joys
Kayıtlı Üye
Yabancı kelime biraz var. Fakat faydalı olacağını düşünüyorum. Sevgiler...
Mevlâna'nın Kadın Erkek Değerlendirmesi ve İnsana Bakışı
İnsanlığın başlangıcından itibaren bütün dinlerde ve toplumlarda kadının yeri, görevleri, hakları, yaratılışındaki olumlu ve olumsuz özellikler tartışma konusu olmuştur. Güncelliği ve evrenselliği ile seçkinliği dünyaca kabul edilen Mevlâna'nın kadına bakış tarzı, bu tartışmalara yön vermesi bakımından önemlidir. Tartışmalı konulara her asırda geçerliliğini koruyan çözümlerle yaklaşan Mevlâna'nın bu konudaki görüşleri gündeme geldiği zaman; konu özellikle Mesnevî'den hareketle incelenmiş, bugüne kadar hep Mevlâna'nın kadını yücelten, kadına değer veren bazı beyitleri ön plana çıkarılmıştır.
Kadın, Hak nurudur, sevgili değil... Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değildir! (I/2437) beytinden yola çıkılarak yapılan bu tespitler bir gönül eri olan Mevlâna'nın kadına bakışı için öne sürülen en meşhur söylemidir. Diğer taraftan Mesnevî bir bütün hâlinde okunduğu zaman kadınlar için yer yer hakarete varan, alçaltıcı ifadelerin bulunduğu görülmekte, bu çelişki zihinlerde soru işareti oluşturmaktadır. Oysa tarafsız bir inceleme ile Mevlâna'nın kadın veya erkek ayrımı yapmadığı; rehber bir eser mahiyetindeki Mesnevî'de cinsiyet ayrımına yer vermeden örnek insan olmanın tarifini verdiği görülür. Öncelikle; Canım bedenimde oldukça Kuran'ın kuluyum, seçilmiş Muhammed'in yolunun toprağıyım sözleriyle hayat düsturunu özetleyen Mevlâna'nın, kadının; yaratılış, hak ve görev, Allah yanındaki değeri bakımından tamamen Kuran-ı Kerim'de belirtilen esaslara bağlı olması düşünülmelidir.
Kuran-ı Kerim'deki; Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. (Nisâ, 4/1) ve Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için alınacak dersler vardır. (Rûm, 30/21) ayetleri kadın ve erkeğin yaratılıştan eşitliğine işaret eder. Diğer yandan; Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. (Nisâ, 4/125) ve Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve Allah'ı çok zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. (Ahzâb, 33/35) ayetleri de kadınların da, erkeklerin de kulluk sorumluluğu ve akıbet olarak eşit olduklarını çok açık bir dille ifade etmektedir.
Kuran-ı Kerim'de erkek ve kadının birlikte ele alındığı ayetlerde her iki cinsten de hem iyilerin, hem de kötülerin bulunabileceği kesin olarak belirtilir. İşte bu noktadan hareketle Mevlâna; iyilik, güzellik ölçüsünde cinsiyeti değil, insan olma şuurunu ön plana çıkarmasıyla dikkati çeker.
(Devamı var)
Kadın, Hak nurudur, sevgili değil... Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değildir! (I/2437) beytinden yola çıkılarak yapılan bu tespitler bir gönül eri olan Mevlâna'nın kadına bakışı için öne sürülen en meşhur söylemidir. Diğer taraftan Mesnevî bir bütün hâlinde okunduğu zaman kadınlar için yer yer hakarete varan, alçaltıcı ifadelerin bulunduğu görülmekte, bu çelişki zihinlerde soru işareti oluşturmaktadır. Oysa tarafsız bir inceleme ile Mevlâna'nın kadın veya erkek ayrımı yapmadığı; rehber bir eser mahiyetindeki Mesnevî'de cinsiyet ayrımına yer vermeden örnek insan olmanın tarifini verdiği görülür. Öncelikle; Canım bedenimde oldukça Kuran'ın kuluyum, seçilmiş Muhammed'in yolunun toprağıyım sözleriyle hayat düsturunu özetleyen Mevlâna'nın, kadının; yaratılış, hak ve görev, Allah yanındaki değeri bakımından tamamen Kuran-ı Kerim'de belirtilen esaslara bağlı olması düşünülmelidir.
Kuran-ı Kerim'deki; Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. (Nisâ, 4/1) ve Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için alınacak dersler vardır. (Rûm, 30/21) ayetleri kadın ve erkeğin yaratılıştan eşitliğine işaret eder. Diğer yandan; Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. (Nisâ, 4/125) ve Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve Allah'ı çok zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. (Ahzâb, 33/35) ayetleri de kadınların da, erkeklerin de kulluk sorumluluğu ve akıbet olarak eşit olduklarını çok açık bir dille ifade etmektedir.
Kuran-ı Kerim'de erkek ve kadının birlikte ele alındığı ayetlerde her iki cinsten de hem iyilerin, hem de kötülerin bulunabileceği kesin olarak belirtilir. İşte bu noktadan hareketle Mevlâna; iyilik, güzellik ölçüsünde cinsiyeti değil, insan olma şuurunu ön plana çıkarmasıyla dikkati çeker.
(Devamı var)
Yazının devamı 2 http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=26067
Yazının devamı 3 http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=26068
Yazının devamı 4 http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=26069