diyordu. Sarı bir battaniyenin altındaydı. Etrafında mavi duvarlar vardı.” Kızın annesi bu rüyayı polise bildirir. Başta kimse dikkate almaz ama sonunda rüyada tarif edilen yere çok yakın bir noktada, gerçekten sarı battaniyeye sarılı bir kadın sağ olarak bulunur. Etrafındaki mavi duvarlı apartmanın bodrumunda 5 gün boyunca mahsur kalmıştır.