"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

“Kaos’u Anlamak: Kia ve Zos”

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan cortana
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
C

cortana

Kaos ile ilgili iki kavramdan söz etmek istiyorum; günümüzde pek az grup tarafından irdelenen Kia ve Zos. Zos direkt olarak "ben"dir. İnsanın hem madde dünyasındaki hem de kendi ruhsal aleminde algıladığı "ben" kavramıdır. Kia ise bir inanç sistemine (özellikle maneviyata ağırlık veren semavi dinler ve uzakdoğu dinleri gibi) dahil olan insanların aslında yakından tanıdığı bir "kavram". Özgünlük çabası gereği Kaos Majisi'nde "kia" adı verilen bu kavramı biraz daha detaylandıracağım. Eğer bir Kaoist olacak veya Kaos’u anlayacaksanız bu kavram önemlidir. Hedef "gnosis"e ulaşmaksa "kia" en iyi rehberlerden biri, hatta "gnosis"in de kendisidir.

Spare Kia'yı zamandan, mekandan hatta gerçeklikten bağımsız mutlak bir özgürlük olarak tanımlar. Bu nedenle "kia" potansiyel, özgürlük manifestosu, bilinç gibi kavramlarla tam olarak ifade edilemez. Ancak "kia" benlik tarafından algılanmaya ve kabul edilmeye müsaittir. Bu kavram hakkında ne kadar az şey söylenirse, kavram o kadar anlaşılır hale gelecektir.

Spare'e göre açıklamalar genel hatları ve sınırları belirler; ancak "kia" bir sınıra sahip değildir, bu nedenle açıklanamaz bir terim olarak görülür.

Akla ilham olan tüm fikirler "Kia"dır, "Kia"dan gelir. Spare'e göre bu kavram benliğin ve ölümlülüğün bir tür arketipi olabilir. Fakat "Kia" ne odur, ne budur; her yerde, her anda bulunan değişmez benliğin özüdür. Tüm varoluşa yayılmış durumdadır. Bakir kuantumun, özün kendisidir; hep vardı ve her zaman var olacaktır.

Hem tekilliktir, hem de ikilik; gizemlerin gizemi ve maneviyatın özüdür. Akla düşen tüm fikirler, hissiyattaki ışıkla "benlik" kavramının doğuşundaki coşkuyla başlar ve biter. Fikir, benliğin formülünde birliktir; zorunlu gerçekliğin, sürekliliğin asıl kavramıdır. Sıfır ile sonsuzun birleştiği, bir olduğu yerdir. Birlik, ikiliği beraberinde getirir, ikilik üçlüğe sebep olur ve sonuçta tetragrammaton meydana gelir. Birlik olan ikilik zamanın kendisidir, anlayışın karmaşık yönüdür. Dualiteler tetragrammatonu insanın karmaşık yapısında 12 katmanlı hale getirir (12 Sarmallı DNA?), Spare bunu 12 emir olarak da yorumlamıştır (Yahudilik’teki 10 emir değil, İsra suresindeki 12 emir/yasaktan bahsediliyor).

Kendini sevmenin ve kabul edebilmenin nefesiyle canlanan yaşam, birliğin bilincine varır. Benliğin karşıt güçleri ise uyum-çatışma, ölüm-yaşam olarak karşımıza çıkar.

"Kia" her şeyin hükümdarıdır, hükmün kendisidir. Bir isimle veya tanımla ifade edilemez. "Kia"yı kim tam olarak kavrayabilir? Son derece açık ve sadedir ancak anlaşılması güçtür. Kia ne acı çeker ne de emek verip yorulur. Yüce mutluluk ve huzur O'nun dengesidir. Bu bilinen anlamıyla bir denge değildir; eğer onun yasasını taklit edebilseydik tüm yaratıklar birlik ve uyum içinde, kendi amaçlarına uygun şekilde hizmet ederlerdi.

İnsan bu gücü kendinde tasavvur ederek kendini donatır; kendi içinde "kia"yı bulur ve şekillendirir. Böylece her şeyden özgürleşerek yalnız Öz'e teslim olur, artık tek esareti O'nadır. Kia'nın vecdi ise çoğu zaman ıstırapla dengelenir. Bu durum insanın dualiteyi idrak etmesini ve kendi yolunu çizmesini sağlar.

Hiçbir şey insanı özüne dönme ve özüyle birleşme deneyiminden daha öteye götüremez. İstenen değişim, insanın sonsuz karmaşadan başlangıçtaki sadeliğe dönebilmesidir.

Hiçkimse "neden"i tam olarak anlayamaz. Bu varoluşun kavranmasındaki en değerli öğretidir. Ayrıca tüm deneyimler dualiteden kaynaklanan yansıma ve yanılsamalardır. Yanılsama ve yansımaların ötesinde O vardır. "Kia" anlayışı aşan, değişmez ve tükenmez olandır; onu görmek için ışığa gerek yoktur.

Kaos’un aşırı gizemli yapısı öğrencisini veya okurunu bıktırmaya çok müsait. Ancak bu gizemli yapının çözümlenmesiyle tüm sınırların aşılacağı düşünülüyor. Aslında tüm öğretiler de aynı ölçüde gizemli değil midir? Mesela “Keter”i ne kadar anlıyoruz ya da “vahdet” düşüncesini ne kadar anlamlandırabiliyoruz?

Spare'in "Kia"sını biz kendi inançlarımızda farklı isimlerle tanıyoruz. Ve birçoğumuz onu keşfetmeye çalışıyoruz. Bunun yollarından biri Spare'e göre içimizdeki "kia"yı anlamak; "Evrensel/Yüce Kia"ya giden en kestirme yollardan biri bu. "İçimizdeki kia"yı ise yine birçoğumuz yüksek benlik, öte bilinç, ruh olarak tanıyoruz.

Kia inandığımız şey, içimizdeki kia ise inandığımızın bizim içimizdeki tezahürüdür. Bazıları "kia"nın bilinçaltı olduğunu düşünse de bana kalacak olursa " içimizdeki kia" bilincin, ruhun, kişinin var oluşunun özüdür; belki "yüksek benlik" ile ilişkilendirebilirim. Zos, benliğimizin kendisidir, majisyen Zos'u ve Kia'yı aynı anda kucaklayabilirse zihnini genel anlamda özgürleştirmiş olacaktır. Eğer "içindeki kia"yı bulan ve "Kia"nın vecdinde (ekstaz) varlığını sürdüren bir majisyen varsa, onun önünde bir engel kalacağını sanmıyorum. Çünkü bu vecd hali, bilinci ve ruhu tamamen değiştirip kendine evriltecektir; ruhtaki bu değişim ise doğrudan insanın arzularına, sabrına ve davranışlarına yansır. Bütünlüğünü kazanıp evrenle bütün olabilen bir zihinden kim kaçabilir?

(Bir kısmı A. Osman Spare'den alıntıdır ve yazı kişisel yorum içerir.)
 
Bu arada başlıkta bir kelime/harf hatası var, bunun için üzgünüm; “kai” değil “kia” olmalıydı.
 
Bu arada başlıkta bir kelime/harf hatası var, bunun için üzgünüm; “kai” değil “kia” olmalıydı.

O önemli değil de, az önce ben de başka bir mesajda Tanrıkut tan bahsetmiştim. Hızlıca okudum, sonra tekrar bakarım diye. Yalnız ilk izlenim olarak doğadaki yaratım geldi aklıma. Allah'ın "Ol" emri ile doğadaki yaratımın hiç şaşmadan Kıyamete dek devam etmesi. Şaştığı zaman ise mucize diyoruz buna. Şimdilik benden bu kadar.
 
Teşekkürler -.-

Herkesin katkısını bekliyorum, kısır bir konu olmasın, tartışalım.
Sevgili Cortana, metninizi tekrar okumaya korkuyorum, beynim zarar görebilir diye 😁ama hemen belirteyim ki, burada bahsedilen bence zaten bir döngü ve kısır bir döngü. İnsan hiçbir zaman değişmedi ve değişmeyecek bence. Filistin savaşı başladığı gün B. Netenyahu çıkıp bir açıklama yapmıştı. Bizler İsrailoğulları, Tanrının yeryüzündeki nefesi, halifesi, seçilmiş kullarıyız. Filistinliler ise Golemdir, hayvandır ve Tanrı onları öldürmemizi emrediyor gibi bir şeyler demişti. Bildiğiniz gibi Golem ruh taşımayan, ölünce yok olan insanlara bir de topraktan yapılan putlara denir. Aynı şekilde 80 küsur sene önce Hitler Alman ırkının üstün Yahudi ırkının aşağılık olduğunu savunmuş ve bu yüzden hepsini katletmiş. (Burada hep bir ustumluk çabası) Birinci Dünya Savaşı'nda Alman Kayseri ni halife ilan etmişler felan. Ben şimdi bunları neden anlatıyorum? İşte bunlar insan beyninin kısır döngüleri. Ben sizi bu yüzden uyarmıştım, karanlık ormanlara dalmamanız konusunda. Batılıların inandığı Hristiyanlık dini aslında İsa Mesih ten çok öncelere dayanır. Sizin çeviri yaptığınız ingilizce siteler bir çeşit misyonerlik faaliyeti güdüyor olabilir. Onlar insanlara eşek yüküyle kitap taşıtır. Kendi çözümleyemediklerini müslüman kültürüyle yoğrulmuş çocukların önüne atarlar.

Dünyada bildiğiniz gibi doğa kanunları var. Bunlar Allah'ın dünya işleriyle görevlendirdiği melekler tarafından idare edilir ve bu bir döngüdür, kısır döngüdür. Hiç değişmez. Evcil kedi hep evcil kedidir, yaban kedisinden evrilmemistir. İnsan hep aynı insandır, eski insanlar maymuna benzemiyordu. Vs. Ve bu kanunlar muhtemelen sadece atmosferin içinde geçerlidir. Uzayda bile geçerli olduğu şüphelidir. Zaten dünyanın etrafindaki 2bin derecelik bir ısı tabakasından dolayı hiçbir zaman atmosferin aşılamayacağı iddia edilir. Yani bunlar dünyevi ilimler ve dünya malı dünyada kalır, öldükten sonraki hayatımızda işe yaramaz bunlar. kıyamette son bulacak zaten hepsi. Bu yüzden ben bunları tartışmaya değer bulmuyorum. Crowley vb batılı spiritüalistlerin iddialarını yani. Onlar bugün olduğu gibi geçmişte de Müslüman coğrafyadan faydalanmışlardır, bilmediklerini öğrenmek için. Cüneydi Bağdadileri felan araştırın ve batılıların tuzağına düşmeyin. Zamanınız kıymetli çünkü. Yanlışın üstünü çizerseniz, doğruyu daha kısa zamanda bulursunuz. Yoksa bilseniz onlar kaçbin senelerdir böyle karanlık ormanlardalar.
 
Sevgili Cortana, metninizi tekrar okumaya korkuyorum, beynim zarar görebilir diye 😁ama hemen belirteyim ki, burada bahsedilen bence zaten bir döngü ve kısır bir döngü. İnsan hiçbir zaman değişmedi ve değişmeyecek bence. Filistin savaşı başladığı gün B. Netenyahu çıkıp bir açıklama yapmıştı. Bizler İsrailoğulları, Tanrının yeryüzündeki nefesi, halifesi, seçilmiş kullarıyız. Filistinliler ise Golemdir, hayvandır ve Tanrı onları öldürmemizi emrediyor gibi bir şeyler demişti. Bildiğiniz gibi Golem ruh taşımayan, ölünce yok olan insanlara bir de topraktan yapılan putlara denir. Aynı şekilde 80 küsur sene önce Hitler Alman ırkının üstün Yahudi ırkının aşağılık olduğunu savunmuş ve bu yüzden hepsini katletmiş. (Burada hep bir ustumluk çabası) Birinci Dünya Savaşı'nda Alman Kayseri ni halife ilan etmişler felan. Ben şimdi bunları neden anlatıyorum? İşte bunlar insan beyninin kısır döngüleri. Ben sizi bu yüzden uyarmıştım, karanlık ormanlara dalmamanız konusunda. Batılıların inandığı Hristiyanlık dini aslında İsa Mesih ten çok öncelere dayanır. Sizin çeviri yaptığınız ingilizce siteler bir çeşit misyonerlik faaliyeti güdüyor olabilir. Onlar insanlara eşek yüküyle kitap taşıtır. Kendi çözümleyemediklerini müslüman kültürüyle yoğrulmuş çocukların önüne atarlar.

Dünyada bildiğiniz gibi doğa kanunları var. Bunlar Allah'ın dünya işleriyle görevlendirdiği melekler tarafından idare edilir ve bu bir döngüdür, kısır döngüdür. Hiç değişmez. Evcil kedi hep evcil kedidir, yaban kedisinden evrilmemistir. İnsan hep aynı insandır, eski insanlar maymuna benzemiyordu. Vs. Ve bu kanunlar muhtemelen sadece atmosferin içinde geçerlidir. Uzayda bile geçerli olduğu şüphelidir. Zaten dünyanın etrafindaki 2bin derecelik bir ısı tabakasından dolayı hiçbir zaman atmosferin aşılamayacağı iddia edilir. Yani bunlar dünyevi ilimler ve dünya malı dünyada kalır, öldükten sonraki hayatımızda işe yaramaz bunlar. kıyamette son bulacak zaten hepsi. Bu yüzden ben bunları tartışmaya değer bulmuyorum. Crowley vb batılı spiritüalistlerin iddialarını yani. Onlar bugün olduğu gibi geçmişte de Müslüman coğrafyadan faydalanmışlardır, bilmediklerini öğrenmek için. Cüneydi Bağdadileri felan araştırın ve batılıların tuzağına düşmeyin. Zamanınız kıymetli çünkü. Yanlışın üstünü çizerseniz, doğruyu daha kısa zamanda bulursunuz. Yoksa bilseniz onlar kaçbin senelerdir böyle karanlık ormanlardalar.
Çok teşekkür ederim katkınız için, düşünceleriniz çok kıymetli benim için, her bakış açısı insana bir şeyler katar.

Ama şunu söylemem gerekir, beni yanlış anlamayın; ben bunları yalnız perspektif katsın diye çevirmekle uğraşıyorum. Yoksa misyonerlikle ilgili düşüncelerinize hak veririm, aynı şey İslam kültüründe de vardır. Bu nedenle çiğ bilgiye son derece karşıyım, o yüzden tartışmak, konuşmak isterim.

Batılı spiritüalistler konusunda da hakkınız var. Hepsi bir şekilde Doğu’dan ilham alıyor; Yahudilik, Hinduizm, Taoizm, İslam...

Kısır döngü görüşünüzle aynı fikirde değilim ama sizin görüşlerinizi dinlemeyi çok seviyorum, bir pencere daha açıyorsunuz. Benim görüşüme göre insan henüz kendinin farkında değildir, fark etmek onun yolculuğu olmalıdır, tabii bu benim görüşüm. Bu kuramın insan doğasına ve majikal yeteneklerine olan yaklaşımı, benim daha bunların hiçbirini araştırmadan zihnimin tahayyül ettiğine, aklımın tasarrufuna birçok açıdan uyuyor biraz da bundan üzerine düşüyorum, hepsi bu☺️
 
Bu konuyu üç kelime ile özetlemek zorunda olsaydınız ne söylerdiniz?
 
Filmin sonunda Garavel Ustayla biz haklı çıkıyoruz sonuçta :’)

Bu sefer saymıyorum, ama aramızda kalsın.
Teşekkürler😶

İmkan azaldıkça insan sadece en kıymetli olanları elinde tutar da ondan.
Bu açıdan düşünmemiştim. Siz bu konuyu üç kelimeyle nasıl özetlerdiniz?
 
Ben o gücün ego ve irade olduğunu düşünüyorum. Onlar varsa ben de varım. Yoksa ben de yokum.
Kesinlikle öyle. Ego (benlik) ve irade olmadan insanın hiçbir işlevi yoktur bence.

Ego ve irade için şöyle de diyebiliriz.

Ben sizin babanızım. Ben ne dersem o olur.

Nefslerimizi Allah elinde tutar ve iyi birer insan olursak bizi onaylar. Ancak bunun teslisle ve teslisteki babayla alakası yoktur.
Gibi evet, iradenin ve her şeyin mutlak sahibi ne kadar müsaade ediyorsa o kadar ilerleyebiliriz. Edeple müsaade istemek de bizim işimiz onu da atlamayayım.
 
Geri
Üst