Pantea
Kayıtlı Üye
BÜYÜ HAKKINDA HERŞEY
1.bölüm SİHİR (BÜYÜ), MİSTİZM VE SİMYA (jonathan canier-carl rider)
Tüm sihirsel uygulamaların temelinde neşe, mutluluk ve kahkaha bulunmalıdır. Geçmişin, bugünün ve geleceğin hiçbir sihirbazı, bunu yadsıyamaz. Yüce ve gizemsel Kabala bile bu, sihirle ilgili en önemli ve eski felsefelerden biridir. Yaşam Ağacının merkezine gülmeyi ve mutluluğu kesin bir biçimde yerleştirir.
Kabala ağacının kökleri, eski Yahudi geleneğine uzanır. Kabalanın kendisi de, aslında bir kitap değildir,ezoterik (dışrak) tinsel arayışla ilgili mistik bir felsefedir. Sihirsel ve mistik sözcüklerini aralarına kalın bir çizgi çizerek ayırmak istemiyorum; ama kalemle çok silik bir çizgi çekebilirim!
Sihir’in öteki kardeş konusundan- simyadan- da söz etmem gerekiyor. Bu ayırım, bir kez daha kaçınılmaz oluyor. Bunları tanımlamaya çalışan çoğu kişi, uzayıp giden betimlemelerin ve karmaşık açıklamaların arkasına sığındılar. Onları suçlamıyorum...
* Mistisizm (gizemcilik, tasavvuf) sihirin arkasındaki felsefedir. Doğanın tinsel ilkelerinin arayışı üzerinedir; yaradılışın gizli anlamlarının aranışıdır. Mistisizm, ayinler, törenler ya da fiziksel eylemlerle ifade edilmeyi gerektirmeyen aydınca bir arayıştır. Mistik kişi oturmakla, bakmakla, işitmekle ve derin düşünmekle çok mutlu olabilir.
* Simya kurşunu altına çevirmekle pek ilgisi yoktur. Mistisizm gibi, o da bir arayışa yöneliktir. “Filozof Taşı” diye adlandırılan bir şeyin arayışıdır bu; ama söz konusu olan, gerçek bir taş değil, sahip olunduğunda elementleri değiştirme gücünü kazandıran bir anlayış biçimidir. Bir bakıma, çağdaş kimyagerler, fizikçiler ve biyologlar tümüyle başarılı simyacılardır. Ancak, gerçek anlamda, Filozof Taşı da anlaşılması çok zor olan bir kavramdır. Evrenimizin nedenlerini ve niçinlerini hiç kimse tümüyle kavramış değildir. Her birimiz, ara sıra da olsa, bir şeyler seziyoruz. Gerek bilim adamları, gerekse sihirbazlar bunun kısmen, esinlenmeden kaynaklanan zihinsel bir duruma bağlı olduğuna inanıyorlar.
Böylece, size iki tanımlama sundum; umarım yardımcınız olur. Ancak sihirin tam bir tanımlamasını arıyorsanız, sanırım bunu ben bile yapamayacağım. Bir konuyu sözcüklerle sarıp sarmalarsanız onu sınırlandırmış olursunuz; bense sihiri sınırlandırmayı istemiyorum.
Bu düşünce, beni sorabileceğiniz bir soruya getiriyor. Sihirbaz olmadan önce, birtakım ciddi inceleme yapmanız gerekir mi? Kabala’yı, Hermes Trismegistus’ un Zümrüt kitabesini ya da John Doen’ un tüm seçme yapıtlarını, hatta Aristo’ yu okumalı mısınız?
“Evet, okumalısınız” ya da “Hayır, okumanız gerekmez” demek benim işim değil. Sadece şunu söylemek istiyorum:
Tüm bu kişiler, bilgili ve içtenlikliydiler; deneyimleri vardı ve bunları yazmayı uygun görmüşlerdi. Ancak sihir, bir edebiyat konusu değildir. Her insanın doğuşundan beri sahip olduğu, esin verici bir haktır. Sihiri anlamanın tek yolu, onu denemektir. Bundan sonraki sayfalarda önerilen uygulamaları gerçekleştirince göreceğiniz gibi, bu deneyler herkese açıktır ve okuduğunuz kitapların sayısına bağlı değildir.
2.bölüm SİHİR( BÜYÜ) AYİNLERİ
Ayinsel Sihir’in kitaplar da ve gazetelerde okuduğunuz, korku filmlerinde izlediğiniz Satanizm, cadılık, voodoo, Şeytan’a tapma, bakireleri kurban etme gibi bir şey olmadığını söylemeliyim! Ayinsel Sihir, aynı zamanda, ‘ouija tahtaları, gürültücü ruhlar (poltergeists), düz dünya cemiyetleri, UFO’lar ve Heavy Metal, Rock müziği ile de ilişkili değildir! Bir iki egzantrik kişinin tutumu ve medyanın sansasyon merakı, eski ve saygın bir sanatı bir sürü tatsız ve acayip çağrışımlarla lekeledi. Dilerseniz, Ayinsel Sihir’i Kara Büyü’nün karşıtı olarak Ak Büyü diye adlandıralım. Yine de, Marian Green’ in ‘Kova Burcu Çağı’ adlı kitabında çok iyi açıkladığı nedenlerden dolayı, bu terimleri kullanmamayı yeğliyorum.
“Kara ve Ak büyüleri duymuşsunuzdur; aslında Kara ya da Ak Büyü diye bir şey yoktur; yalnızca, Kara ve Ak büyücüler vardır. Eğer sihiri bencil amaçlar uğruna, zalimce ve eski yöntemler kullanarak uygularsanız, bu Kara Büyü olur. Ama başkalarının yararına uğraş veriyorsanız, bilgi ve becerinizi akıllıca kullanıp dünyayı daha yaşanabilir hale getirmeye (küçük çapta olsa bile) çalışıyorsanız, yaptığınız Ak Büyü’dür.
Özetle bu, her şeyi açıklamaktan uzaktır (Şunu da eklemeliyim: Sihiri öğrenmekteki amacınız sinsi ve sevimsizse, doğanın sizi nasıl denetim aldığını kesinlikle görürsünüz).
Ayinsel Sihir ( Büyü ayini) Nedir?
Ayinsel Sihir tanımlayabileceğiniz, tartışabileceğiniz bir şey değildir. Onun denenmesi gerekir. Ayinsel Sihir, en iyi açıklamamla, aklı maddeden üstün tutmaktır; mantığı yenen inançtır. Dilerseniz, onun çok eski ve olumlu düşünme biçimi olduğunu da söyleyebilirsiniz. Simgeleri ve törenleri, en eski zamanlara dayanan bir geleneğe sahiptir. Bazı kişiler, bunların ileri teknoloji çağımız için fazla karmaşık olduklarını, aklı maddeden üstün tutmanın bu denli karışık ayinsel ve simgesel gereçleri kullanmaksızın olası bulunduğunu öne sürebilirler. Belki de haklıdırlar. Hiç kuşku yok ki, sivilceleri tedavi etmek için büyü yapmak yerine, eczaneye gitmek daha kolaydır. Buna karşın, yine de 20. Yüzyıl teknolojisinin tedavi edemediği bazı tıbbi ya da ruhsal hastalıklar ve olanaksız olanın, tedavi edilemeyenin ya da yapılamayanın karşısında, inanç gücünü kanıtlayan bir sürü belgelenmiş olay vardır.
Bu bölüm, çeşitli sihirsel büyülerin açıklamalarını içeriyor. Bunların her biri denenmiş, sınanmış ve bildirdiğim sonuçlara ulaşmıştır. Hepsi, çeşitli kaynaklardan bilgi edinilip uyarlandı. Bazısı eski büyü kitaplarından (‘Grimoires’lardan), bazısı başka sihirbazların notlarından ve bazıları da kendi deney ve başarılarımdan denenmiştir. Bir ikisini uyguladıktan sonra, sihir konusundaki anlayışınızın, daha çabuk genişlediğini görecek, sihirin değerini ve hudutlarını gösteren büyülerin daha özgül (spesifik) amaçlara nasıl uyarlanabileceğini kavramaya başlayacaksınız.
Eğer arkadaşlarınızı krallara, düşmanlarınızı kurbağalara ve cüzdanınızı altın madenine bir anda dönüştürecek oyunlar, sihirli sözler ve karanlık reçeteler arıyorsanız, başka bir yere başvurmanızda yarar var. Bunlar, Ayinsel Sihir yoluyla belki gerçekleşebilir, ancak onlara bu kitaptaki sözleri tekrarlayarak ulaşamazsınız; öncelikle, kendi farkındalığınızı keskinleştirmelisiniz. Daha sonra da, doğayı kullanmaktaki kendi beceri ve anlayışınıza tümden güvenmelisiniz. Sihir, son derece kişisel bir süreçtir.
BÜYÜ VE BÜYÜYE HAZIRLANMA TEKNİKLERİ (Sihirsel Teknikler)
Uygulamaların ayinsel yönünü, en aza indirmeye çalıştım; elimden geldiği kadar, batıl inançlı ayrıntıları ve gereksiz ritüelleri (ayin usulü) kaldırdım. Yine de, başlangıçta, büyünün içine birden dalış yapamayız. Öncelikle öğrenilecek birkaç sihirsel teknik bulunuyor. Baştan bunları düşünelim, sonra da mistik, gizemsel bir ‘pentagram’ (beş köşeli yıldız) çizelim...
Mistik bir Beş Köşeli Yıldızın Yapımı ve Kullanımı
Bazı işaretler ve biçimler, sihirde her zaman özel anlamlar taşıdılar. Çok az kişinin okuryazar olduğu çağlarda, sihirsel bir simge binlerce sözcüğe eşdeğerdi. Bu simgeyi parşömene çizmekle, taşa kazımakla ya da yalnızca havada şekillendirme sihirbaz derin istemini ya da niyetini anlatabiliyordu. Günümüzde birçok eski simge sihirsel gücünü yitirmiş bulunuyor. Ruhsal birliğin çok eski bir işareti olan haç, artık Hıristiyanlık’tan ayrılmaz oldu. Binlerce yıllık süreyle, aydınlanma arayışının simgesi olan gamalı haç (swastika) bize yalnızca Hitler’i ve İkinci Dünya Savaşı’nı hatırlatıyor. Bugün altı köşeli yıldızı, Yahudilik’ te Davut’un Yıldızı diye biliyoruz, hepsi bu kadar. Ancak, değişik amaçlı topluluklar tarafından pek kullanılmayan özel bir sihirsel simge kalmıştır; o da ‘pentagram’, yani beş köşeli yıldızdır. Bunun güzel bir görüntüsü vardır; insan ruhunun doğanın beş öğesiyle birleşmesini tanımlamak için sürekli kullanılmıştır.
İlk uygulamada, kendi ruhsal doğamızı denemeniz için, beş köşeli yıldızın nasıl kullanılacağını size göstermek istiyorum. Bunu denedikten sonra, her sihirbazın neden şu ya da bu biçimde, beş köşeli bir yıldızla çalıştığını anlamış olacaksınız. Sizin için de bu kullanımın, nasıl özel bir önem taşıdığını keşfedeceğinizi umuyorum.
Pentagram (beş köşeli yıldız) meditasyonu
o Beş köşeli yıldızın anlamını tümüyle değerlendirmek için, beş öğe kavramını anlamanız gerekiyor. Bu kavrama göre yaşamda bulunan her şey Ateş, Toprak, Hava ve Su olarak ayrılabiliyor. Dört öğe ve temsil ettikleri her şey, Ayinsel Sihir’de sıkça karşınıza çıkacak; onlar olmaksızın pek uzağa gidemeyeceksiniz! Söz konusu sayfalara geri döndüğünüzde, öğelerin arasındaki bağlantıları gözden kaçırmayın. Ateşin suya etkisini (buhar) ya da suyun ateş üzerindeki etkisini (söndürücü) hayal edin. Sırayla her öğe için, birkaç dakika bunu yapın ve hayal gücünüzün doludizgin gidişine izin verin.
Her öğenin anlamıyla ilgili bir ‘duygu’ kazandığınıza emin olduktan sonra beş köşeli yıldız konusunda meditasyona geçin. Bunu yapmanın en iyi yolu, beş köşeli bir yıldız çizmektir. Yukarıdaki örneği kopya edebilir, üzerinden çizebilirsiniz. Çizerken beş noktanın sürekli ve kendini yinelemeyen bir çizgiyle bağlandığını fark edeceksiniz. Her ne kadar, bunu yapmanız gerekmiyorsa da beş köşeli yıldızın tek ve sürekli bir hareketle çizilebildiğini saptamak kendi başına bir anlam taşıyor.
O Oturun ve beş köşeli yıldıza bakın. Gevşeyin, akıl yollarınızı açın ve içeriye nelerin girdiğini görün. Bu arada, aşağıdaki konuları da düşünmeye çalışın:
* Yıldızın en üst köşesinin ucu, insanın farkındalığını temsil eder.
* Alttaki dört uç nokta, dört öğeyi simgeler.
* Sürekli çizgi, yaşamın her şeyi birleştiren ve bağlayan kendi enerjisidir,
* Yaradılışta bulunan her şeyin içinden geçen saf yaşam enerjisi deneyimiyle (deneyi sayesinde) Doğa’nın güçlerine uyumlu olma istemi, beş köşeli yıldız tarafından simgelenir.
* Kendinizi beş köşeli yıldızın en üst noktası olarak hayal edin evrensel bir iplikle tüm öğelere bağlı biçimde. Şimdi de, kişiliğinizin bir bölümü (ya da yönü) olarak, her öğeyi sırayla düşünün.
* Ateşi düşündüğünüzde, sizi heyecanlandıran ya da uyaran şeyleri aklınızdan geçirin.
* Toprağı düşünürken, fiziksel gereksinimlerinizi nasıl karşıladığınızı hayal edin. Başınızın üzerinde bir dam bulunması, bankada paranızın ve sağlıklı bir bedeninizin olması sizde ne gibi duygular uyandırıyor?
* Havayı düşündüğünüz zaman, düşündüğünüz şeyleri düşünen kendinizi düşünün!
Uğraşlarınızdan kopup yaşama aydın bir açıdan nasıl baktığını dikkat edin.
*Sonunda Suyu da düşünün. Sizi mutlu eden ya da üzen nedir? Nelerden korkuyorsunuz? Neleri arzuluyorsunuz? Kendiniz hakkında neler duyumsuyorsunuz?
Kendinizi kişiliğinizin temel ve ilkel yönleriyle sürekli bağlantılı halde, beş köşeli yıldızın tepesinde hayal ettiğiniz zaman, gerçek kimliğinizin tümünün, onun bölümlerinin toplamından büyük olduğunu gözlemleyin. Siz hissediyorsunuz (Su), düşünüyorsunuz (Hava), ortamınızın isteklerine tepki gösteriyorsunuz (Ateş), bedeninize karşı sorumluluk duyuyorsunuz (Toprak) ve dahası da var: Tüm bunların dışında olan ve sakince gözlemleyen tinsel doğanız.
Beş köşeli yıldızın üzerinde meditasyon yapmakla, onun benzersiz biçimini kendinizi keşif yolculuğunuzun çıkış noktası olarak kullanmaya başladınız. Bir sonraki uygulama, daha fiziksel olmakla birlikte, aynı amaca hizmet ediyor. Buradaki sorun, bedeninizi araç olarak kullanarak havada beş köşeli yıldızı şekillendirebilmek
Mistik bir Beş Köşeli Yıldızı Çizmek
Beş köşeli bir yıldızı çizmek çok kolaydır. Beş köşeli yıldızın kollarının beş uç noktasına, bedeninizin uygun düşen beş noktası vardır. Yapacağınız tek şey ayakta durmak ve bir kolunuzu kullanarak havada bu noktaları birleştiren hayali bir çizgi çizmektir. Bunu her yerde, her zaman yapabilirsiniz. Her ne kadar, geleneksel olarak doğuya dönmeniz gerekirse de elinizin altında pusulanız yoksa bu pek önemli değildir.
o Bacaklarınızı açık, başınızı dik tutun.
o Sağ kolunuzu yana açın ve bir yeri gösteriyormuş gibi ve orta parmaklarınızı birleştirin.
o Parmaklarınızı kaldırıp başınıza değdirin; kısa bir an böyle durun.
o Şimdi bedeniniz boyunca çapraz bir çizgiyi izleyerek parmaklarınızı indirin ve sol dizinize dokunun.
o Kullandığınız elinizi sağ omzunuza götürün.
o Sağdan sol omzunuza geçin.
o Şimdi de, aşağıda sağ dizinize dokunun.
o Sağ elinizi yeniden başınızın önüne getirin.
Tamam, mistik bir beş köşeli yıldızı şekillendirdiniz. Sizi kutlarım; gerçek bir sihirbaz olmaya başlıyorsunuz. Hemen bunun neye yaradığını sormaya kalkışmadan, işlemi bir kez daha tekrarlayın.
İkinci kez de daha kolay oluyor, değil mi? Hiç düşünmeden,kendiliğinden yapıncaya kadar beş köşeli yıldızı çizmeyi sürdürün. Beş altı kez yineledikten sonra, uygun kıvama varmış olursunuz.
İşte, oldu! Artık şimdi, bunun neye yaradığını düşünebiliriz. İlk uygulamayı hatırlıyor musunuz? Hani şu, kişiliğinizin çeşitli yönlerini dört alt noktayla simgelemişken, kendinizi beş köşeli yıldızın tepesinde gördüğünüz uygulamayı? Beş köşeli yıldızı şekillendirirken bunu aklınızda tutun. Teknik bakımdan sol diziniz Toprak, sağ omzunuz Sudur, sol omzunuz Hava, sağ diziniz Ateş’tir. Bunun da pratikte pek önemi yoktur. Farkına varmanız gereken tek şey, iç kendiliğinizin dört öğesini, birleştirici bir hareketle, bir araya getirmekte oluşunuzdur. Böylece, iç ruhunuzun —beş köşeli yıldızın tepesinin— varlığını kabul ettiğinizi ve yaradılışla uyum halinde olma isteminizi ifade ediyorsunuz. Bunu yaptığınızda, bu denli özgül (spesifik) bir şeyi düşünmeniz gerekmiyor. Siz sadece anlamını algılayın, anlatımını hareketlerinize bırakın. Beş köşeli yıldızın ayini budur. Çok eski, çok güzel ve çok sihirseldir. Bununla ilk, eksiksiz sihirsel töreni tamamlamış oldunuz.
Artık, iyice öğrendikten sonra, beş köşeli yıldız ayinini istediğiniz zaman yapabilirsiniz; bu, tüm sihirsel uğraşlarınıza hoş bir giriş oluşturabilir. Bedensel bölümlerinizin toplamından daha ötede bir şey olduğunuzu anımsama gereksinimini duyduğunuzda tekrarlayabilirsiniz. Zorluklarla geçen bir günden sonra, sakinleşmenize yardımcı olabilir. Sorunlarınızı çözümlemekte esin verebilir, içsel görüş açınızı genişletebilir ve olayları olumlu, sade bir ışığın altın da görmenizi sağlayabilir.
BÜYÜNÜN ÇALIŞMAYA BAŞLAMASI İÇİN
Sihirsel Işık Parıltılarını Yakalamak
Bu, görsel bir uygulamadır ve hayal gücünüze dayanmaktadır. ‘Anladım; demek ki, sihir hayalmiş,” deyip konuyu kapatmadan önce, hayal gücünüzün çok etkin bir araç olduğunu lütfen unutmayın. Dünyamızın çok düzenli ve bölümlere ayrılmış olduğunu varsaymak isteriz. Yaşamımızda, gerçek ve hayal arasındaki ayrımların kesin hatlarla çizilmiş olduklarını düşünmek isteriz. Aslında bu, o kadar basit değildir. ‘Monopoly’ oyununda, kentin en güzel caddesinde oteller satın alan birine, bunun yalnızca bir oyun olduğunu söylemeyi deneyin. Bir anlamda bu, ‘yalnızca bir oyundur’, ama yi ne de oyuna bağlı çok gerçek, çok güçlü bir deneydir. Sihirde de böyledir. Teknikler kişisel ve özeldir, içinizde oluşurlar, ancak çevrenizdeki gerçek dünyada da çok belirgin, ölçülebilir yankılanmalar yaratabilirler. Bunu aklınızda tutmak koşuluyla, size biraz garip ya da çocuksu görünebilecek bir öneride bulunmak istiyorum. Yerine getirip getirmemek size bağlı, ama hayal gücünüzü zorlamadan Ayinsel Sihir’de ilerlemeyi pek beklemeyin...
o Mistik bir beş köşeli yıldızı gerçekleştirme uygulamasında olduğu gibi bacaklarınız iki yana açık durun. Kolunuzu önde tutup ilk iki parmağınızı,bir şeyi gösterircesine dik tutun.
o Parmak uçlarınızın altın renkli parlak bir ışıkla parıldadıklarını hayal edin.
o Işığın, bir el fenerinin ışık yelpazesi gibi odanın içine yayıldığını görün. Bu yelpazeyi inceltin, parmaklarınıza ve gösterdikleri yöne bakmaya devam edin. Bırakın ışık gidebildiği kadar gitsin. Duvara ya da orada bulunan herhangi bir şeye ulaştığında, ışığın onu aştığını, her engelin içinden geçtiğini ve uzaklarda sonsuza kadar parladığını hayal edin.
o Kolunuzu, dayanabildiğiniz kadar öylece tutup ışığın hayalini kafanızda koruyun. Eğer, “Bu gerçekten saçma” ya da “Boşuna zaman kaybediyorum” gibi düşünceler aklınızı kurcalarsa hiç sakınca yok. Bu olumsuz sesleri önemsemeden, hayal gücünüzü amacınıza doğru yöneltin. Birkaç saniye sonra durun ve gevşeyin. Kendinizi fazla zorlamanın ve uygulamayı uzatmanın gereği yoktur; bu biçimde hiçbir şeyi gerçekleştiremezsiniz. İster ışığı görmüş olun, ister saç düşünün hiç önemli değil. Önemli olan, sihirsel izdüşüm konusundaki ilk deneyinizi yapmış olmanızdır. Simgesel bir hareket yaptınız, zihinsel ve fiziksel etki alanınızı genişlettiniz.
Kendinizi hazır hissedince yeniden deneyin. Her denemenizde, gitgide daha kolay olduğunu göreceksiniz. Daha kolay derken, oyunbozanlık yapan içinizdeki kuşkucu kendinizin daha az engel çıkaracağını söylemek istiyorum. Her ne kadar, kuşkucu yanınız hiçbir zaman tümüyle yok olmayacaksa da onu, oldukça hoş bir görsel deneyi yaşamak için, yeterli bir süre susturabilirsiniz. Birkaç gün boyunca ve birkaç saat arayla bu uygulamayı sürdürün. Başaramadığınızda onu düşünmeyin; başardığınızda da fazla düşünmeyin! Yalnızca arada sırada kolunuzu kaldırın, elinizin ilk iki parmağını uzatın ve çevrenizi kuşatan evrene saf, parlak bir ışın saçtığınızı hayal edin. Hepsi bu kadar.
Sihirsel bir parlak beyaz ışık demetini nasıl yaratacağınızı biliyorsunuz, neden şimdiden uygulamaya başlamıyorsunuz? Sizi engelleyen biri mi var? İçinizdeki kuşkucu kendiniz, değil mi? Artık neyle karşılaştığınızı ve uygulamanın gerçek değerini görebiliyorsunuz. Bu, yaşam konusuna yüzeysel aydın yaklaşımınızı aşıp, bilinçaltındaki düşsel içgüdülerinizi ortaya çıkarmanın bir yoludur. Hepimizin olağanüstü, sihirsel ya da yalnızca sıradan olmayanın karşısında duymaya alıştırıldığımız direnmeyi aşmamıza yarayan bir uygulamadır.
Bu uygulamayla ilgili, bir başka geçerli nokta daha var. Onu da denedikten sonra, sihirle uğraşmamızın kişiliğinizi birden değiştiremeyeceğinden ve sizi çılgınca bir garipliğe itmeyeceğinden biraz daha emin olmaya başlayacaksınız. Üstelik hayali, sihirsel bir ışını göndermenizin size yalnızca daha güçlü algılama duyusu verdiğini anlayacaksınız.
Sihirsel bir Çember Çizmek ( Büyüyü başlatmak)
o Mistik bir beş köşeli yıldız çizin. Bu havayı temizleyecek; üstelik rahatlayıp gevşemiş, tasasız bir akıl haline ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Bunu gerçekleştirdikten sonra, daha önce anlattığım konumda durup sihirsel bir ışık yayın.
o Işını bu kez, bedeninizin çevresinde bir çember oluşturmakta kullanacaksınız. Tam bir çember çizdiğinizden emin olabilmek için, işaret görevi yapacak bir şeyi (duvardaki bir resim ya da uzaktaki bir ağaç) hedefleyerek kolunuzu hareket ettirin. Işığı işarete doğru çevirin.
o Ayaklarınızı ağır ağır sürüyerek, saat yelkovanı yönünde harekete geçin. Ayaklarınız hareket halindeyken kolunuzu kımıldatmayın ve parmaklarınızdan fışkıran ışık demetin hayal edin. Kolunuz havada tam bir çember çizinceye kadar usulca dönün.
o Kolunuzu, yanınıza değinceye kadar yavaşça indirin. Bunu yaparken ışığın söndüğünü (düğmeyi çevirdiğinizi) hayal edin.
Bu biçimde bir çember yaratmak, sihirsel bir niyet hareketidir. Bedeninizden çıktığını hayal ettiğiniz ışık bu denli simgesel ve önemlidir, Etrafınıza böyle bir çember çizimini çizmekle, varlığımızın sınırlarını genişletmiş oldunuz. Sonsuzluğa gönderdiğiniz ışık, beraberinde sizden bir şeyler taşıyıp, sizinle evrenin en uzak köşesi arasındaki bağlantıyı aydınlatıyor. Artık tüm dünya bir istiridyedir; siz de onun içindeki incisiniz. Bu deneme, son derece zararsızdır: size derin güven ve
güç duygusu verebilir.
Bu, ilk sihirsel deneyinizdir. Varlığınızın en gizli derinliklerinden çıkan bir ışık, çevrenizdeki boşlukta geniş bir çember çizdi. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Ben bu uygulamayı ilk yaptığımda, kendimi biraz acayip hissettim. Sihirli çemberi çizdiğimi biliyordum, ama içimdeki bir ses bana, “Hiçbir şey olmadı Sen yalnızca kendini aldatıyorsun.” diyordu. Buna henüz bir yanıt bulamadım Belki de kendimi aldatıyordum; belki de yüzyıllar boyunca benzerini yapmış olan sihirbazlar,büyücüler kendilerini aldatmışlardır. Yine de bildiğim bir şey var; Bu deneyi uyguladığımda, kendimi iyi hissediyorum. İçimde duyumsadığım gücün, huzur ve güvenliğin gerçek ya da hayali olması hiç önemli değil. Gerçeğin nerede başladığı ve hayalin nerede bittiği konusundaki eski tartışmayı tazelemek yerine şunu diyebilirim: Bu olgunun özüne girmeye hazırsanız, sihir adına her türlü olağanüstü güzel şeyler sizin için de geçerlidir.
Sihirsel Bir Çemberi İptal Etmek ( Büyü ayinini bitirmek)
Her şeyden önce şunu bilin: Sihirsel çemberinizi iptal etmeseniz bile, bundan dolayı zarar görecek değilsiniz. Olabilecek tek şey, çemberin yarattığı hoş duyguyu kabul edip er ya da geç onun orada olduğunu unutmanızdır. Ancak, sihirsel çemberi yeniden gerçekleştirmek istediğinizde, bir öncekinin varlığını hatırlayacaksınız. Her uygulamanın sonunda sihirsel çemberinizi iptal etmeniz iyi olacaktır . Sihirsel uygulamanızı tamamladıktan sonra, her şeyi ortadan kaldırıp normale dönmek istediğiniz zaman şunları yapmalısınız:
o Sihirsel çemberi çizerken kullandığınız işaret noktasının hizasına gelin. Daha önce kullandığınız kolunuzdan yararlanın, ama bu kez parmaklarınızı uzatmayın. Bunun yerine, yaklaşan bir arabayı durduruyormuş gibi elinizi kaldırın.
o Bu konumda kalın ve daha önce gönderdiğiniz ışığın size geri dönüp avucunuza girmesini bekleyin. Bu kez onu görüp görmemeniz önemli değildir. Işığın avucunuza girdiğini, kolunuzdan geçtiğini, omuzlarınızı aşıp güneş sinir ağınıza (solar plexus) doğru indiğini duyumsamaya çalışın. Unutmayın, aradığınız fiziksel bir duygu değil, daha önce göndermiş olduğunuz enerjinin geriye gelişini algılamanızdır.
o Bunu algılayıp huzura kavuştuktan sonra, saat yelkovanının ters yönüne doğru yavaşça harekete geçin. Eyleminizi sürdürürken, bedeninize geri dönen ışık biçimli enerjinin bilincinde olmaya çalışın.
o İşaret noktasına yeniden geldiğinizde, bir an durun ve kolunuzu yavaşça indirin. Işık biçimli’ enerjiniz güneş sinir ağınıza (solar plexus) toplandığına göre son ve simgesel hareketi yapmanın sırası geldi. Derin bir soluk alın, bir saniye kadar tutarken, içiniz de topladığınız ışık enerjisiyle karıştığını hayal edin. Sonra da tek ve güçlü bir soluk vermeyle hepsini dışa verin.
İşte, bu kadar! Sihirsel çemberiniz iptal edildi; her şey normale döndü. Artık gevşeyebilir, bir süre için mistik ve sihirsel olan her şeyi unutabilirsiniz (unutmalısınız da) ve en sıradan şeylerle uğraşabilirsiniz. Televizyon izleyin, gazete okuyun ya da en iyisi, kendinize dendi bir çay hazırlayın. En başarılı ve deneyimli sihirbaz bile, zaman zaman kendine gelmelidir!
ALINTIDIR
1.bölüm SİHİR (BÜYÜ), MİSTİZM VE SİMYA (jonathan canier-carl rider)
Tüm sihirsel uygulamaların temelinde neşe, mutluluk ve kahkaha bulunmalıdır. Geçmişin, bugünün ve geleceğin hiçbir sihirbazı, bunu yadsıyamaz. Yüce ve gizemsel Kabala bile bu, sihirle ilgili en önemli ve eski felsefelerden biridir. Yaşam Ağacının merkezine gülmeyi ve mutluluğu kesin bir biçimde yerleştirir.
Kabala ağacının kökleri, eski Yahudi geleneğine uzanır. Kabalanın kendisi de, aslında bir kitap değildir,ezoterik (dışrak) tinsel arayışla ilgili mistik bir felsefedir. Sihirsel ve mistik sözcüklerini aralarına kalın bir çizgi çizerek ayırmak istemiyorum; ama kalemle çok silik bir çizgi çekebilirim!
Sihir’in öteki kardeş konusundan- simyadan- da söz etmem gerekiyor. Bu ayırım, bir kez daha kaçınılmaz oluyor. Bunları tanımlamaya çalışan çoğu kişi, uzayıp giden betimlemelerin ve karmaşık açıklamaların arkasına sığındılar. Onları suçlamıyorum...
* Mistisizm (gizemcilik, tasavvuf) sihirin arkasındaki felsefedir. Doğanın tinsel ilkelerinin arayışı üzerinedir; yaradılışın gizli anlamlarının aranışıdır. Mistisizm, ayinler, törenler ya da fiziksel eylemlerle ifade edilmeyi gerektirmeyen aydınca bir arayıştır. Mistik kişi oturmakla, bakmakla, işitmekle ve derin düşünmekle çok mutlu olabilir.
* Simya kurşunu altına çevirmekle pek ilgisi yoktur. Mistisizm gibi, o da bir arayışa yöneliktir. “Filozof Taşı” diye adlandırılan bir şeyin arayışıdır bu; ama söz konusu olan, gerçek bir taş değil, sahip olunduğunda elementleri değiştirme gücünü kazandıran bir anlayış biçimidir. Bir bakıma, çağdaş kimyagerler, fizikçiler ve biyologlar tümüyle başarılı simyacılardır. Ancak, gerçek anlamda, Filozof Taşı da anlaşılması çok zor olan bir kavramdır. Evrenimizin nedenlerini ve niçinlerini hiç kimse tümüyle kavramış değildir. Her birimiz, ara sıra da olsa, bir şeyler seziyoruz. Gerek bilim adamları, gerekse sihirbazlar bunun kısmen, esinlenmeden kaynaklanan zihinsel bir duruma bağlı olduğuna inanıyorlar.
Böylece, size iki tanımlama sundum; umarım yardımcınız olur. Ancak sihirin tam bir tanımlamasını arıyorsanız, sanırım bunu ben bile yapamayacağım. Bir konuyu sözcüklerle sarıp sarmalarsanız onu sınırlandırmış olursunuz; bense sihiri sınırlandırmayı istemiyorum.
Bu düşünce, beni sorabileceğiniz bir soruya getiriyor. Sihirbaz olmadan önce, birtakım ciddi inceleme yapmanız gerekir mi? Kabala’yı, Hermes Trismegistus’ un Zümrüt kitabesini ya da John Doen’ un tüm seçme yapıtlarını, hatta Aristo’ yu okumalı mısınız?
“Evet, okumalısınız” ya da “Hayır, okumanız gerekmez” demek benim işim değil. Sadece şunu söylemek istiyorum:
Tüm bu kişiler, bilgili ve içtenlikliydiler; deneyimleri vardı ve bunları yazmayı uygun görmüşlerdi. Ancak sihir, bir edebiyat konusu değildir. Her insanın doğuşundan beri sahip olduğu, esin verici bir haktır. Sihiri anlamanın tek yolu, onu denemektir. Bundan sonraki sayfalarda önerilen uygulamaları gerçekleştirince göreceğiniz gibi, bu deneyler herkese açıktır ve okuduğunuz kitapların sayısına bağlı değildir.
2.bölüm SİHİR( BÜYÜ) AYİNLERİ
Ayinsel Sihir’in kitaplar da ve gazetelerde okuduğunuz, korku filmlerinde izlediğiniz Satanizm, cadılık, voodoo, Şeytan’a tapma, bakireleri kurban etme gibi bir şey olmadığını söylemeliyim! Ayinsel Sihir, aynı zamanda, ‘ouija tahtaları, gürültücü ruhlar (poltergeists), düz dünya cemiyetleri, UFO’lar ve Heavy Metal, Rock müziği ile de ilişkili değildir! Bir iki egzantrik kişinin tutumu ve medyanın sansasyon merakı, eski ve saygın bir sanatı bir sürü tatsız ve acayip çağrışımlarla lekeledi. Dilerseniz, Ayinsel Sihir’i Kara Büyü’nün karşıtı olarak Ak Büyü diye adlandıralım. Yine de, Marian Green’ in ‘Kova Burcu Çağı’ adlı kitabında çok iyi açıkladığı nedenlerden dolayı, bu terimleri kullanmamayı yeğliyorum.
“Kara ve Ak büyüleri duymuşsunuzdur; aslında Kara ya da Ak Büyü diye bir şey yoktur; yalnızca, Kara ve Ak büyücüler vardır. Eğer sihiri bencil amaçlar uğruna, zalimce ve eski yöntemler kullanarak uygularsanız, bu Kara Büyü olur. Ama başkalarının yararına uğraş veriyorsanız, bilgi ve becerinizi akıllıca kullanıp dünyayı daha yaşanabilir hale getirmeye (küçük çapta olsa bile) çalışıyorsanız, yaptığınız Ak Büyü’dür.
Özetle bu, her şeyi açıklamaktan uzaktır (Şunu da eklemeliyim: Sihiri öğrenmekteki amacınız sinsi ve sevimsizse, doğanın sizi nasıl denetim aldığını kesinlikle görürsünüz).
Ayinsel Sihir ( Büyü ayini) Nedir?
Ayinsel Sihir tanımlayabileceğiniz, tartışabileceğiniz bir şey değildir. Onun denenmesi gerekir. Ayinsel Sihir, en iyi açıklamamla, aklı maddeden üstün tutmaktır; mantığı yenen inançtır. Dilerseniz, onun çok eski ve olumlu düşünme biçimi olduğunu da söyleyebilirsiniz. Simgeleri ve törenleri, en eski zamanlara dayanan bir geleneğe sahiptir. Bazı kişiler, bunların ileri teknoloji çağımız için fazla karmaşık olduklarını, aklı maddeden üstün tutmanın bu denli karışık ayinsel ve simgesel gereçleri kullanmaksızın olası bulunduğunu öne sürebilirler. Belki de haklıdırlar. Hiç kuşku yok ki, sivilceleri tedavi etmek için büyü yapmak yerine, eczaneye gitmek daha kolaydır. Buna karşın, yine de 20. Yüzyıl teknolojisinin tedavi edemediği bazı tıbbi ya da ruhsal hastalıklar ve olanaksız olanın, tedavi edilemeyenin ya da yapılamayanın karşısında, inanç gücünü kanıtlayan bir sürü belgelenmiş olay vardır.
Bu bölüm, çeşitli sihirsel büyülerin açıklamalarını içeriyor. Bunların her biri denenmiş, sınanmış ve bildirdiğim sonuçlara ulaşmıştır. Hepsi, çeşitli kaynaklardan bilgi edinilip uyarlandı. Bazısı eski büyü kitaplarından (‘Grimoires’lardan), bazısı başka sihirbazların notlarından ve bazıları da kendi deney ve başarılarımdan denenmiştir. Bir ikisini uyguladıktan sonra, sihir konusundaki anlayışınızın, daha çabuk genişlediğini görecek, sihirin değerini ve hudutlarını gösteren büyülerin daha özgül (spesifik) amaçlara nasıl uyarlanabileceğini kavramaya başlayacaksınız.
Eğer arkadaşlarınızı krallara, düşmanlarınızı kurbağalara ve cüzdanınızı altın madenine bir anda dönüştürecek oyunlar, sihirli sözler ve karanlık reçeteler arıyorsanız, başka bir yere başvurmanızda yarar var. Bunlar, Ayinsel Sihir yoluyla belki gerçekleşebilir, ancak onlara bu kitaptaki sözleri tekrarlayarak ulaşamazsınız; öncelikle, kendi farkındalığınızı keskinleştirmelisiniz. Daha sonra da, doğayı kullanmaktaki kendi beceri ve anlayışınıza tümden güvenmelisiniz. Sihir, son derece kişisel bir süreçtir.
BÜYÜ VE BÜYÜYE HAZIRLANMA TEKNİKLERİ (Sihirsel Teknikler)
Uygulamaların ayinsel yönünü, en aza indirmeye çalıştım; elimden geldiği kadar, batıl inançlı ayrıntıları ve gereksiz ritüelleri (ayin usulü) kaldırdım. Yine de, başlangıçta, büyünün içine birden dalış yapamayız. Öncelikle öğrenilecek birkaç sihirsel teknik bulunuyor. Baştan bunları düşünelim, sonra da mistik, gizemsel bir ‘pentagram’ (beş köşeli yıldız) çizelim...
Mistik bir Beş Köşeli Yıldızın Yapımı ve Kullanımı
Bazı işaretler ve biçimler, sihirde her zaman özel anlamlar taşıdılar. Çok az kişinin okuryazar olduğu çağlarda, sihirsel bir simge binlerce sözcüğe eşdeğerdi. Bu simgeyi parşömene çizmekle, taşa kazımakla ya da yalnızca havada şekillendirme sihirbaz derin istemini ya da niyetini anlatabiliyordu. Günümüzde birçok eski simge sihirsel gücünü yitirmiş bulunuyor. Ruhsal birliğin çok eski bir işareti olan haç, artık Hıristiyanlık’tan ayrılmaz oldu. Binlerce yıllık süreyle, aydınlanma arayışının simgesi olan gamalı haç (swastika) bize yalnızca Hitler’i ve İkinci Dünya Savaşı’nı hatırlatıyor. Bugün altı köşeli yıldızı, Yahudilik’ te Davut’un Yıldızı diye biliyoruz, hepsi bu kadar. Ancak, değişik amaçlı topluluklar tarafından pek kullanılmayan özel bir sihirsel simge kalmıştır; o da ‘pentagram’, yani beş köşeli yıldızdır. Bunun güzel bir görüntüsü vardır; insan ruhunun doğanın beş öğesiyle birleşmesini tanımlamak için sürekli kullanılmıştır.
İlk uygulamada, kendi ruhsal doğamızı denemeniz için, beş köşeli yıldızın nasıl kullanılacağını size göstermek istiyorum. Bunu denedikten sonra, her sihirbazın neden şu ya da bu biçimde, beş köşeli bir yıldızla çalıştığını anlamış olacaksınız. Sizin için de bu kullanımın, nasıl özel bir önem taşıdığını keşfedeceğinizi umuyorum.
Pentagram (beş köşeli yıldız) meditasyonu
o Beş köşeli yıldızın anlamını tümüyle değerlendirmek için, beş öğe kavramını anlamanız gerekiyor. Bu kavrama göre yaşamda bulunan her şey Ateş, Toprak, Hava ve Su olarak ayrılabiliyor. Dört öğe ve temsil ettikleri her şey, Ayinsel Sihir’de sıkça karşınıza çıkacak; onlar olmaksızın pek uzağa gidemeyeceksiniz! Söz konusu sayfalara geri döndüğünüzde, öğelerin arasındaki bağlantıları gözden kaçırmayın. Ateşin suya etkisini (buhar) ya da suyun ateş üzerindeki etkisini (söndürücü) hayal edin. Sırayla her öğe için, birkaç dakika bunu yapın ve hayal gücünüzün doludizgin gidişine izin verin.
Her öğenin anlamıyla ilgili bir ‘duygu’ kazandığınıza emin olduktan sonra beş köşeli yıldız konusunda meditasyona geçin. Bunu yapmanın en iyi yolu, beş köşeli bir yıldız çizmektir. Yukarıdaki örneği kopya edebilir, üzerinden çizebilirsiniz. Çizerken beş noktanın sürekli ve kendini yinelemeyen bir çizgiyle bağlandığını fark edeceksiniz. Her ne kadar, bunu yapmanız gerekmiyorsa da beş köşeli yıldızın tek ve sürekli bir hareketle çizilebildiğini saptamak kendi başına bir anlam taşıyor.
O Oturun ve beş köşeli yıldıza bakın. Gevşeyin, akıl yollarınızı açın ve içeriye nelerin girdiğini görün. Bu arada, aşağıdaki konuları da düşünmeye çalışın:
* Yıldızın en üst köşesinin ucu, insanın farkındalığını temsil eder.
* Alttaki dört uç nokta, dört öğeyi simgeler.
* Sürekli çizgi, yaşamın her şeyi birleştiren ve bağlayan kendi enerjisidir,
* Yaradılışta bulunan her şeyin içinden geçen saf yaşam enerjisi deneyimiyle (deneyi sayesinde) Doğa’nın güçlerine uyumlu olma istemi, beş köşeli yıldız tarafından simgelenir.
* Kendinizi beş köşeli yıldızın en üst noktası olarak hayal edin evrensel bir iplikle tüm öğelere bağlı biçimde. Şimdi de, kişiliğinizin bir bölümü (ya da yönü) olarak, her öğeyi sırayla düşünün.
* Ateşi düşündüğünüzde, sizi heyecanlandıran ya da uyaran şeyleri aklınızdan geçirin.
* Toprağı düşünürken, fiziksel gereksinimlerinizi nasıl karşıladığınızı hayal edin. Başınızın üzerinde bir dam bulunması, bankada paranızın ve sağlıklı bir bedeninizin olması sizde ne gibi duygular uyandırıyor?
* Havayı düşündüğünüz zaman, düşündüğünüz şeyleri düşünen kendinizi düşünün!
Uğraşlarınızdan kopup yaşama aydın bir açıdan nasıl baktığını dikkat edin.
*Sonunda Suyu da düşünün. Sizi mutlu eden ya da üzen nedir? Nelerden korkuyorsunuz? Neleri arzuluyorsunuz? Kendiniz hakkında neler duyumsuyorsunuz?
Kendinizi kişiliğinizin temel ve ilkel yönleriyle sürekli bağlantılı halde, beş köşeli yıldızın tepesinde hayal ettiğiniz zaman, gerçek kimliğinizin tümünün, onun bölümlerinin toplamından büyük olduğunu gözlemleyin. Siz hissediyorsunuz (Su), düşünüyorsunuz (Hava), ortamınızın isteklerine tepki gösteriyorsunuz (Ateş), bedeninize karşı sorumluluk duyuyorsunuz (Toprak) ve dahası da var: Tüm bunların dışında olan ve sakince gözlemleyen tinsel doğanız.
Beş köşeli yıldızın üzerinde meditasyon yapmakla, onun benzersiz biçimini kendinizi keşif yolculuğunuzun çıkış noktası olarak kullanmaya başladınız. Bir sonraki uygulama, daha fiziksel olmakla birlikte, aynı amaca hizmet ediyor. Buradaki sorun, bedeninizi araç olarak kullanarak havada beş köşeli yıldızı şekillendirebilmek
Mistik bir Beş Köşeli Yıldızı Çizmek
Beş köşeli bir yıldızı çizmek çok kolaydır. Beş köşeli yıldızın kollarının beş uç noktasına, bedeninizin uygun düşen beş noktası vardır. Yapacağınız tek şey ayakta durmak ve bir kolunuzu kullanarak havada bu noktaları birleştiren hayali bir çizgi çizmektir. Bunu her yerde, her zaman yapabilirsiniz. Her ne kadar, geleneksel olarak doğuya dönmeniz gerekirse de elinizin altında pusulanız yoksa bu pek önemli değildir.
o Bacaklarınızı açık, başınızı dik tutun.
o Sağ kolunuzu yana açın ve bir yeri gösteriyormuş gibi ve orta parmaklarınızı birleştirin.
o Parmaklarınızı kaldırıp başınıza değdirin; kısa bir an böyle durun.
o Şimdi bedeniniz boyunca çapraz bir çizgiyi izleyerek parmaklarınızı indirin ve sol dizinize dokunun.
o Kullandığınız elinizi sağ omzunuza götürün.
o Sağdan sol omzunuza geçin.
o Şimdi de, aşağıda sağ dizinize dokunun.
o Sağ elinizi yeniden başınızın önüne getirin.
Tamam, mistik bir beş köşeli yıldızı şekillendirdiniz. Sizi kutlarım; gerçek bir sihirbaz olmaya başlıyorsunuz. Hemen bunun neye yaradığını sormaya kalkışmadan, işlemi bir kez daha tekrarlayın.
İkinci kez de daha kolay oluyor, değil mi? Hiç düşünmeden,kendiliğinden yapıncaya kadar beş köşeli yıldızı çizmeyi sürdürün. Beş altı kez yineledikten sonra, uygun kıvama varmış olursunuz.
İşte, oldu! Artık şimdi, bunun neye yaradığını düşünebiliriz. İlk uygulamayı hatırlıyor musunuz? Hani şu, kişiliğinizin çeşitli yönlerini dört alt noktayla simgelemişken, kendinizi beş köşeli yıldızın tepesinde gördüğünüz uygulamayı? Beş köşeli yıldızı şekillendirirken bunu aklınızda tutun. Teknik bakımdan sol diziniz Toprak, sağ omzunuz Sudur, sol omzunuz Hava, sağ diziniz Ateş’tir. Bunun da pratikte pek önemi yoktur. Farkına varmanız gereken tek şey, iç kendiliğinizin dört öğesini, birleştirici bir hareketle, bir araya getirmekte oluşunuzdur. Böylece, iç ruhunuzun —beş köşeli yıldızın tepesinin— varlığını kabul ettiğinizi ve yaradılışla uyum halinde olma isteminizi ifade ediyorsunuz. Bunu yaptığınızda, bu denli özgül (spesifik) bir şeyi düşünmeniz gerekmiyor. Siz sadece anlamını algılayın, anlatımını hareketlerinize bırakın. Beş köşeli yıldızın ayini budur. Çok eski, çok güzel ve çok sihirseldir. Bununla ilk, eksiksiz sihirsel töreni tamamlamış oldunuz.
Artık, iyice öğrendikten sonra, beş köşeli yıldız ayinini istediğiniz zaman yapabilirsiniz; bu, tüm sihirsel uğraşlarınıza hoş bir giriş oluşturabilir. Bedensel bölümlerinizin toplamından daha ötede bir şey olduğunuzu anımsama gereksinimini duyduğunuzda tekrarlayabilirsiniz. Zorluklarla geçen bir günden sonra, sakinleşmenize yardımcı olabilir. Sorunlarınızı çözümlemekte esin verebilir, içsel görüş açınızı genişletebilir ve olayları olumlu, sade bir ışığın altın da görmenizi sağlayabilir.
BÜYÜNÜN ÇALIŞMAYA BAŞLAMASI İÇİN
Sihirsel Işık Parıltılarını Yakalamak
Bu, görsel bir uygulamadır ve hayal gücünüze dayanmaktadır. ‘Anladım; demek ki, sihir hayalmiş,” deyip konuyu kapatmadan önce, hayal gücünüzün çok etkin bir araç olduğunu lütfen unutmayın. Dünyamızın çok düzenli ve bölümlere ayrılmış olduğunu varsaymak isteriz. Yaşamımızda, gerçek ve hayal arasındaki ayrımların kesin hatlarla çizilmiş olduklarını düşünmek isteriz. Aslında bu, o kadar basit değildir. ‘Monopoly’ oyununda, kentin en güzel caddesinde oteller satın alan birine, bunun yalnızca bir oyun olduğunu söylemeyi deneyin. Bir anlamda bu, ‘yalnızca bir oyundur’, ama yi ne de oyuna bağlı çok gerçek, çok güçlü bir deneydir. Sihirde de böyledir. Teknikler kişisel ve özeldir, içinizde oluşurlar, ancak çevrenizdeki gerçek dünyada da çok belirgin, ölçülebilir yankılanmalar yaratabilirler. Bunu aklınızda tutmak koşuluyla, size biraz garip ya da çocuksu görünebilecek bir öneride bulunmak istiyorum. Yerine getirip getirmemek size bağlı, ama hayal gücünüzü zorlamadan Ayinsel Sihir’de ilerlemeyi pek beklemeyin...
o Mistik bir beş köşeli yıldızı gerçekleştirme uygulamasında olduğu gibi bacaklarınız iki yana açık durun. Kolunuzu önde tutup ilk iki parmağınızı,bir şeyi gösterircesine dik tutun.
o Parmak uçlarınızın altın renkli parlak bir ışıkla parıldadıklarını hayal edin.
o Işığın, bir el fenerinin ışık yelpazesi gibi odanın içine yayıldığını görün. Bu yelpazeyi inceltin, parmaklarınıza ve gösterdikleri yöne bakmaya devam edin. Bırakın ışık gidebildiği kadar gitsin. Duvara ya da orada bulunan herhangi bir şeye ulaştığında, ışığın onu aştığını, her engelin içinden geçtiğini ve uzaklarda sonsuza kadar parladığını hayal edin.
o Kolunuzu, dayanabildiğiniz kadar öylece tutup ışığın hayalini kafanızda koruyun. Eğer, “Bu gerçekten saçma” ya da “Boşuna zaman kaybediyorum” gibi düşünceler aklınızı kurcalarsa hiç sakınca yok. Bu olumsuz sesleri önemsemeden, hayal gücünüzü amacınıza doğru yöneltin. Birkaç saniye sonra durun ve gevşeyin. Kendinizi fazla zorlamanın ve uygulamayı uzatmanın gereği yoktur; bu biçimde hiçbir şeyi gerçekleştiremezsiniz. İster ışığı görmüş olun, ister saç düşünün hiç önemli değil. Önemli olan, sihirsel izdüşüm konusundaki ilk deneyinizi yapmış olmanızdır. Simgesel bir hareket yaptınız, zihinsel ve fiziksel etki alanınızı genişlettiniz.
Kendinizi hazır hissedince yeniden deneyin. Her denemenizde, gitgide daha kolay olduğunu göreceksiniz. Daha kolay derken, oyunbozanlık yapan içinizdeki kuşkucu kendinizin daha az engel çıkaracağını söylemek istiyorum. Her ne kadar, kuşkucu yanınız hiçbir zaman tümüyle yok olmayacaksa da onu, oldukça hoş bir görsel deneyi yaşamak için, yeterli bir süre susturabilirsiniz. Birkaç gün boyunca ve birkaç saat arayla bu uygulamayı sürdürün. Başaramadığınızda onu düşünmeyin; başardığınızda da fazla düşünmeyin! Yalnızca arada sırada kolunuzu kaldırın, elinizin ilk iki parmağını uzatın ve çevrenizi kuşatan evrene saf, parlak bir ışın saçtığınızı hayal edin. Hepsi bu kadar.
Sihirsel bir parlak beyaz ışık demetini nasıl yaratacağınızı biliyorsunuz, neden şimdiden uygulamaya başlamıyorsunuz? Sizi engelleyen biri mi var? İçinizdeki kuşkucu kendiniz, değil mi? Artık neyle karşılaştığınızı ve uygulamanın gerçek değerini görebiliyorsunuz. Bu, yaşam konusuna yüzeysel aydın yaklaşımınızı aşıp, bilinçaltındaki düşsel içgüdülerinizi ortaya çıkarmanın bir yoludur. Hepimizin olağanüstü, sihirsel ya da yalnızca sıradan olmayanın karşısında duymaya alıştırıldığımız direnmeyi aşmamıza yarayan bir uygulamadır.
Bu uygulamayla ilgili, bir başka geçerli nokta daha var. Onu da denedikten sonra, sihirle uğraşmamızın kişiliğinizi birden değiştiremeyeceğinden ve sizi çılgınca bir garipliğe itmeyeceğinden biraz daha emin olmaya başlayacaksınız. Üstelik hayali, sihirsel bir ışını göndermenizin size yalnızca daha güçlü algılama duyusu verdiğini anlayacaksınız.
Sihirsel bir Çember Çizmek ( Büyüyü başlatmak)
o Mistik bir beş köşeli yıldız çizin. Bu havayı temizleyecek; üstelik rahatlayıp gevşemiş, tasasız bir akıl haline ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Bunu gerçekleştirdikten sonra, daha önce anlattığım konumda durup sihirsel bir ışık yayın.
o Işını bu kez, bedeninizin çevresinde bir çember oluşturmakta kullanacaksınız. Tam bir çember çizdiğinizden emin olabilmek için, işaret görevi yapacak bir şeyi (duvardaki bir resim ya da uzaktaki bir ağaç) hedefleyerek kolunuzu hareket ettirin. Işığı işarete doğru çevirin.
o Ayaklarınızı ağır ağır sürüyerek, saat yelkovanı yönünde harekete geçin. Ayaklarınız hareket halindeyken kolunuzu kımıldatmayın ve parmaklarınızdan fışkıran ışık demetin hayal edin. Kolunuz havada tam bir çember çizinceye kadar usulca dönün.
o Kolunuzu, yanınıza değinceye kadar yavaşça indirin. Bunu yaparken ışığın söndüğünü (düğmeyi çevirdiğinizi) hayal edin.
Bu biçimde bir çember yaratmak, sihirsel bir niyet hareketidir. Bedeninizden çıktığını hayal ettiğiniz ışık bu denli simgesel ve önemlidir, Etrafınıza böyle bir çember çizimini çizmekle, varlığımızın sınırlarını genişletmiş oldunuz. Sonsuzluğa gönderdiğiniz ışık, beraberinde sizden bir şeyler taşıyıp, sizinle evrenin en uzak köşesi arasındaki bağlantıyı aydınlatıyor. Artık tüm dünya bir istiridyedir; siz de onun içindeki incisiniz. Bu deneme, son derece zararsızdır: size derin güven ve
güç duygusu verebilir.
Bu, ilk sihirsel deneyinizdir. Varlığınızın en gizli derinliklerinden çıkan bir ışık, çevrenizdeki boşlukta geniş bir çember çizdi. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Ben bu uygulamayı ilk yaptığımda, kendimi biraz acayip hissettim. Sihirli çemberi çizdiğimi biliyordum, ama içimdeki bir ses bana, “Hiçbir şey olmadı Sen yalnızca kendini aldatıyorsun.” diyordu. Buna henüz bir yanıt bulamadım Belki de kendimi aldatıyordum; belki de yüzyıllar boyunca benzerini yapmış olan sihirbazlar,büyücüler kendilerini aldatmışlardır. Yine de bildiğim bir şey var; Bu deneyi uyguladığımda, kendimi iyi hissediyorum. İçimde duyumsadığım gücün, huzur ve güvenliğin gerçek ya da hayali olması hiç önemli değil. Gerçeğin nerede başladığı ve hayalin nerede bittiği konusundaki eski tartışmayı tazelemek yerine şunu diyebilirim: Bu olgunun özüne girmeye hazırsanız, sihir adına her türlü olağanüstü güzel şeyler sizin için de geçerlidir.
Sihirsel Bir Çemberi İptal Etmek ( Büyü ayinini bitirmek)
Her şeyden önce şunu bilin: Sihirsel çemberinizi iptal etmeseniz bile, bundan dolayı zarar görecek değilsiniz. Olabilecek tek şey, çemberin yarattığı hoş duyguyu kabul edip er ya da geç onun orada olduğunu unutmanızdır. Ancak, sihirsel çemberi yeniden gerçekleştirmek istediğinizde, bir öncekinin varlığını hatırlayacaksınız. Her uygulamanın sonunda sihirsel çemberinizi iptal etmeniz iyi olacaktır . Sihirsel uygulamanızı tamamladıktan sonra, her şeyi ortadan kaldırıp normale dönmek istediğiniz zaman şunları yapmalısınız:
o Sihirsel çemberi çizerken kullandığınız işaret noktasının hizasına gelin. Daha önce kullandığınız kolunuzdan yararlanın, ama bu kez parmaklarınızı uzatmayın. Bunun yerine, yaklaşan bir arabayı durduruyormuş gibi elinizi kaldırın.
o Bu konumda kalın ve daha önce gönderdiğiniz ışığın size geri dönüp avucunuza girmesini bekleyin. Bu kez onu görüp görmemeniz önemli değildir. Işığın avucunuza girdiğini, kolunuzdan geçtiğini, omuzlarınızı aşıp güneş sinir ağınıza (solar plexus) doğru indiğini duyumsamaya çalışın. Unutmayın, aradığınız fiziksel bir duygu değil, daha önce göndermiş olduğunuz enerjinin geriye gelişini algılamanızdır.
o Bunu algılayıp huzura kavuştuktan sonra, saat yelkovanının ters yönüne doğru yavaşça harekete geçin. Eyleminizi sürdürürken, bedeninize geri dönen ışık biçimli enerjinin bilincinde olmaya çalışın.
o İşaret noktasına yeniden geldiğinizde, bir an durun ve kolunuzu yavaşça indirin. Işık biçimli’ enerjiniz güneş sinir ağınıza (solar plexus) toplandığına göre son ve simgesel hareketi yapmanın sırası geldi. Derin bir soluk alın, bir saniye kadar tutarken, içiniz de topladığınız ışık enerjisiyle karıştığını hayal edin. Sonra da tek ve güçlü bir soluk vermeyle hepsini dışa verin.
İşte, bu kadar! Sihirsel çemberiniz iptal edildi; her şey normale döndü. Artık gevşeyebilir, bir süre için mistik ve sihirsel olan her şeyi unutabilirsiniz (unutmalısınız da) ve en sıradan şeylerle uğraşabilirsiniz. Televizyon izleyin, gazete okuyun ya da en iyisi, kendinize dendi bir çay hazırlayın. En başarılı ve deneyimli sihirbaz bile, zaman zaman kendine gelmelidir!
ALINTIDIR