La-edri
Kayıtlı Üye
Öylesine bir karmaşa ve koşuşturma içinde yaşıyoruz ki adeta bu düzen içinde kendimizi kaybediyoruz. Bu hızlı yaşam içerisinde sabır, sebat, sadakati unutuveriyoruz. O kadar çok meşgul olacağımız maddi ya da somut konular var ki bu meşguliyetler arasında maneviyatlarımız, soyut duygularımız ve tutkularımız solmaya başlıyor. Günlük yaşamın bu karmaşa, koşturmaca arasında ruhlarımızı hiç düşünmeyiz. Kizilderili sözleri ve öyküleri beni her zaman etkilemiştir. Bunlardan birisi de yazdıklarıma uygun bir öykü.
Bir kızılderili kabilesinin yaşadığı ormanlık alama dışarıdan bir grup gelir ve etrafı görmek isterler. Yabancılarla beraber birkaç kızılderili yola koyulurlar yabancılar etrafın güzelliğe kendilerini kaptırarak hızla koşuşturmaya başlarlar. Bir ara baksalar kızılderililer geride kalmış ve oturuyorlar. Yabancılar geri döner ve "neden durdunuz?" diye sorarlar. Kızılderilerden birisi cevap verir: "Çok hızlı gidiyoruz, gördüklerimizi sindiremiyoruz. Bedenlerimiz yol alıyor ama ruhlarımız geride kaldı, onları bekliyoruz" der.
Evet arkadaşlar, biraz yavaş olup düşünelim. Belki de bu hızlılık arasında kaçırdığımız küçücük şeyler bize yeni ufuklar açacak, hayatımızı değiştirecektir. Victor Hugo bir kilise ziyaretinde duvarda dikkatini çeken KADER yazısını okuyunca kafasında SEFİLLER romanının şablonu oluşuverir. Bu roman da Victor Hugo'yu ölümsüz kılar.
Haydi, bugün farklı bir şey yapalım. Öğlen hiç yapmam dediğimiz yemeği yapalım belki çok seveceğiz, hiç izlemem dediğimiz bir diziyi izleyelim belki kendimizden bir şeyler bulacağız. Hiç dokunamam dediğimiz bir hayvana elimizle bir lokma verelim, hiç yapmam dediğimiz bir şey (tabii ki bu yapacağımız meşru olmalı gayrimeşru yapılanlar baş ağrıtabilir ve bizlere sıkıntılar yaratabilir) yapalım. Kim bilir belki de küçücük bir değişiklik, küçücük bir noktaya verdiğimiz dikkatlilik hayatımızda büyük bir değişikliğe veya ruhumuzda derin derin bir huzur bırakacaktır...
Bugününüz dününüzden güzel olsun...
Alıntı
Bir kızılderili kabilesinin yaşadığı ormanlık alama dışarıdan bir grup gelir ve etrafı görmek isterler. Yabancılarla beraber birkaç kızılderili yola koyulurlar yabancılar etrafın güzelliğe kendilerini kaptırarak hızla koşuşturmaya başlarlar. Bir ara baksalar kızılderililer geride kalmış ve oturuyorlar. Yabancılar geri döner ve "neden durdunuz?" diye sorarlar. Kızılderilerden birisi cevap verir: "Çok hızlı gidiyoruz, gördüklerimizi sindiremiyoruz. Bedenlerimiz yol alıyor ama ruhlarımız geride kaldı, onları bekliyoruz" der.
Evet arkadaşlar, biraz yavaş olup düşünelim. Belki de bu hızlılık arasında kaçırdığımız küçücük şeyler bize yeni ufuklar açacak, hayatımızı değiştirecektir. Victor Hugo bir kilise ziyaretinde duvarda dikkatini çeken KADER yazısını okuyunca kafasında SEFİLLER romanının şablonu oluşuverir. Bu roman da Victor Hugo'yu ölümsüz kılar.
Haydi, bugün farklı bir şey yapalım. Öğlen hiç yapmam dediğimiz yemeği yapalım belki çok seveceğiz, hiç izlemem dediğimiz bir diziyi izleyelim belki kendimizden bir şeyler bulacağız. Hiç dokunamam dediğimiz bir hayvana elimizle bir lokma verelim, hiç yapmam dediğimiz bir şey (tabii ki bu yapacağımız meşru olmalı gayrimeşru yapılanlar baş ağrıtabilir ve bizlere sıkıntılar yaratabilir) yapalım. Kim bilir belki de küçücük bir değişiklik, küçücük bir noktaya verdiğimiz dikkatlilik hayatımızda büyük bir değişikliğe veya ruhumuzda derin derin bir huzur bırakacaktır...
Bugününüz dününüzden güzel olsun...
Alıntı