MEX-ZELCEFA-XO
Banlı Kullanıcı
çiniz mi daralıyor? Kendinizi asfalta yapışmış bir sakız parçası gibi mi hissediyorsunuz? Ve o yere yapışmış sakızın üstüne basıp basıp geçildiğini mi düşünüyorsunuz? Artık seks yapmak size keyif vermiyor mu? Hatta seks mi o da ne, yenir mi mi diyorsunuz? Değil seks, nefes alıp vermenin bile verdiği bir zevk yok mu sizin için? Durun durun, bir de üstüne kendinizi kapana sıkışmış gibi de görüyorsunuz değil mi? Ne sağa hareket edebiliyorsunuz, ne sola. Kafanız bile kalkmıyor. Enerjiniz yok. Hem de hiç yok. Sadece bedeninizi yaşatmak için yaşıyorsunuz, gerisi yok. Üzerinize geldikçe geliyor her şey, geldikçe geliyor. Paranız var ama mutsuzsunuz veya paranız yok ve mutsuzsunuz. Endişelerinizin ardı arkası kesilmiyor. Gelecek sizin için karanlık. En ufak umut ışığı yok. Öleyim de kurtulayım diye dua ediyorsunuz hatta... Yaşamak sizin için bir ızdırap, başka bir şey değil. Kafanızın içinde korku çalıyor, acılar oynuyor... Ve bu durumda ne yapacağınızı bilmiyorsunuz değil mi?
Size pozitif sözler söylemeyeceğim, motive edici hikayeler de anlatmayacağım, hatta terapiler de önermeyeceğim... Şu durumunuzda bunların hiç birisi sizin için günlük tatminlerden başka çözüm üretmezler. Çünkü siz "tükenmişlik" yaşıyorsunuz. Daha doğrusu "tüketmişlik". Neyi mi? Yoo, ruhunuzu değil; merak etmeyin. Tükettiğiniz realiteniz... Bu anınıza kadar, andan ana ilerleyerek yarattığınız ve yaşadığınız realitenin sonuna geldiniz. Artık sizin ihtiyacınız olan yepyeni bir realitenin keşfi zamanı. Liseden mezun oldunuz, hem de çoktan. Ama hani siz liseyi çok sevmiştiniz ve oradan bir türlü ayrılmayı istemiyordunuz. Ayrıca her tarafını iyi bildiğiniz bir ortam da size kendini güvenli hissettiriyordu, tıpkı ana rahmi gibi. Fakat sizin artık üniversiteye gitmeniz gerekiyor. Bambaşka bir ortama girmeniz, yepyeni şeyler öğrenmeniz, yaşadığınız şehri değiştirmeniz, yeni insanlarla tanışmanız ve yepyeni deneyimler yaşamanız zamanı. Merak etmeyin lise arkadaşlarınız, öğretmenlerinizle görüşeceksiniz siz istedikçe. İlk başlarda çok sık, fakat zamanla daha az. Çünkü birçoğuyla yollarınızın da ayrılma zamanı geldi. Artık birbirinize verebilecek, tatlı selamlaşmalar, gülümsemeler ve anılar dışında bir şey kalmadı. Portakalın içini yediniz büyük keyifle ve geriye kabukları kaldı. Eh masada sayısız güzel meyve varken, neden halen kabuklarını kemirmeye çalışıyorsunuz ki…
Bırakın kendinizi artık, izin verin yepyeni bir realiteye. Emin olun evren sizin hareketinizi bekliyor, tek bir “hazırım” işaretiniz yeter. “Ben artık yepyeni bir sürece hazırım ve bunun için gereken neyse bana getir sevgili evren, bana yol göster, rehberlik et ve birlikte keşfedebileceğim yeni öğretmenlerimi, yol arkadaşlarımı, deneyimlerimi yolla bana…” demenin vakti. Gerçekten yürekten dile getirilmiş bir niyet, bir dua, bir kollarını açış; tüm evrene atılmış bir çığlık gibidir ve bu ses evrenin her köşesinde duyulur. Duyulmakla kalmaz eko yapar, size misli misli katıyla geri döner. O ana kadar dingin, durgun bekleyen enerjiyi harekete geçirir. Tıpkı dağların tepesinde birikmiş karların, bir ses hareketiyle çığa dönüşmesi gibi. Merak etmeyin çığın altında kalmazsınız, çünkü siz çığın ta kendisisiniz… O güne kadar biriktirdiğiniz enerjiler, dersler, deneyimler… hızla harekete geçer ve sizi yepyeni bir boyuta taşır… Ne kadar sürede mi? Arabanızı çalıştırdığınızda hızlanmak için biraz zaman gerekir malum. Ama hareket başlamıştır ve gittikçe ve gittikçe hızlanacaktır o araç. Zaten bunun için yapılmıştı ve yapılması gereken sadece kontağın çevrilmesiydi.
İşte bu yüzden böyle darlanıyoruz, darlanıyorsunuz şu dönemde. Çünkü hazırız, hazırsınız yepyeni bir boyut için. Yapılması gereken yürekten gelen o çığlığı atmak; kontağı çevirmek ve evrene “Ben hazırım artık” deyip ilk adımı atmak. Gerisi gelecektir; tıpkı üniversiteye başladığınız günlerdeki gibi… Yepyeni dersler, yepyeni arkadaşlar, yepyeni hocalar, yepyeni deneyimler, yepyeni bir şehir ve yepyeni bir ben…
Ve de hazırım… Kollarımı açtım bekliyorum sevgili evren… Hadi bakalım, hareket vakti…
Alıntı
Size pozitif sözler söylemeyeceğim, motive edici hikayeler de anlatmayacağım, hatta terapiler de önermeyeceğim... Şu durumunuzda bunların hiç birisi sizin için günlük tatminlerden başka çözüm üretmezler. Çünkü siz "tükenmişlik" yaşıyorsunuz. Daha doğrusu "tüketmişlik". Neyi mi? Yoo, ruhunuzu değil; merak etmeyin. Tükettiğiniz realiteniz... Bu anınıza kadar, andan ana ilerleyerek yarattığınız ve yaşadığınız realitenin sonuna geldiniz. Artık sizin ihtiyacınız olan yepyeni bir realitenin keşfi zamanı. Liseden mezun oldunuz, hem de çoktan. Ama hani siz liseyi çok sevmiştiniz ve oradan bir türlü ayrılmayı istemiyordunuz. Ayrıca her tarafını iyi bildiğiniz bir ortam da size kendini güvenli hissettiriyordu, tıpkı ana rahmi gibi. Fakat sizin artık üniversiteye gitmeniz gerekiyor. Bambaşka bir ortama girmeniz, yepyeni şeyler öğrenmeniz, yaşadığınız şehri değiştirmeniz, yeni insanlarla tanışmanız ve yepyeni deneyimler yaşamanız zamanı. Merak etmeyin lise arkadaşlarınız, öğretmenlerinizle görüşeceksiniz siz istedikçe. İlk başlarda çok sık, fakat zamanla daha az. Çünkü birçoğuyla yollarınızın da ayrılma zamanı geldi. Artık birbirinize verebilecek, tatlı selamlaşmalar, gülümsemeler ve anılar dışında bir şey kalmadı. Portakalın içini yediniz büyük keyifle ve geriye kabukları kaldı. Eh masada sayısız güzel meyve varken, neden halen kabuklarını kemirmeye çalışıyorsunuz ki…
Bırakın kendinizi artık, izin verin yepyeni bir realiteye. Emin olun evren sizin hareketinizi bekliyor, tek bir “hazırım” işaretiniz yeter. “Ben artık yepyeni bir sürece hazırım ve bunun için gereken neyse bana getir sevgili evren, bana yol göster, rehberlik et ve birlikte keşfedebileceğim yeni öğretmenlerimi, yol arkadaşlarımı, deneyimlerimi yolla bana…” demenin vakti. Gerçekten yürekten dile getirilmiş bir niyet, bir dua, bir kollarını açış; tüm evrene atılmış bir çığlık gibidir ve bu ses evrenin her köşesinde duyulur. Duyulmakla kalmaz eko yapar, size misli misli katıyla geri döner. O ana kadar dingin, durgun bekleyen enerjiyi harekete geçirir. Tıpkı dağların tepesinde birikmiş karların, bir ses hareketiyle çığa dönüşmesi gibi. Merak etmeyin çığın altında kalmazsınız, çünkü siz çığın ta kendisisiniz… O güne kadar biriktirdiğiniz enerjiler, dersler, deneyimler… hızla harekete geçer ve sizi yepyeni bir boyuta taşır… Ne kadar sürede mi? Arabanızı çalıştırdığınızda hızlanmak için biraz zaman gerekir malum. Ama hareket başlamıştır ve gittikçe ve gittikçe hızlanacaktır o araç. Zaten bunun için yapılmıştı ve yapılması gereken sadece kontağın çevrilmesiydi.
İşte bu yüzden böyle darlanıyoruz, darlanıyorsunuz şu dönemde. Çünkü hazırız, hazırsınız yepyeni bir boyut için. Yapılması gereken yürekten gelen o çığlığı atmak; kontağı çevirmek ve evrene “Ben hazırım artık” deyip ilk adımı atmak. Gerisi gelecektir; tıpkı üniversiteye başladığınız günlerdeki gibi… Yepyeni dersler, yepyeni arkadaşlar, yepyeni hocalar, yepyeni deneyimler, yepyeni bir şehir ve yepyeni bir ben…
Ve de hazırım… Kollarımı açtım bekliyorum sevgili evren… Hadi bakalım, hareket vakti…
Alıntı