joys
Kayıtlı Üye
Görünüşe veya Cinsiyete Takılmamak
İnsana değer veren ruhu olunca, dış görünüşün veya cinsiyetin önemi kalmaz.
Ey sûrete tapan! Niceye dek sûret kaygısı? Senin mânâsız canın sûretten kurtulmadı gitti.
Sûret kadehlerinden geç, onlara kapılma. Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. (VI/3707)
Allah, “Biz gönüle bakarız, su ve topraktan ibaret olan surete değil” diyor.
Erkek Kadından Üstündür Kıyasının Yanlışlığı
Bilindiği üzere şeytanın İlahî rahmetten ebediyen kovulmasına sebep olan hatalarının başlangıcı bir kıyasa dayanmaktadır:
Allah nurlarına karşı bu kıyasçıkları ileri süren ilk kişi, İblisti.
Dedi ki: “Şüphe yok, ateş topraktan daha iyidir. Ben ateşten yaratıldım Âdem, kapkara topraktan.
Şu halde fer'i, asla nispetle mukayese edelim: O zulmettendir, biz aydın nurdan.”
Kuran-ı Kerim'de; Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır (Hucurât, 49/13) ayeti ile Cenab-ı Hak yanında insanlardaki üstünlüğün ölçüsü belirtilir. Bu sebeple Mevlâna da soy veya cinsiyet gibi özellikleri bir üstünlük olarak görmez. Görünüşe bağlı, fizikî özellikleri esas alan, özdeki cevherden habersiz bu türden kıyaslar geçersizdir. Kadın ve erkek için böyle bir mukayesede bulunmak, şeytanın hatasına düşmektir:
Her şeyin yüzünü güzel ve parlak ay gibi gör... Fakat evvelini gördükten sonra sonunu da seyret!
Seyret de kör iblise dönme... O, noksan olduğundan noksan görür, bir yanı görür de bir yanı görmez!
Âdem'in toprağını gördü de dinini görmedi... Bu âlemi gören maneviyatını görmedi.
Ey, yiğit er, erkeklerin kadınlara üstünlüğü; kuvvet, kazanç ve mal mülk bakımından değildir.
Öyle olsaydı aslan ve fil, daha kuvvetli olduğu için insandan yüce, daha üstün olurdu a kör!
Ey yalnız bu ânı gören, erkeklerin kadınlardan üstün olması erkeğin kadına nazaran daha ziyade sonu görür olmasındandır!
Erkek işin sonunu göremezse, işin sonunu görenlere nazaran kadın gibi noksan sayılır! (IV/1615–1621)
Onun da bilgisi vardı ama din aşkı yoktu, bu yüzden Âdem'in yalnız topraktan yaratılan suretini gördü.
Ey emin kişi, bilgide ne kadar ileri gidersen git onunla gaybı gören gözün açılmaz ki!
Can gözü açık olmayan, sakaldan, sarıktan başka bir şey görmez.
Mevlâna, Mesnevî'de, insanları cinsiyete göre değerlendirmez, kadın veya erkek ayrımı yapmaz. Asıl ölçüsü, insan olma vasfını kazanmaktır.
1. Kadın ve erkek; yaratılış, hak ve görev, Allah yanındaki değerleri bakımından eşittir.
2. Kadın ve erkek toplumu oluşturan, birbirine ihtiyaç duyan, birbirinden ayrılamayan iki eşit parçadır.
3. Toplumda erkeğe üstünlük tanıyan yaygın kanaate rağmen; bu iki cins eşit şartlarda sevgi bağıyla birlik ve dayanışma içinde olduğu zaman ailenin mutlu, toplumun huzurlu olması mümkündür. Diğer yandan akıl ve gönül sahibi erkekler kadına değer verirken; tek sermayesi kaba güç olan cahiller kadını ezer.
4. Sağlıklı bir ailede eşlerin birbirine denk olması gerekir.
5. Mevlâna'nın, nefsi ve dünyayı kadına; aklı ve gökyüzünü de erkeğe benzetmesi kadınların olumsuz, erkeklerinse olumlu özelliklere sahip olmasına değil; toplumsal rollere bağlıdır.
6. Erkek kadından üstündür tarzında bir kıyas, şeytanın kendisini Hz. Âdem'den üstün görmesi gibi hatalıdır. Cinsiyet, bir üstünlük ölçüsü değildir.
7. İnsan olma şuuru cinsiyetle değil, şahsiyetle kazanılır. Çünkü insanı insan yapan en önemli unsur olan ruhun cinsiyeti yoktur. İnsana değer veren de görünüşü veya cinsiyeti değil; ruhudur.
“Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir. Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.”
İnsana değer veren ruhu olunca, dış görünüşün veya cinsiyetin önemi kalmaz.
Ey sûrete tapan! Niceye dek sûret kaygısı? Senin mânâsız canın sûretten kurtulmadı gitti.
Sûret kadehlerinden geç, onlara kapılma. Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. (VI/3707)
Allah, “Biz gönüle bakarız, su ve topraktan ibaret olan surete değil” diyor.
Erkek Kadından Üstündür Kıyasının Yanlışlığı
Bilindiği üzere şeytanın İlahî rahmetten ebediyen kovulmasına sebep olan hatalarının başlangıcı bir kıyasa dayanmaktadır:
Allah nurlarına karşı bu kıyasçıkları ileri süren ilk kişi, İblisti.
Dedi ki: “Şüphe yok, ateş topraktan daha iyidir. Ben ateşten yaratıldım Âdem, kapkara topraktan.
Şu halde fer'i, asla nispetle mukayese edelim: O zulmettendir, biz aydın nurdan.”
Kuran-ı Kerim'de; Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır (Hucurât, 49/13) ayeti ile Cenab-ı Hak yanında insanlardaki üstünlüğün ölçüsü belirtilir. Bu sebeple Mevlâna da soy veya cinsiyet gibi özellikleri bir üstünlük olarak görmez. Görünüşe bağlı, fizikî özellikleri esas alan, özdeki cevherden habersiz bu türden kıyaslar geçersizdir. Kadın ve erkek için böyle bir mukayesede bulunmak, şeytanın hatasına düşmektir:
Her şeyin yüzünü güzel ve parlak ay gibi gör... Fakat evvelini gördükten sonra sonunu da seyret!
Seyret de kör iblise dönme... O, noksan olduğundan noksan görür, bir yanı görür de bir yanı görmez!
Âdem'in toprağını gördü de dinini görmedi... Bu âlemi gören maneviyatını görmedi.
Ey, yiğit er, erkeklerin kadınlara üstünlüğü; kuvvet, kazanç ve mal mülk bakımından değildir.
Öyle olsaydı aslan ve fil, daha kuvvetli olduğu için insandan yüce, daha üstün olurdu a kör!
Ey yalnız bu ânı gören, erkeklerin kadınlardan üstün olması erkeğin kadına nazaran daha ziyade sonu görür olmasındandır!
Erkek işin sonunu göremezse, işin sonunu görenlere nazaran kadın gibi noksan sayılır! (IV/1615–1621)
Onun da bilgisi vardı ama din aşkı yoktu, bu yüzden Âdem'in yalnız topraktan yaratılan suretini gördü.
Ey emin kişi, bilgide ne kadar ileri gidersen git onunla gaybı gören gözün açılmaz ki!
Can gözü açık olmayan, sakaldan, sarıktan başka bir şey görmez.
Mevlâna, Mesnevî'de, insanları cinsiyete göre değerlendirmez, kadın veya erkek ayrımı yapmaz. Asıl ölçüsü, insan olma vasfını kazanmaktır.
1. Kadın ve erkek; yaratılış, hak ve görev, Allah yanındaki değerleri bakımından eşittir.
2. Kadın ve erkek toplumu oluşturan, birbirine ihtiyaç duyan, birbirinden ayrılamayan iki eşit parçadır.
3. Toplumda erkeğe üstünlük tanıyan yaygın kanaate rağmen; bu iki cins eşit şartlarda sevgi bağıyla birlik ve dayanışma içinde olduğu zaman ailenin mutlu, toplumun huzurlu olması mümkündür. Diğer yandan akıl ve gönül sahibi erkekler kadına değer verirken; tek sermayesi kaba güç olan cahiller kadını ezer.
4. Sağlıklı bir ailede eşlerin birbirine denk olması gerekir.
5. Mevlâna'nın, nefsi ve dünyayı kadına; aklı ve gökyüzünü de erkeğe benzetmesi kadınların olumsuz, erkeklerinse olumlu özelliklere sahip olmasına değil; toplumsal rollere bağlıdır.
6. Erkek kadından üstündür tarzında bir kıyas, şeytanın kendisini Hz. Âdem'den üstün görmesi gibi hatalıdır. Cinsiyet, bir üstünlük ölçüsü değildir.
7. İnsan olma şuuru cinsiyetle değil, şahsiyetle kazanılır. Çünkü insanı insan yapan en önemli unsur olan ruhun cinsiyeti yoktur. İnsana değer veren de görünüşü veya cinsiyeti değil; ruhudur.
“Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir. Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.”