joys
Kayıtlı Üye
Bayram ziyaretlerini lütfen ziyaret olarak yapın sosyal sorumluluk projesi olarak değil!
Bayram gelmeden bir uyarı yapmak istiyorum müsaadenizle. Gerek deprem bölgesine gerekse Çocuk Esirgeme Kurumu ve Yaşlılar Yurdu'na bayram ziyareti yapan kişilerin ziyaret esnasında vermiş olduğu hasarlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Gözlemlerim Çocuk Esirgeme kurumu bayram ziyaretlerine ve Deprem sonrası bölgeye yapılan ziyaretlere dayanıyor.
Bu yazıda Çocuk Esirgeme Kurumu ziyaretleri üzerinden düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Önce zihnimizdeki Çocuk Esirgeme Kurumu algısının izleri üzerinden yola çıkalım. Biz ne zaman Çocuk Esirgeme Kurumu ve oradaki çocuklarla ilgileniyoruz? Bir skandal haberi çıktığı zaman. Bu skandal haberi bizzat bizim medyamızın yaptığı haber olabileceği gibi, Sara'nın gizli çekimleri üzerinden de olabilir. Sara kim diyorsunuz. Lady Di'nin eltisi. Bildiniz siz onu.
Dolayısıyla şuur altımızda bir denetleme iştahı ile gidiyoruz. İki sene önce kızımla beraber semtimizin Çocuk Esirgeme Kurumu'na bayram ziyaretine gittik. Önce kızım onları üzebileceğimiz endişesi içinde tedirgin oldu. Biz anne kız gidersek onlara kendi annesizliğini daha çok hatırlatmış olmaz mıyız diye sordu. Anne-kız durumunu fazla abartmazsak ise yani normal davranmaya devam edersek bir sorun çıkmaz. Ne yapacağız? Bayram ziyareti yapacağız. Nasıl yani? Bir eve gidiyormuşuz gibi gideceğiz. Çikolatamızı takdim edip bir saat oturup geleceğiz.
Ziyaret mahaline vardık. Kapıyı çaldık. Çocuk Esirgeme Kurumu yetkileri dışarıdan gelen ziyaretçiler tarafından denetlenmeye o kadar alışmışlar ki, direkt çocukların yatak odasına bakmak ister misiniz diye karşılıyor. Hayır dedim. Benim kızım eve gelen misafirlerini yatak odasında ağırlamadığına göre bizim de çocukların yatak odasına girmemiz hiç doğru olmaz. Görevli o kadar şaşırdı ki. Bir taraftan da keşke herkes sizin gibi düşünceli olsa diyor: 'Çocuklarımız hiç tanımadıkları kişilerin kendi odalarına girmesinden hiç hoşnut değil. Biz onların odasına giriyor muyuz diye tepki veriyor beş yaşındaki bir kızımız. Fakat göstermek istemediğimiz zaman çocukların temizliğine dikkat etmediğimiz gibi algıya sahip oluyorlar.'
Sabahın erken saatleri olduğu için önce bir merak geldi çocuklar. Sohbet etmeye başladık. Sevdikleri müzikler, en son seyrettikleri filmler. Atasözü yarışması, şiir yarışması gibi yarışmalarla hoşça vakit geçiriyoruz. Sıkılanlar bahçeye çıktı. Sıkılmayanlar ile sohbeti koyulaştırdık. Çocukların hiç birisinin hikayesini merak etmiyorum. İsimleri, burçları, hangi okula kaçıncı sınıfa gidiyor olduklarının dışında özel bilgileri ile ilgili olarak soru sormuyoruz.
Sahiden çok tabii bir atmosfer içindeyiz. Derken bir aile geldi. Genç bir çift. Dokuz on yaşlarındaki kızlarını kendi hayatının ne kadar güzel olduğunu idrak etsin temalı bir ziyaret içinde oldukları her hallerinden belli.
Kadın belli ki kızına çok acınacak bir tablo çizmişti. Çocukların seyrettiği plazma televizyonu görünce bir şok yaşadı. O an kocasına attığı bakışı yakaladım. Bizim evimizde bile böylesi yok diyen o marazi bakış. Ardından görevlilere 'aa dev bir ekran hem de' diyen dudak büküş.
Ortam gayet güzeldi. Dört beş yaşındaki çocuklar dev ekrandan çizgi film izliyorlar bir taraftan da süt içip kurabiyelerini ısırıyorlardı. Anne kendi kızı için endişeli. Ya bu ziyaretten istediği ana fikri çıkaramazsa. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak 'burada' idiler işte. AMAN DA AMAN. Ya 'burada' oluşlarını hoş cümleler eşliğinde bilin bakalım biz bayramda nereye gittik kimleri ziyaret ettik temasıyla yeterince güzel anlatamazlarsa…
Ayyyy canım benim! Ne kadar da küçükler diye bir merhamet gösterisinde bulundu kadın. Niye gösteri diyorum… O ortamda bizim mutlu çekirdek ailemiz ve diğerleri pozisyonunun içinde o kadar itici görünüyordu ki, bayram olmasa kadını bir kenara çekip ziyaret adabı üzerine bir korsan konferans çekebilirdim o derece yani.
Bizim grubun; sosyal sorumluluk projesi annenin küçüklere annen nerede baban nerede sorularıyla birlikte kimyası bozuldu. Arada kızına 'Ay Gizemciğim bak dünyada ne hayatlar var' temalı bakışları cümleleri ile zaman bayram zamanı olmaktan çıktı.
Bu olaya tanık olduktan sonra ne yaptın diyeceksiniz. Önce yetkililere tabii bir sohbetin içinde 'ziyaret adabı'nı anlatan videoların ekranlarda dönmesi gerektiğine dair görüşlerimi sundum. Birazcık alaka gösterseler doğru ve yanlış olarak iki farklı ziyarete dair metin yazmayı vaad edeceğim. Ne gezer her defasında halkla ilişkiler tebessümü eşliğinde dinleyip lüzumsuz iltifatlarda bulunurak görevlerini tamamladılar. Sonra... Sonrası yok.
Onun için bu defa bayram öncesi peşin peşin yazıyorum. Ziyaretlerinizi lütfen çocuk hakları turisti, insan hakları turisti olarak yapmayın. Ziyaretinizi ziyaret olarak yapın.
Çok konuşmanız, çok performans göstermeniz gerekmiyor. Vücud diliniz latif, gönül ikliminiz limonata kıvamında olsun yeter. Laf lafı açar, gönülden gönüle yol bulunur zaten.
Alıntıdır.
Sevgiler...
Bayram gelmeden bir uyarı yapmak istiyorum müsaadenizle. Gerek deprem bölgesine gerekse Çocuk Esirgeme Kurumu ve Yaşlılar Yurdu'na bayram ziyareti yapan kişilerin ziyaret esnasında vermiş olduğu hasarlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Gözlemlerim Çocuk Esirgeme kurumu bayram ziyaretlerine ve Deprem sonrası bölgeye yapılan ziyaretlere dayanıyor.
Bu yazıda Çocuk Esirgeme Kurumu ziyaretleri üzerinden düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Önce zihnimizdeki Çocuk Esirgeme Kurumu algısının izleri üzerinden yola çıkalım. Biz ne zaman Çocuk Esirgeme Kurumu ve oradaki çocuklarla ilgileniyoruz? Bir skandal haberi çıktığı zaman. Bu skandal haberi bizzat bizim medyamızın yaptığı haber olabileceği gibi, Sara'nın gizli çekimleri üzerinden de olabilir. Sara kim diyorsunuz. Lady Di'nin eltisi. Bildiniz siz onu.
Dolayısıyla şuur altımızda bir denetleme iştahı ile gidiyoruz. İki sene önce kızımla beraber semtimizin Çocuk Esirgeme Kurumu'na bayram ziyaretine gittik. Önce kızım onları üzebileceğimiz endişesi içinde tedirgin oldu. Biz anne kız gidersek onlara kendi annesizliğini daha çok hatırlatmış olmaz mıyız diye sordu. Anne-kız durumunu fazla abartmazsak ise yani normal davranmaya devam edersek bir sorun çıkmaz. Ne yapacağız? Bayram ziyareti yapacağız. Nasıl yani? Bir eve gidiyormuşuz gibi gideceğiz. Çikolatamızı takdim edip bir saat oturup geleceğiz.
Ziyaret mahaline vardık. Kapıyı çaldık. Çocuk Esirgeme Kurumu yetkileri dışarıdan gelen ziyaretçiler tarafından denetlenmeye o kadar alışmışlar ki, direkt çocukların yatak odasına bakmak ister misiniz diye karşılıyor. Hayır dedim. Benim kızım eve gelen misafirlerini yatak odasında ağırlamadığına göre bizim de çocukların yatak odasına girmemiz hiç doğru olmaz. Görevli o kadar şaşırdı ki. Bir taraftan da keşke herkes sizin gibi düşünceli olsa diyor: 'Çocuklarımız hiç tanımadıkları kişilerin kendi odalarına girmesinden hiç hoşnut değil. Biz onların odasına giriyor muyuz diye tepki veriyor beş yaşındaki bir kızımız. Fakat göstermek istemediğimiz zaman çocukların temizliğine dikkat etmediğimiz gibi algıya sahip oluyorlar.'
Sabahın erken saatleri olduğu için önce bir merak geldi çocuklar. Sohbet etmeye başladık. Sevdikleri müzikler, en son seyrettikleri filmler. Atasözü yarışması, şiir yarışması gibi yarışmalarla hoşça vakit geçiriyoruz. Sıkılanlar bahçeye çıktı. Sıkılmayanlar ile sohbeti koyulaştırdık. Çocukların hiç birisinin hikayesini merak etmiyorum. İsimleri, burçları, hangi okula kaçıncı sınıfa gidiyor olduklarının dışında özel bilgileri ile ilgili olarak soru sormuyoruz.
Sahiden çok tabii bir atmosfer içindeyiz. Derken bir aile geldi. Genç bir çift. Dokuz on yaşlarındaki kızlarını kendi hayatının ne kadar güzel olduğunu idrak etsin temalı bir ziyaret içinde oldukları her hallerinden belli.
Kadın belli ki kızına çok acınacak bir tablo çizmişti. Çocukların seyrettiği plazma televizyonu görünce bir şok yaşadı. O an kocasına attığı bakışı yakaladım. Bizim evimizde bile böylesi yok diyen o marazi bakış. Ardından görevlilere 'aa dev bir ekran hem de' diyen dudak büküş.
Ortam gayet güzeldi. Dört beş yaşındaki çocuklar dev ekrandan çizgi film izliyorlar bir taraftan da süt içip kurabiyelerini ısırıyorlardı. Anne kendi kızı için endişeli. Ya bu ziyaretten istediği ana fikri çıkaramazsa. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak 'burada' idiler işte. AMAN DA AMAN. Ya 'burada' oluşlarını hoş cümleler eşliğinde bilin bakalım biz bayramda nereye gittik kimleri ziyaret ettik temasıyla yeterince güzel anlatamazlarsa…
Ayyyy canım benim! Ne kadar da küçükler diye bir merhamet gösterisinde bulundu kadın. Niye gösteri diyorum… O ortamda bizim mutlu çekirdek ailemiz ve diğerleri pozisyonunun içinde o kadar itici görünüyordu ki, bayram olmasa kadını bir kenara çekip ziyaret adabı üzerine bir korsan konferans çekebilirdim o derece yani.
Bizim grubun; sosyal sorumluluk projesi annenin küçüklere annen nerede baban nerede sorularıyla birlikte kimyası bozuldu. Arada kızına 'Ay Gizemciğim bak dünyada ne hayatlar var' temalı bakışları cümleleri ile zaman bayram zamanı olmaktan çıktı.
Bu olaya tanık olduktan sonra ne yaptın diyeceksiniz. Önce yetkililere tabii bir sohbetin içinde 'ziyaret adabı'nı anlatan videoların ekranlarda dönmesi gerektiğine dair görüşlerimi sundum. Birazcık alaka gösterseler doğru ve yanlış olarak iki farklı ziyarete dair metin yazmayı vaad edeceğim. Ne gezer her defasında halkla ilişkiler tebessümü eşliğinde dinleyip lüzumsuz iltifatlarda bulunurak görevlerini tamamladılar. Sonra... Sonrası yok.
Onun için bu defa bayram öncesi peşin peşin yazıyorum. Ziyaretlerinizi lütfen çocuk hakları turisti, insan hakları turisti olarak yapmayın. Ziyaretinizi ziyaret olarak yapın.
Çok konuşmanız, çok performans göstermeniz gerekmiyor. Vücud diliniz latif, gönül ikliminiz limonata kıvamında olsun yeter. Laf lafı açar, gönülden gönüle yol bulunur zaten.
Alıntıdır.
Sevgiler...