Kendi merkezini tanıyor musun?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan cibabu
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

cibabu

Kayıtlı Üye
Kendi merkezini tanıyor musun? Eğer tanımıyorsan, o zaman sürekli korkacaksın. O yüzden sahte benlik sürekli korkar. Sürekli titrer. Her zaman başkalarından destek alma ihtiyacı hissedersin. Seni takdir edecek, seni alkışlayacak; ne kadar güzel ya da ne kadar zeki olduğunu söyleyecek birileri. Sürekli bu tip şeyleri sana hipnotik telkin gibi söyleyen insanlara ihtiyacın var. Böylece zeki, güzel ve güçlü olduğuna inanabilirsin. Ama bir noktaya dikkat et. Her zaman başkalarına bağımlısın.

Ne zaman benliğini sergilersen, aslında sadece benliğinin bilincinde olmadığını gösteriyorsun. Kim olduğunu bilmiyorsun. Eğer bilseydin, o zaman herhangi bir sorun olmazdı. O zaman görüş aramazdın. Başkalarının hakkınızda söyledikleri seni endişelendirmezdi. Çünkü ilgisi yok. Sonuçta kimse senin hakkında bir şey söylemez. İnsanlar senin hakkında bir şey söylediği zaman, aslında kendilerini anlatıyor.

Kimse senin hakkında bir şey söyleyemez. İnsanlar ne derse desin kendileri hakkında konuşur. Ancak sen hemen korkarsın, çünkü hâlâ o sahte merkezinize yapışıyorsun. O sahte merkez başkalarına bağımlıdır ve o yüzden de sen sürekli başkalarının hakkında neler söylediğine bakarsın. Sürekli başka insanların izinden gidersin, sürekli onları tatmin etmeye çalışırsın. Sürekli saygın bir insan olmaya çalışırsın ve sürekli egonu süslemeye çalışırsın. Bu intihar etmek gibi bir şeydir.


Eğer kendi merkezinde değilsen, kim olduğunu bilmiyorsan, gerçekten ilişki kuramazsın. Kendini bilmeden kurulan ilişki tümüyle bir yanılsamadır. Diğeri seninle ilişkide olduğunu zanneder, sen onunla ilişkide olduğunu zannedersin; ne sen kendini tanıyorsun, ne de o kendini tanıyor. O zaman kim kiminle ilişkide? Hiç kimse yok! Sadece iki gölge oyun oynuyor. Ve ikisi de gölge olduğundan, ilişkide bir varlık yok. Ben bunu sürekli görüyorum: İnsanlar ilişki kuruyor, ama ortada bir varlık yok. İlişki kuruyorlar, çünkü eğer ilişki kurmazlarsa, yalnızlığa düşüp kaybolacaklarını sanıyorlar. O yüzden, düştükleri anda zıplayıp yeniden ilişkiye giriyorlar. Herhangi bir ilişki, hiç ilişki olmamasından daha iyi; düşmanlık bile olsa tamam, en azından insan kendini boşta hissetmiyor.

İşte bu yüzden, bu boşluğa girmelisin. Cesaretini topla ve içeri gir. Çok kederli ve yalnız bile hissetsen, endişelenecek hiçbir şey yok; bu bedeli ödememiz gerekiyor. Ve bir kere kendi kaynağına ulaştığın zaman, her şey tümüyle değişecek, ve dışarıya bir birey olarak çıkacaksın. Bana göre bir kişi ve bir birey arasındaki fark budur: Kişi, sahte bir olgudur; birey gerçektir. Kişi, kişilik, maskedir, gölgedir; birey varlıktır, gerçekliktir. Ve sadece bireyler ilişki kurabilir, sevebilir; kişiler sadece oyun oynayabilir.

Osho
 
Konu cok guzel tesekkur ederım ama nasıl gırecez ıcerı nasıl bulcz kendımızı konuyu bırz açarsan iyi olur...
 
Konu cok guzel tesekkur ederım ama nasıl gırecez ıcerı nasıl bulcz kendımızı konuyu bırz açarsan iyi olur...

İçeriye girmek o kadar da zor değil ama sancılı bir süreç.İçeriye girip kendi merkezini bulabilmek için önce egonu törpüleyebilmeyi başarmanız gerekir ki bu gerçekten sabır ve uğraş gerektiren bir yolculuk.İnsanları affedebilmeniz ve onları serbest bırakabilmeniz gerekir.Ve en önemlisi de kendinizle baş başa kalmaktan korkmamanız gerekir.Bunun için meditasyon en güzel yollardan birisidir.Meditasyon sayesinde yavaş yavaş özünüzü bulmaya başlarsınız.Ama bunun hemen olmasını beklemeyin.O sebeple de sabır denen erdemi de edinmeniz gerekir.Kendi nefsinize söz geçirebilmek gerekir.Bunu da yapabilmek için hayatınızda nefsinizi kamçılayan şeyleri ardınızda bırakmanız gerekir.
 
Geri
Üst