AJA
Elit Üye
Ekli dosyayı görüntüle 3165
Hayatta öyle zamanlar vardır ki olanları ne değiştirebiliriz, ne kabül edebiliriz ne anlayabiliriz. Aklımızla veya sezgilerimizle karşılamaya çalışırken, bazen tekrar karşılaşıyor bazen sıyırıp geçiyoruz, bazen tam içine düşüyoruz. Engellemek, değiştirmek, seçmemiş olmak istiyoruz.
Olması gereken olacaktır ile sezgiler, rüyalar, öngörüler, kehanetsel olasılıkları karşılaştırıyoruz.
Çok daralırsak en kolayına kaçıyoruz,
Kader buymuş! diyerek üstümüzden atıyoruz, kukla olmanın inancımıza uygun olduğu yanılsamasıyla, sevaplarımızla, günahlarımızla yaşayıp gidiyoruz. Aklımızı da inancımıza da yok sayarak…
Oysa ki, ne isyan etmek ne de kukla olduğunu kabül etmek hayat dersi seçimlerinden sayılmamalı. Yolumuza çıkan mesajlarla neyi değiştirebileceğimiz Kader ve Alınyazısı ayrımının cevabı…
Seçiyoruz, nereye, kimler arasına geleceğimize karar veriyoruz.
Tohumumuz rahme düştüğü anda Gezegenlerin, Yıldızların durumu ile ortaya çıkan Genel yaşam alanımızın hatları fiziksel kimliğimiz
Kaderimizdir. Genel görüntüyü verir. Kaderin içinde hareket edebilir, kazayı atlatabilir, tevekkül edebilir, sınırlarını hatları esnetebilir, genişletebilir değiştirebiliriz.
Alınyazısı, Kaderin koşullarına aykırı ve uzak olmamakla birlikte Kader ile aynı değildir. Alınyazısı İlahidir, Alınyazısı Yaradan’dan gelen bizim gerçekleştirmekten sorumlu olduğumuz amacımız, ruhumuzun arayışının sonu, irademizin İlahi İrade ile örtüştüğü görevimizdir.
Büyük Evrensel Planda hepimizin kendimiz ve hepimiz için gerçekleştirmek sorumluluğuna sahip olduğumuz Alınyazısıdır. Kendi Ruh amaçlarımız kader şartları içinde uygun olanları seçer, seçmez, vazgeçer ve yol alır.
Aklı ve Kalbi olanın elbet İlahi bir amacı ve menzili vardır, Alınyazısı o menzildir.
Karşılaştığımız paradokslar, engeller kaderimiz kadar olan alanda,
Var olma nedenimiz ile buraya gelme seçiminin birbirine ne kadar uygun düştüğü ile ilgilidir. Koşullar uygun değilse huysuzlanır içten içe rahatsız oluruz. Aitliğimizi kaybederiz, Amaçtan ayrı düşmüşüzdür. Alınyazısı gerçekleşme koşullarını tam olarak bulduğunda kişisel irade ile İlahi irade gerçek anlamda birleşecektir.
Friedrich Wilhelm Nietzsche ‘nin Amor Fati “Kaderini Sevmek” olarak anlaşılan sözünün,
tam bu noktada aslında İlahi olanı sevmek, aramak olarak kabül edebileceğimizi düşünüyorum.
Kader dille, dinle, uyrukla, soyadları ile biçimlenmişse de, kaderin koşullarını Kadercilikle bağlamadan bir çıkış noktası, hatta sıçrama tahtası yaparak, kendimizi gözlemleyebileceğimiz ama saplanıp kalmayacağımız bir alan olarak görerek, bir şekilde akli olandan hareket ederek kendimizi gerçekleştirmek…
Gerçekliği İlahi gerçekliğe taşımak, Amor Fati olsa gerek…
“Amor Fati: Let that be my love henceforth”
“Kader sevgisi: Bundan böyle benim aşkım olsun”
Alıntı.
Hayatta öyle zamanlar vardır ki olanları ne değiştirebiliriz, ne kabül edebiliriz ne anlayabiliriz. Aklımızla veya sezgilerimizle karşılamaya çalışırken, bazen tekrar karşılaşıyor bazen sıyırıp geçiyoruz, bazen tam içine düşüyoruz. Engellemek, değiştirmek, seçmemiş olmak istiyoruz.
Olması gereken olacaktır ile sezgiler, rüyalar, öngörüler, kehanetsel olasılıkları karşılaştırıyoruz.
Çok daralırsak en kolayına kaçıyoruz,
Kader buymuş! diyerek üstümüzden atıyoruz, kukla olmanın inancımıza uygun olduğu yanılsamasıyla, sevaplarımızla, günahlarımızla yaşayıp gidiyoruz. Aklımızı da inancımıza da yok sayarak…
Oysa ki, ne isyan etmek ne de kukla olduğunu kabül etmek hayat dersi seçimlerinden sayılmamalı. Yolumuza çıkan mesajlarla neyi değiştirebileceğimiz Kader ve Alınyazısı ayrımının cevabı…
Seçiyoruz, nereye, kimler arasına geleceğimize karar veriyoruz.
Tohumumuz rahme düştüğü anda Gezegenlerin, Yıldızların durumu ile ortaya çıkan Genel yaşam alanımızın hatları fiziksel kimliğimiz
Kaderimizdir. Genel görüntüyü verir. Kaderin içinde hareket edebilir, kazayı atlatabilir, tevekkül edebilir, sınırlarını hatları esnetebilir, genişletebilir değiştirebiliriz.
Alınyazısı, Kaderin koşullarına aykırı ve uzak olmamakla birlikte Kader ile aynı değildir. Alınyazısı İlahidir, Alınyazısı Yaradan’dan gelen bizim gerçekleştirmekten sorumlu olduğumuz amacımız, ruhumuzun arayışının sonu, irademizin İlahi İrade ile örtüştüğü görevimizdir.
Büyük Evrensel Planda hepimizin kendimiz ve hepimiz için gerçekleştirmek sorumluluğuna sahip olduğumuz Alınyazısıdır. Kendi Ruh amaçlarımız kader şartları içinde uygun olanları seçer, seçmez, vazgeçer ve yol alır.
Aklı ve Kalbi olanın elbet İlahi bir amacı ve menzili vardır, Alınyazısı o menzildir.
Karşılaştığımız paradokslar, engeller kaderimiz kadar olan alanda,
Var olma nedenimiz ile buraya gelme seçiminin birbirine ne kadar uygun düştüğü ile ilgilidir. Koşullar uygun değilse huysuzlanır içten içe rahatsız oluruz. Aitliğimizi kaybederiz, Amaçtan ayrı düşmüşüzdür. Alınyazısı gerçekleşme koşullarını tam olarak bulduğunda kişisel irade ile İlahi irade gerçek anlamda birleşecektir.
Friedrich Wilhelm Nietzsche ‘nin Amor Fati “Kaderini Sevmek” olarak anlaşılan sözünün,
tam bu noktada aslında İlahi olanı sevmek, aramak olarak kabül edebileceğimizi düşünüyorum.
Kader dille, dinle, uyrukla, soyadları ile biçimlenmişse de, kaderin koşullarını Kadercilikle bağlamadan bir çıkış noktası, hatta sıçrama tahtası yaparak, kendimizi gözlemleyebileceğimiz ama saplanıp kalmayacağımız bir alan olarak görerek, bir şekilde akli olandan hareket ederek kendimizi gerçekleştirmek…
Gerçekliği İlahi gerçekliğe taşımak, Amor Fati olsa gerek…
“Amor Fati: Let that be my love henceforth”
“Kader sevgisi: Bundan böyle benim aşkım olsun”
Alıntı.