Şimdi iyi olmak bile bir güç gerektiriyor.
Güçlü değilsen iyi olman, iyi hissetmen yanılgıdır, birinin ifsafina bırakılmıșlık olur. Gaflet olur. Hipnoz olur. Kaçış olur.
Korunma duaları aslında tek başına ișe yaramaz.
Dua, inancına yani derinde yatan yaratıcı ilahi bilincine bir tetikleme yapıyorsa ișe yarar. İnanç kodların hasarlı ise dua kesinlikle oyalayıcı etki yapar.
Dua edin ki icabet edeyim, duanız olmasaydı Allah katında bir değeriniz olmazdı diyen Kuran bile, bu sözleri derinden inanmıș kişilerin artık inanç güçleri ile gerçekliği değiştirebilecek hale geldiklerini farkedebilmeleri için söylüyor. Yani bir enerji sermayeniz var, oluştu, hazır hale geldi ama kullanmazsanız, devinime sokmazsaniz, para birimi gibi değer kaybina uğratırsınız der.
O halde ilk iș dua değil, inanma bilincini doğru oluşturmak. Doğru inanma ise bilinç altı ve bilinç üstü tüm kabullerinin tek bir editlenebilir merkezde ve çelișkisiz olarak düzenlenebilmesi ile olur. Ona da Tevhid diyoruz. Tevhide ulaşmak ise yıllar alabilir. Tevhid başlı başına bir hayat gayesi olmalıdır ilk aklediș başladığı vakit. Geri kalan tüm hayat bunun üstüne kurulur. Bu yoksa bir gün inanırsın, bir gün şüphe edersin, bir gün anti tarafa kayarsın, bir gün umursamazsın. Yani mutlaklık oluşmaz. Çünkü fikir sistemin değişik kaynaklardan beslenir ve seni motivasyonel olarak iniş çıkışlara ve yanilgilara sürükler. İstop edersin sorunlar karşısında. Bu noktada da kalıcı Şifaya ulaşamıyor oluşunu aslında kendin yaratmıș olursun. Hem de koca bir evren olarak.